Antral Septa Varliği İle Maksi̇ller Si̇nüs Yüksekli̇ği̇ Arasindaki̇ İli̇şki̇ (original) (raw)
Related papers
ADLİ MUHASEBENİN YÜKSEKÖĞRETİMDEKİ YERİ-SERCAN SÜSLÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ
2021
ÖZET Muhasebe skandallarının tarihi, sadece işle ilgili personel ve kurumları olumsuz etkilemekle kalmayıp aynı zamanda bulundukları ülkelerin ekonomisini ve finansal piyasalarını da olumsuz etkileyen eski zamanlara ve Orta Çağ'a kadar uzanabilir. 20. ve 21. yüzyıllarda dünya çapında yaygın bir etki yaratan muhasebe skandalları başta olmak üzere, farklı ülkelerdeki birçok şirketi az çok etkilemiş, küresel ölçekte kalıcı izler bırakmış ve önemli finansal kayıplara neden olmuştur. Muhasebe dolandırıcılığı, özellikle finansal raporlama dolandırıcılığı, muhasebe skandallarına dayanmaktadır. Kanun ve yönetmeliklerle yakından ilişkili olan finansal raporlama hilelerinin doğası, bu yüzyılda teknolojinin gelişmesi ve küreselleşme ile birlikte finansal sistemin gelişmesiyle daha karmaşık hale gelmiştir. Bu durum, özellikle mali raporlardaki hileler başta olmak üzere, mahkemelere intikal eden davalarda muhasebe hilelerinin tespiti, önlenmesi konusunda geleneksel muhasebe ve denetim mekanizmalarının ve hukukçuların yetersiz kalmasına neden olmuştur. Bu nedenle günümüzde teknolojik gelişmelerle birlikte yeni bir boyut kazanan muhasebe hilelerinin ortaya çıkarılması için konuyu muhasebe, denetim ve hukuki açıdan değerlendirebilecek uzmanlara ihtiyaç duyulmaktadır. Muhasebe hilelerinin tespiti ve önlenmesinde önemli bir araç olan adli muhasebe, hukuk ile muhasebe bilimi arasında bir köprü görevi görmektedir. Adli muhasebenin gelişmiş ülkelerde geniş bir uygulama alanı vardır. Ne yazık ki ihtiyaca rağmen tam bir uygulama alanı bulunamamıştır. Çünkü Türkiye'de yasal bir yapısı yoktur. Bu araştırma ile ülkemizde muhasebe sahtekârlığı ve muhasebe skandallarının önlenmesinde etkin bir araç olarak kullanılan adli muhasebenin eğitimi ile ilgili akademisyenlerin görüşlerinin ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Adli Muhasebe, Adli Muhasebe Eğitimi, Denetim, Muhasebe Skandalları, Muhasebe Hileleri
Düşündürdükleri̇ Ve Ötesi̇yle Yüksek Ri̇skli̇ Sinav Gerçeği̇
2021
Bu calismanin amaci Turkiye’de uygulanan merkezi sinavlari elestirel bir bakis acisiyla ve ana hatlariyla incelemektir. Temel egitimden ortaogretime gecisteki yasanan sorunlar arastirmacilarin sorunu cok yonlu gorebilmek amaciyla farkli dusunce yazilari kaleme almasina neden olmustur (Baykal, 2014; Buyukozturk, 2016). Bu calismalar ozellikle sinavlarin varlik gerekcesi, sinavsiz bir egitim sistemi ve bu sistemin egitimin butun paydaslari uzerindeki etkilerini tartismaya acmasi bakimindan alan yazina onemli katkilar sunmaktadir. Bu calismada sinavlarin ve gecis sistemlerinin urettigi sonuclar ve uygulamadaki eksikliklerin yani sira neden sinavlara ihtiyac duyuldugu, neyi gerceklestirmek istedigi gibi olgunun arka planinin irdelenmesi yoluyla butuncul bir bakis acisi saglayabilmek amaclanmistir.
YÖNETİCİLİKTE AŞİL SENDROMU VE MESLEKİ TÜKENMİŞLİK İLİŞKİSİ
ÖZ Aşil sendromu, bilinen adıyla gizli başarısızlık korkusu, başkaları tarafından başarılı bulunan fakat kendilerine diğer insanlar kadar güven duymayan, daha zayıf hisseden insanların yaşadıkları korkuya verilen isimdir. Bu kişiler gerçekte başarılıdırlar ama kendilerini başarılı görmezler bu yüzden daha fazla çalışır daha fazla yorulurlar. Kendisine büyük hedefler koyan ve bu hedeflere ulaşmadığında da hayal kırıklığı yaşayan insanlar, kendilerini yorgun, bitkin, enerjisi tükenmiş hissederler. Buradan hareketle bu çalışmanın amacı, farklı sektörlerde yönetici pozisyonunda çalışanların gizli başarısızlık korkusu ile mesleki tükenmişlik düzeyleri arasındaki ilişkiyi, demografik değişkenler de göz önünde bulundurularak ortaya koymaktır. Verilerin analizi için SPSS Programı kullanılmış ve eğitim, sağlık, bankacılık sektörlerinde çalışan 151 yöneticiye anket uygulanmıştır. Araştırma sonucunda, yöneticilerin yaş, sektör ve çalışma yılı değişkenleri hariç demografik özellikleri ile gizli başarısızlık korkusu ve mesleki tükenmişlikleri arasında pek fazla anlamlı bir ilişki bulunmamış; buna karşılık gizli başarısızlık korkusu ile mesleki tükenmişlik arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Elde edilen bulgular mesleki tükenmişlik ile gizli başarısızlık korkusu arasında anlamlı bir ilişki olduğunu göstermektedir. Buna karşılık yöneticilerin yaş ve sektör değişkeni hariç demografik özellikleri ile gizli başarısızlık korkusu ve mesleki tükenmişlikleri arasında pek fazla anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Katılımcıların yaşa göre tükenmişlik düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamışken; gizli başarısızlık korkusu düzeyleri yaş değişkenine göre farklılık göstermiştir. ABSTRACT Secret fear of failure known as Achilles Syndrome, is the name given to the fear that is experienced by people found successful by others however not trusting himself/herself as much as other individuals, feeling weaker. These people in reality are successful however they don't see themselves successful, and for this reason they work more and get tired more. The ones that are setting big goals for themselves and experiencing disappointment when not reaching these goals feel tired, exhausted, burned-out. In this way, the purpose of this study is to show the relationship between secret fear of failure and occupational burnout levels of people working in managerial positions at different sectors by also taking into consideration the demographical variables. For the analysis of the data there has been used the SPSS software and a survey has been made on 151 managers working in education, health, banking sectors. At the end of the research there has not been found so much significant relationship between the secret fear of failure and occupational burnout, and the demographical variables of managers except age, sector and working time variables; nevertheless there has been found a significant relationship between secret fear of failure and occupational burnout. Findings show that there is a significant relationship between occupational burnout and fear of hidden failure. On the other hand, the demographic characteristics of managers except for age and sectoral variables were not significantly related to the fear of hidden failure and their professional burnout. While no significant difference was found between the burnout levels of participants by age; the levels of hidden fear of failure varied according to age.
Ömer Halisdemir Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi
Bu çalışmada, ısı izolasyonu amaçlı seramik köpük üretimi için borik asit katkısının farklı sinterleme sıcaklıklarında alümina ve sepiyolitin ısıl iletkenliklerine ve yoğunluklarına etkileri incelenmiştir. Sinterleme sıcaklıkları 700°C ile 1200°C arasında değişirken, borik asit katkısı oranları ağırlıkça %0-%50 arasında değiştirilmiştir. Kompozisyonların ağırlıkça oranları, saf alümina, %85 alümina+%15 borik asit, %50 alümina+%50 borik asit, %85 sepiyolit+%15 borik asit, %70 sepiyolit+%30 borik asit, %42,5 alümina+%42,5 sepiyolit+%15 borik asit karışımlarıdır. Alümina kompozisyonları incelendiğinde, borik asit oranı ve sıcaklık artışının ısı iletkenliğini ve yoğunluğu azalttığı görülmüştür. Sepiyolit kompozisyonlarında ise artan borik asit katkısı artışı, ısıl iletkenliği ve yoğunluğu düşürürken, artan sıcaklık, ısıl iletkenliği ve yoğunluğu arttırmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, saf alüminanın 1200°C'de sinterlenmesi sonucu ölçülen 2,36 W/mK ısıl iletkenlik değeri, tüm kompozisyonlar içindeki en yüksek ölçülen değerdir. En düşük ısı iletkenliği ise 0,249 W/mK olarak, %30 borik asit+%70 Sepiyolit içeren malzemenin 700°C'de sinterlenmesi ile elde edilmiştir.
SINAV SIKLIĞININ AKADEMİK BAŞARI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Bu çalışmanın amacı ders sonunda quiz yapmanın akademik başarı üzerindeki etkisini araştırmaktır. Yarı deneysel bir desen kullanılan çalışmada Ölçme ve Değerlendirme dersini alan iki sınıf öğretmenliği bölümü sınıfından biri deney, biri kontrol grubu olarak belirlenmiştir. Ön-test son-test kontrol gruplu desen kullanılan araştırmada arasınav puanları ön-test olarak kullanılmıştır. Arasınav sonrasında deney grubuna her ders sonunda on maddelik çoktan seçmeli bir test uygulanmıştır. Sekiz hafta süren uygulamada test maddelerinin sınıf ortamında çözüldükten sonra tartışılmamasına dikkat edilmiştir. Her iki grupta aynı gün ve saatte uygulanan final sınavı son-test puanı olarak kullanılmıştır. Kontrol grubunun ve deney grubunun ön-test son-test puanları bağımlı gruplar t testi ile deney ve kontrol grubunun son test puanları ise bağımsız gruplar t testi ile karşılaştırılmıştır. Sonuçlar her ders sonunda quiz olan öğrencilerin puanlarında 20 puana yakın ciddi bir artış olduğunu ortaya koymuştur. Kontrol grubunun puanlarında da artış olmakla birlikte deney grubundaki artışla kıyaslandığında bu artışın daha düşük olduğu görülmüştür. Sonuç olarak ders sonunda quiz yapmanın öğrenci başarısına olumlu yönde bir katkı sağladığı söylenebilir.