OKUL ÖNCESİ EĞİTİME DEVAM EDEN ÖĞRENCİ BABALARININ AİLE KATILIM ÇALIŞMALARINA KATILIM DÜZEYLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ (original) (raw)

İLKÖĞRETİM KURUMLARINDA AİLELERİN EĞİTİM SÜRECİNE KATILIMLARINA YÖNELİK ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ

Araştırmanın amacı, ilköğretim kurumlarında ailelerin eğitim sürecine katılımına yönelik öğretmen görüşlerini belirlemektir. Tarama modelinde olan araştırmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 2009-2010 eğitim öğretim yılında Kayseri ili İncesu merkezinde bulunan ilköğretim okulunda görev yapan öğretmenler oluşturmaktadır (n=150). Araştırmada veri toplama aracı olarak görüşme formu kullanılmış, veriler içerik analizi tekniği ile çözümlenmiştir. Araştırmada şu sonuçlar elde edilmiştir: Ailenin eğitime katılımı öğrencinin gelişimi ve akademik başarısını artırırken, katılım düzeyi istenen düzeyde değildir. Bu durum öğretmenin performansını ve motivasyonu olumsuz etkileyip öğrencilerde davranış bozuklukları, disiplin sorunları, akademik başarısızlık, isteksizlik, yalnızlık ve güvensizlik gibi sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Ailelerin eğitim sürecine katılımını engelleyen unsurlar eğitim, kültür, ekonomik düzeylerinin düşük olması, yoğun iş temposu, aile içi sorunlar vb. nedenlerdir. Ailelerin eğitim sürecine katılımlarına arttırmak için toplantı, konferans vb. etkinlikler ile ev ziyaretleri ve aileyi içine alan eğitsel-soysal faaliyetler düzenlenmelidir. Anahtar sözcükler: Aile katılımı, ilköğretim okulu, öğretmen.

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMUNA DEVAM EDEN ÇOCUKLARIN ANNELERİNİN ÖZ YETERLİLİK VE ÖFKE DÜZEYLERİNİN İNCELENMESİ

Bu araştırmanın amacı okul öncesi eğitim kurumuna devam eden çocukların annelerinin öz yeterlilik ve öfke düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Araştırmanın çalışma grubunu İstanbul ili Anadolu ve Avrupa yakasında okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden çocuğu olan ve araştırmaya katılmaya gönüllü olan 135 anneden oluşmaktadır. Veri toplama aracı olarak Demografik bilgi formu ve Susan Holloway (2005) tarafından geliştirilen ve Zembat ve diğ. (2008) tarafından Türkçeye uyarlanan Berkeley Ebeveyn Öz Yeterlilik Ölçeği Okul Öncesi Formu ve Spielberger (1988) tarafından geliştirilen ve Kadir Özer (1994) tarafından Türkçeye uyarlanan Sürekli Öfke-Öfke Tarzı Ölçeği kullanılmıştır. Annelerin öfke düzeylerinin çocuğun cinsiyeti ve ailenin gelir durumuna göre farklılık gösterdiği bulunmuştur. Ayrıca annelerin öz yeterlilik düzeyi ile öfke düzeyi arasında öfke kontrol boyutu dışında diğer boyutlarında negatif yönlü anlamlı ilişkiler olduğu tespit edilmiştir.

ORTAÖĞRETİM OKULLARINDAKİ OKUL AİLE BİRLİKLERİNİN GÖREVLERİNİ GERÇEKLEŞTİRME DÜZEYLERİ Sait AKBAŞLI

sosyalbil.selcuk.edu.tr

Bu araştırmada Konya ili ortaöğretim okullarındaki Okul Aile Birliklerinin (OAB) görevlerini gerçekleştirme düzeyleri, OAB yönetimi, öğretmen ve velilerin görüşlerine göre incelenmiştir. Araştırma durum saptamaya yönelik betimsel bir çalışma niteliğindedir. Araştırmanın örneklemini, ortaöğretim okullarındaki OAB yönetimi, öğretmen ve veliler oluşturmuştur. 70 OAB yöneticisi, 295 öğretmen ve 365 veli örnekleme alınmıştır. Grupların görüşleri OAB Yönetmeliğinin 6.maddesinden oluşturulan 34 anket sorusu ile elde edilmiştir. Elde edilen bulgular SPSS 10.0 programıyla çözümlenmiştir. Ortalamalar, varyans analizi ve Scheffe testi bulgularına göre OAB yönetimi, öğretmen ve veli gruplarınca göreve yönelik faaliyetler büyük ölçüde uygun bulunmuştur.

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDEKİ ÇOCUKLARIN ANNELERİNİN ÇOCUK YETİŞTİRME TUTUMLARI İLE EBEVEYN ÖZ YETERLİLİK ALGILARININ İNCELENMESİ

ÖZET Okul öncesi dönemde çocuğu olan annelerin çocuk yetiştirme tutumları ile ebeveynlik öz yeterlilik algılarının karşılaştırmalı olarak incelendiği bu araştırma ilişkisel tarama modelinde tasarlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 2013-2014 eğitim öğretim yılında İstanbul’da seçkisiz küme örnekleme yöntemiyle seçilen okul öncesi eğitim kurumuna devam eden ve araştırmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden 94 çocuğun anneleri oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen Kişisel Bilgi Formu, Holloway (2005) tarafından geliştirilen ve Türkçe uyarlaması Zembat ve arkadaşları (2008) tarafından yapılan Berkeley Ebeveyn Öz Yeterlilik Ölçeği – Okul Öncesi Formu ve Schaefer ile Bell tarafından geliştirilen ve 1978’de Le Comte ve arkadaşları tarafından Türkçe’ye uyarlanan Aile Hayatı ve Çocuk Yetiştirme Tutum Ölçeği – PARI kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre Aile Hayatı ve Çocuk Yetiştirme Tutum Ölçeği’nin “Aşırı Koruyucu Tutum” ve “Baskıcı ve Disipliner Tutum” alt boyutlarından elde edilen değerlerin, Ebeveyn Öz Yeterlilik Ölçeği’nin “Anneliğe Özgü Strateji” alt boyutundan elde edilen değerlerin anlamlı bir yordayıcısı olduğu saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi, Ebeveyn Öz Yeterlilik, Çocuk Yetiştirme, Aşırı Koruyucu Tutum, Baskıcı ve Disipliner Tutum ANALYSING CHILD REARING ATTITUDES AND PARENTAL SELF-EFFICACY PERCEPTION OF MOTHERS OF PRESCHOOL CHILDREN ABSTRACT This research which provides a comparative analysis of child rearing attitudes and parental self-efficacy perception of mothers having preschool children was designed with relational screening model. The research’s study group consists of 94 volunteer mothers whose children attended preschool education institutions selected by random sampling method in Istanbul in 2013-2014 academic years. In the study, Personal Information Form developed by researchers, Berkeley Parenting Self-Efficacy Scale–Preschool Form developed by Holloway (2005) and adapted into Turkish by Zembat and her colleagues, and Parental Attitude Research Instrument-PARI developed by Schaefer and Bell and adapted into Turkish by Le Comte and his colleagues in 1978 were used as data collection tools. According to the research results, it was determined that the values derived from “Overprotection” and “Strictness and Authoritarianism” subscales of PARI were significant predictors of values derived from “Maternal Strategy” subscale of Parenting Self-Efficacy Scale. Keywords: Preschool, Parental Self-Efficacy, Child-Rearing, Overprotection, Strictness and Authoritarianism

SINIF ÖĞRETMENLERİNİN AİLE KATILIMINA YÖNELİK GÖRÜŞLERİ

Öz Bu araştırmanın amacı, sınıf öğretmenlerinin aile katılımına yönelik görüşlerini belirlemektir. Araştırma Afyon il merkezinde yer alan farklı sosyo-ekonomik düzeylere sahip 9 devlet ilkokulunda görev yapmakta olan 100 sınıf öğretmeni ile gerçekleştirilmiştir. Veriler, araştırmacılar tarafından hazırlanan 4 açık uçlu sorudan oluşan anket aracılığıyla toplanmıştır. Araştırma verilerinin analizinde betimsel analiz kullanılmıştır. Araştırma sonucunda sınıf öğretmenlerinin çoğu aile katılımının yetersiz olduğunu belirtmişlerdir. Sınıf öğretmenlerinin büyük çoğunluğu akademik ya da sosyal açıdan istenilen düzeyde olmayan öğrencilere sahip ailelerin okuldan uzak kalmaya çalıştıklarını; öğretmenin işine müdahale etmeye çalışan aileler olduğunu; kentsel bölgelerde aile katılımının daha çok önemsendiğini ifade etmişlerdir. Sınıf öğretmenlerinin çoğu sınıf içi aile katılımına sıcak bakmadığını belirtmiş bunun yanı sıra öğretmenlerin bir kısmı sınıf içi aile katılının zararlı olduğu yönünde görüş bildirmişlerdir. Sınıf öğretmenlerinin aile katılımında yaşanan sorunlara ilişkin görüşleri ise öğretmenlerin aile katılımına ilişkin bilgi sahibi olmamalarından kaynaklanan sorunlar, ailelerin çocuklarına olan yaklaşımlarından kaynaklanan sorunlar, ailelerin programa ilişkin yeterince bilgi sahibi olmamalarından kaynaklanan sorunlar ve genel sorunlar şeklinde dört tema altında toplanmıştır.

OKUL ÖNCESİ DÖNEMİNDEKİ ÇOCUKLARIN AİLE İLİŞKİLERİ ve ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN DAVRANIŞ PROBLEMLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2016

Bu çalışma, okul öncesi dönemindeki çocukların aile ilişkileri ve çocuklardaki problem davranış düzeyi arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla yürütülmüştür. Araştırmanın çalışma grubu 2015-2016 eğitim-öğretim yılında Düzce il merkezinde bulunan MEB'e bağlı bağımsız anaokuluna devam eden 48-66 aylık çocuk ve annelerinden (n=170) oluşmaktadır. Çalışmanın verileri araştırmalar tarafından hazırlanan Demografik Bilgi Formu, "Problem Davranış Ölçeği" (Alisinanoğlu ve Özbey, 2009) ve Türkçe geçerlilik ve güvenilirlik çalışması Akgün ve Yeşilyaprak (2010) tarafından yapılan "Çocuk Ana Baba İlişki Ölçeği-Anne formu" kullanılarak toplanmıştır. Araştırma sonucunda, anne-çocuk ilişki düzeyleri arasında çocukların yaşının, cinsiyetlerinin, annenin öğrenim düzeyinin anlamlı farklılığa yol açmadığı görülürken; anne yaşının, çocukların doğum sırasının ve okul öncesi kurumlarına devam sürelerinin istatistiksel olarak anlamlı farklılığa yol açtığı tespit edilmiştir. Çocukların problem davranış düzeyinin çeşitli değişkenlerce incelenmesi sonucunda; çocukların cinsiyetinin, anne öğrenim düzeyinin çocuklarda görülen davranış problemleri arasında anlamlı bir farklılık olmadığı görülmüştür. Çocukların doğum sıralarının, anne yaşının ve uzmandan yardım alma durumu ile çocuklardaki problem davranış düzeyi arasında anlamlı farklılık elde edilmiştir. Çocukların aile ilişki düzeyleri ile problem davranışları arasında anlamlı bir ilişkinin olduğu ve anne-çocuk çatışma düzeyi arttıkça çocuklarda görülen davranış problemlerinin arttığı görülmüştür.

ANNE BABALARI BOŞANMIŞ ÇOCUKLARIN BOŞANMA SÜRECİNDEKİ DENEYİMLERİNİN GELİŞİMSEL, İLİŞKİSEL ve ÇEVRESEL DEĞİŞKENLER BAĞLAMINDA İNCELENMESİ: NİTEL BİR ÇALIŞMA

The Journal of Social Sciences, 2019

Boşanma, boşanan bireyleri ve aile üyelerini etkileyen bir yaşam olayıdır. Bu çalışmada, anne babası boşanmış çocukların bu yaşam olayı sürecindeki algı ve deneyimleri yüz yüze görüşme yoluyla incelenmiştir. Araştırmanın çalışma grubu, 2018 ve 2019 yılları arasında Ankara'da özel bir danışmanlık merkezine başvurmuş, anne babası boşanmış çocuklardan (n=19) oluşmaktadır. Araştırmanın çalışma grubunun belirlenmesinde kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Bu çalışmaya katılan anne babası boşanmış olan çocukların 7-13 yaş aralığında olduğu; % 68'inin (n=13) kız, % 32'sinin (n=6) erkek olduğu; % 58'inin (n=11) kardeşinin olduğu, % 42'sinin (n=8) tek çocuk olduğu; anne babası boşandıktan sonra % 80'inin (n=15) annesiyle, % 10'unun (n= 2) teyze veya halası ile, % 10'unun (n=2) babasıyla yaşadığı öğrenilmiştir. Çocukların boşanmanın tanımını ve nedenlerini yaşlarıyla ilişkili olarak somut ve anlaşılır olarak yapabildikleri görülmüştür. Çalışmaya katılan çocukların büyük çoğunluğu, anne babalarının boşanma öncesi ve sonrası ilişkilerinin iyi olmadığını ve kavga ettiklerini belirtmiştir. Çalışmaya katılan çocukların büyük çoğunluğu yaşamlarında ev, okul ve şehir değişikliği gibi önemli değişikliklerin meydana geldiğini, maddi anlamda sıkıntılarının arttığını belirtmiştir. Bu çalışmada yer alan

ÖĞRETMENLERİN AİLE İŞLEVLERİ İLE MESLEKİ PERFORMANS DÜZEYLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt: 8, Sayı: 37, 759-772, 2015

Öz Bu çalışmanın amacı, öğretmenlerin aile işlevleri ile mesleki performans düzeylerinin karşılaştırılmasıdır. Araştırma İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesinde eğitim yönetimi ve denetimi yüksek lisans öğrenimi gören öğretmenlerle gerçekleştirilmiş nicel bir çalışmadır. Veri toplamada "Aile Değerlendirme Ölçeği", "Meslek Performans Ölçeği" ve demografik bilgileri elde etmek için anket kullanılmıştır. Öğretmenlerin aile değerlendirme alt ölçeklerinden olan iletişim, roller, duygusal tepki verme, gereken ilgiyi gösterme, davranış kontrolü, problem çözme ve genel işlevler ile öğretmenlerin mesleki performansları arasındaki ilişki düzeyleri belirlenmeye çalışılmıştır. Öğretmenlerin demografik nitelikleri, çalışma durumları, aile ilişkileri, çocuk sayıları, çocuk bakımı ile ilgili bilgileri gibi konularda ortak noktalar da belirlenmeye çalışılmıştır. Bu araştırmada elde edilen tüm veriler, SPSS 16.0 istatistik paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. İletişim, Roller, Duygusal Tepki Verme, Gereken İlgiyi Gösterme, Davranış Kontrolü, Problem Çözme ve Genel İşlevler" değişkenleri ile öğretmenlerin iş performansları anlamlı ilişkiler göstermektedir. Davranış Kontrolü ve Problem Çözmenin" iş performans düzeyinin anlamlı bir yordayıcısı olduğu belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Öğretmen, Aile işlevleri, Öğretmen Performansı. Abstract The objective of the present study is to compare teachers' family functions and their occupational performance levels. It is a quantitative research that was conducted with the teachers who were candidates of master degree in Educational Administration and Supervision department in Istanbul Sabahattin Zaim University. "Family Assessment Device", "Occupational Performance Scale" and a questionnaire to obtain demographic information were utilized for gathering data. The relationships among communication, roles, emotional reactions, showing interest, behaviora control, problem solving and general functions, which were of teachers' subscales of FamilyAssessment Device and teachers' occupational performance levels were aimed to be determined. Some common grounds were detected among teachers' demographical qualities, working conditions, family relations, number of children and their knowledge of childcare. All gathered data was analyzedvia SPSS 16.0 and a significant difference was found among variables such as communication, roles, emotional reactions, showing interest, behavioral control, problem solving, general functions and teachers' occupational performance levels. It was also seen that while behavioral control and problem solving abilities are crucial variables for performance levels of the teachers; other variables have no significant difference. Giriş Aile ve iş, insan hayatındaki en önemli iki merkezi alan olarak değerlendirilmektedir (Blair-Loy,

ANNE-ÇOCUK İLİŞKİSİ BAĞLAMINDA OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE İLETİŞİM BECERİLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

© İstanbul Aydın Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2021

ÖZ İletişim toplumun varlığının anahtarıdır. Güçlü bir ailenin özelliklerinden biri, birbirleriyle olumlu iletişim kurma ve sürdürme yeteneğidir. Etkili iletişim, yaşam boyu düzenli uygulama gerektiren, anne-baba ve çocuğun birbirlerine bilinçli veya bilinçsiz olarak iletmek istediklerini aktardıkları bir süreçtir. Bu süreçte anne çocukla ilk iletişimi başlatan önemli bir konumdadır. Bu çalışmada annelerin etkili iletişim yöntemlerini kullanımlarına yönelik bakış açılarını ve etikili iletişim becerileri ile ilgili bilgilerini belirlemek amaçlanmıştır. Araştırmada etkili iletişim yöntemleri, anne görüşleri üzerinden irdelenmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu 2019-2020 Eğitim-Öğretim yılında, İstanbul ili Kadıköy ilçesine bağlı resmi bir ilkokulda anasınıfına devam eden 4-5 yaş grubu çocukların anneleri oluşturmaktadır. Araştırma verileri araştırmacılar tarafından hazırlanan yarı yapılandırılmış açık uçlu sorular ve anket kullanılarak görüşme yöntemi ile toplanmıştır. Araştırmanın verileri betimsel analiz kullanılarak değerlendirilmiştir. Araştırma bulgularına göre; annelerin etkili iletişim yöntemlerini kullanma konusunda yeterli bilgi ve farkındalık düzeyine sahip olmadığı görülmüştür. Ayrıca annelerin çocukları ile sağlıklı iletişim kurma düşüncesi ile kullandıkları iletişim dilinin ve davranışlarının iletişim engeli olduğunun farkında olmadıkları sonucu ortaya çıkmış ve sorunun çözümü için annelere iletişim eğitimlerinin verilmesi önerilmiştir. ABSTRACT Communication is the key to the existence of society. One of the characteristics of a strong family is the ability to communicate positively among each other and maintain it. Effective communication requires regular practice throughout life; It is a process that parents and children convey what they want to transmit to each other consciously or unconsciously. In this process, the mother is in an important position that initiates the first communication with the child. In this study, it was aimed to determine mothers’ perspectives on using effective communication methods and their knowledge about ethical communication skills. Effective communication methods were examined through mothers’ views in the study. The study group consists of mothers of children aged 4-5 who attend nursery school in an official primary school in Kadıköy district in Istanbul within the 2019-2020 academic year. Research data were collected by interview method using semi-structured open-ended questions and questionnaires prepared by the researchers. The research data were evaluated using descriptive analysis. According to the research findings; It has been observed that mothers do not have sufficient knowledge and awareness about using effective communication methods. In addition, it was revealed that the mothers were not aware of the communication language and behaviors they use with the idea of establishing healthy communication with their children and it was suggested that mothers should be given communication training to solve the problem