İPEĞİN SERÜVENİNDE TÜRK TOPLULUKLARININ BELİRGİNLEŞMEMİŞ ROLÜ (original) (raw)

TÜRK SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ ALGISI İLE TÜRKİYE’NİN DESTİNASYON İMAJI İLİŞKİSİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA ALMAN TURİSTLER ÖRNEĞİ

JOURNAL OF SOCIAL AND HUMANITIES SCIENCES RESEARCH, 2017

The main aim of this study is to show that the level of awareness of German tourists' NGO activities in Germany differs significantly according to individual variables (gender, marital status, age and education level), travel experiences, information sources and NGOs that you do not show. It also aimed to determine the effect of the German tourists on the destination image of perceptions of the activities of Turkish civil society organizations. The universe of the research is formed by German tourists visiting Turkey. 415 quastionnaires were conducted to German tourist who came to Antalya for vacation in 2014. The analysis of this data was made by means of SPSS 19 statistic packed program. Descriptive analysis, variance analysis (ANOVA), t-test for independent variables, levene test, regression and content analysis were used to analyse the data for the German tourists' personal characteristics and travel experiences. According to the result of this researh we have found out that there are statistically significant difference in destination image in terms of German tourists' personal characteristics and travel experiences, information sources and ideas about nongovernmental organisations.

TÜRKİYE’DE İNANÇ GRUPLARININ KÜLTÜREL VAROLUŞUNDA TOPLULUK RADYOLARININ ROLÜ

TÜRKİYE’DE İNANÇ GRUPLARININ KÜLTÜREL VAROLUŞUNDA TOPLULUK RADYOLARININ ROLÜ, 2020

Günümüzde geleneksel medyanın, devletlerin ve büyük ticari kuruluşların kontrolüne girmesi, toplum içindeki farklı grupların sesinin duyulmasını zorlaştırmıştır. Bu nedenle toplum içinde sorunlarını dile getirmekte sıkıntı yaşayan kitleler, kendi medyalarını oluşturarak ana akım medyanın hakim yayıncılık anlayışına karşı alternatif medya araçları geliştirmeye çalışmışlardır. Bu alternatif medya araçlarından birisi de topluluk radyolarıdır. Topluluk radyoları, ana akım radyoların aksine daha az ticari kaygı güden ve katılımcılık açısından daha aktif olan radyolardır. Türkiye’de bu tanıma tam olarak uyan radyo sayısı oldukça azdır. Bu çalışmada, Türkiye’de iki farklı inanç grubuna ait topluluk radyosu ele alınmış ve bu radyoların, dinleyicileriyle kurduğu ilişki anlamlandırılmaya çalışılmıştır.

TÜRKİYE’DE TOPLUMCU BELEDİYECİLİK: İZMİT ÖRNEĞİ

TÜRKİYE’DE TOPLUMCU BELEDİYECİLİK: İZMİT ÖRNEĞİ

Özet 1973-1978 yılları arasında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) çatısı altındaki bazı belediyelerce yürütülen faaliyetler, 'yeni, toplumcu' belediyecilik olarak adlandırılmış ve ülkemizdeki kentsel siyaset tarihinde önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu çalışmada dünyada ve ülkemizde toplumcu belediyeciliğe zemin hazırlayan gelişmeler belirtilmiş, ardından ülkemizde toplumcu belediyecilik hareketinin en başarılı örneklerinden sayılan İzmit'e ve dönemin belediye başkanı Erol Köse'nin söz konusu dönemdeki faaliyetlerine yer verilmiştir. Çalışmanın amacı; 1973-1978 yılları arası dönemde Türkiye'de bazı CHP'li belediyelerce uygulanan toplumcu belediyecilik hareketini İzmit ili örneği üzerinden ortaya koymaktır. Çalışma kapsamında Milliyet, Tercüman ve Cumhuriyet gazete arşivleri taranarak söz konusu dönemde çıkan haberlerden yararlanılmıştır. Çalışmanın en önemli sınırlılıkları; söz konusu dönemde İzmit ile ilgili basılı yayınların oldukça az sayıda olması ve ulaşılabilecek yerel bir medya organının olmamasıdır. Anahtar Kelimeler: Yerel yönetimler, toplumcu belediye, sosyalist belediye, yeni belediyecilik, İzmit. Abstract Between the years 1973-1978 the Republican People's Party (CHP) under the umbrella of activities that are executed by a number of 'new socialist' and has been named as the municipality has been an important turning point in the history of urban politics in the country. In this study, developments in the world and in our country the socialist municipality to prepare the ground if not specified, then regarded as one of the most successful examples of the municipal Socialist movement in our country, Izmit, and Erol, the mayor of the era in question period have been given to the activities in the corner. The purpose of the study; The period between the years 1973-1978, in the municipal Socialist movement in Turkey through the example of some municipalities implemented by the CHP Izmit province to reveal. Within the scope of work, nationality, and benefited from reports translation and Cumhuriyet newspaper archives will be scanned during the period in question. The most important limitations of the study; a small number of printed publications about the period in question and to be quite Izmit that can be achieved in the absence of a local media outlet.

TÜRKİYE'DE YEŞİLİ DÜŞÜNMEK: SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI ÖZELİNDE YEŞİL DÜŞÜNCE DERNEĞİ VE GÖNÜLLÜLÜK

2020

Toplulukların doğayı işleyiş biçimleri yarınlarının nasıl olacağına dair ipuçları vermektedir. İnsanın doğa ile olan ilişkisi geçmişten günümüze antroposentrik bir şekilde süre gelmiş ve insanın kendini üstün gördüğü bu ilişkilenme biçimi tehlikeli bir noktaya evirilmektedir. Bunun en bariz örneklerinden biri de dünyanın şu anda içinden geçtiği pandemidir. Bu süreç doğanın insanlara söylemek istediklerinin bir yansıması olarak da değerlendirilebilir. Virüsün yayılmasına karşı devletlerin aldığı tedbirler dolayısıyla insanların iki-üç ay gibi kısa bir süre boyunca evde kalması bile doğanın kendini yenileyebildiğini farklı coğrafyalarda kanıtlamıştır. Özellikle sanayileşme sonrası gün ve gün artan majör çevre sorunlarından biri olan hava kirliliğinin Çin Halk Cumhuriyeti’nde bile azalışa geçebildiğinin görülmesi ve karbon emisyonunun istikrarlı düşüşü ile doğa aslında kendi kendine yetebileceğini tekrar ispatlamıştır. Bunun yanı sıra devlet kurumlarının yıllardır sistematik olarak göz ardı ettiği iklim krizi ve krizle mücadele için politika üretim süreçleri de yeniden masaya yatırılmıştır. Avrupa’da yeşil hareket yükselişe geçse dahi hala etkisinin hissedilmediği kıtalarda salgın bireysel farkındalığı artırmış fakat buna karşın hane ve birey başına tüketilen su ve tek kullanımlık plastik oranında artış gözlenmiştir. Son 40 yılda dünyayı etkisi altına alan küreselleşme ile ülkelerin birbirine bağımlı oluşu günümüz pandemi koşullarında daha da hissedilir oldu. Sınırların önlem amaçlı kapatılması ile ithal edilen ürünlere rahatça ulaşılamaması, dünyanın nasıl potansiyel bir gıda krizine gebe olabileceğini gözler önüne sermiş, kendine yetebilen bir ekonomiye, kaynakların verimli kullanılmasına ve sürdürebilir bir gıda endüstrisine sahip olmak için atılması gereken adımların kaçınılmaz olduğunu göstermiştir. Salgının global düzeyde gıda tedarik zincirindeki kırılmaları tetiklemesi ile kendi bölgesini tanıyan, yeniden ürün verebilen yerel tohumculuğun, çiftçinin devlet eliyle desteklenmesinin gerekliliğine tanık olunmuştur. Ayrıca geleneksel tarım yöntemlerinin öneminin zamanla nasıl göz ardı edildiği de su yüzüne çıkmış, artık büyüme için iii sürdürülebilir bir ekosistem yaratılması ve yerelleşmeye, yavaşlamaya ve yer yer ekonomik küçülmeye gidilmesi gerektiği görülmüştür. Buradan hareketle bu araştırmada yeşil düşünceyi yaygınlaştırmak amacıyla 2009 yılında kurulmuş Yeşil Düşünce Derneği ile çalışıldı. Ağırlıkla ekoloji, sürdürülebilirlik, demokrasi ve medya, enerji politikaları, iklim değişikliği ve ekonomi konularında çalışmalar yaparak yayınlar üreten Yeşil Düşünce, 16 yıldır süre gelen Yeşil Diyalog etkinlikleri ile de kitlelere ulaşmaktadır. Bunun yanı sıra bünyesindeki birçok gönüllü ile uluslararası projelerde de yer almaktadır. Yeşil Düşünce Derneği’nden kartopu yöntemi ile ulaşılmış katılımcılara yöneltilen açık uçlu sorular koşullar gereğince çevrimiçi görüşmelerde, e-postalarda veya ses kayıtlarında cevaplanmıştır. Katılımcı çeşitliliğini arttırmak amacıyla yönetim kurulundan, dernek içi ofis ekibine ve gönüllülere kadar araştırmanın parçası olmak isteyen herkese yer verilmiş sorular katılımcıların dernek içinde sahip oldukları rollere göre küçük revizyonlardan geçmiştir. Sivil toplum örgütlenmelerinin ana hatlarına ve bunların Türkiye’deki iz düşümlerine Yeşil Düşünce Derneği özelinde bakılmaya çalışılmıştır. Marjinal sayılarak karar mekanizmalarından kenara itilmiş olan yeşil akımın salgın döneminde hiç olmadığı kadar merkeze çekilmesi ile, bu akımın temsilcilerinden biri olan YDD’nin tekelleşmiş sivil toplum yapılaşmalarının içinden hangi motivasyonlarla yola çıktıkları, yaratmaya çalıştıkları değişim tohumları ve yaşadıkları zorluklar ele alınmıştır. Buna ek olarak salgın sonrası potansiyel olarak beklenebilecek olan yeni üretim pratikleri ve günlük yaşam örüntüleri de katılımcılara sorulmuştur.

TÜRKİYE’DE GÖÇ YÖNETİMİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ ROLÜ

Akademi Sosyal Bilimler Dergisi, 2023

In the world and in Türkiye, the importance of non-governmental organizations is rising. The involvement of diverse players in the process, particularly in multifaceted public policy areas like migration, not only improves the democratic quality of governance but also makes it possible for policies to be implemented effectively and efficiently. Within the framework of the legacy inherited from the Ottoman Empire in Turkish public administration, bureaucracy is the dominant actor of public policy making and implementation. For this reason, although non-governmental organizations have been effective in Turkish political life from time to time, they have not been an effective actor in the public policy agenda. The Gölcük Earthquake in 1999 was one of the pioneering events in bringing non-governmental organizations to the agenda in Türkiye. The role played by non-governmental organizations in the post-earthquake process was effective in bringing them to the forefront. Subsequently, while Türkiye's accession process to the European Union was an important turning point in the development of non-governmental organizations, the Law No. 6458 on Foreigners, and International Protection, which was enacted as a result of the intense migration mobility towards Türkiye in 2011, included non-governmental organizations in migration policy process and migration administration. In this study, a case study was conducted to understand whether the relevant non-governmental organizations are effective in migration administration and policies. In this context, semi-structured interviews were conducted with non-governmental organizations centered in Ankara and operating in various provinces of Türkiye. It was concluded that the influence of non-governmental organizations in migration administration especially in policy making is very limited, but they are an effective actor alongside public institutions in field.

TÜRK TOPLUMUNUN ÖTEKİ ALGISI VE KAMUOYUNDA ARAP İMAJI

2022

Bu makale Araplara ve Arap kültürüne bakışı tespit amacıyla 18 yaş üstü 3,040 katılımcıyla yüz yüze gerçekleştirilen kapsamlı bir anket çalışmasının sonuçlarını yorumlamaktadır. Ankette 10 tanesi açık uçlu olmak üzere toplam 86 soruya yer verilmiştir. Anketler, uzman anketörler tarafından katılımcılarla yüz yüze görüşülerek yapıldı. Katılımcıların adres ve kimlik bilgilerinin tespit edilmesinde kontrol süreçleri takip edildi. Anket kontrol süreçlerinin takibi için her bir bölge için beş anketör için bir koordinatör sorumlu atandı. Bölge koordinatörleri kendi bölgelerindeki her bir anketin %10'unu kontrol etti.

TÜRK TOPLUMUNDA TEMSİL GETİRME GELENEĞİ VE MEVLANA'NIN GELENEK İÇERİSİNDEKİ YERİ

Erzurum'un Pasinler ilçesine bağlı bir köye farklı partilerin milletvekili adayları oy istemeye giderler. Köye yaklaştıklarında yol kenarında, tarlasında çalışan bir çiftçiyi görürler ve gelin hepimiz bir arada iken şu adama soralım bakalım hangimize oy verecek derler. Adamın yanına varırlar, selam verirler. İçlerinden biri der ki;-Bak beyim, ben A partisinden, şu yanımdaki B partisinden, şu da C partisinden adayız. Allah aşkına doğru söyle. Hangimize oy vereceksin? Çiftçi der ki;-Size bir şey anlatayım, siz de kime oy vereceğimi anlayın. Anlat bakalım derler ve çiftçi başlar;-Ben şu gördüğünüz Aras nehrinin karşısındaki köyden evliyim. Bağ bostan çapa olacağı zaman gidip oradan baldızımı bize yardım etsin diye getirdim. Yardım etti, işimiz bitti. Alıp onu köye götürürken eşim, ben de gidip birkaç gün kalayım dedi. Ben de kabul ettim ve ikisini alıp yola çıktım. Aras'ın kenarına geldik. Kadınlar suya girmekten korktular, bizi sen geçir dediler. Ben de mecburen kabul ettim. Önce eşimi sırtıma aldım ve suyu geçtim. Dönüp baldızımı sırtladım. Tam suyu geçerken, baldız;-Enişte, ben mi ağırım yoksa ablam mı? dedi. Ben de;-Nasıl olsa ikiniz de benim sırtımdan geçmiyor musunuz? İkinizin de Allah belasını versin! dedim. Artık başka söze hacet yoktur. Temsil yerini bulmuştur. ÖZET Millet olarak her ferdimizde bir edebiyatçı edası bulmak mümkündür. Bunu da çok mühim bir zenginliğe sahip kültürümüze borçluyuz. Karşılaştığımız bir durumla ilgili çıkarımlarda bulunmayı ya da birilerinin çıkarımda bulunmasını sağlamayı görev belleriz. Bunu da en güzel şekliyle yani edebi yönüyle yaparız. Özellikle bir ders verme amacımız varsa duruma uygun bir hikâye/ temsil buluruz. Geçmişte bunun en iyi örneklerini büyük sanatçılarımızda bulmak şaşırtıcı değildir. Bunlardan birisi de Mevlana'dır. Bu çalışmada temsil getirme geleneğinin ne olduğu işlenip, Mevlana'nın bu yönü üzerinde durulacaktır. Anahtar kelimeler; Temsil, Gelenek, Mevlana ABTRACT We are men of letters. It is because of that we have a rich culture. When we meat a state, we inference a thing or help others for this. We make this with the best way which is literature. Especially if we want to give a lesson, find a story. It is not surprise that we find this property at big artist. One of those is Mevlana. In this study, we describe what is the narrate, than will find this feature of Mevlana.