Sehâbî'nin Dîvan'ında Yer Almayan Şiirleri (original) (raw)

Saʼdâbâd Şiirlerinde Mekân

Mekan tasvirlerinin yer aldığı şiirler okura, şairlerin mekanı nasıl anlattıklarını değerlendirme ve mekana ilişkin bazı bilgilere ulaşma imkanı sunar. Bu konuda yapılacak çalışmalar için Divan şiiri de zengin bir kaynaktır. Divan şiirine taşınan mekanların en ünlülerinden biri ise, Sultan III. Ahmed döneminde imar edilerek Sa'dabad adı verilen Kağıdhane'dir. Şiirlerde, Kağıdhane'nin eski halinden pek söz edilmediği, daha çok Sa'dabad kasrının ve Sa'dabad'ın tasvir edildiği görülmektedir.

Dîvân Şiirinde Sâba

Divan şiirinin temelinde belirli benzetme öğeleriyle, mazmun ve motifler bulunmaktadır. Hemen her divan şairinin şiirinde rastlayabileceğimiz kimi mazmun ve motiflerin divan şairlerinin şiirlerinden, örnek metinlerden yola çıkılarak tespit edilmesi, divan şiirinin kendine özgü benzetme dünyasının ortaya konulmasını sağlayacaktır. Ayrıca, bu tür belirli benzetme öğelerinin tespitine dayalı çalışmalar divan şairlerinin ortak şiir malzemesini nasıl kullandıklarını ve şairler arasındaki üslûp benzerliklerini ya da farklılıklarını gösterecektir. Farklılıkların tespiti şairlerin divan şiiri geleneğini ne kadar yansıtıp yansıtmadıkları konusunda fikir verici olacaktır (Kut, 2000: 169-173). Bu yazımızda divan şiirinde yaygın kullanılan benzetme öğelerinden biri olan sabâ ve sabâyla ilgili öğeler üzerinde duracağız. Çeşitli kaynaklarda verilen bilgilerden yola çıkarak sabâ rüzgârının özelliklerini tanıttıktan sonra, divan şairlerinin şiirlerinden seçtiğimiz örnek beyitler aracılığıyla sabâ rüzgârıyla ilgili hangi özelliklerin divan şiirinde söz konusu edildiğini göstermeye çalışacağız. Ayrıca taradığımız divanlarda bu öğelerin kullanım sıklığının ne ölçüde olduğu konusunda da bir değerlendirme yapacağız. Divan şiirinde doğa ve doğa olaylarıyla ilgili öğeler önemli yer tutar. Divan şairleri şiirlerinde kullandıkları benzetmelerde, mazmun ve motiflerde sıklıkla doğa güzelliklerinden ve doğanın kendine özgü bazı özelliklerinden yararlanırlar. Ancak, doğayla ilgili benzetme ve tasvirler gerçekçi değildir. Gelenekte belirlenen şekliyle, fazla değiştirilmeden kullanılır. Divan şairi, kendisine geleneğin getirdiği hazır unsurlardan ve malzemeden hareket etmek durumundadır. Belirli konular ve duygular etrafındaki bu hazır unsurlar divan şiirinin değişmez motiflerini meydana getirir. Bu motifler sisteminde şairin ele alacağı her unsur, geleneğin önceden belirlemiş olduğu ilgi ve imajlarla kapalı bir daire oluşturur.Bunlardan her birinin beraberinde başka neleri getireceği, nelerle birlikte ele alınacağı, çağrıştıracağı unsurlar, hangi imajlarla kullanılacağı önceden bellidir. Divan şiirinde her motif bir bağlı * Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi.

Alî Şîr Nevâyî'nin Leylî Vü Mecnûn Mesnevisinde Yer Alan Fiilimsiler

Journal of Turkish Studies, 2016

Leyli vü Mecnun is one of the masnavis composing Hamse of Ali Şir Nevâyi who turned Chagatai into classical literature language in fifteenth century. Supposed to be written in 1484,Leyli vü Mecnun has all the characteristics of the era. This work which was written in relation to Nizami and Emir Hüsrev's masnavis which have the same title like this work, constitutes thirty-eight chapters. In each chapter, there are totally three-thousand-six hundred twenty two couplets. There are sixteen versions of the same work only in Turkey libraries. In addition, there are also other versions in Tashkent, Leningrad, Paris and London. In this paper, we aim to analyze gerundials in Leyli vü Mecnun. This work is a detailed study which assess as semantic and demonstrates how to use forms of gerundials in Chagatai Turkısh period. This study was taken as a basis text that was printed on Turkısh linguistic society and prepared as Ülkü Çelik's doctorate thesis. Gerundials are grammatical elements which are used to enrich statements and expression, to express statements in short, to form subclauses, to substitute conjunctions. They do not show all the characteristics of verbs although they are generated form verbs. They carry some aspects of adjectives, adverbs and nouns. They are divided into three types in general. In this study, gerundials are categorized into three titles like verbal nouns verbal adjectives and verbal adverbs. They are also analyzed in terms of meaning, origins, sounds and modality. There are examples of couplets having gerundials in the study. Moreover, couplet numbers and the paper numbers are included to those couplets in paranthesis. There are also explanation of the couplets to clarify the meanings of gerundials. Twenty-three gerundials are identified in Leyli vü Mecnun, three of which are verbal nouns, seven of which are verbal adjectives and thirteen of which are verbal adverbs.

Lâmiî Çelebi'nin Mesnevilerinde Sakinameler

Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, 2019

Öz Doğu edebiyatlarında içkili eğlence meclislerini ve bunlarla ilgili unsurları gerçek ve mecazi anlamlarıyla ele alan sakinamelerin ilk örnekleri Arap edebiyatında karşımıza çıkar. Fars şiirinde müstakil bir hüviyete kavuşan bu tür 14. yüzyıldan itibaren Türk edebiyatında da yerini alır. 16. yüzyıl şairi Lâmiî de pek çok sakiname parçasına mesnevilerinde yer vermiştir. Şairin mesnevilerinde ilk olarak muhtevaya katkı sağlayan sakiname parçaları dikkati çeker. Bu parçalar meclis tasvirlerinin temel unsurlarındandır ve sıklıkla karşımıza çıkar. İkinci olarak Ferhâd u Şîrîn ve Veyse vü Râmîn'in özellikle bölüm sonlarında yer alan bazı sakinameler tutarlı bir tahkiye özelliğini yansıtır. Şair bölüm geçişlerinde sakinamelerden ustaca yararlanmıştır. Son olarak Lâmiî'nin mesnevilerindeki sakinamelerin ahenge sağladığı katkı dikkati çeker. Sakiye ve mutribe seslenerek başlayan sakinameler nida ve tekmile-i sadr gibi sanatlarla ahenkli bir anlatım ortaya koymuştur. Bütün bunlar Lâmiî'nin mesnevilerinde sakiname türüne ayrı bir hususiyet yüklediğini göstermektedir. Abstract The first examples of the saqinamas in the Eastern literature that deal with entertainment assemblies where alcoholic drinks and their associated elements in their real and metaphorical meanings appear in Arabic literature. This type, which gained an independent feature in Persian poetry, has taken its place in Turkish literature since the 14th century. The 16th century poet Lâmiî has also included many saqinamas in his masnavies. In the masnavies of the poet, firstly, the saqinama pieces which contribute to the content attract attention. These parts are the main elements of the entertainment assembly depictions and are often encountered. Secondly, some saqinamas of Ferhâd u Şîrîn and Veyse vü Râmîn, especially at the end of the episode, reflect a consistent property of narrative. The poet skillfully used the saqinamas in chapter transitions. Finally, the contribution of the saqinamas of Lâmiî's masnavies to the harmony draws attention. The saqinamas that started out addressing the saki and the mutrib revealed a harmonious expression with exclamation and epiphoneme literary arts. All this shows that Lâmiî's masnavies have a special feature in the genre of saqinama.

Arşiv Belgelerinde Yer Alan Muhibbî'nin Bir Gazelinin Şerhi

Şark ve Garp Edebiyatının Tarihi ve Kıyasi Meseleleri Uluslararası Sempozyumu 24-25 Mayıs Taşkent/Özbekistan, 2024

Kanuni Sultan Süleyman, Osmanlı Devleti’nin tahtta en çok kalan padişahı olmasının ve devlete çeşitli alanlarda altın çağlarını yaşatmasının yanı sıra edebiyat tarihimizde de oldukça önemli bir şahsiyet olarak yer almaktadır. O, Muhibbî mahlasıyla kaleme aldığı şiirleriyle hanedan mensubu şairlerin en iyisi olduğu gibi devrinde yaşayan Fuzûlî (ö. 963/1556) ile Bâkî (ö. 1008/1600) gibi zirve şahsiyetlerin yanında birinci sınıf şair sayılabilecek derecede önemli bir şahsiyettir. Kendi yazdığı şiirlere başta Bâkî olmak üzere devrin şairlerinden nazire isteyen sultan, nazire geleneğinin bilincinde olarak edebî gücünü de göstermek/tartmak istemiştir. Bu çalışma da muhtevasından anlaşıldığı kadarıyla kanaatimizce bu isteğin farklı bir tezahürü olarak ortaya çıkmış bir metindir. Bugün T.C. Devlet Arşivleri Osmanlı Arşivi’nde bulunan bir belgede yer alan metinde Halîl isimli bir zât tarafından sultanın gazeli şerhedilmiş/övülmüştür. Çalışma, öncelikle bu metni ilim âlemine sunarken arşiv kayıtlarının edebiyat tarihi ve edebî metinler için de birer kaynak olduğunu gözler önüne sermeyi amaçlamaktadır.

İki Bayraklı-zâde Nesîb'in Divan'ında Olmayan Şiirleri

ASA, 2023

Asıl adı Seyyid Mehmed Nesîb olan İki Bayraklı-zâde Nesîb Efendi 1740-41 İstanbul doğumludur. Erken yaşlardan itibaren ilim tahsil etmiş, devlet memurluğunda başarıyla yükselmiştir. Kabiliyetli bir katip, efendi bir şahsiyet ve renkli ifadeli zarif bir şair olarak tanınmıştır. Şairin hayatı ve eserleri hakkında biyografik kaynaklarda tutarlı bilgiler mevcuttur. Arkadaşlarının onun vefatından sonra Divan’ını mecmualardan toplayarak oluşturması şairin tespit edilmemiş, Divan’ına dahil edil(e)memiş muhtemel şiirlerinin olduğu fikrini doğurmuştur. Bu çalışmanın konusu İki Bayraklı-zâde Nesîb’in Divan’ında yer almayan şiirleridir. Bu tespit için şiir mecmuaları taranmıştır. Klasik Türk edebiyatında Nesîb mahlaslı başka şairler de vardır. Tespit edilen şiirlerin İki Bayraklı-zâde Nesîb’e ait olduğunun dayanağı yüzyıl farkı ve şairlerin farklı şekillerde anılmalarıdır. Çalışmanın birinci kısmını Nesîb’in biyografik bilgileri, ikinci kısmını mecmualardan tespit edilen ve Divan’ına girmeyen şiirleri, üçüncü kısmını ise şairin tezkirelerde yer alan ama Divan’ında bulunmayan şiirleri oluşturmaktadır. Bunlar, Millet Kütüphanesi Ali Emiri Manzum 717 numarada kayıtlı Mecmû‘a-i Eş‘âr’da biri Farsça olan üç müfred ve iki gazel, Milli Kütüphane 06 Mil Yz A 1998 numarada kayıtlı Mecmû‘a-yı Eş‘âr’da bir gazel, İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi T445 numarada kayıtlı Mecmû‘atü’l-Eş‘âr’da bir müstezâddır.

Sehî Bey’in ‘Nev-heves’ Şairleri

Klasik Türk Edebiyatı şairlerinin adı, mahlası, mesleği, öğrenim durumu, edebî kişiliği ve eserleri hakkında bilgi veren eserlere “Tezkiretü’ş-Şu’arâ” denilmektedir. Anadolu Sahası Türk Edebiyatında ilk tezkireyi Sehî Bey -Çağatay sahası şairi Ali Şir Nevâî’den etkilenerek- Heşt Behişt adıyla kaleme almıştır. Sehî Bey’in etkisiyle de yedisi kendisiyle aynı yüzyılda olmak üzere kırk bir tezkire yazılmıştır. Klasik Türk Edebiyatı kaynakları arasında önemli bir yeri olan tezkireler içerisinde Sehî Bey tezkiresi sekizinci tabakasıyla dikkat çekmektedir. Bu bölümün önemi, yazarın ileride iyi şair olacaklarını düşündüğü genç yeteneklere yer vermesidir. Toplam 241 şair hakkında bilgi verilen tezkirenin sekizinci tabakasında elli beş şair yer almaktadır. Bu çalışmada söz konusu elli beş şair, yüzyılın diğer tezkirelerinde araştırılmış, Sehî Bey’in yetenekli dediklerine diğer tezkirecilerin ne dedikleri incelenmiştir. Yapılan karşılaştırma neticesinde altı alt başlık oluşturulmuş, bu sınıflandırmaların hangi kıstaslara göre yapıldığı açıklanmış, şairler hakkında güncel kaynakçalar verilmiş ve her maddenin altında da şairlere dair bilgi veren tezkireler tablo olarak eklenmiştir. Sonuç olarak Sehî Bey’in genç yetenek olarak ele aldığı elli beş şairden on beşinin yetenekleriyle kendilerinden söz ettiremedikleri tespit edilmiştir. Zira diğer tezkireler, bu şairlerden bazılarına eserlerinde hiç yer vermemiş bazılarına ise çok az değinmiştir.

SÂFÎ’NİN TENKİTLİ NEŞİRDE YER ALMAYAN ŞİİRLERİ VE DÎVÂN’ININ YENİ BİR NÜSHASI

Türkbilig, 2024

Klasik Türk şiirinin önemli simalarından olan Cezerî Kâsım Paşa (öl. ?), Fatih ve II. Bâyezîd devirlerinde sürdürdüğü bürokratik görevlerinin yanı sıra şairliğiyle de dikkat çekmektedir. Şiirlerinde Sâfî mahlasını kullanan Cezerî Kâsım Paşa, XV. yüzyıl şairleri arasında şiirde deyim ve atasözlerine yer verme noktasında Necâtî ile birlikte ismi zikredilen ikinci şair olma payesine sahiptir. Sade dil ve yerel unsurlardan müteşekkil şiir üslubu tezkire yazarlarınca övgüyle karşılanır. Sâfî Dîvân’ının tespit edilen üç adet nüshası bulunmaktadır. İlk nüsha İsmail E. Erünsal tarafından XIV. Türk Tarih Kongresi’nde tanıtılmış ve ikinci nüsha yayımlanan Sâfî Dîvân’ı neşrinin temelini oluşturmuştur. Makalemizin de konusu olan üçüncü nüsha Mısır Milli Kütüphanesinde 18 arşiv numarasıyla kayıtlı olup Necâtî, Ahmed Paşa ve Karamanlı Nizâmî divanlarının bulunduğu bir divan mecmuasında yer almaktadır. Sâfî Dîvân’ının nüsha sayısının azlığı göz önünde bulundurulduğunda Mısır nüshasının kıymetli bir nüsha olduğu söylenebilir. Ayrıca bünyesinde yer alan ve yayımlanmış Dîvân neşrinde bulunmayan şiirlerin varlığı ile bu şiirlerin Sâfî’nin üslubunu pekiştirici veya üslubuna yönelik yeni verilerin ortaya çıkmasına vesile olucu yapısı Mısır nüshasının önemini artıran etmenlerdendir. Çalışmamızda Mısır nüshasında bulunan yeni şiirlerin dökümü yapılmış, bu şiirler Sâfî’ye olan aidiyeti açısından tanık ve üslup temelli birtakım tarama ve karşılaştırmalara tabi tutulmuştur. Şiirler vasıtasıyla Sâfî üslubunun temel şubelerine atıfta bulunularak bazı üslup özellikleri ortaya çıkarılmıştır.

Cenâbî'nin Cevâhirü'l-Garâib fî Tercemeti Dürri'l-Acâib Adlı Eseri

Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, 2022

Türk İslâm edebiyatında; tevhid, münâcât, na't, siyer, şemâil, kısas-ı enbiyâlar gibi birçok dinî tür bulunmaktadır. Kimi eserler sadece bir tür üzerinde yoğunlaşırken kimi eserlerde ise birden fazla türü bir arada görmek mümkündür. Cenâbî'nin (ö. 1590) Cevâhirü'l-Garâib fî Tercemeti Dürri'l-Acâib adlı telif-tercüme eseri de birçok dinî türü ihtiva etmektedir. Eser içerisinde siyer, şemâil, peygamber kıssaları gibi birçok dinî türe ait konular bulunmaktadır. Hz. Peygamber'in fizikî ve ahlâkî özelliklerini ifade eden şemâil bölümü diğer bölümlere göre daha hacimlidir. Bu çalışmada, Sultan III. Murad'ın (1574-1595) emriyle telif-tercüme edilen Cenâbî'nin Cevâhirü'l-Garâib fî Tercemeti Dürri'l-Acâib adlı eserinin tanıtımı yapılmıştır. Çalışmada ilk olarak müellifin hayatı, edebî kişiliği ve eserleri hakkında bilgiler verilmiştir. Ardından çalışmaya konu olan Cevâhirü'l-Garâib'in tespit edilen nüshaları, nüshalar arasındaki benzerlikler ve farklılıklar gösterilmiştir.