Degerlendirme_Review M. Zaman's Height of Prophet Adam (FKızıl) (original) (raw)
Related papers
HZ. ÂDEM'İN BOYU İLE İLGİLİ RİVÂYETLER ÜZERİNE About Narrations of Prophet Adam’s Height
According to Islam, the first human and the first prophet is Adam. Especially Hadith, Tafsir and İslamic History resources are include various narrations about his height. Some of them indicate that Adam's height is sixty dhira'a (The term of " dhira'a " refers to the lenght from elbow to fingertips, cubits) approximately thirthy five or forty meter. But in my opinion, it is not clear what is meant by this measure. The purpose of this article is to make analyse of the narrations which concerning the Adam's height in the light of scientific data.//////////////////Öz: İslam Dini'ne göre ilk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem'dir. Değişik kaynaklarda yer alan rivayetlerde Hz. Âdem'in boyu ile ilgili farklı rakamlar zikredilmiştir. Özellik-le Hadîs, Tefsir ve İslam Tarihi kaynaklarında Hz. Âdem'in altmış zira', yani yaklaşık otuz beş-kırk metre boyunda olduğu belirtilir. (" Zira " , bölgeden bölgeye küçük farklar göstermekle birlikte dirsekten parmak uçlarına kadar olan ölçüyü ifade eden birimdir) Kanaatimizce rivayetlerde yer alan altmış zira' ifadesiyle tam olarak neyin kastedildiği net değildir. Bu makale, söz konusu rivayetlerin bilimsel veriler ışığında tahlilini yapmak amacıyla kaleme alınmıştır.
Bu makalede Abbasi Devletinin, Ermeniler’in yaşadığı bölge olan “Ermeniye” üzerindeki politikaları ve Ermeniler’in Abbasi idaresine karşı çıkardıkları isyanlar ele alınacaktır. Ermeniye bölgesi, Hz. Ömer dönmeminden itibaren İslâm idaresi altına girmeye başlamış, Hz. Osman ve Emeviler döneminde bölgede hâkimiyet tesis edilmeye çalışılmıştır. Abbasiler dönemine gelindiğinde Ermeniye bölgesin-de ciddi huzursuzluklar meydana gelmiş ve Müslüman valilerin himayesinde olan mahalli Ermeni yöneticileri Abbasi idaresine karşı isyan etmiştir. Bu isyanların en etkilisi Halife Mütevekkil (847-861) döneminde meydana gelmiştir. Bu dönemde Ermeniye ve Azerbaycan bölgesine atanan Müslüman valiler bölgedeki hâkimiye-ti sürdürmeye çalışmışlardır. Ancak gerek uzun yıllar boyunca bölgeyi ve Ermeni-leri himayesinde bulunduran Bizans İmparatorluğu’nun bölgede etkin olmaya başlaması ve gerekse isyanlar sırasında Müslüman valilerin tutumu üzerine X. yüzyılın ortalarından itibaren bölge Abbasi idaresinden çıkmıştır. In this article, policies of Abbasid State in the region of “Ermeniye” where Armenians used to inhabit and Armenian revolts against to the Abbasid administration will be discussed. The region of “Ermeniye” had started to come under the rule of Islam since the period of the Caliph Umar and the region was tried to be dominated in the periods of Caliph Uthman and Umayyads. Within the period of Abbasids, some serious unrests occurred in Ermeniye and local Armenian managers under the auspices of Muslim governors rebelled against the Abbasid administration. The most effective of these rebellions occurred during the period of Caliph Mutawakkil ( 847-861 ). During this period, Muslim governors appointed to Armenia and Azerbaijan tried to sustain the dominance in the region. However, because of the Byzantine Empire, dominating the region and Armenians for many years, began to be influential in the region and becasue of Muslim governers’ attitudes during the rebellions, the region got out of the hand of Abbasid administration in the Mid 10th-century.
Özet Yeryüzünde var olan ilk insana dair inanç ve kabuller farklı din ve mitolojilerde kendisine yer bulmuştur. Mitoloji ve efsanelerden de öte dinlerin ayrı bir önem atfettikleri ilk insan ve kıssası kutsal metinlerde azımsanamayacak şekilde yer almaktadır. Bu bağlamda, İslam'da ilk insan ve aynı zamanda ilk peygamber olarak kabul edilen Hz. Âdem ile ilgili tefsir, tarih, tasavvuf gibi ilimler çerçevesinde geniş bir literatür vücuda gelmiştir. Ancak bu bilgilerin bir kısmı Kur'an'a uygun düşmekte, bazısı ise ona uygun düşmediği gibi çelişir bir özellik taşımaktadır. Bundan dolayı gelenek içerisinde var olan Hz. Âdem anlayışının Kur'an'daki bilgilere uygunluğunu incelemek ve nasslar çerçevesinde bu bilgilerin doğruluğunu kontrol etmek bir ihtiyaçtır. Bu çalışma, Hz. Âdem'i, Kutsal metinler ve Hz. Peygamber'in hadislerinden öğrenmek ve hakkındaki rivayetleri değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Çalışmada 'Âdem' kelimesinin anlamı üzerinde durulmuş, ardından konu ile ilgili Tevrat, İnciller ve Kur'an-ı Kerim'deki bilgiler incelenmiştir. Daha sonra da konu ile ilgili hadis rivayetleri verilip, değerlendirilmeleri yapılmıştır. Abstract The first people on Earth that have taken part in mythologies of different religions and beliefs and assumptions. Attach a special importance to the other religions, mythology and folklore, and the first man in the parable is not to be underestimated in the scriptures. In this regard, the first person and also the first prophet in Islam acceptable Prophet Adam on exegesis, history, sciences, such as within the framework of Sufism has a wide body of literature. However, some of this information applies perfectly to the Qur'an, some of them contradict the property as it is not appropriate. Therefore Prophet Adam is a need to learn the Qur'an, according to the information. This study Prophet Adam, Holy Scripture and the Prophet. The narrations of the hadith of the Prophet is to evaluate and learn. The study 'Adam' focuses on the meaning of the word, and then the relevant Torah, the Bible and the Qur'an information examined. Then the issue whether the hadith narrations, were evaluated. Bu çalışma, 2005 yılında Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde hazırladığımız "Hz. Âdem İle İlgili Rivayetlerin Tespiti ve Değerlendirilmesi" adlı yüksek lisans tezine dayanmaktadır.
Muhammed bin Hacı İvaz, Cinânül-Cenân (İnceleme, Metin, Dizin)
Atatürk Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, 2007
This study on "Cinânü'l-Cenân", one of the works of Old Anatolian Turkish, consists of the chapters "Introduction", "Research", "Text", and "Index". In the chapter "Introduction" was focused on the author, subject matter, language, date of being written, and copies of "Cinânü'l-Cenân". In the chapter "Research", linguistic features of the work were determined. This chapter is composed of four subcategories entitled as ortographic features, phonetics, morphology, syntax. In the chapter "Text", critisized texts of three selected copies of "Cinânü'l-Cenân" were included. In the writing of the text-translation, the transcription alphabet, widely used in Turkey, was used. "Index" chapter is made up of four parts. In the first part, all the words used in the text, some word groups, inflectional affixes were listed alphabetically, and a semantics-based grammatical index of "Cinânü'l-Cenân" was formed in this way. The second part is The Index of the Names of Characters, Works, and Places. The Index of Inflectional Affixes is in the third part where the locations of the inflectional affixes used in the text were indicated. The Index of Frequency, which indicates the frequency of the words in the text, is in the fourth part. At the end of the study, there is a bibliography comprising the sources utilized.
Josef Horovitz Islami Tarihciligin Dogusu/Kitap Değerlendirmesi
2022
Siyer; Hz. Peygamber’in hayatını, şahsiyetini, tebliğ faaliyetlerini, siyasi ve askeri mücadelelerini konu edinip, bunları araştıran ilim dalını ve bu dalda yazılan eserleri ifade etmek için kullanılan bir terimdir. Meğâzî ise, Hz. Peygamber’in savaşları anlamına gelmekte, Resûl-i Ekrem’in gazve ve seriyyelerinin tarihine ve bu alanda telif edilen eserlere isim olmuştur. Bu iki kelimenin birbirleri yerine kullanıldığı durumlar da mevcuttur. Ancak siyer sözcüğünün meğâzîyi de içermesi, onun daha geniş bir alana sahip olduğu anlamına gelmektedir. İslâm siyer yazıcılığının başlangıcı hakkında farklı görüşler mevcuttur. Kimi yazarlarca bu faaliyetin başlangıcı Asr-ı Saâdet çağına kadar geri götürülmüştür. (bk. Şaban Öz, İlk Siyer Kaynakları ve Müellifleri, (doktora tezi, 2006), AÜSBE, s.29). Tanıtımını yapacağımız Josef Horovitz’in (ö. 1931) İslâmî Tarihçiliğin Doğuşu İlk Siyer/ Megāzî Eserleri ve Müellifleri adı ile Türkçeye çevrilen eseri, İslâm tarih yazıcılığının başlangıcı ve ilk siyer/meğâzî âlimleri hakkında önemli bilgiler içermektedir.
İslâm düşünce ve medeniyetinde insanla ilgili tespitlerin en renkli ve zengin örneklerini ortaya koyan sûfîlerin en özgün örneklerinden biri Mevlânâ’dır. İlâhî sûrette yaratılmasından dolayı iyimser bir bakışla ele aldığı insanı, karmaşık yapısı-na uygun bir tarzda, çeşitli güçlerini teker teker ele alarak, ama bütünlüğünü boz-madan tasvir eder. O, Hz. Âdem’i, hem insan-ı kâmil ve peygamber olarak, hem de hataya düşme eğilimine sahip bir varlık olarak ele alır. Mevlânâ irfânı açısından ba-kıldığında, Hz. Âdem’in(as) en önemli üç niteliğinden ilki Hakk’ın sûretinde yaratılmış en büyük âlem (âlem-i kübrâ) olmasıdır. Diğer iki özelliği ise, maddî ve mânevî tüm varlık, bilgi ve değer türleri arasında bulunması ve değerler manzumesi içerisinde hilâfet potansiyeli taşıyan tek varlık olmasıdır. Onun bu konuyla ilgili görüşlerinin çeşitli akımlarla, öncelikli olarak İran Aşk Mektebi ve Kübrevî kültürüyle, bilhassa İbn Arabî’yle örtüşme noktalarına sınırlı da olsa temas edilmiştir. Onun asıl değeri, bu üç kültürel kaynaktan beslenerek günümüzü aydınlatacak orijinal bir senteze ulaşmış olmasıdır.
Ziya Paşa'nın Arz-ı Hâl'i Üzerinde Bir Değerlendirme
Arz - ı H â l , Ziyâ Paşa’nın 19. yüzyılın ikinci yarısında zor günler geçiren Osmanlı Devleti’nde idari ve mali ıslahatlar yapılması için öneri ve düşüncelerini ortaya koyduğu eseridir. Genellikle “padişaha sunulan bir dilekçe” olarak tanıtılan eserde Ziyâ Paşa’nın kısa bir biyografisi ve yıkılmaya doğru giden bir ülkenin yıkılışını önlemek maksadıyla yaptığı sosyal, siyasal ve ekonomik alanlara ilişkin öneri ve düşünceleri bulunmaktadır. Arz - ı Hâl , Sultan Abdülaziz’in Avrupa seyahati sırasında kendisine Londra’da 1867 yılında takdim edilmiş ve şairin ölümünden sonra müstakil bir eser olarak bastırılmıştır. Ziyâ Paşa’nın devlet tecrübelerinin büyük bir ustalıkla yansıtıldığı bu eser, yer yer siyasetnâme özelliklerine sahip olup 72 sayfadan müteşekkildir. Eser, ilk olarak İkinci Meşrutiyet’in ilanından birkaç yıl sonra yayımlanmıştır. Arz - ı H â l üzerinde bugüne kadar detaylı bir araştırma yapılmadığı gerekçesiyle yazılan bu makalede, eserin içerik, dil ve üslup özellikleri değerlendirilmiştir. Çalışmamızın, Ziyâ Paşa hakkındaki bazı yanlış kanaatleri değiştireceğini düşünmekteyiz. Anahtar Kelimeler: Ziyâ Paşa, Arz - ı H â l , Biyografi, Sosyal, Siyasal ve Ekonomik Öneriler Abstract: Arz - ı Hâl is the work of Ziyâ Paşa where he expresses his suggestions and opinions for administrative and financial innovations to be done in Ottoman Empire that had difficult times at the second half of 19th century. The work which is usually introduced as “a petition presented to the Sultan” has a short biography of Ziyâ Paşa and the suggestions and opinions related to social, political and economic fields in order to stop the fall of the Empire. The work is presented to Sultan Abdulaziz during a journey of him to Europe in London in 1867 and has been published as an independent piece after the death of the poet. The work which reflects the state experience of Ziyâ Paşa skillfully has a feature of a politics book renovation in some parts and consists of 72 pages. The work is firstly published a few years after the Second Constitutionalism of Ottoman Empire. In our essay, written for the reason that there is no detailed study about Arz - ı Hâl until today, the work’s content, language and style features are handled. We think this paper will change some inaccurate thoughts about Ziyâ Paşa and his works.
Çağdaş Müelli̇flerden Muhammed Gazali̇'Ni̇n İman Tasavvuru
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
Çağdaş müelliflerden Muhammed Gazâlî, son dönem İslâm davetçilerindendir. O, kaleme aldığı eserlerde İslâm âleminin problemlerini gündeme getirmektedir. Müslümanların iman anlayışı sıkıntılıdır. Oysa iman, Kur’an’ın önem atfettiği bir meseledir. Bu bağlamda İslâm literatüründe imanda ikrar ve tasdik, İslâm ve imanın mahiyeti ve amelin imandan olup olmaması gibi konular ele alınmıştır. Müellif bu tartışmaları terk etmektedir. O imanın İslâm birey ve toplumlarının maddî-manevî inşasına vesile olmasını istemektedir. Çalışmamızın konusu, müellifin geniş perspektife sahip iman tasavvurudur. Bu doğrultuda imanın birey ve toplum hayatını düzenleyen etkilerinden bahsedeceğiz. İman ve sevgi arasındaki ilişki konusunu ele alacağız. İnanlarla inanmayanların yaşam tarzlarına ait genel nitelikleri karşılaştırmalı olarak vereceğiz. İhlas sahipleriyle, bu niteliği kaybeden ve riya tutkusuna yenik düşenlerin iman noktasında yaşadıkları tehlikeleri açıklayacağız. Ameli iman esası kabul eden müellifi...