Sosyal Medyada(N) Psi̇koloji̇k Şi̇ddet: Baski, Sömürü, Tehdi̇t Olarak"Paylaşma!" Kü (original) (raw)
Related papers
Sosyal Medyada Etkileşime Farklı Bir Yaklaşım: Çevrimiçi Şiddet
Sosyal Medya Eleştirel Bakış - 2, 2021
Sosyal medyanın Web 2.0 teknolojisiyle birlikte insanların hayatlarına kattığı en önemli özelliğin etkileşim olduğu söylenebilir. Etkileşim özelliği sayesinde sosyal medya kullanıcıları birbirlerinin paylaşımlarının altında beğenisini dile getirebilir, yorum yazabilir, fikirlerini beyan edebilir ya da destekleyebilir hale gelmiştir. Sosyal medya uygulamalarını geliştiren şirketler de kullanıcılara sundukları bu etkileşim imkânının sıklıkla altını çizmektedir. Nitekim çevrimiçi uygulamaların bu özelliği gerçekten sosyal hayatın akışını değiştirmiştir. Ancak bu deği- şimin her zaman olumlu özellikleriyle vurgulanması gerçeği yansıtmamaktadır. Sosyal medyada kullanıcıların birbirleriyle iletişimleri her zaman iyi niyet çerçevesinde gerçekleşmemektedir. Kasten ve isteyerek zarar vermeyi içeren her eylem şiddet olarak tanımlanmaktadır ve çevrimiçi ortamda insanların teknolojiyle ilgili yollarla diğerlerini tehdit etmesi, aşağılaması, hakaret etmesi, şantaj yapması, kırıcı davranması gibi zarar verici her tür faaliyet çevrimiçi şiddet kapsamında ele alınmaktadır.
Sosyal Medya'da Şiddet: Sağduyunun Yitiminde Başkalık ve Kendilik Deneyimleri/HATİCE TURAN
Hannah Arendt'in Antik Yunan dünyasına referansla yaptığı kamusal ve özel alan ayrımı, modern dünyada önemini kaybetmiştir. Sağduyunun (sensus communis) oluştuğu ortam olan kamusal alanın ortadan kalkması ve kamusal ile özel alan arasındaki sınırların bulanıklaşması ile birlikte şiddet tezahür etmektedir. Sağduyunun ve onun ortamı kamusal alanın yokluğunun şiddetle bu ilişkisini takiben başkalık ve kendilik deneyimleri de sekteye uğramaktadır. Bu çalışmada Arendtçi anlamda sağduyu ile şiddetin ilişkisi ortaya konulduktan sonra bir sosyal medya ortamı olan Twitter'ın ne anlamda bir kamusal alan oluşturduğu ya da gerçekten oluşturup oluşturmadığı ortaya konulacak, ortaya çıkan durumun şiddetle ilişkisi incelenecek ve başkalık, kendilik ve öznellik deneyimlerinin imkânı sorgulamaya açılacaktır. Bunların ortaya konmasında özel olarak Twitter' daki sosyal linçlerin fenomenolojik bir araştırması yapılacaktır.
Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi
Son yıllarda ciddi Ģekilde geliĢme gösteren yeni medya araçları günümüz toplumlarının küreselleĢme sürecindeki itici gücü haline gelmiĢtir. Haber siteleri, bloglar, sosyal paylaĢım ağları gibi birçok yeni iletiĢim ortamı "yeni medya" olarak isimlendirilmektedir. AraĢtırmamızın da temel konusunu teĢkil eden sosyal paylaĢım ağları, bireylerarası, kültürlerarası ve toplumlararası iletiĢim ve etkileĢimi geleneksel medyaya oranla daha üst seviyeye taĢımıĢ ve aynı zamanda daha karmaĢık hale getirmiĢtir. Sosyal ağlar, insanlar arasında gerçekleĢen yüzyüze iletiĢimin ortaya çıkarttığı etkinin benzerini sanal ortamda da ortaya çıkartabilmektedir. KarĢılıklı etkileĢime olanak sağlayan sosyal ağlar aracılığıyla sunulan olanaklar bir gruba ait olma hissini verebilmektedir. Bu ağlarda yüzünü görmedikleri insanlarla dertleĢmek bazı kiĢilere daha kolay geldiği için derin iliĢkiler içerisine girebilmektedir. Bu sanal mecralar, günlük yaĢamı içerisinde kolay iletiĢim kuramayan bireylere bir çok kiĢiyle tanıĢma ve iletiĢim kurma imkanı sağlamaktadır. Ayrıca kendini ifade etmekte güçlük çeken, utangaç veya kendisine yeteri kadar güveni olmayan kiĢiler bile sanal ortamın verdiği rahatlıkla hayallerindeki kiĢi gibi davranabilmektedirler. Sosyal ağların sosyal ve ekonomik açıdan birçok faydasının olduğu tartıĢılmazdır. Fakat bunun yanında bu yeni mecranın ilkesiz, sınırsız ve özensiz bir Ģeklide kullanılması bazı istenmeyen durumların da ortaya çıkmasına neden olmuĢtur. Kullanıcılar sosyal ağlarda yaĢadıkları bazı deneyimler sonucunda psikolojik olarak bundan ciddi zararlar görmüĢ ve mağdur duruma düĢmüĢlerdir. YaĢanan bu mağduriyet kiĢilerin kaygı düzeylerini olumsuz yönde etkilemiĢ ve sosyal iliĢkilerinde güvene dayalı problemler yaĢamaya baĢlamıĢlardır. Konunun yukarda ifade edilen öneminden dolayı, sosyal ağlarda yaĢanan siber mağduriyet deneyimleri ve sosyal kaygı iliĢkisini belirleme amacı taĢıyan bir araĢtırma yapılmıĢtır. AraĢtırma betimsel araĢtırma türünde ve iliĢkisel tarama yöntemi ile gerçekleĢtirilmiĢtir. Bu yöntem içerisinde birincil verileri elde etme aracı olarak anket tekniği kullanılmıĢtır. Anketler anketörler aracılığıyla yüz yüze uygulanmıĢtır. AraĢtırmanın evrenini Selçuk Üniversitesinde 2017-2018 eğitim-öğretim yılında okuyan öğrenciler oluĢturmaktadır. Bu evren içerisinden araĢtırmacıların zaman ve maliyet kısıtları dikkate alınarak tesadüfi olmayan örnekleme yöntemlerinden kolayda örnekleme yöntemi kullanılmıĢ ve 500 örnek belirlenmiĢtir. Verilerin analizinde SPSS 20 istatistik programı kullanılmıĢtır. Cevaplayanların frekans dağılımları, demografik özellikleri incelenmiĢ, güvenilirlik testleri ve regresyon analizleri yapılmıĢtır.
Sosyal Medyanin Bi̇reyler Üzeri̇ndeki̇ Olumsuz Etki̇leri̇ne İli̇şki̇n Bi̇r Örnek: Si̇ber
The Journal of Academic Social Science Studies, 2015
Özet Günümüzde sosyal medya ortamlarında hesabı olan bireylerin çoğu kişisel bilgilerini ve gündelik hayatlarında yaşadıkları her türlü olayı bu hesaplarda tanıdıkları veya tanımadıkları birçok insan ile paylaşmaktadır. Bu paylaşımların dikkatli yapılmadığı durumlarda veya paylaşım içeriklerinde toplumsal hayata "aykırı" kabul edilebilecek öğeler yer aldığında, paylaşımı yapan birey hiç beklemediği tepkiler ile karşılaşabilmektedir. Sosyal medya bireylerin gerçek kimliklerini kullanmak zorunda olmadıkları bir platformdur. Bu nedenle bireyler arası etkileşim sürecinde "anon" olarak nitelendirilen, kimliği tamamen gizli kişiye dönüşebilmek mümkündür. Kimlikten bağımsız bir şekilde başkaları ile iletişim kurma isteği çeşitli nedenlerde izah edilebilir. Kimliği gizlemek kötü amaçla yapılmamış da olabilir fakat siber zorbalık olarak ifade edilen, sanal ortamda kimliğin gizlenerek insanların çeşitli şekillerde taciz edilmesi de bu yolla mümkündür. Siber zorbalık, bilgi ve iletişim teknolojileri kullanılarak bir bireye ya da bir gruba teknik ya da ilişkisel tarzda zarar verme davranışıdır. Siber taciz ise aslı olan ya da olmayan bir konuda sosyal medya ağları üzerinden kişilerin taciz ve tehdit edilerek rahatsız edilmesi veya bundan bir çıkar elde etmeye çalışma davranışıdır. Bu çalışmanın ilk bölümünde öncelikle siber zorbalık ve siber taciz kavramları incelenecek, tacizlerden korunma yöntemleri irdelenerek önerilerde bulunulacak ve sosyal medya ortamlarında geçtiğimiz dönemde yaşanan siber zorbalık vakalarından ve bu konuda Avrupa'da ve Amerika'da açılan davalardan örnekler verilecektir.
DergiPark (Istanbul University), 2022
ÖZ İletişim insanlığın en temel gereksinimlerinden bir tanesidir. Kitleler halinde yaşayan insan, iletişim kurarak enformasyon akışını sağlamaktadır. İletişim, teknolojinin gelişmesi ile birlikte enformasyonun büyük bir hız kazanmasına ve daha geniş kitlelere ulaşmasına neden olmaktadır. İletişimin bir diğer alanı olan siyasal iletişim, siyasi aktörler tarafından, kamuoyu ile kurulan, çalışmaların, ideolojilerin ve yapılan icraatlerin aktarıldığı bir iletişim türüdür. Siyasi aktörlerin, kamuoyu tarafından tanınması, gerçekleştirdikleri yeniliklerin aktarılması ve kamuoyunun bu süreç içerisinde arz ve taleplerinin değerlendirilmesi oldukça önemlidir. Konvansiyonel medya adı verilen geleneksel medya; gazete, televizyon, radyo gibi araçlar aracılığı ile iletişimi kolaylaştırmaktadır. Bu kolaylık siyasal iletişimin medya aracılığıyla bireylere ulaşmasını sağlamaktadır. Teknolojinin giderek gelişmesi ile kitle iletişim araçlarının ve kullanımının yaygınlaşması sonucu yeni medya kavramı, geleneksel medyanın aksine daha özgür, tarafsız içeriklerin bulunduğu bir ortam olarak ortaya çıkmaktadır. Siyasal aktörler, sosyal medyayı aktif kullanarak yeni nesillere kolaylıkla ulaşabilmektedir. Siyasal aktörler, kamuoyu yoklaması yapabilmekte, halk ile doğrudan iletişime geçebilmektedir. Bu durum temsili demokrasiden, doğrudan demokrasiye geçilmesini sağlamaktadır. Günümüzde siyasal iletişim sosyal medya aracılığıyla da gerçekleştirilmektedir. Araştırmanın amacı; Twitter'ın siyasal iletişim bağlamında analizini yapmaktır. Önemli bir sosyal medya aracı olan Twitter, günümüzde siyaset alanında önemli bir yer taşımaktadır. Twitter'ın, siyasal iletişim açısından kullanımı araştırılarak, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer'in kendi Twitter hesabı üzerinden, İzmir'de 30.10.2020 tarihinde meydana gelen deprem hakkında attığı tweetler incelenmektedir. Tweetlerin söylem analizinde Van Dijk'inTwitter'a uyarlanmış ESA söylem analizi yöntemi kullanılmaktadır. Araştırmada Tunç Soyer'in kısa bir süre içerisinde depremzedeler için topladığı yardım, siyasal iletişimin Twitter üzerinden etkili bir şekilde gerçekleştirmesinin başarılı bir örneğini oluşturmaktadır.