Çin'in Yükselişinin Transatlantik İlişkilere Etkileri (original) (raw)

‘ÇİN YÜKSELİŞİ’NİN EKONOMİK PERSPEKTİFİ VE GELECEK TAHMİNLERİNİN ORTA ASYA’YA YANSIMALARI

Uluslararası Afro-Avrasya Araştırmaları Dergisi, 2019

Çin Halk Cumhuriyeti 1978 yılında dünyaya açılmaya başlamıştır. Yürürlüğe aldığı ekonomi politikaları ile yarı fakir bir ülke konumundan dünyanın en büyük ikinci ekonomisi konumuna yükselmiştir. Bununla birlikte 2013 yılında başlattığı “Kuşak Yol Projesi” Çin’e hem ekonomik güç hem de bölgesel nüfuz sağlayabilecek güçtedir. Proje tarihi İpek Yolu’nun altyapı yatırımları ve ulaşım ağlarıyla yeniden canlandırılması olarak ifade edilebilmektedir. Ayrıca Kuşak Yol Projesi’nin ana kavşağını Türk yurtlarının konumlandığı Orta Asya bölgesi oluşturmaktadır. Bu makalede ilk olarak Pekin’in söz konusu yükselişinin devamlı olup olamayacağına dair tartışmalar World Bank’ın “China 2030” raporu kapsamında değerlendirilmeye tabi tutulmuştur. Çin’in mevcut ekonomik görüntüsü ve Kuşak Yol Projesi kapsamında hızla artan yatırımları, gelecek yıllarda dünya ekonomisinde egemen ülke olacağına dair tahminlerin yürütülmesine neden olmaktadır. Rapor kapsamında Çin’in yükselişini devam ettirebilmesi ise küresel ekonomik çevrenin nasıl geliştiğine ve Çin içerisinde devam eden kalkınma ivmelerine bağlanmıştır. Makalede ikinci olarak Çin’in ekonomik ve siyasi ilerleyişinin Orta Asya ülkelerini hangi noktalarda etkileyeceği tartışılmıştır. Çin’in Avrupa pazarlarına direk ulaşacağı altyapı ve yatırımları kapsayan Kuşak Yol Projesi bu noktada Orta Asya ülkeleri için değerlendirilmiştir. Proje’nin Türk yurtlarının refah düzeyini yükselteceği ve ekonomilerini iyileştirici yönde etki edeceğine dair yorumlar getirilmektedir. Orta Asya ülkeleri, Çin projesine katılım sağlarken Pekin’in Türk yurtlarının bağımsızlığına ne yönde etki edeceği ve Orta Asya ülkelerinin Çin’in ekonomik nüfuzunun altına girip girmeyeceği ise belirsiz olarak kalmaktadır.

KÜRESEL TİCARET DÜZENİNDE ÇİN’İN YÜKSELİŞİ

The Silk Road is unique because it had always been the elongated center of the universe of cultural and economic development of the known world. Everything North and South of the Silk Road represented a likewise elongated periphery. The flow of ideas, scientific knowledge, productive know-how including the silkworm and the silk production itself, has been the catalyzer of world history that dynamized the development of human civilization through the tireless circulation along the numerous land and sea routes.

Çin Ekonomisinin Gelişimi ve Türkiye'nin Dış Ticaretine Etkisi

Çin Ekonomisinin Gelişimi ve Türkiye'nin Dış Ticaretine Etkisi, 2012

Kuruluşundan 1978 yılına kadar ekonomisi diğer ülkelerle karşılaştırıldığında küçük, dünya ile ilişkileri düşük düzeyde olan Çin Halk Cumhuriyeti çok fazla gündeme gelmemiştir. 1978 sonrası dışa açılma ve reform döneminde ülkenin dünya ile entegrasyonu önemli ölçüde artmıştır. Reformlarla birlikte dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olan Çin’in performansı, ekonominin dönüşümü ve dünya ile bütünleşmesi son yıllarda üzerinde en çok çalışılan konulardan biri olmuştur. Bu çalışma da Çin ekonomisinin gelişimini ve Türkiye’nin dış ticaretine etkisini incelemeyi hedeflemektedir. DTÖ üyeliği Çin ve dünya ekonomisi için önemli kilometre taşı olmuştur. 2001 sonrası artan payı ile Çin’in dünya ticaretini belirlediği ve yön verdiği görülmektedir. Çin’in dünya ticaretinde artan payı birçok ülke gibi Türkiye için de tehdit oluşturmaktadır. İhracatta birçok pazarda Çin Türkiye için rakiptir. İthalat yönü incelendiğinde ise Çin’in artan talebi hammadde fiyatlarını yükseltmektedir. Artan hammadde fiyatları Türkiye’nin ithalat faturasını yükseltmekte, bu durum ise dış ticaret dengesini olumsuz etkilemektedir. Çin ile ticaretinde Türkiye’nin büyük bir hızla artan açığı ise bir başka sorundur. From the establishment of People’s Republic of China to 1978 China had limited relation with other countries. Due to limited relation and the small size of economy China was not on focus. At the end of 1978 China entered a new era that launched reforms. During the open door and reforms period, China’s relation with other countries and integration into the world economy radically changed. With reforms period, China has been the fastest growing economy in the world. China’s economic performance, transformation and integration into the global economy mostly analysed recent years. This research aims to analyse the development of China’s economy and effects on the Turkey’s foreign trade. Accession to the WTO is the most important milestone for China and the world economy in 2001. After 2001 China’s increased market share has begun to determine and formalize the world trade. While China’s market share increasing worldwide, its size and rapid growth creates challenges for some countries. One of these countries is Turkey. On the export side, China is competitor in many markets. On the import side, China’s demand for raw materials creates higher prices. Turkey’s rapidly increasing foreign trade deficit with China is another problem.

Çin'in Yükselişi - kitap bölümü

Soğuk Savaş'ın ardından tek kutuplu bir yapıya evrilme eğilimi gösteren uluslararası sistemde, ABD'nin önderliğine meydan okuyacak yeni bir yükselen gücün çıkıp çıkmayacağı, yalnızca ülke yöneticilerinin değil, uluslararası ilişkiler disiplini akademisyenlerinin de merak konusuydu. Ana akım uluslararası ilişkiler kuramları, bir yandan devletler arasındaki güç dağılımının önemine dikkat çekerken, diğer yandan da bu gücün göreceli olarak dengeli dağılımıyla, yoğunlaşması arasındaki farkı öne çıkarmaktadır. Bu fark, uluslararası sistemin istikrarı açısından önemlidir. Bu kuramlar ışığında Çin Halk Cumhuriyeti, (bundan sonra, Çin) önümüzdeki dönemin sağlıklı analizinin yapılabilmesi açısından, gelişimi takip edilmesi gereken bir ülke olarak karşımıza çıkmaktadır.

Türkiye Çin İlişkileri

Çin devleti uzun yıllar diğer ülkeler ile ilişkileri önemsememiş kendi içinde kendine yetebilen bir ülke olarak tarım faaliyetlerini sürdürmüştür. Ulusal çıkarları söz konusu olmadığı durumlarda siyasi risklerden uzak durmuşlardır fakat ekonomik ilişkiler anlamında oldukça yakın temaslar kurmak istemişlerdir. Çin genel olarak diğer devletlerle pazar alanı açmak ve enerji ihtiyacından kaynaklı sağlamaktadır. Çin günümüzde pazar arayışı ve enerji ihtiyacının haricinde uluslararası platformda, küresel yönetim ve bölgesel çatışma alanlarında önemli bir aktör olarak sahada yer almaktadır. Türkiye-Çin ilişkilerinin açmaz noktalarının en mühimi iki ülkeninde son 30 yılda yaşadığı sosyal, siyasi. ekonomik ve kültürel değişimin üslerinde uyandırdığı baskıdan dolayı dar açı ile konuları ele almalarıdır. Özellikle Uygur Türkleri ile yaşanan meseleden kaynaklı siyasi baskı alanları hem Türkiye hem de Çin devleti için bir baskı haline gelmiş karşılıklı ilişki zemini ortaya çıkarmıştır. Türkiye ve Çin devletinin ilişkilerinin daha iyi bir konuma gelmesi için üç hususta birbirleriyle iş bilgileri sağlamaları gerekmektedir. Bu üç husus iki ülkenin arasındaki ekonomik, siyasi ve ticari alanlarda sağlanması şarttır. Çin devletinin küresel siyasetteki ehemmiyeti artmaktadır bu durumda Türki ile Çin devleti sadece ikili ilişkiler değil küresel ilişkiler kurması gereken iki aktördür. Çin'in çılgın Kuşak Yol projesinde yer alan ülkelerden biri olan Türkiye'ye büyük yatırımlar sağlamayı planlamaktadır. Türkiye'nin Asya'yı Avrupa'ya bağlayan jeostratejik konumu bu planda önemini artırmaktadır. Bu projede Kuşak Yol boyunca 33 istasyon, 72 tünel ve 170 köprü inşa edilecek. Pan-Asya demir yolunun, merkezi güzergah dışında yani Tayland, Laos, Malezya, Vietnam gibi ülkelerdeki uzantılarıyla beraber içereceği toplam istasyon sayısı 52, tünel sayısı 137, köprü sayısı ise 281'i bulacaktır. Dünya ticaretine doğrudan yol verilmesi beklenen bu projede Türkiye işbirliği sağlayarak ekonomisini ilerletmeyi hedeflemektedir. Dev proje diğer ara saniyelere etki ederek mevcut ülkelerde istihdam sağlanacaktır. Köprü, tünel, istasyon ve demir yolları için yeni üretim merkezleri açılarak yeni iş kolları cazip hale gelecek ülke ekonomisine dolaylı yoldan pozitif etki edecektir. Proje ile Çin Türkiye arasında ekonomik, ticari, politik ve halklar arası kültürel etkileşim sağlanması beklenmektedir. Diğer Türki ülkelerde de sıcak bakılan proje güzergahta bulunan ülkelere lojistik ve altyapı sistemlerinin gelişiminde Çin tarafından olanak sağlanmaktadır. Çin'in bu ülkelere cazip kredi imkanları sunması da ülkelerin iştahını kabartmaktadır.

Çin Dış Ticaretinin Türkiye Ekonomisine Etkisi

19. ve 20. yüzyıllarda uluslararası ticaret, gelişmekte olan ülkelere büyük katkılarda bulunmuştur. Dış ticaret, gelişmekte olan ülkelere ekonomik gelişmeleri için kaçınılmaz olan teknolojik gelişmeyi, bilgi birikimini gelişmiş ülkelerden ithal imkânı sağlamaktadır. Gelişmiş ülkelerden gelişmekte olanlara doğru sermaye hareketleri sağlayarak serbest rekabetin teminini garanti eder ve tekelleşmeyi önler (Meier, G.M. ed, 1970, s. 492-97). Ekonomik gelişme, dış ticaretten bağımsız ve dış ticarete bağlı olmak üzere iki şekilde mümkün olabilir. Dış ticareti gelişmenin mutlak bir unsuru olarak görenlerin yanı sıra, dış ticaretin önemini inkâr etmeseler bile, belirli mallarda yoğunlaşma olması hâlinde doğurabileceği problemlere ağırlık verenler de vardır. Gunnar Myrdal ve Raul Prebisch, dış ticaretin gelişmiş, endüstrileşmiş ülkeler lehine olumlu yönde işleyeceği, aynı zamanda fakir ülkelerin endüstrileşmesine engel olduğu ve serbest ticaretin gerçekte uluslararası eşitsizliği artırdığı görüşündedirler (Myrdal,G; 1970, s.479-84) (External Bottlenecks 1970, s. 484-82). Öz: Dış ticaret, ithalat ve ihracattan oluşur. Bir ülkenin ekonomik ilişkilerinin önemli bir bölümünün, dış ticaret istatistiklerinde gözlemlenmesi mümkündür. Ülke ekonomisinin kalkınmasında ihracat önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle ülkelerde ihracatın artırılması, ithalatın azaltılması önemli hedefler arasındadır. Ülkelerin bu hedeflere ulaşmak için aldıkları kararlar ve tedbirler, dış ticaret politikasını oluşturur. Son yıllarda dünya ticaretinden aldığı pay hızla artan Çin, dünyanın bir numaralı tedarikçisi, ihracatçısı konumuna yükselmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti, 2001 yılında Dünya Ticaret Örgütü'ne üye olmasıyla birlikte dünya ekonomisi açısından önemli bir pozisyona gelmiştir. Çin'in 2006 yılı ihracatı, 969 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. 2000 yılında 225 milyar dolar olan Çin'in ithalatı, 2006 yılında 2005 yılına kıyasla %20 artarak 792 milyar dolara ulaşmıştır. Çin'in DTÖ'ne üye olması Çin'in daha liberal bir pazar hâline gelmesi diğer ülkeler için olduğu kadar Türkiye için de bu pazara ihraç imkânları yaratabilecektir. Bu çalışmada, Çin'in dış ticaretinin Türkiye ekonomisi açısından oluşturduğu tehdit ve fırsatlar araştırılmıştır. Anahtar kelimeler: Çin Ekonomisi, Türkiye ve Çin Dış Ticareti , İthalat, İhracat.