Türkiye’de Sosyoloji Öğretiminin Tarihsel Gelişimi (original) (raw)

2021, Toplum Bilimleri Dergisi

Türkiye'de Sosyoloji Öğretiminin Tarihsel Gelişimi Öz: Sosyoloji, modern çağın sorunlarının ortaya çıkardığı yeni bir disiplindir. Sanayi devrimi ve büyük sosyal değişimler üzerine yapılan bilimsel çalışmalar sonucu ortaya çıkmıştır. Saint Simon ve Comte'un pozitivist görüşlerini sistemleştiren Durkheim ve Marks gibi öncüler bu kabulde etkili oldu. Pozitivist anlayışa karşı çıkan Max Weber, sosyolojinin bir diğer öncüsüdür. Çalışmanın temel amacı, Türk sosyolojisinin gelişim ve kurumsallaşma sürecini tanıtmak ve eğitim programlarında hak ettiği ağırlığı taşımayan sosyoloji öğretiminin önemini vurgulamaktır. Bu çalışmada sosyolojinin bir bilim olarak ortaya çıkışı ve Türkiye'deki gelişim süreci literatür üzerinden değerlendirilmiştir. Bu amaçla sosyolojinin kuruluş süreci, kurumsallaşması ve okullaşması incelenmiş ve dönemlere göre eğitim sistemindeki gelişimi takip edilmiştir. Türk sosyolojisinin kökleri, Batılılaşma çabalarının tarihsel geçmişine dayanır. 19. yüzyılın sonlarına kadar devam eden toplumsal çalışmalar, Türk sosyolojisinin mayalanma ve oluşum dönemi olarak kabul edilebilir. Uzun bir sürece yayılan bu fermantasyon dönemi, 20. yüzyılın başlarında bilimsel bir zemin kazanmaya başlamıştır. Kurucu isimlerden Gökalp, Comte'un Durkheim'ci yaklaşımını takip etmiş, diğer isim Prens Sabahattin'in ise Le Play'cı yorumu tercih etmiştir. Bu nedenle başlangıçta pozitivist bir temel üzerine kurulan Türk sosyolojisi bu özelliğini büyük ölçüde korumaktadır. Sosyoloji, Gökalp'in çabalarıyla üniversite programı üzerinden Türk eğitim sistemine girmiş ve kısa sürede öğretmen yetiştirme programlarında yer almıştır. Bu gelişmeyi, ortaöğretim programlarında yer bulması takip etmiştir. Başlangıçtan itibaren Türk sosyolojisinin, pozitivist, devletçi, batıcı, milliyetçi, siyasetle yakın ilişki içinde bulunması, özgünlüğünü kazanmasına engel olmuştur. Bunların sonucu olarak, aktarmacılık, bağımlılık, biyografik çalışmaların yetersizliği, ilgisizlik gibi sorunlar yüzünden eğitim programlarında hak ettiği yeri bulamamıştır.