Evaluation of Platelet Parameters in Children with Primary Epstein-Barr Virus Infection (original) (raw)
Related papers
Online türk sağlık bilimleri dergisi, 2021
Hastanede yatan COVID-19'lu hastalarda nötrofil/ lenfosit oranı (NLR), lenfosit/monosit oranı (LMR), platelet/lenfosit oranı (PLR) ve hematolojik parametrelerin hastalığın şiddeti ve prognozunu belirlemedeki değerini araştırmaktır. Materyal ve Metot: Çalışma bir göğüs hastalıkları kliniğinde Nisan-Eylül 2020 tarihleri arasında COVID-19 nedeniyle yatan 182 hasta ve 91 kontrol grubu ile retrospektif olarak gerçekleştirildi. Takipte hematolojik parametreler ile diğer parametreler arasındaki ilişki ve farklılıklar araştırıldı. Bulgular: Lenfosit, monosit, eozinofil, bazofil, hemoglobin, trombosit ve LMR anlamlı olarak daha düşüktü. NLR ve PLR daha yüksekti. Taburcu aşamasında, hematolojik parametreler ve PLR'de anlamlı artış bulundu. Radyolojik pnömoni şiddet skoru ile NLR (r=0,234; p=0,001) ve PLR (r=0,128; p=0,042) arasında anlamlı pozitif korelasyon ve LMR ile anlamlı ters korelasyon (r=-0,206; p=0,003) vardı. NLR (r=0,140; p=0,030) ve PLR (r=0,125; p=0,046) ile semptom-taburcu süresi arasında pozitif yönlü, LMR ile hem semptom-taburcu (r=-0,137; p=0,032) hem de hastanede kalış süresi arasında ters yönlü korelasyon tespit edildi (r=-0,135; p=0,034). Hastaneye kabul ve taburculukta CRP ile NLR ve PLR arasında da pozitif bir korelasyon vardı. Sonuç: NLR, LMR ve PLR, COVİD-19'lu hastalarda hastalığın takibinde CRP'yle birlikte kullanılabilecek, hastalığın şiddetiyle anlamlı korelasyon gösteren, tedaviye yanıtı izlemede ve prognozu öngörmede faydalanılabilecek hematolojik prediktörler olarak bulunmuştur.
2020
Özet Amaç Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), ilk kez 1944 yılında Kırım' da tanımlanmış bir viral hemorajik ateştir. Ülkemizde ilk 2002 yılında Tokat ve çevresindeki salgınla dikkati çekmiştir. Bu çalışmada KKKA hastalarının klinik, epidemiyolojik ve laboratuvar özelliklerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Yöntem Bu çalışma, Atatürk Ün vers tes Tıp Fakültes , Enfeks yon Hastalıkları Kl n ğ 'nde N san 2012-Ağustos 2013 tar hler arasında KKKA tanısıyla tak p ed len er şk n yaştak hastalar arasında yapılmıştır. Ver ler prospekt f olarak toplanıp, IBM-SPSS 20 paket programına kayded ld. İstat st k anal zler nde Mann-Wh tney U, K-kare ve F sher exact test kullanıldı. Bulgular Kırım Kongo Kanamalı Ateş tanısı Ref k Saydam Hıfzısıhha Merkez nde hasta serumlarında Enzyme-l nked mmunosorbent assay (ELISA) le ant-CCFV IgM ve/ veya v rüs ant jen real t me Pol meraz z nc r reaks yonu (RT-PCR) yöntem le konuldu. Toplam 121 olgu alındı. Hastaların 59 (%48,7)' erkek, 62 (%51,2)'s kadın olup, yaş ortalaması 50.04 ± 18.22 (16-86) yıl d. Hastaların %62,8's nde kene teması saptanmıştır. İnkübasyon süres 3.9±2,7 gün d. Hastalardan 5 (%4,1)' ölmüştür. Sonuç KKKA keneler tarafından taşınan ölümcül b r v ral nfeks yondur. Korunmada en öneml faktör kene temasını önlemekt r. Endem k bölgede yaşayanlar eğ t lmel , günlük kene kontrolü yapılması anlatılmalıdır. Hastalara yüksek ateş, kas ağrısı, baş ağrısı ş kâyetler ve kene teması mutlaka sorulmalıdır. KKKA olgularının erken tanı ve tedav le mortal te ve morb d teler n n azaltılab leceğ ne nanmaktayız.
Adölesan Tenisçilerde Gerçekleştirilen AOS Testinin Cinsiyete Göre Karşılaştırılması
DergiPark (Istanbul University), 2022
Genç sporcularda ergenlik döneminin başlamasıyla birlikte tenis sporundaki temel ve yardımcı vuruş tekniklerini cinsiyet açısından inceleyen bir araştırma bulunmamaktadır. Amaç: Bu nedenle bu araştırma ergenlik dönemindeki tenis sporcuları tarafından gerçekleştirilen AOS testinin cinsiyetler arasında farklılığın olup olmadığını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Materyal & Metot: Araştırmaya yaş ortalaması 13.51±1.19 yıl aralığında kadın (n=8) ve 13.77±1.28 yıl aralığında erkek (n=8) kategorisinde 16 amatör tenis sporcusu gönüllü olarak katılmıştır. Sporculara tek bir aşamada temel ve yardımcı vuruş tekniklerini içeren vole vuruşu, servis atışı, yer atışı vuruş hassasiyeti ile sağ ve sol yer atışı vuruş hassasiyeti puan tekniklerini içeren AOS Testi gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizi Independent Sample T-testi kullanılarak belirlenmiştir. Bulgular: Elde edilen verilerin sonuçları incelendiğinde kadın ve erkek gruplarının gerçekleştirdiği vole vuruşu, servis atışı ve yer atışı vuruş hassasiyeti teknikleri arasında önemli bir fark bulunamamıştır (p>0.05). Buna karşın sağdan ve soldan yapılan yer atışı vuruş hassasiyeti tekniğinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit edilmiştir (p<0.05). Sonuç: Sonuç olarak bu araştırmada ergen kadın ve erkek tenis sporcularının gerçekleştirdiği vole vuruşu, servis ve yer atışı vuruş özelliklerinde bir farkın olmadığı ancak sağdan ve soldan yapılan yer atışı vuruş özelliğinin ise erkek sporcuların daha iyi olduğu sonucuna varılmıştır.
Pamukkale Medical Journal
The Hepatitis B surface antigen (HBsAg) test was only used for diagnosis of hepatitis B infection, whereas now there is growing evidence favoring utilization of serum HBsAg quantitation (qHBsAg) for monitoring of infection with hepatitis B virus (HBV). In our study, we examined the courses of qHBsAg and HBV-DNA levels throughout the treatment course of patients receiving treatment for chronic hepatitis B infection and evaluated their correlation with each other. Material and methods: The study was performed Ankara Training and Research Hospital. A total of 71 patients receiving treatment for the diagnosis of chronic hepatitis B (CHB) infection were included in the study. Serum qHBsAg levels of these patients were analyzed with an Elecsys HBsAg II assay. Results: When we evaluated the correlation of serum qHBsAg levels with the HBV-DNA levels among patients treated with nucleotide analogues, there was a positive correlation. The decline in both parameters at sixth and 12-month follow-up was found to be statistically significant (qHBsAg decline at 6th month: p=0.03; qHBsAg decline at 12th month: p=0.001; HBV-DNA decline at 6th month: p=0.001; HBV-DNA decline at12th month: p=0.001). In the group of patients receiving PEG-IFN treatment, there was positive correlation between the two at the end of the treatment (p=0.01). Conclusion: : Our findings suggest that qHBsAg can be a very useful test when hbv-DNA levels are used together to separate inactive HBsAg carriers and KHB patients and may be used for both the treatment decision and monitoring of treatment.
Harran Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi
Foot-and-mouth disease (FMD) is a highly contagious animal disease that causes devastating economic losses. The trade of live animals and derived products is only possible if the exporting country is free from disease, according to the World Organization for Animal Health (WOAH) code for FMD. One of the most important ways to prove disease-free is to measure the levels of non-structural protein antibodies (NPS) of FMD virus in the target population sampled. For detection of the disease status of a herd, mass screening and assays such as Enzyme-linked immunosorbent assay (ELISA) and Enzyme-linked immunoelectrotransfer blot assay (EITB) were developed and described in the WOAH diagnostic manual. In this study, recombinant FMDV NS proteins were produced and tested with sera panels collected from uninfected and naturally infected animals using a quantitative Western blot assay as an improved EITB, which enables numerical documentation and statistical analysis. NSP band intensities were ...
Kene Isırması Sonucu Acil Servise Başvuran Hastaların Epidemiyolojik Açıdan Değerlendirilmesi
Journal of Experimental and Clinical Medicine, 2009
Bu çalışmanın amacı kene ısırması sonucu acil servise başvuran hastaları epidemiyolojik yönden değerlendirmektir. Kene ısırması şikâyeti ile acil servisimize başvuran erişkin hastaların (yaş≥18) dosya kayıtları geriye dönük olarak incelendi. Çalışmaya dâhil edilen hastaların, demografik özellikleri, klinik bulguları ve tetkik sonuçları değerlendirildi. Bu çalışmaya 263 hasta dâhil edildi. Hastaların ortalama yaşı 46,5±17,2, ve 139'u (%52,9) kadın idi. Hastalar en fazla haziran ayında (%41,4) başvurmuştu. Hastaların %57'si kırsal kesimde yaşıyordu. Kene ısırığı en fazla (%38) gövdede tespit edildi. Hastaların vücudundaki keneler % 63,9 oranında bir doktor tarafından çıkarılmıştı. Hastaların çoğunluğu ayaktan takip edilmişken, 33 tanesi hastaneye yatırılmıştı. Kene ısırması sonucu acil servise başvuran hastalar genellikle kırsal kesimde yaşamaktadır ve yaz mevsiminde başvurular artmaktadır. Acil servisler kene ısırması şikâyeti olan hastaların yönetiminde önemli yere sahiptir.
Cukurova Medical Journal, 2019
Amac: Streptokok enfeksiyonlari ile iliskili pediyatrik otoimmun noropsikiyatrik bozukluklar (PANDAS), OKB'nin Grup A beta-hemolitik streptokok (GABHS) enfeksiyonu tarafindan tetiklenen bir otoimmun reaksiyondan kaynaklandigini iddia eden bir hipotezdir. GABHS enfeksiyonlarina karsi otoimmun reaksiyonun, bazal ganglion fonksiyonuna mudahale eden ve bu rahatsizliklara neden olan antikorlar urettigi dusunulmektedir. Bu calismada PANDAS ve Insan Lokosit Antijen (HLA) allelleri arasindaki iliskinin incelenmesi amaclanmistir. Gerec ve Yontem: Ani OKB veya tik baslangici olan 41 cocuk hastanin ve 88 saglikli cocugun HLA alelleri PCR kullanilarak analiz edildi. Sonuclar univariate ve multivariate lojistik regresyon analizi kullanilarak degerlendirildi. Bulgular: A1, B18 ve B35 allellerinin hastalik riskini azaltirken, DRB8, DRB5.2 ve DQ5 allellerinin hastalik riskini artirdigi saptanmistir. Sonuc: Bu calismanin bulgulari arastirmacilarin PANDAS'taki ilgili genleri ve gen urunleri...
Karya Journal of Health Science
Amaç: Çalışmada, pandemi sürecinde gebelerin COVID-19 mitlerine inanma durumlarını, COVID-19 anksiyete ve sağlık algısı düzeylerini belirlemek amaçlanmıştır.Yöntem: Çalışma tanımlayıcı tipte planlandı. 473 gebe ile tamamlandı. Tanıtıcı Bilgi Formu, COVID-19 Anksiyete Ölçeği, Sağlık Algısı Ölçeği ve COVID-19 Pandemisi ile ilgili mitler formu kullanıldı. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler, One way anova testi, Bağımsız gruplarda t testi, Mann Whitney U testi, Kruskal Wallis testi ve Spearman korelasyon analizleri yapıldı.Bulgular: COVID-19 mitlerine inanma sayısı ortalaması ile COVID-19 anksiyete (r=0.093, p=0.042) ve Sağlık algısı (r=0.115, p=0.012) ölçekleri puan ortalamaları arasında ilişki bulundu. Yaş ve gebelik haftası ortalamaları ile COVID-19 mitlerine inanma sayısı ortalaması (p=0.000; p=0.004), COVID-19 anksiyete (p=0.000; p=0.006) ve Sağlık algısı (p=0.008; p=0.036) ölçekleri puan ortalamaları arasındaki fark anlamlı bulundu. Plansız gebeliklerde mitlere inanma ...
Mikrobiyoloji Bulteni, 2020
Transplantasyon yapılan hastalarda sitomegalovirüs (CMV) enfeksiyonlarının tanısı, takibi ve antiviral tedavi monitörizasyonunda CMV viral yük saptanması önemlidir. Bu amaçla en yaygın olarak kantitatif polimeraz zincir reaksiyonu kullanılmaktadır. Bu çalışmada, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) CMV standardı ile kalibre edilmiş ticari testler olan CMV Cobas Ampliprep/Cobas Taqman (CMV-CAP/CTM) (Roche, Almanya) testi ve Artus CMV QIASymphony-Rotorgene (CMV-QS-RGQ) (Qiagen, Almanya) testlerinin sonuçlarının karşılaştırılması amaçlanmıştır. Bu amaçla 244 plazma örneğinde eş zamanlı olarak CMV-CAP/CTM ve CMV-QS-RGQ testleri çalışılmıştır. Test sonuçları kopya/ml olarak ölçülmüş, üretici firmaların belirttikleri şekilde, CMV-CAP/CTM testi için 0.91, CMV-QS-RGQ testi için 1.64 ile çarpılarak IU/ml'ye çevrilmiştir. CMV DNA; her iki testte 174 (%71.3) örnekte saptanmış, 52 (%21.3) örnekte saptanmamış, 18 (%7.4) örnekte uyumsuz sonuç elde edilmiştir. Uyumsuzluk saptanan 18 örnekten 16'sında viral yük her iki testin dinamik ölçüm aralıklarının altındadır. CMV-CAP/CTM testi ile CMV DNA saptanamayan bir örnekte CMV-QS-RGQ ile 497 kopya/ml, CMV-QS-RGQ testi ile CMV DNA saptanamayan bir diğer örnekte ise CMV-CAP/CTM testi ile 334 kopya/ml CMV DNA saptanmıştır. Her iki testin kalitatif sonuçları
2021
Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA), hemorajik belirtilerle hayatı tehdit eden viral bir zoonotik hastalıktır. Bu çalışmanın amacı KKKA vakalarında hastalık şiddet skoruna trombosit sayısı (PLT) ve ortalama trombosit hacmi (mean platelet volume=MPV), ortalama trombosit kitlesi (mean platelet mass=MPM) gibi trombosit hacmi ve kitlesi ilgili indekslerin etkisini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: 1 Aralık 2013-15 Ağustos 2016 tarihleri arasında Çocuk Yoğun Bakım Ünitesine kabul edilen 22 KKKA hastasından elde edilen veriler retrospektif olarak incelendi. Yaş, cinsiyet, biyokimyasal ve mikrobiyolojik veriler, trombosit sayısı ve MPV, MPM, hemorajik belirtiler ve mortalite durumu kaydedildi. Bulgular: Hastalık semptom skorlama indeksi gruplamasına göre Ağır CCHF'Lİ hastalarda Hafif KKKA'lı gruba kıyasla istatistiksel olarak MPV'de artma ve PLT'DE anlamlı bir azalma, anlamlı derecede daha yüksek aktive parsiyel tromboplastin zamanı (aPTT) gözlendi. MPM açısından hafif ve ağır KKKA grupları arasında anlamlı bir fark saptanmadı. Tartışma: KKKA'daki trombosit fonksiyonlarını çocuk yoğun bakım ünitesinde yatırılan hastalarda değerlendiren ilk çalışmadır. Trombosit fonksiyonları, PLT kadar hastaların semptom skorlama indeksine göre sınıflamada katkıda bulunabilir. Bu çalışma, başvurudaki MPV değerlerinin hastalık ciddiyetini öngörmede yararlı olabileceğini göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Kırım-Kongo kanamalı ateşi, çocuk yoğun bakım, ortalama trombosit hacmi, hastalık şiddet skorlaması Objective: Crimean-Congo hemorrhagic fever (CCHF) is a life-threatening viral zoonotic disease with hemorrhagic symptoms. The aim of this study was to evaluate the effect of platelet volume and mass related indexes such as platelet count (PLT) and mean platelet volume (MPV) and mean platelet mass (MPM) on disease severity score in CCHF cases. Material and Method: Data from 22 patients admitted to the pediatric intensive care unit between 1 December 2013-15 August 2016, were retrospectively examined. Age, gender, biochemical and microbiological data, platelet count, MPV and MPM, hemorrhagic symptoms and mortality status were recorded. Results: statistically, an increase in MPV and a significant decrease in PLT and a significantly higher activated partial thromboplastin time (aPTT) were observed in patients with severe CCHF compared to the group with mild CCHF according to the disease symptom scoring index grouping. No significant difference was found between mild and severe CCHF groups in terms of MPM. Conclusion: This is the first study to evaluate platelet functions in CCHF in patients admitted to the pediatric intensive care unit. Platelet functions can contribute to classification according to the symptom scoring index of patients as well as PLT. This study suggests that MPV values in the admission may be useful in predicting disease severity.