SAHA (YAKUT) MASALI “UCURĞAY BAATIR” ÜZERİNE BİR İNCELEME (original) (raw)
Related papers
AVUSTRALYA BASININDA SAKARYA MEYDAN SAVAŞI'YLA İLGİLİ HABERLER ÜZERİNE BİR İNCELEME
100. Yılında Sakarya Meydan Muharebesi (Kitap Bölümü), 2021
Birinci Dünya Savaşı’nın bitmesiyle İtilaf Devletleri, Şark Sorununun nihai çözümü kapsamında fiili olarak Mondros Ateşkes Antlaşması ve sonrasında Sevr Barış Antlaşması’yla Osmanlı Devleti’ni parçalamaya, Türk milletini yok etmeye ve tarih sahnesinden silmeye çalışmışlardır. Yunanistan, Megali İdea’yı (Büyük Ülkü) gerçekleştirmek ve Sevr Barış Antlaşması’nı Türklere kabul ettirmek için Anadolu macerasına atılmıştır. Bu plan Yunanistan’ın Birinci Dünya Savaş’ında İtilaf Devletleri bünyesine alınmasıyla başlamış , İzmir’in işgaliyle fiili tezahürü gerçekleşmiştir. Büyük Britanya, Anadolu’da çıkarlarını korumak maksadıyla Yunanistan aracılığıyla vekâlet savaşı yürütmeye karar vermiş ve 20 Haziran 1920’de Yunanistan’a Ankara hükûmetini ortadan kaldırmak üzere Anadolu içlerine ilerleme izni vermiştir . Mustafa Kemal Paşa önderliğinde Samsun’da başlayan İstiklâl Mücadelesi, nihayet Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıyla Türk halkının yegâne temsilcisi olmuştur. Bu nedenle Yunanistan, Ankara’yı işgal etmek ve Türklerin bağımsızlık savaşını ortadan kaldırmak için Ankara Harekâtına girişmiştir. İnönü Savaşları’nda Türk ordusu karşısında mağlup olan Yunan ordusu , Eskişehir-Kütahya Savaşları’nda başarılı olmanın verdiği cesaretle, Türk bağımsızlık hareketine son bir darbe vurmak için Sakarya ırmağının doğusuna yürümüştür. Sakarya Meydan Muharebesi’nde Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın emir komutasında savaşan Türk ordusu, Yunan ordusu ve destekçilerini mağlup etmiştir. Sakarya Savaşı’nın kazanılmasıyla, 13 Eylül 1683’ten beri Türk milletinin geri çekilişi son bulmuş ve şanlı Türk Zaferi, Türk ve dünya harp tarihine ismini altın harflerle yazdırmıştır. Yunanistan’ın Anadolu macerasının sonunu hazırlayan Sakarya Meydan Muharebesi, yaklaşık bir yıl sonra bütün işgalcilerin Anadolu’dan sökülüp atılmasına vesile olan Başkomutanlık Meydan Savaşı ve Büyük Taarruzun önsözü olmuştur. Amacımız, Ağustos-Eylül 1921’de Sakarya Meydan Muharebesi’nin Avustralya basınına yansımalarını tarihsel süreç içerisinde incelemektir. Sakarya Savaşı’nın dış basın çerçevesinde incelenmesinin nedeni ise savaşla dolaylı ya da doğrudan alakalı devletlerin kendi çıkarları doğrultusunda izlediği hükûmet politikalarını anlayabilmek açısından önemli olduğu kadar kamuoyunu yönlendirme amaçlarını da anlamak açısından önemli olduğu değerlendirilmektedir. Bu nedenle savaşın, günümüzde değerlendirilebilmesi ve karşılaştırma yapılabilmesi açısından önemli olduğu kanaatiyle çalışmanın ana konusu olarak Avustralya basınında Sakarya Savaşı hakkında yayınlanmış haberler ele alınmıştır. Diğer yandan Sakarya Savaşı’yla ilgili Avustralya basınında yer alan haberlerde temel başvuru kaynağı olarak Büyük Britanya basınının yer alması, çalışmayı Anglo-Sakson basını çerçevesinde karşılaştırma olanağı da sunmuştur. Çalışma, teorik çerçevede kaynak taraması, sınıflandırma, çözümleme, tenkit ve sentez sırası izlenerek analiz edilmiştir. Avustralya basınında Sakarya Meydan Muharebesi hakkında yayınlanmış haberler, Avustralya basın arşivi kayıtlarına ve literatürde konuyla alakalı yer alan araştırma ve inceleme eserlerden faydalanılmıştır. Sakarya Meydan Muharebesi, 23 Ağustos-13 Eylül 1921 tarihleri arasında yirmi iki gün sürmüştür ancak çalışma, 3 Ağustos-28 Eylül 1921 tarihleri arasında analiz edilmiştir. Çalışmanın belirtilen tarihler arasında değerlendirilmesinin nedeni ise ilk olarak, Avustralya basınında Sakarya Savaşı öncesi, savaş dönemi ve savaş sonrası haberlerin belirtilen tarihler arasında haber yapılmış olmasıdır. Bununla birlikte Sakarya Meydan Muharebesi öncesi ve sonrasında yaşanan gelişmelerin çalışmaya katkı sağlayacağı anlayışıyla belirtilen tarihler, çalışmanın kapsamını belirlemiştir. Sakarya Savaşı hakkında Avustralya basının da yer alan haber içerikleri kronolojik sıra izlenerek çalışmada yer almış ve sonuç bölümünde Sakarya Meydan Muharebesi hakkında Avustralya basınında yer alan haberlerle ilgili teknik verilere de yer verilmiştir.
TÜRK MASALLARININ ANLATI YAPISININ YEŞİLÇAM ANLATI YAPISINA YANSIMALARI: SONBAHAR RÜZGARLARI ÖRNEĞİ
Anlatı kuramı, kültürel bir ürün olarak bireylerin meydana getirdiği toplumların hikayelerini nasıl anlattığını ve hikayelerinde anlamın nasıl oluşturulduğunu tartışmaktadır. Anlatıları; masallar, yazılı edebi eserler, tiyatro oyunları, filmler ve diziler olarak örneklendirmek mümkündür. Bu çalışmanın konusu, Yeşilçam sinemasında ve Türk masallarında anlatı yapısıdır. Çalışmanın amacı, Yeşilçam sinemasının anlatı yapısının, Türk masallarının anlatı yapısından nasıl yararlandığını ortaya çıkarmak ve her iki anlatıdaki ortaklıkları saptamaktır. Çalışmanın sınırlılığı 1960’lı yıllarda üretilen renkli Yeşilçam filmleri olarak belirlenmiştir. Çalışmanın amacı ve sınırlılığı doğrultusunda en çok renkli film üretilen yılın 1969 olması nedeniyle basit seçkisiz örnekleme yöntemi kullanılarak yönetmenliğini Mehmet Dinler’in yaptığı Sonbahar Rüzgârları (1969) filmi örneklem olarak ele alınmıştır. Film, Seymour Chatman’ın anlatı diyagramı çerçevesinde analiz edilerek çözümlenmiştir. Çalışma kapsamında ele alınan örneklemden elde edilen bulgular doğrultusunda Yeşilçam filmlerinin anlatı yapısı oluşturulurken sözlü edebiyat ürünlerinden biri olan Türk masallarının etkili olduğu görülmüştür. Sonuç olarak Yeşilçam sinemasında anlatı yapısı inşa edilirken Türk masallarının anlatı yapısını oluşturan anlatı diyagramı ögelerinden yararlandığı tespit edilmiştir.
SAHA (YAKUT) TÜRKÇESİNDEN HAREKETLE TÜRK ETİMOLOJİK SÖZLÜĞÜNE BİR KATKI
Etimoloji ( köken bilgisi) , dil bilimi açısından kelimelerin ses , anlam ve yapı unsurlarından yararlanıp asli köklerine doğru inerek , o kelimeleri meydana getiren şekille, o şekillerin belirttiği kavramlar arasındaki ilişkiyi kurmaya çalışan bir bilim dalıdır.Bu ilişkiyi çözme işine de etimoloji adı verilmektedir.
SABAHATTİN KUDRET AKSAL'IN " SOYUT ODA " ADLI ÖYKÜSÜ ÜZERİNE BİR İNCELEME
Cumhuriyet dönemi şair ve yazarları arasında olan Sabahattin Kudret Aksal, eserlerinde kent insanın gündelik hayat mücadelesi ve çatışmasını ele alır. Sıradan küçük adamın-insanın, zaman, mekân ve nesnelerle kuşatılmışlığı, yaşama katılma reflekslerini, felsefik ve psikojik öğlerle eserlerine taşyan yazar, öykülerinde olaylardan ziyade durumuları irdeler. Öyküleri yapı ve izlek bakımdan sağlam olan yazar, benöyküsel öyküleriyle öykü dünyasında kendine yer bulur. Sabahattin Kudret Aksal’ın ‘Soyut Oda’ adlı eseri de benöyküsel bir öyküdür. Yazar ‘Soyut Oda’ adlı öyküsünde bireyin zaman, mekân ve değişen dünya karşısında kendini yeniden kurma çabasını vurgular. Öykü kişisi, Ali Numan Bey’in kendini yitik saydığı zaman ve uzamdan kaçarak kendi benliğine yönelmesi, öykünün temel dokusunu oluşturur. Sabahattin Kudret Aksal’ın ‘Soyut Oda’ adlı öyküsü; bakış açısı, olay, kişi, zaman, mekân ve temel izlekler açısından yazarın öykülerinin genel bir çıkarımı niteliğindedir.
TÜRK MACAR DOSTLUK ARMAĞANI (TÜRK-MACAR İLİŞKİLERİNDE BİR KÖPRÜ: YUSUF AKÇURA)
Yusuf Akçura was born on November 2, 1876, in Simbirsk. His childhood transpired in the village of Lahovka, located approximately a hundred kilometers southwest of the city. Despite enjoying a comfortable childhood, the financial crisis resulting from the Ottoman-Russian War adversely affected his father Hasan Akçura's business, leading to challenging economic circumstances for the family. Following his father's death in 1878, his mother, struggling with family responsibilities, took Yusuf to Istanbul for a new beginning. There, his mother remarried, and Yusuf began his military education until his 1896 exile to Tripoli. After a year in prison, he was released on the condition of not returning to the city. In 1903, he went to Paris, where he continued his education. He founded the Turkish Association (Türk Derneği) in 1908, the Turkish Homeland Society (Türk Yurdu Cemiyeti), and its publication, the Turkish Homeland (Türk Yurdu) magazine, in 1911, which he directed for a year. He played a pioneering role in the establishment of the Turkish Hearth (Türk Ocağı) in 1912. Additionally, Akçura contributed articles to national and foreign media, emphasizing steps towards the Turanian ideal. This study explores Akçura's thoughts as reflected in the Hungarian press.