Whatsapp Kullanıcılarında Oluşan Yeni Alışkanlık ve Davranış Kalıplarının Türk Kültüründeki Âdâb-ı Muâşeret Açısından İncelenmesi (original) (raw)
Related papers
Yenilikçi Davranış Ölçeği (YDÖ): Türk Kültürüne Uyarlama Çalışması
Öz Günümüzde okullar çevrenin değişen şartlarına göre kendilerini yapılandırmak, daha iyi çıktılar vermek, çevrelerindeki diğer okullarla rekabet etmek ve öğrencileri değişen dünyaya hazırlamak konusunda giderek daha fazla baskı altında kalmaktadır. Bunun yanında, uygulayıcılar olarak öğretmenler ve yöneticiler merkezi politikaların getirdiği değişimleri ve yenilikleri uygulamak ve eğitim öğretim süreçlerini bunlara göre yapılandırmakla yükümlüdür. Eğitim sistemindeki reformların başarıya ulaşması için bu uygulayıcıların yeniliği kabullenmeleri ve yaymaları, diğer bir deyişle yenilikçi davranış göstermeleri önemlidir. Ancak literatürde, herhangi bir okulda çalışan öğretmenlerin birbirlerini değerlendirerek okuldaki yenilikçi davranışların seviyesini ölçebilecek bir ölçme aracı yoktur. Bu araştırmanın amacı bu eksikliği gidererek de Jong ve den Hartog tarafından geliştirilen Yenilikçi Davranış Ölçeği (YDÖ)'nin Türk kültürüne uyarlanmasıdır. Çalışma grubunda farklı illerde görev yapan 110 öğretmen bulunmaktadır. Ölçeğin uyarlanmasında dil geçerliliğinin tespiti için korelasyon analizi, uyum derecesinin belirlenmesi için doğrulayıcı faktör analizi ve ölçeğin güvenirliğini tespit etmek için güvenirlik analizleri yapılmıştır. Doğrulama ve güvenirliğe ilişkin yapılan analizler dikkate alındığında yenilikçi davranışları ölçmek amacıyla uyarlanan bu ölçeğin geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğu söylenebilir. Ölçeğin bu haliyle öğretmenlerin yenilikçi davranışları hakkında örgütsel çıkarımlarda bulunabilmek için yararlı olacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Yenilik, yenilikçi davranış, ölçek uyarlama, öğretmen, okul
Di̇ne Davet Metodu Açisindan “Ashabu’S-Sebt” Kissasinin Tahli̇li̇
DergiPark (Istanbul University), 2013
İslam'a çağrı anlamına gelen davet, sadece sözlü bir faaliyet olmayıp sözlü daveti mümkün ve sürekli kılacak bütün çabaları içermektedir. Bu yüzden davet sorumluluğu tüm inananları kapsamaktadır. Ashabu's-Sebt kıssasının anlatımı sırasında Araf suresinin 164. ayetinde yer alan bir diyalog, davetin kapsamını ve sürekliliğini vurgulamaktadır. Söz konusu ayetten hareketle davet metodu konusunda bir ilkeye ulaşmak mümkündür. Buna göre davette sonuç odaklı değil süreç odaklı bir yaklaşım benimsenmelidir.
Sosyal ve Beşerî Bilimlerde Akademik Çalışmalar II, 2024
Günümüzde dijital iletişim, kişilerarası iletişimin odak noktasını oluşturmaktadır. İletişimin ve bilgi paylaşımında önemli bir platformu haline gelen sosyal medya, gün geçtikçe daha fazla iletişim platformlarını ortaya çıkarmaktadır. Hızlı ve her an ulaşılabilir olması nedeniyle WhatsApp, günlük iletişimde sıkça kullanılmaktadır. Dijital iletişimde öne çıkan bir diğer önemli unsursa emojilerdir. Duygu ve düşünceleri metinle daha etkili bir şekilde iletmek amacıyla kullanılan emojiler, iletişimde anlamı zenginleştirmekte ve duygusal bağ kurmayı kolaylaştırmaktadır. Çalışmada, Smith’in (2000) Sosyal Karşılaştırma Temelli Duygular Kuramı ele alınarak, bireylerin WhatsApp platformu üzerinde iletişim kurarken kullandıkları emojiler incelenmiştir. Çalışmada, bireylerin WhatsApp üzerinden iletişim kurarken hangi duygu anlarında hangi emojileri kullandıklarını tespit etmek amaçlanmıştır. İncelenen emojiler, kuramda yer alan 12 adet duygudan oluşmaktadır. Bunlar: ilham alma, sevinme (iyimserlik), hayran kalma, üzüntü/utanç, kıskançlık, gücenme/kızma, küçümseme, “oh olsun” duygusu, gurur duyma, acıma, endişe/kaygı ve sempati duygusudur. Çalışma için Sosyal Karşılaştırma Temelli Duygular Kuramına yönelik bir emoji seti oluşturulmuştur. Nicel yaklaşımdan çevrimiçi anket tekniğiyle elverişli örneklem yöntemiyle Türkiye’de yaşayan ve WhatsApp kullanan, 52'si kadın 48'i erkek olmak üzere toplam 100 üniversite öğrencisine ulaşılarak betimsel analiz yapılmıştır. Alanyazında konuyla ilgili çalışmalar incelendiğinde Sosyal Karşılaştırma Temelli Duygular Kuramı bağlamında emoji seti oluşturularak hazırlanmış çalışmaya rastlanılmamıştır. Bu sebeple çalışma kurama ve oluşturulan emoji setine bağlı kalarak, ele alınan duygu durumları doğrultusunda bireylerin iletişimde en sık kullandıkları emojileri ortaya çıkarmak hedeflenmiştir. Çalışmanın sonucunda; ilham alma duygusunda en çok düşünen, sevinme duygusunda gözünden yaş gelerek gülen, hayran kalma duygusunda kalpli gözlerle gülen, üzüntü/utanç duygusunda üzgün-yalvaran, kıskançlık duygusunda keyifsiz-memnuniyetsiz, gücenme/kızma duygusunda kızgın-sinirli, küçümseme duygusunda gözlerini deviren, “oh olsun” duygusunda güneş gözlüklü, gurur duyma duygusunda alkış işareti, acıma duygusunda üzgün-düşünceli, endişe/kaygı duygusunda terli-endişeli ve sempati duygusunda ise acıyla gülümseyen yüz emojilerini kullanmaktadır. Üzüntü/utanç, endişe/kaygı ve küçümseme duygusunda cinsiyetler arasında anlamlı fark vardır. WhatsApp emoji metninde sık kullanılanlardaki birinci emoji, gözünden yaş gelerek gülen olmuştur. Emojinin en sık kullanıldığı duygular arasında üzüntü/utanç duygusunda kullanılan emojiler, hem sevinme hem de endişe/kaygı duygusunda kullanılanlar ile aynıdır. “Oh olsun” duygusunda ise sevinme duygusunda kullanılanlar ile aynıdır. Genelde yüz ifadelerinden oluşan emojileri daha fazla tercih edilmektedir.
Dini Bayram Geleneklerinin Kişilerarası İletişime Yansımaları
DĠNĠ BAYRAM GELENEKLERİNİN KİŞİLERARASI İLETİŞİME YANSIMALARI, 2018
Türkiye‟de “Ramazan Bayramı” ve “Kurban Bayramı” olmak üzere iki dini bayram bulunmaktadır. Hicri takvime göre iki ay ara ile önce Ramazan Bayramı, sonrasında da Kurban Bayramı kutlanmaktadır. Toplumu bir araya getirici görev üstlenen bu bayramlarda birlik, beraberlik ve yakınlık had safhada yaşanırken; kaynaşmak, paylaşmak ve yardımlaşmak duyguları da yoğun şekilde hissedilmektedir. Toplumumuzda bayram öncesinde yemeklerin hazırlanması, temizliklerin yapılması, bayram alışverişlerine çıkılması gibi gelenekler yer almaktadır. Bayram günlerinde ise erkekler sabah namazına gitmekte, ev halkı “bayramlık” diye tabir edilen yeni kıyafetlerini giyerek hayatta olan büyüklerini ziyaret etmekte, vefat eden yakınları için de kabir ziyaretinde bulunmaktadır. Çocuklar el öpüp, bayramlaştığı büyüklerinden aldığı harçlıkları sayarken, büyükler bir arada olmanın sevinciyle sohbet etmektedir. Bunun gibi bayram ritüelleri geçmişten günümüze ulaşmış geleneklerimiz arasında bulunmaktadır. Bugün ise değişen zaman ve yaşam biçimleri nedeniyle bayramlara yüklenen anlamlar da değişmiştir. Günümüzde özellikle orta yaş ve üstü grubunda yaşayanlar tarafından söz konusu değişim sıklıkla dile getirilmektedir. Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı; dini ve milli duyguların yitirilmemesi, birlik ve beraberliğin her daim sağlanması ve ortak bir paydada buluşulması gibi birçok yönden toplumu beslemektedir. Dini anlamda bayramların mahiyetini açıklayan bilgiler literatürde sıkça yer alırken, bu bayramların kişilerarası iletişime yansımalarını inceleyen bir çalışmaya rastlanılmamıştır. Dini bayram geleneklerinin kişilerarası iletişime ne şekilde yansıdığını araştırmak, bu araştırmanın amacını oluşturmaktadır. Bu amaca ulaşabilmek için de dini bayramların önemi, bayram gelenekleri, ritüelleri ve değişen yönleri kavramsal bir çerçevede literatür taraması yapılarak incelenmiştir. Çalışmanın yöntem bölümünde ise farklı yaş gruplarından oluşan 7 kadın ve 7 erkek olmak üzere toplam 14 kişi ile yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Görüşmelerden elde edilen bilgilere göre, değişen zaman ve koşullarla birlikte yaşam biçimlerinde meydana gelen değişimlerin bayrama ve bayram geleneklerine olan bakış açısını farklılaştırdığı bilgisine ulaşılmıştır. Yaşı belli bir ortalamanın üzerinde olan katılımcılar için bayram; bir araya gelip, kaynaşma-konuşma ortamının yaratıldığı, paylaşma duygularının ön plana çıktığı, çocukların sevindirildiği, büyük aile olmanın önemine vurgu yapıldığı bir kavram olarak görülürken, daha genç katılımcılar için ise bayram; tatil anlamına gelmektedir. Böylelikle bayramlar söz konusu olduğunda, zamanla kişilerin birbirleriyle olan paylaşımlarında değişimlerin ortaya çıktığı görülmektedir. Bu bağlamda bayram geleneklerinin kişilerarası iletişime yansımalarında değişen zamanla birlikte farklılıklar olduğunu söylemek mümkündür.
İran Türkleri̇’Nde Sözlü Gelenek Bağlaminda Âşiklik Geleneği̇ Ve Mi̇lli̇ Bi̇li̇nç
Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, 2020
İran Türkleri yazılı edebiyattan çok sözlü edebiyat ürünlerine sahip olan bir topluluktur. Bu coğrafyada büyük Türk nüfusunun varlığı zengin şifahi halk edebiyatını ortaya koymuştur. Sözlü kültür geleneğimizin önemli kolunu oluşturan ozan-âşık, uygarlığımızın derinliklerinden kuşaktan kuşağa aktaran Türk kültürünün eşsiz varlıklarıdır. Milli edebiyatın önemli yapıtı olan destan ve hikâyeler ozanların halefi sayılan âşıklar tarafından günümüze ulaşmaktadır. Milletlerin toplumsal gen kodlarını taşıyan sözlü kültür ürünlerinio milletin dünyayı algılayışı ve bakışını içermektedir. Milli bilinç ve milli kültür ögeleri bu kültürel olgularla nesilden nesile aktarılarak günümüze gelmiştir. Ozan-âşık destan anlatma geleneği de bu kaynaktan beslenmiştir. Tarih boyunca milli destanlardan ilham alarak milli benliğini ortaya koymuş toplulukları görmekteyiz. Âşıkların sözlerinde Türkçenin (Azerbaycan Türkçesinin) en temiz ve en doğru şeklini bulabiliriz. Şiirlerinde Türkçenin yapısına uygun olan hece ölçüsünü kullanmalarının yanı sıra sözlerinde ifadelerinde Türkçenin söz dizimi ve yapısına uygun şeklini görmekteyiz. Bugün bile çeşitli Türk topluluklarında ozanlar destan söyleme geleneğini sürdürmektedir. Bu geleneğin Azerbaycan bölgesinde de önemli yeri vardır. Ȃşıkların anlattığı destanlar ister konu ister dil yönünden milli bilinç üzerine etkileri büyüktür. Kazak Türklerinin Alpamış Destanı, Kırgız Türklerinin Manas Destanı ve İran Türklerinde Şikâri Destanı milli biliç, milli benliği yüceltmektedir. Bu yazımızda İran sınırları içinde yaşayan Türklerin genel konumuna değindikten sonra Azerbaycan Türklerinin âşık geleneği hakkında bilgi verilecek. Bu geleneğin sözlü kültürde önemi vurgulanarak milli bilinç üzerindeki etkisi üzerinde durulacaktır.
ÖZ Atasözleri, bir toplumun kültürel kodlarına, davranış kalıplarına, çeşitli konulardaki kabulle-rine ve tasavvurlarına ilişkin önemli bir referans olan folklor ürünleridir. Bu ürünler, sosyal hayatın tasarımından eğitim anlayışına, toplumsal cinsiyetten ötekileştirme eğilimlerine ve yönetim paradig-masından otorite kullanımına kadar çok çeşitli konularla ilgili olabilir. Bu konulardan birisi de iletişim olgusu ve iletişim edimleri olarak ele alınabilir. Dolayısıyla, atasözlerinde iletişim olgusunun nasıl an-lamlandırıldığına ve toplumsal açıdan makbul sayılan, onanan ve önerilen iletişim edimlerinin izlerine ilişkin ipuçları bulmak mümkündür. Bu ön kabulden hareketle; Türkçe atasözlerinde iletişim olgusu ve iletişim edimlerine ilişkin açık ya da örtük gönderimlerin ortaya çıkarılması, çalışmanın temel ama-cını oluşturmaktadır. Bu doğrultuda, söz konusu araştırma, atasözleri üzerinden Türk toplumunun iletişimsel açıdan anlam haritasının ortaya çıkarılmasına önemli bir katkı sağlamaktadır. Bu bağlam-da, Türk Dil Kurumunun atasözleri ve deyimler sözlüğünde belli kelimeler üzerinden tarama yapılmış ve konuyla ilgili bulunan 77 atasözüne yönelik tema analizi gerçekleştirilmiştir. Araştırma bulguları, bazı atasözlerinde söylenen sözün niteliği ve doğurduğu sonuçlar üzerinden sözlü iletişimin öneminin ortaya konduğunu göstermiştir. Diğer taraftan, bazı atasözlerinde de susma, dinleme ve az konuşma gibi iletişim edimleri üzerinden sözsüz iletişimi olumlayan bir söylemin yer aldığı ortaya çıkmıştır. Görsel iletişime yönelik atasözlerinde ise insanların dış görünüşleriyle ve giyim kuşamlarıyla değer-lendirilmemesi gerektiğine ilişkin gönderimler tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler Atasözü, İletişim, Kültür, İletişim Edimi, Sözlü ve Sözsüz İletişim. ABSTRACT Proverbs are folkloric products with important references to cultural codes, behavioral patterns, suppositions related to various issues, and imagination of a society. These products may relate to countless topics from the notions of social life, up to approaches to education and social gender issues, from otherization tendencies to paradigms for governance and applications of authority. A particular topic among them is the phenomenon of communication and communication acts. Therefore, proverbs can be scanned for clues explaining communication phenomena, socially approved and proposed communication acts. Starting from this presupposition, the essential aim of the study is the communicational phenomena in Turkish proverbs and to explore explicit and/or hidden messaging related to communica-tional acts. In this sense, this study is a significant contribution to the formation of a map of communi-cational semantics of the Turkish society. In this respect, we browsed the proverbs and idioms dictionary of The Turkish Language Association for certain words and conducted thematic analysis of the 77 proverbs that were found in this relation. We found that while many proverbs exerted the importance of verbal communication in relation to the attributes of the utterance and it's implications; many other proverbs exhibited a rhetoric that affirmed nonverbal communication acts like silence, listening, and reticence. On the other hand, proverbs on visual communication featured messages that proposed that people should not be judged over their appearance and dressing.
WhatsApp applicaton which allows sharing of documents, photographs and videos and also provides the users with features like texting, audio and video calling, has become one of the most popular means of communicaton recently. According to statistical data, as of 2017 1,3 billion people are using WhatsApp. The reason why this applicaton is preferred by so many people, creates a problem scientifcially. The study which occurs out of this problem has the aim of explaining and determining WhatsApp use and gratfcaton points of individuals. The theoretcal perspectve of this study is the approach of uses and gratfcatons. Y generaton is the target for the study mainly because they use technology in all aspects of life and they are the largest generaton around the world. In this study qualitative research is used. With the method of purposive sampling a sample is created (10 partcipants) and then data is collected with comprehensive interviews. Afer that data was analyzed. As a result, findings are like this: Socializing (social interacton), its being free of charge, practcality, multmedia (convergence), professional needs and entertainment. In the conclusion part of the study, to make the findings which were identified and explained more lasting; it is suggested that the studies to be done should adopt quantitive research in the future. Öz Mesajlaşma, görüntülü ve sesli konuşma imkânı tanıyan, dosya, fotoğraf, video paylaşımına izin veren WhatsApp uygulaması son yıllarda en popüler iletişim kanallarından birine dönüşmüştür. İstatistiki verilere göre 2017 itibarıyla dünya üzerinde 1,3 milyar kişi WhatsApp kullanmaktadır. Uygulamanın neden bu kadar yüksek bir oranda tercih edilerek kullanıldığı, bilimsel anlamda bir problem noktası oluşturmaktadır. Bu problem noktasından yola çıkan çalışma; bireylerin, WhatsApp'a dair kullanım ve doyum noktalarını tespit etme ve açıklama amacındadır. Çalışmanın kuramsal perspektifi kullanımlar ve doyumlar yaklaşımıdır. Çalışmada, gerek teknolojiyle bütünlemiş bir vaziyette olmaları gerekse dünya üzerindeki en geniş kuşak olmaları sebebiyle Y kuşağı seçilmiştir. Y kuşağının WhatsApp kullanım ve doyumlarını detaylı bir şekilde açıklama amacıyla, nitel araştırma deseni benimsenmiştir. Amaçlı örnekleme yöntemiyle 10 kişilik bir örneklem oluşturulmuş, akabinde derinlemesine görüşme yapılarak veriler elde edilmiştir. Ardından veriler analiz edilmiştir. Sonuç olarak bulgular özetle şu şekildedir: Sosyalleşme (toplumsal etkileşim), ücretsiz olması, pratiklik, multimedya (yöndeşme), profesyonel ihtiyaçlar (mesleki) ve eğlence. Sonuç bölümünde, tespit edilen ve açıklanan bulguların daha sağlam bir zemine yerleşmesi için, bundan sonra yapılacak çalışmaların nicel araştırma deseni benimsenerek yapılması önerilmiştir.
Günlük İletişimde Dil – Davranış İlişkisi
2009
Gunluk iletisimlerde meydana gelen iletisim kazalarinda hep yanlisanlasilmaktan sikâyet ederiz. Ancak “Acaba kendimizi yanlismiifade ettik?” diye pek dusunmeyiz. Iletisimde temel bir kural vardir: Ne kadar konusursaniz konusun, soylediginiz karsi tarafin algiladigiyla sinirlidir. Dolayisiyla iletisimde temel unsur aliciya mesajiamaca uygun olarak gonderebilmektir. Bu noktadan hareketle sagliklibir iletisimde dilin sadece sentaktik veya semantik boyutuyla yetinmek dogru bir yaklasim degildir. Sagliklibir iletisim icin bu iki hususu tamamlayacak olan pragmatik boyutu da goz ardietmemek gerekir. Bu husus aynikultur mensuplarinin iletisiminde daha az zorluk cikarirken, hedef dil mensuplariyla kurdugumuz iletisimlerde daha buyuk sikintilarimeydana getirmektedir. Iletisimi en basit sekilde soyle tanimlamak mumkundur: Iletisim, gondericinin uygun bir kanal araciligiyla aliciya mesajini ulastirmasidir. Ancak iletisimi pragmatik acidan irdeledigimizde, karsimiza cok daha karmasik bir yapicik...
İletişim ve Sosyal Etkinin Dinî Davranış Oluşumundaki Rolleri
2009
Egitim faaliyetlerinin basarisi, bireyin hedeflenen davranisi ne olcude kazandigi ile dogru orantilidir. Din egitimi ve ogretimindeki basari da, bireyde dini davranisin olusma derecesi ile karsilastirilabilir. Davranis olusumu, bilgi elde etmekten daha karmasik bir yapi arz eder. Ayni sey dini davranis elde etmek icin de soylenebilir. Davranis olusumunda etkin rol oynayan faktorler arasinda, "iletisim" ve "sosyal etki" dikkate deger iki onemli faktordur. Dolayisiyla bu makalede bu iki faktorun, "dini davranis" olusumundaki rolleri acikliga kavusturulmaya calisilacaktir.