TUNCELİ İLİNDE İÇ GÖÇ HAREKETLERİ (original) (raw)

İÇEL'DE KEŞLİ YÖRÜKLERİ

İnTOBA JHSSA

İÇEL'DE KEŞLİ YÖRÜKLERİ Özet Yörüklerin Osmanlı Devleti'nin ekonomik ve sosyal yaşantısında, yurtların şenlendirilmesinde ve yolların geçit, bel gibi kritik noktalarının güvenliğinin sağlanması hususlarında inkâr edilemez etkileri vardır. Keşli Yörüklerini de bu bağlamda düşünmek gerekir. 16.Yüzyıldan itibaren Eskiil kazasında görülen Keşli Yörükleri, tahminen 17. Yüzyıl ortalarında İçel sancağına göç etmiştir. 18. Yüzyıl öncesinde Gülnar kazası Sarıekinlik mahallinde yaşamaktayken, 1721 kayıtlarında, Silifke ve Tarsus'ta görülmektedirler. Dolayısıyla, artık İçel Yörük cemaatleri arasında yer almışlardır. Boynuinceli Yörükleriyle hep yan yana yer almalarından dolayı, Danişmendli Yörükleri kökenli olduklarına dair işaretler vardır. Genellikle aynı kökenden gelen, beraber yaşayıp beraber konup göçen halk denilen aşiretlerden olan Keşli Yörükleri, cemaat olarak adlandırılan bir idari olarak yapılanmaya sahip biçimde karşımıza çıkar. Keşli Yörükleri hakkında özellikle 19. Yüzyılda, gerek temettuat defterinde ve gerekse hükümete sunulan raporlarda daha ayrıntılı bilgiler bulunmaktadır. Bu raporlara göre Silifke civarında kışlayıp Susama'da yaylamaktadırlar. Keşli Yörüklerinin bir kısmı, 20. Yüzyıl başlarında Silifke civarında, yaşamaya devam ederken Keşli ismi köy adları olmuştur. Temettuat, nüfus defterleri ve hükümet raporları ile tahrir defterlerini inceleyen araştırma ve makalelerden hareketle Keşli Yörüklerinin günümüzde aşiret kimliğini kaybetseler de hâlâ yaşadıkları yörelerin insan varlığının ana kaynaklarından olduğunu görmekteyiz. İncelemelerimiz ve yaptığımız analizler neticesinde bu husus da vurgulanmaya çalışılmıştır.

TUNCELİ BÖLGESİNDEKİ URARTU KALINTILARI

ÖZET Neolitik Çağdan günümüze değin kesintisiz ve yoğun bir yerleşime sahne olan Doğu Anadolu Bölgesi ve özelde Yukarı Fırat Havzası, ekonomik zenginliklerinden dolayı, tarihsel süreç içerisinde Önasya devletleri arasında savaşlara sahne olmuş ve sürekli el değiştirmiştir. Bu bölgede cereyan eden savaşların ana nedenleri, sık sık tekrar ettiğimiz gibi bölgenin madeni zenginlikleri ile Anadolu içlerine ulaşan ticaret yollarının buralardan geçmesinden kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda Urartuların Tunceli bölgesi ve çevresindeki yerleşimleri, bölgeyle ilişkili olmak üzere Harput ve Palu eyalet merkezi olmak üzere Bağın, Mazgirt, Pertek, Kaleköy, Burmageçit, yerleşmelerinde önemli kalıntıları günümüze kadar ulaşmıştır. Özellikle Orta Fırat Havzasının doğu ucunda yer alan ve Şupa ülkesi olarak adlandırılan Tunceli ili ve yöresinde yapılan araştırmalarda önemli demir ve bakır madeni yatakları bulunduğu anlaşılmıştır.. Maden yatakları bakımından zengin olan bu bölge demir işlemede ustalıklarıyla tanınan Urartu Krallığının hammadde ihtiyaçlarını karşılayan önemli bir bölge durumundadır. Ayrıca Tunceli bölgesi krallığın kuzey bölgelerine açılan yollar üzerinde yer almasından dolayı Urartular için büyük bir önem teşkil etmiştir.. Nitekim günümüze kadar araştırılmış ve tespit edilmiş kadarıyla Tunceli ve çevresindeki kalıntılarda bu öneme işaret etmektedir. ABSTRACT İn general from neolitic age until this time, Eastern Anatolia region, particularly upper Eurphrates river-basin permanently had been scene of the war and had changed hands because of it's economic richness in the between of Near-East Kingdom. Reasons of this war which were realising in that area were that there were some precious mins sourchs and trade's roads were extending towards the inward Anatolia. Therefore some importent evidences had reached to this time in settlement of Harput, Palu, Bağın, Mazgirt, Pertek, İzoli, Kaleköy, Burmageçit, at point where Urartian's were being opened by that to wester-ward. .

KİTLESEL GÖÇ HAREKETLERİ VE TÜRKİYE

ÖZET İkinci Dünya Savaşından sonra ortaya çıkan en büyük kitlesel göç hareketi 2011 yılında Suriye topraklarında başlayan çatışma nedeniyle ortaya çıkmıştır. Türkiye, bu nüfus hareketinden hem yürüttüğü dış politika hem de Suriye'nin komşusu olması nedeniyle en çok etkilenen ülkelerden biri olmuştur. Türkiye, Afrika-Asya ve Orta Doğu'dan gelen göç dalgaları için, 1951 Cenevre Sözleşmesi hükümleri aksine, " geçici koruma " statüsünü hukuksal anlamda hayata geçirmiştir. Mültecilik yerine kişilere " geçici koruma " statüsünün verilmesinin sebebi, ülkesindeki olağan üstü koşulların sona ermesiyle birlikte göç hareketinin menşe ülke topraklarına geri dönecekleri görüşüne dayanmaktadır. Ancak Suriye'de savaşın 2011 yılından bu yana devam etmesi ve ne zaman biteceğine ilişkin belirsizliğin sürmesi, geçici koruma altındaki kişilerin Türkiye'de yarattığı sosyo-ekonomik maliyetleri günden güne arttırmaktadır. Artan maliyetlerin karşılanması esnasında Türkiye, uluslararası toplum tarafından yalnız bırakılmış ve kendine vaadedilen maddi destekler Türkiye'ye tam olarak ulaştırılmamıştır. Bu nedenle Türkiye, " geçici koruma " altındaki bireylerin kendi toplumuna kazandırılması için bir takım çalışmalara başlamıştır. Bu çalışmaların en önemli örneklerinden biri nitelikli göçmenlere vatandaşlık hakkı verilmesidir. Ancak bu gibi düzenlemelerin hızlıca yapılması ve sadece nitelikli olan göçmenlere değil tüm kitlesel göç hareketinin analiz edilmesi gözden kaçırılmaması gereken son derece önemli bir unsurdur.

OSMANELİ İLÇESİNDE GÖÇ HAREKETLERİ.pdf

▼ Özet Marmara Bölgesinin doğu kısmında Bilecik ili içinde yer alan Osmaneli ilçesi, geçmişten günümüze kadar çeşitli devletlerin hâkimiyetinde kalmış ve dolayısıyla nüfus olayları bakımından hareketli bir bölge içinde yer almıştır. İlçenin, İstanbul, Bursa, İzmit, Adapazarı gibi büyük şehirlerin bulunduğu illere yakınlığı göç hareketlerinin artışında önemli bir etkendir. Bu çalışmada etkileri ve özellikleri açısından coğrafi, tarihi ve sosyo-ekonomik boyutlara sahip olan göçlerin kuramsal olarak çeşitli tanımlarına değinilerek, göçler sınıflandırılmış ve Osmaneli ilçesinde geçmişten günümüze olan göçler hakkında açıklamalarda bulunulmuştur. Bunun yanı sıra göçlerin belirlenmesindeki kriterlerin olumlu ve olumsuz yönleri, Osmaneli ilçesine olan göçler ile ilçeden meydana gelen iç göçler coğrafi bakış açısıyla değerlendirilmiştir. TÜİK'ten elde edilen veriler ışığında, Osmaneli ilçesindeki nüfusun doğum yerlerine göre ve doğum yeri Osmaneli olan nüfusun illere göre dağılımı ile Osmaneli'den göç eden ve göç yoluyla ilçeye gelen nüfusun dağılımı, dağılış haritaları yoluyla görselleştirilerek yorumlanmıştır. İç göçler nedenleri ve cinsiyetlerine göre analiz edildiği gibi, dış göçler de anket ve mülakatlardan elde edilen bilgiler doğrultusunda açıklanmaya çalışılmıştır. Sonuç olarak elde edilen verilere göre, Osmaneli ilçesinden olan göçlerin azaltılması için yapılması gereken bazı çözüm önerileri sunulmuştur.

AKSEKİ İLÇESİNDEKİ GÖÇEBE HAREKETLER

THE JOURNAL OF INTERNATIONAL SOCIAL RESEARCH, 2010

Akseki ilçesi, Antalya ilinin kuzeydoğusunda, Toros Dağlarının yüksek ve engebeli bir kesiminde yer alır. İlçe arazisi, kışı Akdeniz kıyısındaki alçak ve kuytu alanlarda geçiren dağ göçebesi ve yarı göçebe Yörük aşiretlerinin yayla alanlarını meydana getirir. Bu yüzden ilçe, yaz aylarında oldukça fazla nüfuslanır. Uzun yıllardan beri Kıyı Akdeniz ile Akseki ilçesi arasında gerçekleştirilen Yörük göçleri, bütün Toros silsilesinde görülen göçebe hareketlerin bir örneğini oluşturur. Göçe katılan nüfus, yerleşik nüfus ve devlet olmak üzere, birden fazla tarafı olan bu hareketin üzerinde pek çok tartışma yapılmıştır. Ancak hiçbir tartışma bu insanların yürümesine engel olamamıştır. Bu yüzden Toros Dağları bugün hala, keçi çanlarından çıkan sesler eşliğinde yürüyen Yörük aşiretleri tarafından yaşam alanı olarak kullanılmaktadır.

TARİHSEL BOYUTUYLA TUNCELİ’DE ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK

2021

II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİNDE ERMENİLERİN DERSİM BÖLGESİNDE GERÇEKLEŞTİRDİKLERİ FAALİYETLER ÜZERİNE GENEL BİR GİRİZGÂH Ruhat ALP (145-174) DERSİM'İN İLK VALİSİ HÜSEYİN FİKRÎ PAŞA'NIN VİLÂYETTEKİ İDARESİ Yalçın ÇAKMAK (175-205) OSMANLI DEVLETİ ZAMANINDA DERSİM BÖLGESİ'NDE BULUNAN KİLİSELERİN TAMİR VE İNŞASI Uysal DIVRAK (207-228) OSMANLI VİLÂYET SALNÂMELERİNE GÖRE DERSİM SANCAĞI'NDAKİ DEĞİRMENLER Salih BAŞKUTLU (229-254) BEYLİKLER DÖNEMİNDE ÇEMİŞGEZEK Taşkın DOĞAN (255-287) DİZİN (289-299) Kaynakça her bölümün sonunda ayrı ayrı verilmiştir.

TUNCELİ'DE AÇILAN HALKEVLERİ VE HALKODALARI

Tarih Okulu Dergisi, 2013

1923’ten 1950’ye kadarki dönemde CHP devletle eşdeğerdi. Bu dönemde CHP Türk Ocaklarının yerine halkevlerini kurmuştur. 1932’de 14 ilde halkevi kurulmuştur. Tunceli’de kurulan ilk halkevi ise 1937’de kurulan Pertek Halkevi olmuştur. Pertek Halkevi 1937 Dersim olaylarından hemen önce kurulmuştur. Halkodaları ise halkevlerinin bulunmadığı yerlerde 1939’dan itibaren açılmaya başlamıştır. İlçelerde ve nahiyelerde kurulan halkodaları daha sonraları ise köylerde bile açılmaya başlamıştır. Tunceli’de 1937’den 1951’ e kadar 3 halkevi ve 55 halkodası açılmıştır. Tunceli’deki halkevleri ve halkodalarının kendi masrafları karşılayamaz durumda olması ve sürekli olarak CHP Genel Sekreterliğinden yollanan paralarla ayakta kalmaya çalışmaları daha fazla hizmet yapmalarını engellemiştir. Halkevlerinin başkan ve yöneticileri Tunceli ve ilçelerinin zengin, güçlü ve ileri gelenlerinden oluşmaktaydı. Bu durum halkın bu ev ve ocaklara olan ilgisini artırmıştır. Tunceli’de kurulan halkevlerini ve halkodalarının hizmetleri homojen bir dağılım göstermemiştir. Daha fazla imkânlara sahip olan Pertek, Hozat ve Pülümür halkevleri çok faal olarak çalışırken köylerde kurulan halkodalarının büyük bir kısmının ciddi bir çalışması bulunmamaktadır.

YUNANİSTAN İÇ SAVAŞI VE DIŞ GÜÇLERİN ROLÜ

Öz Yunanistan'ın 1936 yılından 1941 yılına kadar İoannis Metaksas önderliğinde dikta rejimiyle yönetilmesi iç politika bağlamında Yunanistan'daki sol kesimin yavaş yavaş örgütlenmesini tetiklerken, dış politikada Yunanistan'ın kendine müttefik arayışlarında bir güvensizlik oluşturmuştur. 1940 yılı başlangıç olmak üzere sırasıyla İtalya, Almanya ve Bulgaristan tarafından işgal edilen bu Balkan ülkesi, 1940-1945 yılları arasında yalnızca işgalcilerle mücadele etmekle kalmamış, iç dinamiklerdeki değişimle bir sağ-sol mücadelesi olan iç savaşla da uğraşmak durumunda kalmıştır. Yaşanan iç savaş yıllarında sağ kesim, kendi çıkarlarını korumak isteyen İngiltere ve ABD'den büyük destek alırken, sol kesim Sovyetler ve Sovyet destekli ülkelerden beklediği desteği alamamıştır. Savaş; ardı ardına yaşanan yenilgiler, açlık ve moral eksikliği nedeniyle sayıları azalan komünistlerin yenilgisiyle sonuçlanmıştır. Türkiye'de Yunanistan'a dair yapılan çalışmalara bakıldığında, genel olarak Türkçe kaynaklar ışığında eserler verildiği görülmektedir. Araştırmanın konusu Yunan iç savaşı olduğundan Yunanistan'a dair tarihi bir olayı Yunanlıların bakış açısıyla değerlendirmek amacıyla Yunanca kaynaklar ve iç savaşına dair anılar kullanılarak araştırma tamamlanmıştır. Bu çerçevede yapılan araştırmada, Yunan iç politikasında yaşanan bir olayın siyasi tarihe nasıl yansıdığı ve Yunan halkının bu gelişmelere nasıl baktığı aktarılmaya çalışılmıştır. Abstract Greece's having been governed by the dictatorial regime under the leadership of Ioannis Metaksas from 1936 to 1941 stimulated the left to be organized slowly in Greece within the context of domestic policy, while also raised doubts in Greece's seeking ally for its foreign policy.