Duygu Yüklü Mekânlar: Yoğun Bakım Çalışanları Üzerine Fenomenolojik Bir Araştırma (original) (raw)
Related papers
ACIBADEM ÜNİ. SAĞLIK BİLİMLERİ DERGİSİ, 2021
Betül Akalın1 , Ayşenur Modanlıoğlu1 ÖZET Amaç: Covid-19 pandemi sürecinde, yoğun bakım biriminde aktif çalışmakta bulunan sağlık personelinin, duygu-durum ve tükenmişlik düzeylerinin tespiti amaçlanmıştır. Gereç-Yöntem: Tanımlayıcı tipte olan bu çalışma 92 kadın, 30 erkek olmak üzere 122 kişi üzerinde yapıldı. Çalışmanın evrenini yoğun bakım hekimleri, hemşireleri ve sağlık teknikerleri oluşturmuş, örneklem yöntemi olarak ise, kartopu örneklem yöntemi kullanılmıştır. Verilerin toplanmasında; tanımlayıcı bilgi formu ve ölçek olarak pozitif ve negatif duygu durum ölçeği ile Maslak Tükenmişlik Ölçeği kullanıldı. Çalışmada veriler, kesitsel zaman aralığında, (01.05.2020-15.05.2020) sosyal medyada paylaşıma açık tutularak elde edildi. Verilerin analizi SPSS 25 programın da yapıldı. Bulgular: Çalışmaya katılan kişilerin % 22,1'nin (27) anestezi hekimi, % 43,4'ünün (53) anestezi teknikeri, % 32,8'inin (40) ise yoğun bakım hemşiresi olduğu, yaş ortalamasının 32,41±8,64, meslekt...
Yoğun Bakım Hemşirelerinin Duygusal Emek ve Genel Sağlık Durumları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Dergisi
Yoğun bakım hemşirelerinde duygusal emeğin yordayıcısı olarak genel sağlık, sosyo-demografik ve mesleğe ilişkin bazı özelliklerin incelenmesidir. Gereç ve Yöntem: Bu çalışma kesitsel ve ilişkisel tipte tanımlayıcı bir araştırmadır. Araştırma, Türkiye'nin batısında ve güneydoğusunda yer alan iki üniversite hastanesinde Temmuz-Aralık 2018 tarihleri arasında yürütülmüştür. Araştırmanın örneklemini yoğun bakım birimlerinde çalışan toplam 152 yoğun bakım hemşiresi oluşturmuştur. Araştırma için etik kuruldan, ölçeğin uyarlamasını yapan yazarlardan, kurumlardan ve hemşirelerden izin alınmıştır. Veriler sayı, yüzde, ortalama, korelasyon ve regresyon analizi ile değerlendirilmiştir. Bulgular: Yoğun bakım hemşirelerinin yaş ortalaması 30.28±5.35, %68.4'ü kadın, %53.3'ü mesleğini "orta düzeyde" sevdiğini ve sorumlu olunan/bakım verilen hasta sayısının ortalama 5.05(±2.95) olduğu saptanmıştır. Hemşirelerde derinlemesine davranış alt boyutu incelendiğinde mesleği sevme durumunun (Evet) (β=0.185, p<0.05) anlamlı yordayıcı olduğu saptanmıştır. Yüzeysel davranış alt boyutu incelendiğinde, mesleği sevme durumu (Evet) (β=0.298, p<0.001) ve ekonomik durum algısının (β=0.211, p<0.05) anlamlı yordayıcı olduğu saptanmıştır. Sonuç: Bu çalışmada yoğun bakım hemşirelerinde genel sağlık durumunun duygusal emek için anlamlı yordayıcı olmadığı saptanmıştır. Hemşirelerin mesleği sevme düzeyi arttıkça duygusal emeğin alt boyutları olan "derinlemesine ve yüzeysel davranışın" arttığı saptanmıştır. Kurum yöneticileri hemşirelerin duygusal emek sürecini daha iyi yönetebilmesi için destek vermeli ve uygun klinik ortam oluşturulmalıdır. Yine hemşirelerin mesleklerini sevmesi için gerekli stratejilerin geliştirilmesi önerilmektedir.
Yat Çalişanlarinda Duygusal Emek Ve İş Doyumu İli̇şki̇si̇ni̇n İncelenmesi̇: Bodrum Örneği̇
Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, 2021
Pandemi sürecinin bir sonucu olarak, bütün dünyada değişen her şey ile birlikte turizmde tatil yapma alışkanlıkları da değişiklik göstermiş, salgın nedeniyle mesafeli tatil yapmak isteyenlerin yatçılık ve özel deniz turlarına ilgisini arttırmasıyla, yat sektörü yeniden ivme kazanmıştır. Turizmde yatçılık sektörü, günün her saatinde isteklere hazır durumda olunması gereken bir sektördür ve günün her anında duygusal emeğin yoğun olarak yaşandığı bir alandır. Dolayısıyla yat sektörü, diğer sektörlere oranla çalışanların duygularını daha fazla kontrol edip düzenlemelerini gerektirir. Misafirlere, nazik, samimi, ilgili şekilde davranmak, yapılan işte misafirlerin memnuniyetini sağlayarak olumlu izlenimler yaratmak duygusal çabayı gerektirir. Duygusal emek kavramı, iş rolü kapsamında talep edilen davranış biçimini sergilemek amacı ile duyguların olağan bir biçimde dışavurumunu veya duyguların değiştirilerek ifade edilmesi olarak tanımlanır. Duygusal emek kavramını 1983'te ortaya atan ilk araştırmacı, Hochschild, duygusal emeği iş rolünün bir parçası olarak hislerin yönetimi olarak ifade etmiştir. Bu çalışmanın amacı, Bodrum'daki yat çalışanlarının duygusal emek düzeylerinin belirlemek ve duygusal emeğin iş doyumu üzerindeki etkisini incelemektir. Veriler, Muğla ilinin Bodrum ilçesinde yatlarda çalışan kişilerden toplanmaktadır. Verilerin turizm sezonunda toplanması anketlerin geri dönüş süresini uzatmıştır. Bodrum Milta Marina, Bodrum Yat Limanı, Yalıkavak Palmarina, Turgutreis D-Marin, İçmeler Tersane Marinaları, Torba, Gündoğan gibi liman ve marinalarda bulunan yatların çalışanlarına 150-200 arasında anket iletilmiş, kısmi dönüşler alınmış, bir kısım dönüşler hala devam etmektedir. Ölçüm aracı olarak Chu ve Muurman (2006)'ın konaklama sektörü için geliştirilip, güvenilirliği test edilmiş ve Türkçeye uyarlanmış 19 ifadeli Duygusal Emek Ölçeği kullanılmıştır (2006:1187). Bu ölçek, Pala (2008)tarafından Türkçeye uyarlaması yapılmıştır. Ölçek, iki boyuttan ve 19 ifadeden oluşmaktadır. Duygusal emek boyutları, derinlemesine davranış ve yüzeysel davranış boyutları olarak belirlenmiştir. İş doyum ölçeği olarak Tezer (1991) tarafından hazırlanan ölçek kullanılmıştır. İş doyum ölçeği 10 ifadeden oluşmaktadır.
Yönetilen Duygular: Hemşirelikte Duygusal Emek
Uluslararası Hakemli Hemşirelik Araştırmaları Dergisi, 2018
Amaç: Bu derlemede, günümüzde örgütler için önemli olan duygusal emek kavramının hemşirelik alanındaki önemine dikkat çekmek amaçlanmıştır. Yöntem: Makale yazımında yararlanılan kaynaklara Google Akademik, YÖK Tez, Medline, ScienceDirect veri tabanlarına Türkçe olarak “hemşirelik”, “duygusal emek”, “duygusal emek davranışları” anahtar kelimeleri, İngilizce olarak “nursing”, “emotional labour”, “emotional labour strategies” anahtar kelimeleri girilerek ulaşıldı. Bulgular: Duygusal emek, çalışma yaşamında duyguların düzenlenmesi sürecinde harcanan emektir. Duygusal emeğin amacı müşteride duygu değişikliği yaratmaktır. Çalışanın işi gereği harcamış olduğu fiziksel ve zihinsel emeğin yanında ayrı bir emek türü olarak kabul edilmektedir. Hemşirelik duygusal emeğin yoğun yaşandığı meslekler arasında gösterilmektedir. Duyguların düzenlenmesinde çerçeveyi örgütlerin belirlemiş olduğu duygusal davranış kuralları oluşturmaktadır. Bu duygu değişikliği işin gereğine göre müşteriyi iyi hissettirmek ya da kötü hissettirmek yönünde olabilir. Üç farklı duygusal emek davranışı vardır. Yüzeysel davranışta çalışan gerçekte var olan duygularını gizler ve sadece davranışlarını değiştirir. Derinlemesine davranışta ise çalışan gerçekte var olan hisleri ile davranışlarını birbiriyle örtüşecek şekle sokmaya çalışır. Böylelikle yaşanan duygular ile sergilenen davranış arasındaki fark azalır. Kimi zaman ise çalışan tarafından sergilenmesi beklenen duygu ve davranış hali hazırda hissediliyor ya da zamanla bir alışkanlık haline gelmiş olabilir. Bireylerin içlerinden geldikleri biçimde karşısındakilere duygularını ve davranışlarını yansıttığı bu davranış türü samimi davranış olarak isimlendirilir. Duygusal emeğin sonuçlarına bakıldığında (iş doyumu, tükenmişlik, işten ayrılma niyeti vb.) örgütler ve çalışanlar açısından olumsuz sonuçları olduğu gibi olumlu sonuçlarının da olduğu ortaya konmuştur. Sonuç: Çalışma yaşamında meta haline gelen duygusal emek, hemşireliğin göz ardı edilmemesi gereken bir bileşenidir ve sağlık kuruluşları tarafından yönetsel süreçlerde mutlaka dikkate alınmalıdır. Aim: This review aims at drawing attention to the importance of emotional labour in nursing. Method: The access to the resources has been provided by searching for "nursing", "emotional labour” and “emotional labour strategies” keywords in both Turkish and English languages in Google Academic, YÖK Thesis, Medline and ScienceDirect databases. Results: Emotional labour is defined as the management of the feelings in workplace. Emotional labour aims to change the customer's feelings and is accepted as a kind of labour, like physical and mental labour. Nursing is considered as one of the professions that include substantial amount of emotional labour. In the regulation of emotions, the framework is formed by the emotional display rules determined by the organizations. The change in emotional labour may either be towards making customers feel good or making them feel bad. There are three types of emotional regulation strategies pursued by employees. In surface acting, an employee focuses only on modifying the outward expressions and deceiving others about how s/he really feels. In contrast, deep acting involves attempting to regulate their inner feelings in order to feel the desired emotions. Sometimes an employee does not try to seem happy or sad but rather expresses emotions spontaneously. This is called genuine emotion. Upon reviewing the consequences of emotional labour (job satisfaction, burnout, intention to leave etc.), it has been suggested that it has both negative and positive effects on organizations and employees. Conclusion: As a result, emotional labour is a component of nursing which must not be ignored and has to be taken into account by health institutions in the managerial processes.
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi /, 2021
Günümüzde bütün Dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını insan sağlığı üzerinde ciddi etkiler bırakmasının yanı sıra olumsuz psikolojik etkilere de neden olmaktadır. Salgın sürecinde hastane çalışanlarının iş yükünün artmasına bağlı olarak duygusal olarak tükendikleri ve bu durumun da başta kendileri olmak üzere ailelerini, çalışma arkadaşlarını sosyal çevresini ve çalıştığı kurumu derinden etkilediği gözlenmektedir. Dolayısıyla hastane çalışanlarının duygusal tükenme yaşamalarına etki eden faktörlerin belirlenmesi büyük öneme sahiptir. Bu kapsamda araştırmanın temel amacı, hastane çalışanlarının aşırı iş yükü algılarının yaşamış oldukları duygusal tükenmeye etkisinin olup olmadığının belirlenmesidir. Ayrıca duygusal tükenmenin bazı demografik değişkenler açısından incelenmesi araştırmanın alt amacını oluşturmaktadır. Bunun için iki özel hastanenin 237 çalışanından anket tekniği kullanılarak veriler toplanmış ve veriler SPSS ve AMOS paket programları ile analiz edilmiştir. Yapılan analiz sonucunda hastane çalışanlarının aşırı iş yükü algılarının duygusal tükenmelerini pozitif yönde etkilediği belirlenmiştir. Ayrıca hastane çalışanlarının duygusal tükenmelerinin görev türüne göre anlamlı bir farklılık gösterdiği ve yardımcı sağlık personelin idari personele göre daha fazla duygusal tükenme yaşadığı tespit edilmiştir.
2016
Özet Duygusal emek işletmelerin arzuladığı daha iyi performans, müşteri tatmini ve iyi imaj gibi olumlu sonuçlara imkân sağlaması nedeniyle başta hizmet sektörü olmak üzere birçok sektörde uygulanan önemli bir stratejidir. Yapılan çalışmalar duygusal emeğin sonuçlarının her sektöre göre farklılık gösterdiğini ortaya koymaktadır. Daha önce hastane, havayolları gibi işletmelerde duygusal emek çalışmaları yapılmış olup, bu çalışmalar söz konusu sektörler için duygusal emek stratejilerine yol gösterici niteliğe sahiptir. Diğer taraftan duygusal emeğin diğer sektörlerden daha yoğun olduğu oteller konusunda ise yapılmış çalışma sayısı oldukça kısıtlıdır. Bu nedenle çalışmada otel çalışanlarının duygusal emeği ölçülmüş ve duygusal emek ile otel çalışanlarının iş tatmini ve duygusal tükenmesi arasındaki ilişkisinin ortaya çıkarılması hedeflenmiştir. Bu amaçla Antalya destinasyonunda otel çalışanlarına soru formu uygulanmıştır. Araştırma sonucunda; duygusal emek alt boyutlarından yüzeysel roller ve derinlemesine roller ile otel çalışanlarının iş tatmini ve duygusal tükenmişlik düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Duygusal emek, iş tatmini, duygusal tükenme, otel çalışanları Abstract Emotional labor is an important strategy applied in many sectors, especially in the service sector. Because emotional labor provide opportunities for positive outcomes such as better performance, customer satisfaction and good image. However, studies have been shown that outcomes of emotional labor may be different based on sectors. While studies conducted on this issue focused on hospital and airline firms and suggested way to emotional labor strategies for this sector, the number of studies performed on the hotels is limited extent whereas hotels are emotional labor-intensive firms. Therefore, this study measured the emotional labor of the hotel personnel. It is aimed to reveal the relationship between emotional exhaustion / job satisfaction of the hotel personnel and emotional labor. To this end questionnaire were employed the hotel personnel in Antalya destination. According to results, there is a significant relationship between emotional exhaustion / job satisfaction of the hotel personnel and emotional labor.
Bir Duygu Yönetimi Süreci Olarak Duygusal Emeğin Çalışanlar Üzerindeki Etkisi
Mediterranean Journal of Humanities, 2012
Özet: Şirketler değişen tüketici taleplerine anında cevap verebilmek ve giderek yoğunlaşan rekabet karşısında güç kazanmak için, çalışanın bilişsel, sosyal, duygusal ve fiziksel tüm özelliklerini, birer "kâr" elde etme nesnesi haline dönüştürmektedir. Aynı zamanda şirketlerin pazarda farklılığını ortaya koyabilme istençleri, her şirketin gerçekte "kâr stratejisi"ne yönelik politikalarını içeren ve imajlar, sloganlar vb. biçimde açığa vurulan "ortak değerler" olarak da ifade edilebilecek olan kurum kültürünün işlevsel rolünü ön plana çıkarmaktadır. İş piyasasının, kamuyu gittikçe devre dışı bırakan, buna karşılık şirketlerin belirleyiciliğini artıran özelliği, çalışanların iş piyasası içindeki konumunu dolayısıyla da çalışma koşullarını köklü bir değişime uğratmaktadır. Çalışanlar açısından, kuralsızlık ve güvencesizlik içeren çalışma koşulları, çalışanları şirketin kimliği ve kurum kültürüyle bütünleşmeye zorlamaktadır. Şirketlerin, çalışandan en üst düzeyde verimlilik elde etme istençleri, özellikle hizmet sektöründe, çalışanların fiziksel yönünün dışında, onların (şirketin kâr maksimizasyonunu sağlamaya dönük) bilişsel ve psikolojik yönden de üretkenliklerinin iş sürecine dâhil edilmesi olan duygusal emeğin rolünü ön plana çıkartmaktadır. Duygusal emek, kurum kültürü aracılığıyla, çalışanların duygularının kontrol edilmesine ve yönlendirilmesine yönelik eğilimleri ortaya koymaktadır. Bunun sonucunda ise çalışan, "iş güvenliği" için, sadece fiziksel aktivitelerini değil, duygularını da ücret karşılığında müşterisinin hizmetine sunmakta, müşterisini etkileyebilmek ve yoğun rekabet ortamında müşterisinin tercih nedeni olabilmek için, duygusunu, verimlilik ve kâr aracına dönüştürmektedir. Bu çalışma, bir duygu yönetimi süreci olarak biçimlenen duygusal emeğin (özellikle, duygunun, kurumlarda ticari bir biçimde) kullanılmasının, çalışan üzerinde yaratığı etkileri tartışmaktadır. Abstract: Corporations set out to transform all of the laborers" cognitive, social, emotional and physical traits into an element of profit in order to instantly respond to the changing demands of consumers and to gain more power in the face of increasingly intensifying competition. At the same time, the determination of the corporations to demonstrate their distinction on the market brings forth the functional role of the organizational culture which can also be expressed as a set of "common values" that actually embed the policies aimed at "profit strategy", and that are revealed in the form of images, mottos etc. The quality of the labor market that increasingly excludes the public and that in turn enhances the dominance of the corporations and places them in a position where they can determine the rules of the labor market through a radical change because of the position the laborers hold in the labor market. The working conditions that include lack of rules and lack of security on the part of laborers force the laborers to integrate with the identity and culture of the organization. The determination of the corporations to obtain the highest possible efficiency from their laborers brings forth the role of emotional labor, which is the inclusion of exploitation of their efficiency from a cognitive and psychological aspect as well as of their physical aspects, especially in the service sector (with the ultimate aim of maximizing the profits of the corporation). Emotional labor reveals the corporations tendencies towards controlling and directing emotions under the guise of organizational culture. Consequently, the laborer puts not only his/her physical activities but also his/her emotions at the customer"s disposal at a price, and thus converts his/her emotions into a means of efficiency and profit so as to influence the customer and be preferred by that customer in a fiercely competitive commercial environment. This study discusses the effects of utilization (especially in a commercial way) of emotional labor in the commercial sector, which takes the shape of a process of emotion management on the laborer.
YAŞLI BAKIM HİZMETLERİNDE DUYGUSAL EMEĞİN KAYNAĞI VE OLUŞUMUNA İLİŞKİN FENOMENOLOJİK BİR ARAŞTIRMA
Ülkemizdeki yaşlı nüfus artış hızı, yaşlı bakım hizmetlerinin kalitesini artırmak amacıyla yaşlı bakım personelinin performanslarına yönelik düzenleme yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Yaşlı bakım kurumları, sahip olduğu insan kaynağını değerlendirirken bakıcılarında olması gereken bazı etkileşimsel, duygusal nitelikleri sergilemelerini istemektedir. Bu çalışmanın amacı: Karaman'daki dört huzurevinde yaşlı hastalarla doğrudan iletişim kurduğu düşünülen yaşlı bakıcıların hizmet birimlerindeki duygusal emeğini değerlendirmektir. Bu yüzden bakıcıların sınıfsal konumları, mesleki algıları ve uyguladıkları duygusal emek şekilleri ve bunun sonucunda oluşan iş pratikleri ele alınmıştır. Araştırma nitel araştırma yöntemlerinden fenomenolojik desende tasarlanmıştır. Bu çalışmada yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak 10 yaşlı bakıcı ile derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Veri toplama süreci sonrasında yaşlı bakıcıların ifadeleri içerik analizi yöntemlerinden tematik kodlama ile çözümlenmesi yapılmıştır. Yaşlı bakıcıların duygusal emek gösterme sürecindeki davranış kalıplarının duruma ve zamana göre değiştiği saptanmıştır. Yaşlı bakıcıların yaşlı yakınları ve kurumların istekleri neticesinde duygusal emek davranışları sergiledikleri, yaşlı yakınları ile iletişimleri esnasında duygu gösterme kurallarına dikkat ettikleri ve duygusal çatışma yaşadıklarından daha fazla duygusal duyarsızlaşma yaşadıkları sonucuna ulaşılmıştır.