SEZAİ KARAKOÇ’UN ŞEHİR ANLAYIŞININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ: ŞEHRİN DİRİLİŞİ ÜZERİNE (original) (raw)

İnsanın ve toplumun varoluşunu gerçekleştirme zemini mekânda, zamanı tarihte tecelli eder. Mekân (place) mahaldedir (space) ama saf mahal değildir. Tarih ise sadece geçmişe indirgenemez. Mekân, varoluşun ufuk çizgisine işaret eder, insan ve toplumun tezahür imkânlarını kuşatır. Tarih ise daha ziyade geçmişten süzülen geleceğe atılan ânın kurulması, yaşanması ve idrak edilmesidir. Mesele ânı diriltmek, onun sürekliliğini bir nizam içinde tecrübe edebilmektir. Bu da geçmiş, şimdi ve geleceği bir araya getirebilmekle mümkün görünür. 1 Hayat küre bir koordinat sistemine oturuyorsa onun dikey tarafı tarih, yatay tarafı mekândır. Mekân, mahallin, tarih ise zamanın şuur ve irade ile imar ve inşa edilmesidir. Bu, en güzel şekilde şehirde temsil edilebilir. Bir medeniyet kendi mekânını ve tarihini ortaya koyar. Kurulan mekân ve tarihle zihniyeti, zihniyetle insanı inşa eder. Ancak bu ilişki dairevidir, inşa olunan insan tarihi yapar, mekânı imar ve inşa faaliyetini bir özne olarak devam ettirir. O halde şehir; medeniyet, zihniyet, insan, tarih ve mekân arasındaki dairevi, canlı sürecin hayat bulduğu bir hayat küresi olarak da çıkar karşımıza. Şehir, kendisinde medeniyetin, tarihin, mekânın ve insanın izlerini taşır. Ne kadar muhafaza edilmiş iz varsa, o şehrin tarihte ve mekânda