TOPLUMSAL BELLEKTE SÜRGÜN: AHISKA TÜRKLERİ ÖRNEĞİ (original) (raw)
2021, KARADENİZ ARAŞTIRMALARI
Zorunlu göç kategorisinde yer alan ve devlet siyaseti şeklinde kişileri bireysel olarak veya topluluk hâlinde yaşadıkları yerlerden alıp başka bir bölgeye yerleştirme biçiminde tanımlayabileceğimiz sürgüne verilebilecek örnekler arasında II. Dünya Savaşı sırasında Sovyetler Birliği yönetimince günümüzün vatansız bırakılmış halkları arasında yer alan Ahıska Türklerinin Orta Asya'ya sürgün edilmesi bulunmaktadır. Sürgünün yarattığı toplumsal ve psikolojik etkiler ve toplumsal bellekte yer alışını vatansız bırakılmış Ahıska Türkleri örneği ile anlamayı amaçlayan bu makale, 2010-2013 yılları arasında gerçekleştirilmiş 1989 göçmenleri ile Ahıska Türklerinin Türkiye'ye göç ve sonrasında uyum süreçlerini karşılaştıran nitel bir araştırmaya dayanmaktadır. Bu nitel araştırma kapsamında Tekirdağ, Kocaeli, İstanbul ve Bursa'da yaşayan 1989 Bulgaristan göçmenleri ve Ahıska Türkleri ile derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Fakat bu makalede Kocaeli, Bursa ve İstanbul'da yaşayan Ahıska Türklerinin anlatılarına yer verilmektedir. Türkiye'de yaşayan Ahıska Türklerinin bir kısmının 1944 sürgünü ve Özbekistan'daki sürgün yaşantılarını anlattıkları bu makalede, sürgün hatıraları ve yarattığı acıların toplumsal bellek sayesinde kuşaktan kuşağa aktarılmış olduğu ve yalnızlık, yabancılık, boşluk, özlem duygularına yol açarken, köksüz ve aşağılanmış hissetmedikleri, bazı görüşmecilerin de vurguladıkları gibi, bu travmanın onların Türk kimliğini korumaları ve güçlendirmelerinde rol oynadığı sonucuna varılmıştır.
Sign up for access to the world's latest research.
checkGet notified about relevant papers
checkSave papers to use in your research
checkJoin the discussion with peers
checkTrack your impact
Related papers
AHISKA'NIN TÜRİYE İÇİN JEOPOLİTİK ÖNEMİ
SSCB’nin dağılmasının ardından bağımsızlığını kazanan Türk Cumhuriyetleri, Türkiye’nin ilgisinin Orta Asya ve Kafkaslar bölgesine yönelmesine neden olmuştur. Akrabalık bağları dolayısıyla başlayan ilişkiler bölge ülkelerinin zengin enerji kaynaklarına sahip olduğunun anlaşılmasıyla daha da gelişmiş ve kısa sürede bu enerji kaynaklarının uluslararası pazarlara taşınması hususu da gündeme gelmiştir. Bu çerçevede, Türkiye-Gürcistan sınırında yer alan ve sınır boyunca Acara Özerk Bölgesi’nden Ermenistan’a kadar uzanan alanı kapsayan Ahıska’nın jeo-politik ehemmiyeti ön plana çıkmaktadır. Özellikle Türkiye’nin Ermenistan ile siyasi ilişkilerinin olmadığı hususu da göz önünde bulundurulduğunda ülkenin Kafkaslar üzerinden Orta Asya’ya erişimi açısından bölge son derece stratejik bir konumdadır. Halen faaliyette olan Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı, Bakü-Tiflis-Erzurum Doğalgaz Boru Hattı ile Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattı Ahıska topraklarından geçmekte olup, proje aşamasındaki Avrupa-Kafkasya-Asya Ulaşım Koridoru’nun da anılan bölgeden geçmesi planlamaktadır. Ancak tarihsel süreçte uygulanan göç ve asimilasyon politikaları nedeniyle Ahıska Türklerinin anılan bölgedeki varlığı sona ermiş olup, göçe tabi tutulan Ahıskalılar halen büyük ölçüde Kafkas ve Orta Asya ülkerinin yanı sıra Rusya Federasyonu, Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri’nde dağınık bir vaziyette yaşamlarını devam ettirme mücadelesi vermektedirler. Diğer taraftan son yıllarda yaşanan gelişmeler sonucunda Ahıska Türkleri’nin tarihsel yurtlarına dönüş için bir umut ışığı belirmiş olup, bu umut kendisi için büyük bir önem arz eden iki bölge olan Kafkaslar ile Orta Asya’ya erişimde dar koridorlara mahkûm edilmek istenen Türkiye tarafından da desteklenmelidir.
UKRAYNA'DAN AHLAT'A BİR GÖÇ HİKAYESİ: AHISKA TÜRKLERİ ÖRNEĞİ
kaysem11
ÖZET Ahıska, Gürcistan toprakları içerisinde Kafkasya"nın güneybatısında yer almaktadır. 1921 yılında yapılan Moskova AntlaĢması ile Sovyetler Birliği"ne bağlanan Ahıska Türkleri için bu tarih bir dönüm noktası niteliği taĢımaktadır. Özerk bir millet olarak tanınmayan Ahıska Türklerine bu tarihten itibaren Sovyetler Birliği tarafından baskı, Ģiddet ve sürgün politikası uygulanmıĢtır. 1944 yılında Stalin tarafından Türkistan"a sürgün edilen Ahıska Türkleri, 1989 yılında Özbekistan"daki Fergana olaylarından sonra da buradan da sürülmüĢtür. Bugün Ahıska Türkleri; Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan ve Türkiye baĢta olmak üzere yaklaĢık on beĢ ülkede yüz kadar bölgede göçmen olarak hayatlarına devam etmektedirler. 2014 yılında Kırım"ın uluslararası hukuka aykırı olarak Rusya tarafından ilhak edilmesi ile Ukrayna"nın doğusunda Rusya destekli ayrılıkçı gruplar ile hükümet güçleri arasında çıkan çatıĢmalara taraf olmak istemeyen Ahıska Türkleri, 2016 yılında çatıĢmaların da Ģiddetlenmesi ile Özbekistan"dan kaçarak gittikleri Ukrayna"yı yurt olarak görmedikleri için Türkiye"ye göç etmek istemiĢlerdir. 2016 yılında Göç Ġdaresi"nin ve Bitlis"in Ahlat Belediye BaĢkanının çabaları ile yetmiĢ iki hane Ahlat"a yerleĢtirilmiĢtir. Ahlat, Doğu Anadolu Bölgesinde Bitlis iline bağlı, 34 bin nüfuslu bir ilçe merkezidir. Asya"dan Anadolu"ya uzanan yolların üzerinde yer alması, Doğu Anadolu"ya oranla ılıman iklimi, bereketli toprakları, bina yapımına uygun yapı malzemesi olan Ahlat taĢı ve su kaynakları ile tarihin her döneminde dikkat çeken önemli bir yerleĢim yeri olmuĢtur. Bu çalıĢmada savaĢ sonrası süreçte Ukrayna"dan Türkiye Bitlis ili Ahlat ilçesine göç ederek yerleĢtirilen resmi olarak kayıtlı yetmiĢ iki aile ile görüĢmek hedeflenmiĢtir. ÇalıĢmanın da evrenini oluĢturan aileler ile yapılan görüĢmeler ile göç sonrası süreçte mekânsal, sosyal ve kültürel anlamda geçirdikleri etkileĢim ve dönüĢümü ekonomik, eğitim, uyum (aidiyet) ana baĢlıkları altında nitel ve nicel araĢtırma yöntemleri kullanılarak tespit edilmek istenmiĢtir. Alan araĢtırması kapsamında anket tekniği gönüllülük esasına dayalı olarak uygulanacaktır. ÇalıĢma; göç eden ailelerin beklenti ve memnuniyet düzeylerini de içeren mülakatları da kapsamaktadır.
TÜRKİYE’DE YAŞAYAN AHISKA TÜRKLERİNDE KİMLİK ALGISI: ANTALYA ÖRNEĞİ
ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI AHISKA TÜRKLERİ SEMPOZYUMU BİLDİRİLER, 2017
Kimlik, ‘ben kimim’ sorusunun yanıtı olarak bireylerin kendilerini nasıl tanımladıklarını ve bulundukları toplum içerisindeki konumlarını ortaya koyan çok yönlü bir kavramdır. Mevcut koşullar, bireylerin değer yargılarını etkileyerek kimliklerinin ve aidiyet algılarının biçimlenmesine neden olmaktadır. Bu nedenle kimlik, bireysel olduğu kadar toplumsal; psikolojik olduğu kadar sosyal, kültürel ve aynı zamanda tarihi bir anlama sahiptir. Ömür boyu süren bir oluşum sürecinde kimlik, dönemsel ve dinamik bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Çalışmada ilk olarak sosyolojik anlamda kimlik kavramının oluşumu, içeriği ve bu kavramdan yola çıkarak göç ve kimlik arasındaki ilişki ortaya konacak; ardından farklı demografik yapıdaki Ahıska Türklerinin bu bağlamda kendilerini nasıl tanımladıkları ele alınacaktır. Çalışmada Antalya’da yaşayan ve ankete katılan Ahıska Türklerine yöneltilen sorular çerçevesinde kendilerini tanımlarken kullanmayı tercih ettikleri ifadeler belirlenecektir. Çalışma, Ahıska Türklerinin Türkiye’ye göç sonrasında yaşadıkları kimlik dönüşümleri ve ileride yaşamak istedikleri ülke veya ülkeler arasında ilişki kurarak buna etki eden değişkenleri Ahıska Türklerinin demografik özellikleri çerçevesinde karşılaştırmalı olarak ele alacaktır.
ATABEK YURDU ETNOPEDAGOJİSİ: AHISKA ÖRNEĞİ
ÖZET Bütün dünyada eğitim araştırmaları genellikle okul dönemine odaklanmış ve aile eğitimi önemsiz kalmış gibidir. Oysa eğitim okuldan önce ailede başlar. Çocuk okula başladıktan sonra da aile terbiyesi devam eder. Ailenin verdiği eğitim kendi etnik kültürünü çocuğa yüklemesidir. Bu eğitim ampirik bilgi aktarımı yapılan etnopedagojik eğitimdir. Etnopedagoji, hem bir toplumun tarihin derinliklerinden geliştirerek taşıdığı çocuk yetiştirmede kullandığı bilgiler hem de aile içinde çocuğa aktarılan eğitim içeriği ve öğretim yöntemlerinin ne olduğunun araştırıldığı eğitim biliminin dallarından biridir. Bu çalışmanın amacı, Atabek Yurdu'nun etnopedagojik özellikleri nedir, sorusuna yanıt aramaktır. Bu soru, etnopedagoji nedir, etnopedagojinin millî eğitim politikası ile ilişkisi nedir ve Atabek Yurdunun etnopedagojik araçlarıyla aktarılan ampirik bilginin niteliğinden hareketle bölgenin ideal insan modelinin ne olduğu alt sorulara bölünerek cevap bulunmaya çalışılmıştır. Atabek Yurdu, Kuzeydoğu Anadolu gibi geniş bir bölge olduğu için çalışma bölgenin tüm özelliklerini özgün olarak koruyabilmiş olan Ahıska toplumu örneklemi üzerinde yapılmıştır. Çalışmada nitel araştırma modeli kullanılmıştır. Etnopedagoji kavramının analizi ve işlevinin açıklanması doküman incelemesi yoluyla yapılmıştır. Doküman incelemesi yönteminin yanında gözlem ve görüşme ile de ek bilgiler edinilmiş, verilerin sağlaması yapılmıştır. Doküman inceleme, gözlem ve görüşme gibi diğer veri toplama yöntemleriyle birlikte kullanılarak verinin çeşitlendirilmesi amaçlanmış, böylece araştırmanın geçerliliğini önemli ölçüde artırmıştır. Gözlem ve görüşmeler araştırmanın örneklemi olan Ahıskalıların sürgün sonrası halen yaşadıkları Kazakistan'da insanları evlerinde ziyaret ederek yapılmıştır. * Bu çalışma, Erzincan Üniversitesi'nde 11-13 Mayıs 2017 tarihinde düzenlenen Uluslararası Ahıska Türkleri Sempozyumunda sunulan bildirinin geliştirilmiş halidir.
15 Kasım 1944 Sürgününün Ardından Kazakistan ve Türkiye’de Bulunan Ahıska Türklerinin Sosyokültürel Durumlarının İncelenmesi Üzerine Bir Tartışma, 2024
Öz Bireyler birçok farklı sebeplerden dolayı göç edebilmektedir. Bu nedenler arasında zorunlu olarak gerçekleşen göçler önemli bir yer tutmaktadır ve kişinin iradesi dışında çevresel, ekonomik veyahut siyasi olarak güçlü bir dış faktörün dayatması ile gerçekleştirilen hareketleri kapsamaktadır. Zorunlu göçler kitlesel olarak gerçekleştiğinde mevcut kültürel ve demografik yapının bozulması, dağılması ve yok olması tehdidi bulunmaktadır. Bu çalışma da zorunlu göçün uygulandığı topluluklardan biri olan Ahıska Türklerinin planlanmış bir şekilde 14 Kasım 1944 tarihinde bir gece ansızın yerlerinden edilmelerini konu edinmektedir. Yoğun bir şekilde nüfusun Kazakistan’a gönderilmesi ve orada yerel halk ile yaşama tecrübelerine ve bu süreçte kültürel hafızanın nasıl yaşatıldığına dair bir tartışma yürütülmektedir. Aynı şekilde belirli periyotlarla Türkiye’ye getirilen ve burada yaşamaya devam eden Ahıska Türklerinin durumları üzerinden iki ülkedeki mevcut durumları arasında karşılaştırmalı bir analiz sunmayı amaçlamaktadır. Bu noktada Ahıska Türklerinin söz konusu zorunlu göçe tabi tutularak sürgüne gönderilmesi süreci ve ardındaki kültürel hayatın yaşatılması çalışmanın odak noktalarındandır. Ahıska Türklerinin özellikle siyasi kaygılarla kendi topraklarından gönderilmelerinin altındaki nedenler irdelenecektir. Gönderildikleri coğrafyada 15 Kasım 1944 tarihinden sonra zaman ilerledikçe zorunlu veya gönüllü olarak Ahıskalılar tekrar göç etmişlerdir ve bugün dağınık bir topluluk olarak yaşamaktadırlar. Kültürel hafızanın yaşatılması ve bir arada kalınan zaman içerisinde ortak inşa edilen değerlerin gelecek nesillere taşınması her şeyden önce ortak yaşanılan ve doğal akışı içerisinde devam ettirilen fiziksel çevreninin etkinliği ile var olabilmektedir. Ahıska Türkleri bu ortak zeminden koparıldıklarından kolektif hafızanın parçalanması nedeniyle azınlık olarak gidilen yerlerde kültürel aktarımda zorlaşmaktadır. Bu çalışmada Ahıska Türkleri özelinde kolektif hafızanın yaşatılmasında coğrafi bir aradalığın önemine ve gidilen yerlerdeki farklılıkların bu topluluğu nasıl dönüştürdüğüne değinilecektir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.