"Çağdaş Sanat Pratiklerinde Göç ve Mültecilik: Koşulsuz Misafirperverlik", 361-373, Türkiye'de Göç Yönetimi Politikaları, Editörler: Doç.Dr.Vedat Yılmaz & Doç.Dr.Muzaffer Bimay, Nobel, Ankara, 2023. (original) (raw)
Related papers
I. Uluslar arası Göç ve Mülteci Kongresi Bildirileri, 2017
Küresel kapitalist düzenin, Coğrafî keşifleri izleyerek Endüstri Devrimi ve Sömürgecilik aşamalarıyla devam eden Avrupa merkezli kuruluşu ve işleyişi, Avrupa‟yı ve devamında Amerika‟yı dünya ekonomisinin merkezi haline getirirken, bir yandan da dünya coğrafyası üzerinde meydana getirdiği eşitsiz ve bağımlı gelişimin sonucunda birçok küresel sorunu da beraberinde getirmiştir. Bu sorunlardan biri de, kapitalist küresel ayrışma bağlamında Doğu- Batı ve Güney-Kuzey eksenli göç sürekliliğidir. Küreselleşme sürecinin başından bu yana, özellikle gelişmemiş yarı kürede dikkat çekici ölçüde yaygınlaşan ve süreklileşen iç savaşların ve kargaşaların sonucu olarak ortaya çıkan ve son on yıldır giderek bir küresel insanî kriz boyut halini alan, ülkeler ve kıtalar arası yığınsal göç ve sığınmacı hareketleri, sebepleriyle olduğu kadar, coğrafî güzergâhları ve tarafları arasındaki ilişkiler üzerinde gerçekleşen sonuçlarıyla da, toplumlararası ilişkiler hakkında fikir verici ve uyarıcı olmaktadır. Bu bağlamda, göç hareketlerinin özellikle gelişmişlik-geri kalmışlık ekseni üzerindeki yapısı, küresel düzenin devletler ve toplumlar arası hiyerarşisinin ve çelişkilerinin de izdüşümünü vermektedir. Bu haliyle, göç edenler ile göçün hedefi olan toplumlar arasındaki karşılıklı algılar ve davranışlar, güncel görünümlerinin arkasında, tarihsel kodların bilinçaltı yansımalarını işaret etmektedir. Bu anlayış ışığında, bu çalışmanın temel amacı, Avrupa ülkeleriyle Türkiye‟nin göçmen politikalarının uygulamadaki farklılıklarını belirleyen ve biçimlendiren aslî etkenlerini, tarihsel temellerinin ışığı altında açıklığa kavuşturmaya çalışmak ve tartışmaya açmaktır.
Göç Yönetiminde, Politikasında ve Kuramında Güncel Gelişmeler, 2024
Soğuk Savaş sonrasında totaliter rejimlerin liberal demokrasi ve serbest piyasa ekonomisi karşısında çözülüşleri ile yeni bir özgürlük çağı olarak sunulan neoliberalizmin, çok geçmeden içine girdiği derin ekonomik kriz, küresel ve sosyal eşitsizlik, işsizlik, kitlesel yoksulluk, yerel, bölgesel ve ülkeler arası çatışmalar, iklim krizi gibi yan etkileriyle de birleşerek geniş kitlelerin başka ülkelerde çare aramak üzere ülkelerini terk etmelerine neden oluyor. Coğrafi bakımdan uluslararasılığın sınırlarını aşıp küreselleşen, süre bakımından anavatandan geçici ayrılışı ifade etmekten çıkıp kalıcılaşan, sayısal bakımdan, insanlık tarihinde neredeyse hiç görülmemiş boyutlara ulaşarak kitleselleşen, hukuksal bakımdan düzensizleşen güncel göç hareketleri, toplumsal, politik, bürokratik, entelektüel ve medyatik kamuoylarının olduğu gibi, akademik çevrelerin de yoğun ilgi alanlarından birini oluşturuyor. Hâl böyle iken, uluslararası göç, Türkiye Sosyal Bilimler akademisinde ancak Suriye iç savaşı sürecinde milyonlarca insanın ülkeye sığınmasıyla kayda değer bir ilginin konusu olmaya başlamıştır. Sığınmacılara yönelik düzenleme, politika ve uygulamalar, toplumlar arası uyum sorunları gibi yeni deneyimler, çoğunluğu alan araştırmalarından oluşan yayınların konularını oluşturmaktadır. Özellikle göçmen nüfus tartışmaları ve kültürel farklılaşmalar, yer yer çatışmaya varan sosyal gerilimler, akademinin göç konusuna ilgisine duyulan gerekliliği ve ihtiyacı göstermektedir. Elinizdeki kitap, bu gerekliliğe ve ihtiyaca karşılık sunma çabası ile okura sunulmaktadır.
Book review, 2023
Güncel baskısı Türkçe’ye GAV Perspektif Yayınları tarafından kazandırılan, “Göçler Çağı: Modern Dünyada Uluslararası Nüfus Hareketleri” olarak tercüme edilen eser, göç araştırmalarının önde gelen metinlerinden biri olarak değerlendirilmektedir. Hein de Haas, Stephen Castles ve Mark J. Miller tarafından kaleme alınan kitabın gözden geçirilmiş ve güncellenmiş bu baskısı, göç eğilimleri, göç ile ilgili tartışmalar ve politikalar hakkında zengin ve güncel ampirik kanıtlar içermektedir. Kitap yalnızca akademisyenler, öğrenciler ve göçe ilgi duyanlara değil genel okuyucu kitlesinin de ilgiyle okuyacağı sade bir anlatıma sahiptir.
Göç Yönetiminde, Politikasında ve Kuramında Güncel Gelişmeler, 2024
Bu çalışma, göç olgusunun küreselleşme sürecinde geçirdiği değişimlerin göç literatürü ve kuramlarındaki yansımaları bağlamında, güncel bir kuramsal önerme olan Göçmen İlişki Ağları Kuramı'nı incelemeyi amaçlamaktadır.
Çağdaş Türk Sanatı 1923'den günümüze, 2022
Gelenek kavramını gösterge, sembol v~ ya konu üzerinden gönne amacı, resim okumalarını anlaşılabileceği gibi karmaşık bir hale getirir. Birçok bakımdan izleyiciler, gelenek kavramı ile örtüşen sembolleri, biçimleri, yansıtmalara ait her göstergeyi görüyorlar. Gelenek, resimde gelenek etkileri, anlam, mecazlar bakımından günümüzde dolaylı veya doğrudan etkilerle var ve gelecekte var olmaya devam edecektir.
Hüseyin Muşmal, "Kısmet Tarikiyle Ahar Diyara Varanlar: Nüfus ve Temettuat Defterlerine Göre Beyşehir’den İzmir ve İstanbul’a Yapılan Göçler", Geçmişten Günümüze Göç II, Ed. Osman Köse, Canik Belediyesi Kültür Yayınları, Samsun 2017, s. 753-770.
Mülteciler ve Sinema: Andaç Haznedaroğlu ile Misafir Üzerine Bir Görüşme
ARTS: Artuklu Sanat ve Beşeri Bilimler Dergisi, 2019
Bu çalışma, 2000 sonrası Türk sinemasının önemli kadın yönetmenlerinden Andaç Haznedaroğlu ile onun üçüncü uzun metraj filmi Misafir (2017) üzerine gerçekleştirildi. Ürettiği sinema filmlerinde ve televizyon dizilerinde toplumcu gerçekçi bir bakış açısının ve söz konusu dönemin ruhunu yansıtan türden bir içerik temasının başat olmasına özen gösterdiğini ifade eden Haznedaroğlu, Türkiye'nin son on yılında önemli gündem maddelerinden biri olan Suriyeli mülteciler meselesini sınırın "bu taraf"ından odağına taşıyan bir sinema filminin yapımcısı, senaristi ve yönetmeni olarak öne çıkıyor. Haznedaroğlu, Türkiye'de mülteci sinemasının son dönemdeki önemli örnekleri arasında yer alan Misafir için geleceğe düşülmüş bir not, bir belge olduğu yorumunu yapıyor.
Daha ve Misafir Filmlerinde Mültecilere Yönelik Dışlama Pratikleri ve Yok-Yerler
Ankara Üniversitesi İlef Dergisi, 2019
Bu çalışmada Daha (Onur Saylak, 2017) ve Misafir (Andaç Haznedaroğlu, 2017) filmlerindeki mültecilerin temsili ve mekânsal deneyimleri, Marc Augé’nin yok-yer ve Giorgio Agamben’in çıplak yaşam ve kamp kavramları arasında bağlantı kuran bir kavramsal çerçevede, inşacı temsil kuramından yararlanılarak değerlendirilmiştir. Türkiye’de çekilen ve mültecileri konu alan her iki film de göç meselesini, ötekileştirilen kimlikler üzerinden ele almaktadır. Mültecilerin mekânsal deneyimleri akışkanlık yerine hareketsizlik ve geçicilik üzerinden belirlenmekte ve yeraltındaki bir depoda ya da kentin gettoları olarak ifade edilebilecek yok-yerlerde yaşayan mülteciler, Agamben’in tabiriyle “çıplak yaşam”a indirgenmektedir. Genel olarak mültecilerin temsil edilmesinde karşımıza çıkan “masum çocuk” ve “savunmasız kadın” figürlerinin seçimi ise mültecilerin yardıma muhtaç, kurban statüsünde sabitlenmesiyle sonuçlanmaktadır. Bu bağlamda mültecilere yönelik dışlayıcı bakışı göstermesi ve mültecileri etkin failler olarak sunmaması bakımından ortaklaşan iki film, farklı ideolojik yönelimlere sahip olmalarıyla ayrışmaktadır. Misafir, mültecileri ulus devlet vatandaşları tarafından kabul edilmesi gereken misafirler olarak değerlendiren empatik bir anlatı inşa ederken Daha misafir söylemini eleştirmekte ve mültecileri sömürüye açık hale getiren ve insan kaçakçılarını var eden iktidar ilişkilerini mikro yapılar üzerinden sorunsallaştırmaktadır.