Yaşam-Dünyasının Sömürgeleştirilmesi Olarak Modernitenin Krizi (original) (raw)
Related papers
Modernite Sınırlarında Radikal Bir Arketip: Ölüm Orucu
Modernite Sınırlarında Radikal Bir Arketip: Ölüm Orucu, 2018
In this text, an analysis will be made on the causality of collective consciousness and victory production developed over the body, which is considered "sacred", rather than the determination that the politics produced through the body, which turns into an effective weapon in death fasts, triggers current political changes or can affect the power.
Dunya Modernizm Diyerek Dönüyor
Türkiye'nin modernleşmesi dile geldi ğinde, yeni ve değişik bir şey söylemek pek mümkün görünmüyor. Özellikle yaklaşık son on yıldır modernizm ve post-modernizm ko nuları entelektüel mesaiyi yoğun biçimde ku şattı. Çok şey söylendi ve yazıldı.
Modernleşme Paradigması ve Rasyonelleşen Bir Dünya'da Hedefler
Taking a step “towards a goal” is actually related to the active presence of an underlying self-confidence in an individual. With that step the individual takes decisions and realizes plans, taking into consideration key social, environmental and genetic characteristics. The phenomenon of success, which cannot be explained in a few parameters only, either frees the individual or dominates them within their respective sociocultural context. For instance, all children who play games create a world of their own, take the objects of the world they live in and place them in a new order they have created on the basis of their own liking. In other words, children set the rules as they wish and become the hero of a creation in which they change the concrete objects of the real world according to their imagined circumstances. An individual who acts like a child in determining their life’s purpose and who is able to make their own decisions with an intuition and abstraction skill distinct from the general tendencies in their own society will no longer have hard time reaching their goal. What needs to be considered here is the right formulation of time policy, one of the most fundamental facts of industrial modernization. An individual whose reason is divided and who has stepped out of their own world of meaning rather than the cycles of nature can advance towards a single goal only through a visionary calculation. Correctly reading the socioeconomic, historical and cultural map of a society as well as previously experienced signs of that society will keep the itinerary in the right direction and will raise the profit rate of success. The report discusses and seeks answers to the problem of self-actualization for an individual who sets their goals tackles the consequences of modern life, the rigid domination and virtuality of industry.
Modernite, Hijyen ve Bedenin Teşhiri
Bu makale, modern düşüncenin, 20.yy başında ilerlemenin, gelişmenin garantisi olarak görülen sağlıklı bir toplum yaratma idealinin, mimarlık ortamına kazandırdığı bir yapı tipi olarak sağlık müzelerine yakından bakmayı amaçlar. Sağlık müzeleri bedenin, bedenle ilişkili hastalık ve hijyen konularının, tıbbi gelişmelerin teşhir edildiği mekanlar olarak, modernite ve hijyen kavramlarının yapılı çevrede temsili-yet kazanmasını sağlamıştır. Makalede bugün İzmir Fuar alanı içinde ölçeği ve içeriği ile mütevazı bir biçimde yer alan İzmir Sağlık Sergisi yapısının, 1920'lerin ve 1930'ların Türk mimarlık tarihine hangi temsillerle ve mesajlarla katıldığı ve nasıl onun parçası olmayı başardığı analiz edilecektir. 1937 yılında İzmir'de inşa edilmiş olan bu yapının varlık sebebini o dönemde tüm dünyadaki sağlık politikaları, toplum mühendisliği çabaları ve modernleşme sürecinin bir parçası olarak görmek gerekir. Bugün, başka bir kullanım ile varlığını sürdüren yapı modern mimarlığın ürettiği ancak bugün çağdaş dünyada popülerliği zayıflamış bir yapı tipine işaret eder. Bu yapıya dönüp tekrar bakmak modernliğin yükselen ve değer kaybeden hijyen alanındaki söylemlerini ve onun mimarlık alanına etkisini analiz etmemizi sağlayacaktır. Bu sebeple, yazıda dünya üzerindeki benzer sergi ve müzelerin temsiliyetleri ile birlikte İzmir Sağlık Sergisi yapısının Erken Cumhuriyet Türk Mimarlığı'na katkısı tartışılacaktır. Anahtar sözcükler: Beden; hijyen; İzmir; modernite; sağlık müzesi; sağlık sergileri. This article focuses on health museums as a building type introduced to the architectural medium at the beginning of 20th century by modern thinking, the ideal of creating a healthy society as a guarantee of progress and development. Health museums provided representation for concepts of modernity and hygiene in a built environment by being spaces that displayed the human body and exhibits related to diseases, hygiene, and medical developments. A modest building in scale and content, the İzmir Health Exhibition building of the İzmir Fair was analyzed in this study to show how it contributed to 1920s and 1930s modern architecture in Turkey and what were the representational meanings of the messages transmitted. The existence of this building, constructed in 1937 in İzmir, should be understood in the context of health policies from all around the world, social engineering efforts, and the process of modernization. The building is an example of a use of modern architecture, but of a type that is waning in popularity in today's contemporary world. Looking back at this building today helps us understand the rising and declining value of modernity in the discourse of hygiene and its effect on the field of architecture. The contribution of the İzmir Health Exhibition building to early modern Turkish architecture is discussed with reference to similar exhibitions and museums around the world.
Modernitenin Romantik Eleştirisi
2019
Romantizm Avrupa'da 1790-1850 yılları arasında bir edebiyat, sanat ve felsefe hareketi olarak ortaya çıkan düşünce akımının genel adıdır. Romantizm, Avrupa ülkelerinde farklı yorum ve yansımalarla karşımıza çıkmış olsa da, aydınlanmanın akılcılığı yücelten, evreni ve doğayı bir makina olarak gören tavrına yönelik eleştirel bir tutumun benimsenmesi noktasında bir ortaklık gösterirler. Bu çalışmada Romantizm öne çıkan temsilcilerinden hareketle genel hatlarıyla ele alınmaya çalışılacaktır.
24/1, 2022
Kozmopolitanizm çeşitli dönemlerde farklı anlamlara bürünen bir kavramdır. En belirgin ifadesini ilk defa Stoacılarda gördüğümüz kavramın daha sonra özellikle Kant’ın düşüncesi içerisinde politikaya ve hukuka mal edildiğine tanık olmaktayız. Genel olarak bir dünya yurttaşı olmayı ifade eden kozmopolitanizmin bir etik ideal mi, bir politik proje mi yoksa hukuksal bir formülasyon mu olduğu tartışmalıdır. Bu makalede kozmopolitanizmin kriz zamanlarında ortaya çıkan, deneyimlenen krizin mahiyetine göre farklı çözümler sunan, akışkan ve değişken bir tavır olduğu ileri sürülmektedir. Bununla anlatılmak istenen kozmopolitanizmin somut bir proje ya da gelecekte gerçekleşmesi temenni edilen bir ideal değil, bazen bir etik tutum bazen bir politik proje ve bazen de hukuksal bir çözüm olarak pratik çözümler sunan bir tavır, bir yaklaşım biçimi olduğudur. Diğer yandan çeşitli kozmopolitan yaklaşımların birbiriyle kesişen en temel özelliği, bir krize yönelik çözüm geliştirme kapasitesidir. Bu makalenin amacı, Stoacı kozmopolis idealinin Kantçı kozmopolitanizm içerisinde nasıl dönüştürüldüğünü göstermek suretiyle, Kant’ın özgün çözümünden günümüze uzanan imkanları çekip çıkarmaktır. Bu amaçla öncelikle Stoacı kozmopolitanizm ile Kantçı kozmopolitanizmi birbirinden ayıran unsurlar ele alınmış, daha sonra doğal hukuk geleneği içerisinde Kant’ın kozmopolitan düşüncesinin sunduğu katkılar ele alınmış ve kantçı kozmopolitanizmin hukuksal temelleri açımlanmaya çalışılmıştır.
Modernite ve Modernizm: Batı-İçi Bir Tartışma
İbn Haldun çalışmaları dergisi, 2021
Öz: Modernite (modernlik) ve modernizm kavramları gerek sosyal bilim yazınında gerekse gündelik hayatta sıklıkla karşımıza çıkan kavramlar olmalarına rağmen, kavramların kuşattıkları anlam alanı ve birbirleri ile ayrıştıkları yönler hakkında yaygın bir kafa karışıklığı vardır. Söz konusu kafa karışıklığı birçok akademik eserde bile kavramların yerli yersiz, anlamlarına uygun olmayan bağlamlarda yahut birbirlerinin yerine kullanılması gibi karmaşık durumları ortaya çıkarmaktadır. Bu çalışmanın amacı "modernite" (modernlik) ve "modernizm" kavramlarının anlam alanlarının farklılaştıkları ve kesiştikleri noktaları açık bir biçimde göstermenin yanı sıra ortaya çıktıkları tarihsel ve toplumsal bağlama işaret ederek, Batı-içi bir tartışma olarak özelliklerini açıklamaya çalışmaktır. Çalışmada, bu kavramlar çerçevesinde ortaya çıkan başlıca tartışmalar karşılaştırmalı analiz yöntemi ile incelenmiş, modernitenin, 19. yüzyıl sonrası Batı'nın tarihsel hikayesi olarak; modernizmin ise modernitenin kültürü olarak anlaşılabileceği ortaya konmuştur.
METAFİZİĞİN “DÜNYEVİ RESMİ” OLARAK: MODERN TEKNOLOJİ
Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi (ASEAD) Eurasian Journal of Researches in Social and Economics (EJRSE) ISSN:2148-9963, 2018
ÖZET Tanrı, ruh gibi tabiatüstü kavramlar birçok alanın araştırma konusu olmasına karşın felsefe tarihinde bu kavramlar genellikler metafizik düşünce kapsamında tartışılmıştır. Bilimsel düşüncenin önem kazanmasıyla birlikte somut, deney ve gözleme tâbi olan şeyler pozitif bilimlerin çalışma alanı olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Buna karşın Heidegger, metafizik ve fizik için yapılan bu ayrıma farklı bir bakış açısı getirmektedir. Heidegger'e göre aslında bütün bir batı felsefe geleneği metafiziktir. Ona göre bu metafizik gelenek ilk defa Platon ve Aristoteles'in felsefeleri ile filizlenmeye başlamıştır. Dahası, Heidegger'e göre Descartes'in özneyi öne çıkaran projesi ile metafizik düşünce farklı bir boyut kazanmış ve modern teknoloji ile birlikte metafizik düşünce zirveye ulaşmıştır. Peki, modern teknoloji nasıl olup da metafiziğin " dünyevi resmi " olarak karşımıza çıkmaktadır? Heidegger'e göre metafizik düşünce felsefe tarihinde Varlık yerine varolanın sorgulanması ile gerçekleşmiştir. Burada Varlık, Heidegger'e göre ontolojinin ve felsefenin asli meselesi iken, varolan hep başka bir varlık ile açıklanmaya çalışılmış, böylece varlığın üstü örtülmüştür. Descartes felsefesi ile düşünen ben, özne olarak ortaya çıkmaya başlamış ve nesneyi karşısına konumlandırmıştır. Öznenin, dünyayı karşısına almasıyla beraber yeniçağda dünya, öznenin gözünde adeta bir resme dönüşmüştür. Modern teknoloji de bu özne merkezli düşünmenin bir sonucu olarak metafiziğin dünyevi resmi olmaya başlamıştır. Bu çalışmada, metafiziğe felsefe tarihinden farklı bir bakış açısı getiren Heidegger'in modern teknoloji ile birlikte metafiziğin nasıl dünyevileştiği ve bu süreçteki modern öznenin nasıl bir role sahip olduğu irdelenecektir.