AILEYI YENIDEN DUSUNEBILMEK AILENIN DUNUNE VE BUGUNUNE DAIR (original) (raw)
Related papers
DOGU BATI IKILEMINDE TURKIYELI AYDIN
Kendini dünyanın odağına koyan Batı merkezci yaklaşıma göre doğu sadece coğrafi bir mekân değil, daha çok uygarlığın götürülmesi gereken egzotik ve incelenmeye muhtaç bir düşünüş biçimidir. Oryentalizm (Şarkiyatçılık) ise egemen batı düşüncesine göre "öteki"leştirilmek istenen doğulunun toplumsal yaşantısı ve düşünüş biçimine ilişkin yapılan çalışmalardır. Burda anlamaktan çok dışarda tutmaya dönük bir çaba vardır. Yerkürenin bir yarısının diğer yarısı karşısındaki göreli üstünlükleri üzerine kurulmuştur bu yaklaşım. Hristiyan Batı'da resmi biçimiyle Şarkiyatçılığın 1312'de Viyana'da toplanan Kilise Şurası'nın "Paris, Oxford, Bologna, Avignon ve Salamanca" üniversitelerinde "Arapça, Yunanca, İbranice ve Süryanice" kürsülerinin kurulmasını kararlaştırmasıyla birlikte başladığı kabul edilir. Oxford'da bir "Şark Fakültesi", Princeton'da bir "Şark İncelemeleri Bölümü" var. İngiliz hükümeti, 1959 gibi görece yakın bir tarihte bir kurula "üniversitelerde, Şark, İskandinavya, Doğu Avrupa ve Afrika araştırmalarındaki gelişmeleri gözden geçirme ... ve gelecekteki gelişmelere ilişkin önerileri inceleme, denetleme" yetkisini vermiştir.
ASIK OVADAN DERLENEN DELI BORAN ADLI HALK
Bu çalışmada önce kısaca ağız çalışmalarının önemi hakkında bilgi verilmiştir. Daha sonra Osmaniye'nin Düziçi ilçesi, Gökçayır köyünden Âşık Ova'dan derlenen halk hikayesi üzerine ses ve biçim bilgisi çalışması yapılmıştır. Bu bağlamda Gökçayır köyü ve dahil olduğu ağız bölgesi ve derleme yapılan Âşık Ova hakkında kısa bilgiler verilmiştir. Derleme ve derleme yapılan kişi hakkında daha önce Osmaniye, Düziçi, Gökçayır Âşıklarından Âşık (Mehmet) Ova ve Ondan Derlenen Deli Boran Hikayesi Üzerine adlı makalede bilgi verildiği için bu bilgilerin tekrar edilmesine gerek duyulmamıştır. Daha sonra derlemeden hareketle ünlüler ve ünsüzlerle ilgili ve de biçim bilgisel bazı tespitler dile getirilmiştir. Derlemede görülen ses olayları, sebepleri ve bölge ağzına has özellikler belirtilmiştir. Bu tespitler ölçünlü dilden farklılık gösteren hususlar üzerinden yapılmıştır. Türkiye Türkçesi yazı dilinde de aynı şekilde görülen özellikler üzerinde durulmamıştır. Aynı zamanda derleme de o makalede yayımlandığı için burada ek olarak verilmiştir.
YUNUS UN KELIMELERI ADLI ESER UZERINE BIR DEGERLENDIRME
YUNUS’UN KELİMELERİ ADLI ESER ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME, 2021
Shakespeare, Hamlet adlı meşhur eserinde Polonius adlı karaktere (Saray nazırı): “…Ne okuyorsunuz efendim?” sorusunu sordurmakta ve Hamlet (Eski kralın oğlu, yenisinin de yeğeni) bu soruya: “Sade kelimeler, kelimeler, kelimeler.” cevabını vermektedir (Shakespeare, 1995: 58). Hiç şüphe yok ki gök kubbe altındaki “kelimeler”in en zengin, anlamlı ve okunası olanlarını Shakespeare gibi, Yunus Emre gibi söz üstatları söylemiştir. Onların kelimeleri, mana imbiğinden süzülerek, insan dimağının ve gönlünün en müstesna yerinde anlam kazanan kelimeler olmuştur. Bunun delili ise, o kelimelerin çağları aşarak bugünlere ulaşması ve insanların ağılı aşlarına bal, sadırlarına şifa ve dertlerine deva niteliğinde olmalarıdır.
BEDEN ALGISININ GEBELIKTE KILO ALIMI UZERINE ETKISI
BEDEN ALGISININ GEBELİKTE KİLO ALIMI ÜZERİNE ETKİSİ: ANALİTİK KESİTSEL ARAŞTIRMA Effect of Body Perception on Weight Gain in Pregnancy: A Cross-Sectional Analytical Study, 2021
Araştırma; beden algısının gebelikte kilo alımı üzerine etkisini belirlemek amacıyla analitik-kesitsel olarak yapılmıştır. Araştırmanın evrenini; Aydın ilinde bir devlet hastanesine izlem için başvuran gebeler oluşturmuştur. Örneklemi gelişigüzel örnekleme yöntemi ve güç analizi ile belirlenen 223 gebe oluşturmuştur. Araştırmacılar tarafından gebelerin kiloları ölçülmüş, “Kişisel Bilgi Formu” ve “Beden Algısı Ölçeği (BAÖ)” uygulanmıştır. Verilerin analizinde “Tanımlayıcı”, “Mann-Whitney U” ve “Kruskal-Wallis” testleri kullanılmıştır. Gebelerin %92,8’i isteyerek gebe kaldığını bildirmiştir. Gebeliği isteme durumu ile beden algısı düzeyi arasında istatistiksel açıdan ilişki olduğu belirlenmiştir (p<0,05). Gebelerin %47,1’i mevcut kilolarından memnun olduğunu, %35,4’ü ise gebelikte aldığı kilolardan olumsuz etkilendiğini bildirmiştir. Gebelik süresince gebelerin %27,8’inin gereksiniminden fazla kilo alırken, gebelerin %35,9’unun gerekenden daha az kilo aldığı tespit edilmiştir. Gebelikte kilo almanın ve gebelerin kilo artışından etkilenme durumunun beden imajı düzeyleri üzerinde istatistiksel açıdan anlamlılık oluşturduğu tespit edilmiştir (p<0,05). Sonuç olarak, gebelerin çoğunun isteyerek gebe kalmış olsa da; yarıya yakınının mevcut kilolarından memnun olduğu, gebelerin gebelikleri süresince aldıkları kilolardan olumsuz etkilendikleri ve gebelerin beden algılarının bu nedenle olumsuz olduğu değerlendirilmiştir
DILDE DEGISIM, DUSUNCEDE DEGISIM UZERINE BIR DENEME
“Dille düşünce bir tabaka kâğıdın iki yüzü gibidir” demişti dilbilimci Sausser. Onun dilde diyalektik artsüremi ve canlı iletişimi görmezden gelen eşsüremli, yapısalcı dil anlayışı birçok yanlışı içeriyor olsa da, dile bu bakış açısı son derece yerindedir. Kendi diline, içine doğduğu kültüre yabancı, öykünme gerektiren söz ve davranışlarla yetişen bireyler ne kadar “kendi varlık” bilincine, birey olabilme özelliğine sahip olacak acaba? Batı dillerinden ya da Arapça’dan aşırma sözcüklerle, tamlamalarla konuşan birey, süreç içinde bu konuşma tarzının tepesindeki buyurgan odağın istediği biçimde davranmaya başlayacaktır… Dil değiştikçe düşünce, düşünce değiştikçe dil değişecektir… Yumurtayla tavuk örneğinde olduğu gibi, ilişki son derecede canlı ve doğrudan bağlantılıdır.
İYİ BİR ÜST DÜZEY YÖNETİCİ ASİSTAN NASIL OLMALIDIR
İYİ BİR ÜST DÜZEY YÖNETİCİ ASİSTAN NASIL OLMALIDIR, 2019
Yönetici; herhangi bir firmada, kar ve risk başkalarına ait olmak üzere, mal ve hizmet üretimi yapmak için elemanları bir araya getirme işletmeyi çalıştırma ve yönetme, elemanlara ve işletmeye ait sorunlarla ilgilenme ve çözüm bulma odaklı çalışan kişilerdir. Başarılı ve alanında adından söz ettirebilen bir işletmeye sahip olacağı gibi aynı zamanda en çok tercih edilen firmalar arasına da girebilecektir. Üst düzey yönetici asistanı; İş hizmetleri veren kuruşlarda Kuruluşlarında işleri planlayan, organize ederek yöneten, kontrol eden ve kuruluşların yöneticilerinin veya diğer mevcut alt kademelerin koordinasyonunu yapan kişidir. (Bölge Gündem,2017). Çeşitli program ve metotlar geliştirerek, hedeflere daha kolay verimli ve hızlı bir şekilde ulaşarak büyümeyi ön plana çıkmayı hedefler. Bir şirket, iyi bir üst düzey yöneticiye sahip olduğunda, piyasanın en iyi şirketi haline gelebilir. Üst düzey yöneticiler, şirketin ve yönetimin içinde olup, ekip işbirliği içerisinde çalışan, dinamik ve aktif kişilerdir. Kişiler arası iletişim ve kendini ifade edebilme yeteneği oldukça yüksek kişiler, üst düzey yönetici özelliği taşıyabilir. Bunun dışında liderlik vasfına sahip, yeniliklere her daim açık, çalışanlara daha iyi bir yere gelebilmek adına rehberlik hizmeti verebilme yeteneğine de sahip olması gerekir.
TEK BOYUTLU İNSANDAN DUYULMAYAN ANLAM CIGLIGI YABANCILASMA
Kapitalist sistemde, birey kendisine sunulan ürünleri tüketmesi koşuluyla aslında olmadığı ancak, gıpta ettiği özelliklere kavuşacağı yönünde ikna edilmektedir. Montaigne’in deyimiyle; “Nasıl olursa olsunlar, insandırlar sonunda, yaptıkları her şey ister istemez sudan ve değişkendir”. Birey kullandığı parfüm, araba, saat, diğer giyim ürünleri ya da tükettiği kimi yiyecek içecekler aracılığıyla kimi zaman maceraperest, coşkulu, asi, kayıtsız, serseri bir “Bohem”, kimi zaman soğuk, mağrur, mesafeli, ölçülü ve katı bir “Dandy”, kimi zaman yalnız aristokratik, topluma ve doğaya yabancı bir “Avangard”, kimi zaman ise kalabalıklarda barınan, tebdil-i kıyafet gezen, insan sarrafı ve avare bir kent gezgini yani bir “Flâneur” kimliğine bu ürünleri tüketerek bürünebileceğine ikna edilir. Oysa ki ürünler maniple eder ve doktrin yerleştirirler. Kendi sahteliğine karşı bağışıklığı olan bir sahte bilinç geliştirirler: Sonuçta tek boyutlu bir düşünce ve davranış kalıbı ortaya çıkar
GELENEGIN ICADI CERCEVESINDE MUALLIM ISMAIL HAKKI BEY ve USULLER
International Anatolian Journal of Social Sciences, 2024
In our study, the usuls (rhythmic cycles) section of the book titled Turkish Music, Notes, Usul, Makamat and Solfeggio Method, written by Muallim İsmail Hakkı Bey in 1926, was examined. In our research, primarily literature review and comparative analysis methods were used, the change of the usuls since the 10th century were briefly mentioned and the usul practices in the tradition were examined within the framework of the informations in Hakkı Bey's book. In this context, the current structures of the usuls given by Hakkı Bey’s book were compared and those with different names or different practices were identified. In addition, the usuls that we think to be Hakkı Bey's own inventions are discussed in line with the idea of 'invention of tradition' and the reasons are discussed. As a result, it has been clearly observed that the usul informations in a theory book published in 1926 has a quite different content compared to today's knowledge, even though only 100 years have passed. It is important in terms of showing us that the concept we call 'tradition' is in motion and can change even in not very long periods of time.
INSAN DENEN ALEM VE EVRENDEKI YOLCULUG1
Ġnsanın görünürdeki ilk baĢlangıcı, dünyaya gelmek; Sonra dünya denen evrenlerin laboratuarında Rabbinin gözetiminde ve denetiminde imtihana tabi olmak. Ġnsanın, kendi serbest iradesiyle yaptıklarının; kayda alındığı ve yaptıkları iyi ve kötü Ģeylerle değerlendirildiğinin hesabını vereceğini bilerek. Rabbinin Huzuruna varmak için hazırlanırlar Bu dünyada;""Her can yaptıklarıyla değerlendirilir"" ayeti bunu açıklamaktadır. Kendini GeliĢtirmek için çalıĢan, Egosunu yenen, Nefsine hâkim olan, Toplumsal ve Evrensel değerleri kazanan, Rabbin Nizamının Kurallarına göre hayatın gereklerini yerine getiren canlar, geliĢmesini tamamlayıp. Hakkın huzuruna giderler. Ancak insan denen canlar da Rabbin istediği Arınmanın eksikliği; insanların egolarını öne geçirmeleri, israfta dikkatli olmamaları ve dindeki ayrılıklar, Rabbimizin Getirdiği Evrensel Nizamın Kurallarına uygun düĢmemektedir. Allah hepimizi afetsin ÂMĠN