Sivil Toplum ve Islamiyet (original) (raw)

İslâm Öncesi Mekke'de Sivil Toplum

Muhammed peygamberin zamanında dünya sahnesinde adından söz edilen iki süper güç bulunmaktaydı. Bunlar Roma İmparatorluğu ve Sasani İmparatorluğu'dur. Arap Yarımadası bu iki devlet arasında gerçekleşen politik mücadelenin yoğun olduğu bir coğrafi bölge idi. Mekke, stratejik konumu ve kültürel/idari yapısı itibariyle iki imparatorluk halkı için bir ticaret ve turizm merkezi, bir vergi cenneti ve serbest bölge konumundaydı. Bunun başlıca nedenlerinden biri Mekke'de kurumsallaşmış bir merkezi otoritenin bulunmayışıydı. Bir merkezi otoritenin bulunmaması Mekke'de örfe dayanan güçlü bir sivil toplum yapısının oluşmasına neden olmuştur. Mekke'nin idari yapısına bakıldığında pek çok kamu görevinin örfe dayanan sivil toplum yapıları arasında paylaşıldığını görmekteyiz. Tüm bu görevlerin birbiriyle uyumlu bir şekilde yürütülmesini sağlayan idari mekanizma işleyiş itibariyle bir devletten ziyade geniş bir sivil toplum kuruluşunu andırmaktadır. Buradaki sosyal düzen içerisinde yer alan her bir görevin işleyişi de benzer bir mekanizmaya sahiptir. Bu çalışmanın konusu Mekke'nin bu kendine has sivil toplum yapısını detaylarıyla incelemektir.

Sivil Din Tartışmaları ve İslamcılık

Turkish Studies-Comparative Religious Studies, 2021

The revolutionary changes brought about by modernization have sometimes resulted in the complete denial of tradition, and sometimes an element transformed and integrated into the system. It is possible to say that some areas where this is valid for the phenomenon of religion got formed. Especially after the Second World War, religions did not lose their importance as the classical modernization aimed, on the contrary, lots of people in the world turned to religion. However, it should be mentioned that the "religion" which took place in the modern world and the traditional "religion" are different. It can be argued that modernization did not completely eliminate the "religion" of tradition, but transformed it into a "civil religion" compatible with the new system. The example of this in the Islamic world seems to be Islamism emerging particularly with its ideological and political features. Islamism, which occurred as a liberation theory against modernization, the West and colonialism, continued its existence by taking on new versions with the changing conditions. The subject of this study is to try to read thearguments on Islamism and the theory of "civil religion" together. It can be read as the general conclusion of the study that Islamism is in the same state with "civil religion" in the last form it has gotten.

Türkiye’de Cemaatlerin Sivilleşememe Sorunu ve Sivil Toplum

YELKEN, Ramazan, “Türkiye’de Cemaatlerin Sivilleşememe Sorunu ve Sivil Toplum”, 15 Temmuz Darbe Girişimi ve Türkiye Uluslararası Sempozyum, 24-26 Mayıs 2017, 36. Oturum, Muş Alpaslan Üniversitesi, Nobel yayıncılık, II. Cilt, sayfa: 110 – 115, 1. Baskı Nisan 2018, MUŞ., 2018

Sabahattin Zaim ve Sivil Toplum

İNSAN TOPLUM VE İKTİSAT: Sabahattin Zaim Düşüncesinin Ana Hatları , 2020

Bu çalışmada, hem özel hayatı ve kariyerinde kültürel aidiyeti ve değerleriyle öne çıkan, hem de Gökalp’in (2007,s. 199) ifadesiyle, “uluslararası bir özellik göstererek medeniyete hâkim olmasıyla milli”, velûd bir sosyal bilimci olarak Sabahaddin Zaim’in sivil toplum anlayışı ele alınmaktadır.

Türkiye'de Sivil Toplum ve Kadın

Kadın örgütlenmelerinin geçmişi çok eskiye dayanmasına karşılık dünyada kadın hareketinin yükselişi ancak 1970’li yılların sonlarına rastlamaktadır. Türkiye’de ise güçlü bir örgütlü kadın hareketinin temeli, Osmanlı Devleti’nde atılmıştır. Cumhuriyetin kurulması, kadınların kamusal hayatta erkeklerle birlikte yer almaya başlamasına olanak tanımıştır. Böylece kadının konumunun geliştirilmesinin önü de açılmış bulunmaktadır. Tam anlamıyla örgütlü bir kadın hareketinin başlaması ise 1980’li yıllara dayanmaktadır. Kadın hareketleri sivil toplumun gelişimine destek olurken, sivil toplumun yükselişi de kadın hareketlerinin elinin güçlenmesinde oldukça etkili olmuştur. Dolayısıyla sivil toplum-kadının konumu arasında çok güçlü bir bağ olduğu düşünülebilir.