CLIMATE CHANGE ON THE BASIS OF THE PARIS CLIMATE AGREEMENT AND ITS EFFECTS ON DEVELOPING COUNTRY ECONOMIES (original) (raw)

2023, CLIMATE CHANGE ON THE BASIS OF THE PARIS CLIMATE AGREEMENT AND ITS EFFECTS ON DEVELOPING COUNTRY ECONOMIES

ÖZET 20. yüzyılın başlarından itibaren dünya ülkelerinde ekonomik büyüme hızları artış göstermiştir. Dünya genelinde ülke ekonomilerin büyüme hızlarının artması enerji ve hammadde ihtiyacını da artırmıştır. Ancak ülkelerde enerji ihtiyacının karşılanmasında ve hammadde ihtiyacının giderilmesinde çok ciddi hatalar yapılmıştır. Yapılan hatalar sonucunda doğa bilinçsizce tahribe uğratılmış, bu sürece hızlı nüfus artışı da eşlik etmiş, özellikle su ve hava kirliliği başta olmak üzere birçok çevre sorunu da ortaya çıkmıştır. Çevre sorunları başlangıçta ülke sonrasında bölgesel boyutta yayılım göstermiştir. Günümüzde ise, üretim süreçlerine sonraki yıllarda teknolojinin de girmesiyle, çevre sorunları bir kar topu misali küresel boyutlara ulaşmıştır. Çevre sorunları özellikle 1970’lerden sonra ozon tabakasının incelmesi ve delinmesiyle, asit yağmurlarının artışıyla, tropikal ormanların tahrip edilmesiyle daha da ciddi boyutlara ulaşmıştır. Sonraki süreçlerde yapılan çalışmalarla, sanayileşme süreçlerinin çevreye ve çevre sorunlarının artışına önemli etkileri olduğu ortaya konmuştur. Artık gelinen noktada iklim değişikliğinin yarattığı etkiler yalnız ülke ve bölge bazında değil, tüm dünya insanlığını tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Bu da aslında bu konunun ne derece önemli hale geldiğinin göstermekte ve bu düzlemde konuyla ilgili akademik çalışmalar yapılarak ciddi politika önerilerinin ve uygulamalarının gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. İnsanlığın belki de bugüne kadar karşılaştığı en büyük ve ciddi krizlerden olan çevre sorunlarının başında artık “küresel iklim değişikliği” gelmektedir. Sanayi devriminin ardından başlayan ve yoğun karbon üretimini ortaya çıkaran endüstriyelleşme ile atmosferde sera gazı birikmeleri meydana gelmiş, sera gazı emilimini sağlayan doğal bitki örtüsünün tahribatı ile de olumsuz etkiler geri dönülemez bir boyuta ulaşmıştır. Böylelikle dinamik bir yapıya sahip olan iklimin doğal değişimine insan kaynaklı faktörlerin müdahalesinin yaşandığı bir sürece girilmiştir. Diğer yandan, iklimin çok uzun yıllar içinde ancak yavaş bir gelişim sürecine sahip, fakat doğal olarak değişebilen bir yapısının mevcut olduğunu unutmamak gerekmektedir. Yani iklimin kendiliğinden değişmesi ve insanın bu sürece etki etmemesi iklim değişkenliğini ifade etmektedir. Bu anlamda, iklim değişkenliği ve iklim değişikliği kavramlarının karıştırılmaması önem arz etmektedir. Çünkü iklim değişikliği kavramı içinde; hem belirli zaman dilimlerinde gözlemlenebilen iklimin doğal değişkenliği hem de dolaylı ve doğrudan insan faaliyetleri ve müdahalesi ile atmosfer bileşiminin iklimi değiştirmesini barındırmaktadır. Konuyla ilgili 2010 yılında yapılan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nde iklim değişikliğinin insan faaliyetlerinden kaynaklandığı vurgulanmıştır. Dolayısıyla konuyla ilgili bazı kavram kargaşası mevcut bulunmakta olup, buna yönelik daha netleştirici çalışmalara da ciddi anlamda ihtiyaç duyulmaktadır. Günümüzde iklim değişikliği, insan faaliyetleri nedeniyle çevrenin ekolojik sistemini tamamen değiştirdiği ve bozduğu yönünde gelişmeleri ortaya koyan çalışmalar bulunmaktadır. Bu çalışmalara günden güne de ilgi giderek artmaktadır. İklim değişikliğindeki temel olay ise, fosil yakıt tüketilmesi ve bunun artışının sera etkisine yol açmasıdır. Gerçekleşen iklim değişikliği de; bitkiler, hayvanlar, insanlar yani tüm canlıları, ülkeleri, ülke ekonomilerini ve tüm dünyayı ciddi tehditler altında bırakmaktadır. Bu gelişmeler sonucunda son yıllarda konuya ilişkin bilimsel ve siyasi çevrelerde ilgi giderek artmıştır. Yapılan çalışmalarda iklim değişikliğinin mevcut ve muhtemel etkilerinin ortaya konulması çabaları artmıştır. Özellikle tarım, turizm ve enerji gibi sektörler çok etkilenmektedir. Ayrıca bu sektörler başta olmak üzere emek verimliliği, emeğin istihdamı ve ülkelerin ekonomik büyümeleri olumsuz etkilenmektedir. İklim değişikliği dünya çapında insanların yaşamlarını derinden etkilemektedir. İklim değişikliğine yönelik önlemler alınması ve bu değişime uyum sağlanması, ancak sürdürülebilir ve düşük karbonlu bir ekonomiye geçiş ile mümkün olabilecektir. Bu durumda büyük ekonomik yatırımlar ve koordineli eylemler gitgide daha zaruri bir hal almaktadır. Paris İklim Anlaşması bu işbirliği girişiminden bir tanesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim küresel ekonomi çoğunlukla petrol, gaz ve kömüre bağımlı olmaya devam ettiği dikkate alındığında, ülkelerin yıllık sera gazı emisyonlarını azaltarak ve karbonsuzlaştırmayı tamamlamak adına uzun vadeli bir yol izleyerek Paris Anlaşması'na bağlı kalmayı bir tercih meselesi olmaktan öteye geçirdiği görülmektedir. Gerçekleştirilecek olan bu çalışmada gelişmekte olan ülkeler özelinde raporlanan 2010-2020 yılları arasındaki sera gazı salınımı emisyonunun bu ülke ekonomilerindeki tarım, turizm ve enerji sektörlerine yönelik yansımalarının tespit edilmesi ve sonraki 10 yıla yönelik değerlendirmelerin yapılması hedeflenmektedir. Yapılacak bu çalışmada; iklim değişikliği nedeniyle en çok etkilenen sektörlerdeki mevcut ve olası olumsuzlukların ortaya konması, bu sektörlerde emek verimliliği ve istihdamının incelenmesi, tüm bu gelişmelerin ülke ekonomik büyümesine etkisinin ortaya konulması gibi birçok amaç güdülmektedir. Son dönemlerde meydana gelen sel, tsunami, kasırga gibi iklim krizi çerçevesinde ortaya çıkmış doğal felaketlerin bilhassa gelişmekte olan ülke ekonomilerine etkilerinin örneklemler şeklinde sunulacağı bu çalışma sonucunda iklim krizinin olumsuzlukları genel olarak dünya açısından ele alınırken özelde de gelişmekte olan ülkeler için genel hatlarıyla konuyu irdelemek söz konusu olacaktır. Mevcut durumun ortaya konulması sonucunda gelecekteki olası etkiler için de politika yapıcılara önerilerde bulunulabilecektir.