738711.pdf (original) (raw)
Related papers
17. YÜZYIL ŞAİRLERİNDEN KAŞİF ES'AD EFENDİ
Öz: Kâşif (d.?;ö.?) 17. yüzyılın önemli mutasavvıflarından Ümmî Sinan'ın halifelerindendir. Halve-tiyye tarikatına olan mensubiyeti, kaleme aldığı eserler, Elmalı kültür coğrafyasında yetişmesi ve şi-irle-rinde öne çıkan üslubu ile şair, bizce yüzyılın önemli şair mutasavvıflarındandır. Ancak şair ile ilgili, kaynaklarda kuşatıcı bilgiler bulunmamaktadır. Ayrıca şair hakkında halihazırda herhangi bir akademik çalışma yapılmamıştır. Onunla ilgili akademik bir çalışmanın gerçekleştirilmesi hem tasav-vuf ve tari-katlar tarihi için önemli bir ismin gün yüzüne çıkmasına vesile olacak hem de tasavvufi şiir katagorisinde değerlendirebileceğimiz bir şairin tanıtımına olanak tanıyacaktır. Dahası 17. yüzyılda Ümmî Sinan, Niyâzî-i Mısrî ve Sun'ullah Gaybî gibi Halvetî şairlerle temsil edilen genel planda ta-savvufi şiir ve özelde Halvetiyye şiiri, kendi poetik zeminini destekleyici önemli bir metne kavuşacak-tır. Çalışmamızda şairin hayatı, edebi kişiliği ve eserleri ile ilgili bilgi ve tespitler yer almaktadır. Abstract: Kâşif is a follower of Ümmî Sinan who is important mystic of the 17th century. The poet is noteworthy with his books and excellent poetry style. However, in the sources related to the poet, there is no overarching information. In addition, about poet has not been any academic studies until now. As a result of the regulation of the academic study of the poet and introducing the poet's Divan it will be introduced as an important poet for mysticism and religious history. Also sufi poetry or poetry of Halve-tiyye in the seventeenth century which is represented by the strong poets such as Ümmî Sinan, Niyâzî-i Mısrî and Sun'ullah Gaybî will reach an important text supporting its poetry poetics. In this study, there are information about poet's the life, literary personality and works of art. Аннотация: Важный суфист 17-го века Кашиф был одним из халифов Умми Синана. По нашему мнению Кашиф своей принадлежностью к секте Халветие, своими произведениями, своей культурой которую он приобрел в Елмалы, своим единообразным образом в поэзии является одним из главных поэтов столетия. Однако в источниках нету достаточной информации о нем. Вместе с этим до сих пор нету научных исследований о поэте. Реализация научного исследования о нем позволит ознакомлению важной личности в истории мистики и религиозных сектов, а также будет способствовать ознакомлению поэта которого можно оценить в категории суффийской поэзии. А также в узком значении поэзия Халветие, в широком суффийская поэзия представленная Умми Синаном, Ниязи Мисрием и Сунуллах Гайбием в 17-м веке, получит важный текст который поддержет поэтический фундамент данной поэзии. В исследовании даются данные о жизни поэта, его литературная личность и произведения, а также общие выводы о его деятельности.
İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2014
Mustafa Sabri Efendi, one of the last period politicians and scientists of Ottoman joined many scholarly debates not only in his country but also in abroad and followed a conservative and traditionalist approach in these debates. One of the persons that he debated on scholarly issues was Mahmûd Şeltût, who took office in various levels and rose to prominence with his reformist thoughts. Mustafa Sabri objected the fatwa of Şeltût who used the thesis that there is no open expression in Quran and in Hadith that support the ascension and descent of Prophet İsa (Pbuh) in such as extend to form the basis of faith and the person who rejected this belief would not be in trouble with in terms of faith. He criticized Şeltût and he gave answers to his assertions and the evidences he used. Mustafa Sabri propounded some mental evidences in his responses together with the evidences forwarded by the predecessor scholars aimed at the faith of ascension and descent of Prophet İsa and developed reviews in this issue in accordance with the traditional views. The answers of Şeltût who responded the critics and answers of Mustafa Sabri to himself in parallel with those reviews through some articles, was taken as a subject of new critics by Mustafa Sabri. In this article, the fatwa of Şeltût and the critics of Mustafa Sabri aimed at that fatwa shall be reviewed.
ŞEYHÜLİSLAM BOSTANZADE MEHMED EFENDİ VE NAZMEN VERİLMİŞ FETVÂLARI
makale, 2012
Osmanlı’da fetvâların da manzum hâlde verilmiş olması, Klasik Türk Edebiyatı içinde orijinal bir nazım türünün ortaya çıkmasına ve farklı bir türün incelenmesine sebep olmuştur. Fetvâ kelimesi yiğit, genç, kavî anlamına gelen Arapça fetâ kökünden türemiş ve müşkil bir meselenin verilen cevapla güçlü bir şekilde izahının yapılmasını anlatmıştır. İftâ, Osmanlı’da mühim bir halk hizmeti olarak, bir meselenin hükmünün müftü veya şeyhülislamca araştırılarak ortaya konulmasını ifade etmiştir. Osmanlı’da şeyhülislâm veya müftülerin fetvâları genellikle Türkçe ve mensur hâlde verilmiş, ama orijinal bir şekil olarak manzum hâlde verilenlerine de rastlanmıştır. Böyle fetvâlar mensur hâlde verilen fetvâlara göre çok az sayıda olmuş ve Divan şairleri arasında özel ve imtiyazlı bir yerde bulunan şeyhülislâmların kalemlerinden çıkmıştır. Bu şeyhülislâmlardan birisi de Bostanzâde Mehmed Efendi’dir. Şeyhülislâm Bostanzâde Mehmed Efendi, Osmanlı’da birçok olayın ilk örneğinin kendi zamanında yaşandığı ilgi çekici bir şeyhülislâmdır. Onun kahve hakkında verdiği 52 beyitlik manzum fetvâ da bu ilgi çekici olaylardan olup, bu fetvâsıyla mühim bir tartışmaya son noktayı koymuştur. Aynı zamanda güçlü bir divan şairi olan Bostanzâde Mehmed Efendi, hatırı sayılır sayıda manzum fetvâ yazmıştır. Bu fetvâların soru ve cevaplarının beyit sayılarının hayli uzun olması da dikkat çekici bir durumdur. Bu makalede onun manzum fetvâlarından tespit edilebilen dört örnek dikkatlere sunulmaktadır.
XVIII. YÜZYILDA YAZILMIŞ OLAN BİR TEFSİR: ŞEYH MUSTAFA’NIN FETİH SURESİ TEFSİRİ
Bu makalede XVIII. yüzyılda telif edilmiş olan Şeyh Mustafa bin Şeyh Yusuf’un Fetih Suresi Tefsiri adlı eseri içerik ve dil özellikleri açısından tanıtılacaktır. Daha önce hiçbir araştırmacı tarafından incelenmemiş olan ve tefsir bibliyografyalarında da kayıtlı olmayan bu eser, Osmanlı sahası Türkçe tefsir kültürünün önemli bir parçasıdır. Eserin Millet Yazma Eserler Kütüphanesi, Ali Emiri Şeriye Bölümü, 40 numara ve Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi 5306 numara olmak üzere tespit edilebilmiş olan iki nüshası mevcuttur. Ali Emiri kitaplığında bulunan eser gerek içerdiği detaylı bilgiler gerekse imla ve dil uyumluluğu açısından müellif nüshası addedilebilirken, Konya nüshasının 1206 Hicrî (1792/93 Miladi) yılında Molla Ali isimli zat tarafından istinsah edildiği kayıtlıdır. Bu çalışmada müfessirin hayatı, eserleri, bu çalışmanın konusu olan eserinin bilinen nüshalarının şekli unsurları ve dil özellikleri hakkında bilgi verilecektir.
ŞEYHÜLİSLAM HOCA SADEDDÎN EFENDİ VE MANZUM FETVÂLARI
makale, 2013
Osmanlı’da nazmen kaleme alınmış eserler arasında hukûkî bir konum taşıyan fetvâlar da yer almış ve bazı şeyhülislâm veya müftüler kendilerine nazmen sorulan sorulara aynı şekilde cevap vermişlerdir. Çok da yaygın olmayan bu şekil belli zaman, çevre ve kişilerle sınırlı kalmış ise de, Osmanlı’da bu konuda bir geleneğin oluştuğu görülmektedir. İlk örnekleri 16.yüzyılın ikinci yarısında görülen bu fetvâlara 17-18. yüzyıllarda da rastlanmış, 19.yüzyıldan itibaren ise örnekleri çok azalmıştır. Bu fetvâların ilk örneklerinin Kanûnî ve II.Selim dönemlerinde 30 yıl şeyhülislâmlık yapmış olan Ebussuûd Efendi ile başladığı söylenebilir. Manzum fetvâlar Klasik Türk Edebiyatı içinde de original bir tür olarak ele alınabilir. Fetvâ kelimesi Arapça feta kökünden türemiş ve müşkil bir meselenin güçlü bir cevapla çözülmesini anlatmış, iftâ ise bir meselenin hükmünün araştırılarak ortaya konulmasını ifade etmiştir. Osmanlı’da manzum fetvâlar her biri bir divan şairi olan şeyhülislâm veya müftülerin kaleminden çıkmış olup, bu şeyhülislâmların en başta geleni padişah hocalığı ile şeyhülislâmlığı aynı anda yürüten, tarihçi ve müderris Hoca Sadeddin Efendi’dir. Bu makale de onun tespit edilen manzum fetvâları tanıtılmaktadır.
SAHAFLAR ŞEYHİZÂDE MEHMED ES'AD EFENDİ'NİN EL-VİRDÜ'L-MÜFÎD FÎ ŞERHİ'T-TECVÎD İSİMLİ ESERİ
2. MEHMED ES'AD EFENDİ'NİN HAYATI 2.1. İsmi ve Unvanları XIX. asrın ünlü âlim ve şairlerinden, Sahaflar Şeyhizâde ismiyle tanınmış, kıymetli ilmî ve mülkî görevleri yerine getirmiş olan Mehmed Es'ad Efendi; şiirlerinde Es'ad mahlasını, çalışmaya konu olan eserinde ise Seyyid Hüseyin Hamdi ismini kullanmıştır. Kaynaklarda geçtiği üzere Es'ad Efendi, babasının Sahaflar şeyhi olması sebebiyle Sahaflar Şeyhizâde, 1 üstlenmiş olduğu görevlerden dolayı da Vak'a-nüvis, Nakîbü'l-eşrâf ve Ma'ârif Nâzırı gibi unvanlarla anılmıştır. 2 2.2. Doğum Yeri ve Tarihi Mehmed Es'ad Efendi, 18 Rebîülevvel 1204 (6 Aralık 1789) yılında İstanbul'da Ayasofya civarında bir evde doğmuştur. 3
Bu çalışma, Sıdkî Mustafa’nın (ö.1204/1790) kariyerinin başında bir dânişmend ve mülâzım iken kaleme aldığı günlüğünün neşir ve değerlendirmesinden oluşmaktadır. Çalışma, günlükten yola çıkarak bir yandan mülâzımın kim olduğu ve mülâzemet süresinde bir mülazımın neler yaptığı meselesi üzerine bir denemeyi hedeflerken öbür yandan günlük yazarının zihin ve duygu dünyasını yakalamayı amaçlamaktadır. Dört ana bölümden oluşan çalışmanın birinci bölümünde günlükler hakkında genel bir değerlendirme yapılmış ve ihtiva ettiği tarihi malumattan yola çıkarak bu günlük metninin kıymeti ortaya konulmaya çalışılmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde mülâzemet konusu ele alınmış ve Sıdkî Mustafa’nın mülâzımlığına değinilmiştir. Üçüncü bölümde günlük çerçevesinde Sıdkî Mustafa’nın hayatı ve dünyası ele alınmış, günlük hakkında çeşitli değerlendirmeler yapılmıştır. Dördüncü bölümde ise günlüğün metni tam transkripsiyon alfabesine göre aktarılmıştır. Ayrıca, günlükten faydalanmayı kolaylaştırmak amacıyla geniş bir indeks hazırlanmıştır. This study consists of the analysis and edition of Sıdkî Mustafa’s (d.1204/1790) diary/log kept at the beginning of his career when he was a danişmend and mulâzim. Based on the diary, the study aims, on the one hand, to attempt an answer as to who a mulazim is and what he does during his mulâzemet period, and, on the other, to capture the mental and emotional world of the writer of the diary. The study consists of four chapters. The first chapter, after providing a general discussion on diaries and first-person narratives in the Ottoman world, contextualizes the diary in question on the basis of the historical information it contains. The second chapter problematizes the question of mulâzemet, and assesses Sıdkî Mustafa’s term as mulâzim. The third chapter discusses the life and world of Sıdkî Mustafa as appears from the diary, and critically approaches the diary from various aspects. The fourth chapter consists of the text of the diary in full transcription. In addition, we have provided a detailed index to facilitate the use of the diary.
ERZURUMLU HATTAT MUSTAFA NECÂTÜDDÎN EFENDİ HAYATI SANATI VE MANZUM ESERLERİ
ERZURUMLU HATTAT MUSTAFA NECÂTÜDDÎN EFENDİ HAYATI SANATI VE MANZUM ESERLERİ (Mehmet Sait Çalka, Kriter Yayınları, İstanbul 2017, 214 s.), 2018
19. asrın ikinci yarısından itibaren başlayan, her alanda olduğu gibi edebiyatı da tesiri altına alan Batı hayranlığı ile şairler zamanla klasik tarzdan ayrılarak Batı dünyasının edebiyatımıza getirmiş olduğu şekil ve kavramları kullanmışlardır. Bunların yanında klasik tarzdan hiç taviz vermemekle birlikte Halk edebiyatı tarzında da kullanarak eser veren şairler de olmuştur. Mustafa Necatüddin Efendi, Erzurum’un son dönemlerde yetiştirmiş olduğu âlim-sanatkar zatlardan biridir. Kendisi klasik tarzın yanı sıra Halk edebiyatı nazım şekilleri ve ölçülerini de kullanmıştır.