Eş’ariyye’nin Kurucusu Ebü’l-Hasan el-Eş’arî (original) (raw)
Related papers
2007
Importance of mind is very clear for all scientific disciplines. The fact that in Islamic Theology alongside with al-Mu’tazila, al-Ash’ari (d. 324/935) did not consider the belief of a human being who did not use intellectual proof as valid forms one of the extreme application fields. However, as far as the methodology and conclusions are concerned, there are significant differences between al-Ash’ari and al-Mu’tazilah. According to al-Ash’ari, a human being should have intellectual proofs in the creation of world, existence of God and His attributions for validity of his belief. Nevertheless, the source of this necessity is religious texts, not his mind. In this article, it will be attempted to find answers to some questions by examining the balance which al-Ash’ari tried to set up between the mind and the religious texts. In fact, does al-Ash’ari consider the belief of al-Muqallid as invalid? If he does not consider it as invalid, how should his words in this subject be interprete...
Ebu’l-Hasan el-Eş‘arî’de Nedensellik Karşıtlığı: Âdet Nazariyesi
Marife Dini Araştırmalar Dergisi, 2019
Kelâm ilminde nedensellik, sebep ile sonuç arasındaki ilişkiyi konu edinmektedir. İster tabiattaki hadiselerle bağlantılı olsun, isterse Allah-âlem ilişkisiyle bağlantılı olsun neden ile sonuç arasındaki ilişkinin zorunlu bir ilişki olup olmadığı hususu nedensellik meselesi bağlamında tartışılmaktadır. Tabiatçı düşünürlere göre her bir nesnede bir tabiat vardır ve âlemdeki tüm olaylar bu tabiatlar doğrultusunda gerçekleşmektedir. Âdet nazariyesinde ise, tabiatta cereyan eden tüm olaylardaki neden-sonuç ilişkisinde bir zorunluluğun olmadığı, sadece alışkanlıklarımız neticesinde bir ilişkinin olduğu kanısına varıldığı ifade edilmektedir. Bu çalışmada tabiattaki hadiselerin hem kendi aralarında hem de Allah Teâlâ ile olan ilişkilerinde bir zorunluluk arz edip etmediği konusu Ebu'l-Hasan el-Eş'arî'nin görüşleri bağlamında ele alınmaktadır. Eş'arî, tabiatta meydana gelen hadiselerin belli bir tabiat doğrultusundan ya da nesnelerin i'timâdlarından mütevellid olarak gerçekleştiği fikrini nedenselliği çağrıştırdığı gerekçesiyle eleştirmektedir. Ona göre tabiatta gerçekleşen tüm olaylar Allah'ın aracısız bir şekilde iradî olarak doğrudan yaratmasıyla meydana gelmektedir. Belli sebepler neticesinde belli sonuçların gerçekleşmesi zorunlu değildir, bilakis sonuçların bu şekilde gerçekleştiğine dair yaklaşım insanın alışkanlıklarından kaynaklanmaktadır. Eş'arî ve takipçisi kelâmcılar tabiattaki hadiselerde bir belirsizlik ya da düzensizliğin varlığına karşı çıktıkları gibi, sebebin sonucunu doğurduğu şeklindeki nedensellik görüşüne de karşı çıkmaktadırlar.
DergiPark (Istanbul University), 2007
ÖZET Aklın önemi tüm bilim dalları için son derece açıktır. Kelam ilminde Mu'tezile ile birlikte Eş'arî'nin, aklî delil kullanmayan bir kişinin imanının geçerli saymamaları bunun ileri derecedeki uygulama alanlarından birini oluşturmaktadır. Ancak Eş'arî ile Mu'tezile arasında konuya yaklaşım ve sonuçları itibariyle ciddi farklılıklar vardır. Ona göre bir kişinin imanının geçerli sayılabilmesi için âlemin yaratılışı, Allah'ın varlığı ve sıfatları konularında aklî delile sahip olması gereklidir. Bununla birlikte bu gerekliliğin kaynağı aklı değil nasslardır. Bu makale Eş'arî'nin akılla nass arasında kurmaya çalıştığı dengeyi inceleyecek bazı sorulara cevap arayacaktır: Gerçekte Eş'arî mukallidin imanını geçersiz mi saymaktadır? Geçersiz saymıyorsa onun bu konudaki sözlerini nasıl yorumlamak gerekir? Geçersiz sayıyorsa bu görüşü Mu'tezilî döneminden kalan bir iz ve kurtulamadığı bir etki midir? Yoksa onun bilgi anlayışı içerisinde Mu'tezile ile ilgisiz bir konuma mı sahiptir? Anahtar Kelimeler: Eş'arî, mukallid, iman, mukallidin imanı, Mu'tezile POSITION OF AL-MUQALLID'S (THE ONE WHO HAS UNCRITICAL BELIEF) BELIEF IN AL-ASH'ARI Importance of mind is very clear for all scientific disciplines. The fact that in Islamic Theology alongside with al-Mu'tazila, al-Ash'ari (d. 324/935) did not consider the belief of a human being who did not use intellectual proof as valid forms one of the extreme application fields. However, as far as the methodology and conclusions are concerned, there are significant differences between al-Ash'ari and al-Mu'tazilah. According to al-Ash'ari, a human being should have intellectual proofs in the creation of world, existence of God and His attributions for validity of his belief. Nevertheless, the source of this necessity is religious texts, not his mind. In this article, it will be attempted to find answers to some questions by examining the balance which al-Ash'ari tried to set up between the mind and the religious texts. In fact, does al-Ash'ari consider the belief of al-Muqallid as invalid? If he does not consider it as invalid, how should his words in this subject be interpreted? If he considers it as invalid, is this opinion a trace of the Mu'tazili period and an effect from which he could not recover himself? Or, as far as his understanding of knowledge is concerned, does it have an unrelated position with al-Mu'tazilah?
Dört Halife Dönemi Siyasetinde Ebû Mûsâ el-Eş‘arî
2007
This article basically deals with Ebu Musa al- Esari who worked as a governor in important places and played great roles in civil wars and conflicts during the time of the Caliph Osman and Omar. The study points out that Ebu Musa al-Esari was a successful leader in the military and political area besides being a good scholar on the Qur’an and Islamic sciences, followed good political principles during the time of chaos, worked for the unity of the Muslim community, and influenced the currents of events during his time.
Cemâleddi̇n El-Aksarâyî’Ni̇n Hadi̇sçi̇li̇ği̇: El-Es’İle Ve’L-Ecvi̇be Örneği̇
2020
Cemaleddin el-Aksarâyi, Osmanli Devri kurulus devri hukumdarlarindan I. Murat doneminde Amasya, Konya ve Aksaray gibi Anadolu topraklarinda yasamis âlim ve mutasavviftir. Soyunun dorduncu kusaktan Fahreddin er-Razi'ye ulas¬tigi belirtilen Cemaleddin el-Aksarâyi, Cemâli nisbesiyle taninmistir. Aksaray’daki Zinciriye Medresesinde hocalik yapmis ve Aksaray’da vefat etmis onemli bir âlimdir. Tefsir, basta olmak uzere hadis, fikih, ahlak, tip, dilbilim gibi cesitli alanlara ait Arapca, Farsca ve Turkce eserler yazmistir. Aksarâyi’nin farkli alanlarda ve dillerde eserler kaleme almasi kendisinin cok yonlu bir âlim oldugunu gostermesinin yani sira 14. asirdaki ilmi birikime isik tutmasi bakimindan da onemlidir. Cemaleddin el-Aksarâyi’nin hadise dair el-Es’ile ve’l-Ecvibe olarak sohret bulmus Şerhu Muskilâti’l-Kur’ani’l-Kerim ve Şerhu Muskilâti Ehâdisi Rabbi’l-Âlemin adli bir eseri bulunmaktadir. Eserin mukaddimesinde belirtildigine gore Cemaleddin el-Aksarâyi, el-Es’ile ve’l-Ecvibe’yi,...
Abdurrahman Sâmî Sarûhânî’Ni̇n Esmâ-İ Hüsnâ Kasi̇desi̇
Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature
İslami Türk edebiyatının en yaygın türlerinden biri doğrudan Allah’ı, isim ve sıfatları ile anlatan eserlerdir. Şairler, doğrudan Cenab-ı Hak ile ilgili herhangi bir türde eser yazmayı kendileri için şeref ve dua vesilesi olarak görmüşlerdir. Neredeyse tüm divan şairleri ve mutasavvıf şairler Yüce Allah’ı tanıtma, onun varlığı ve birliğini ifade etme, ona yalvarıp yakarma, dua etme amacıyla pek çok eser kaleme almışlardır. Özellikle tevhid, münâcât ve esmâ-i hüsnâ türünde karşımıza çıkan bu tür eserler, manzum ya da mensur olarak yazılabilirler. Bu tür eserler, genellikle divanların bir bölümünü teşkil etmekle birlikte müstakil bir eser olarak yazılanlar da vardır. Söz konusu türlerden biri de doğrudan Allah’ın isimlerini konu alan esmâ-i hüsnâlardır. Esmâ-i hüsnâ konusu çerçevesinde yazılan eserler esmâ-i hüsnâyı tek tek sayan eserler, esmâ-i hüsnâ şerhleri, esmâ-i hüsnâ muammaları, esmâ-i hüsnânın havassını anlatan eserler şeklinde tasnif edilebilir. Türk edebiyatında esmâ-i hüsnâ...
Usturlâb Aleti Yapımcısı Bedî’ el-Usturlabî
IMPORTANT, PLEASE READ CAREFULLY ❖ To be able to attend a meeting online, login via https://zoom.us/join site, enter ID "Meeting ID or Personal Link Name" and solidify the session. ❖ The Zoom application is free and no need to create an account. ❖ The Zoom application can be used without registration. ❖ The application works on tablets, phones and PCs. ❖ The participant must be connected to the session 5 minutes before the presentation time. ❖ All congress participants can connect live and listen to all sessions. ❖ Moderator is responsible for the presentation and scientific discussion (question-answer) section of the session. Points to Take into Consideration-TECHNICAL INFORMATION Make sure your computer has a microphone and is working. You should be able to use screen sharing feature in Zoom. Attendance certificates will be sent to you as pdf at the end of the congress. Requests such as change of place and time will not be taken into consideration in the congress program.
EHL-İ REY’İN İLK TEMSİLCİLERİNDEN: ABÎDE ES-SELMÂNÎ VE FIKIHÇILIĞI
12. Uluslararası Güncel Araştırmalarla Sosyal Bilimler Kongresi , 2020
Öz Yemen asıllı, tâbiînden ve Kûfe fakihlerinden biri olan Abîde es-Selmânî Hz. Peygamber hayatta iken müslüman olmuş ancak Hz. Peygamber’i göremeden vefat etmiştir. Ehl-i reyin ilk temsilcilerinden biri olan Abîde es-Selmânî hakkında fazla bilgi yoktur. Ancak onun Hz. Ali’nin ve Abdullah İbn Mes‘ud’un öğrencileri arasında olduğu ve rey temsilcilerinden özellikle İbrahim en-Nehâî’nin kendisinden istifade ettiği bilinmektedir. Hem sahabe hem de tabiin fakihleri arasında saygın bir yer edinmiş olan Abîde, pek çok mesele hakkında müracaat kaynağı olmuştur. Ayrıca kaynaklar onu, Hz. Ali’nin hadislerini rivayet eden en güvenilir râviler arasında zikretmektedir. Bir dönem kadılık da yapan Abîde’nin, fürû-i fıkıh sahasında kendine özgü görüşleri de bulunmaktadır. Onun usul-i fıkıh alanına konu olan yorumlarından biri olan Hz. Ali ile arasında geçen bir konuşması, icma teorisinde inkıraz-ı asrı kabul edenler ve etmeyenler için delil konumunda zikredilmiştir. Bu çalışmada, Abîde es-Selmânî’nin hayatı, fıkıhçılığı ve icmayla ilgili rivayeti tahlil edilecektir. Anahtar Kelimeler: Tabiîn, ehl-i rey, Kûfe, Abîde es-Selmânî, fıkıh. Abstract Abida Al-Salmāni, who has Yemeni origins, is a member of the Tābi'īn and he is one of the faqīhs of Kufah. He became a Muslim during the lifetime of Prophet Muhammad, however, Prophet Muhammad passed away before Abida Al-Salmāni had a chance to see him. There is not much information about Abida al-Salmāni, one of the first representatives of Ahl al-raʾy. However, it is known that he was one of the students of Ali Ibn Abi Talib and Ibn Mas'ud. Also, İbrahim an-Nehâî, one of the representatives of raʾy, made use of his knowledge. He had an honorable place among the faqīhs of both aṣ-ṣaḥābah and tābi'īn generations, and he was a source of advice regarding many issues. Moreover, according to resources, he was one of the most trustworthy narrators of the hadith of Ali Ibn Abi Talib. Abida Al-Salmāni, who also worked as a judge for a period of time, had unique opinions in the field of furū' al-fıqh. One of his interpretations, which became a subject of the field of usûl al-fiqh is a conversation between him and Ali Ibn Abi Talib. This commentary of him was used as evidence for people who accept and reject the inkırâzü'l-asr in the theory of ijma’. In this study, we will examine the life of Abida Al-Salmāni, his duty as a faqīh and his narrative regarding ijma’. Key Words: Tābi'īn, ahl al-raʾy, Kufah, Abida al-Salmāni, fıqh.