Continuous Creation Criticism in Hanafi -Maturidite Scholar Shams al-dīn al-Samarqandi (original) (raw)
Related papers
Shams al-Dīn al-Samarqandī’s Theological Views in the Context of his work al-Anwāru al-ilāhiyya
Eskiyeni, 2023
Since its emergence, kalām (theology), which has developed by renewing itself according to current discussion topics, has aimed to produce solutions for many theological problems that have emerged during its development. In line with this aim, many scholars from the early periods of Islam have written extensive or summarized works dealing with all or some of the problems of faith. The method called "philosophical kalām", which developed after Fakhr al-Dīn al-Rāzī and discussed the problems within the philosophical tradition from a religious point of view, also emerged for this purpose. Although this method was originally initiated by Ash‘arite theologians, it was later adopted and continued by Māturīdī theologians. Shams al-Dīn al-Samarqandī was among the Māturīdī theologians who composed works according to this new method. Samarqandī wrote three basic theological texts according to this method. These are his al-Sahāif al-ilāhiyya, al-Anwār al-Ilāhiyya, and al-Mu‘takadāt. The latter two works differ from the former and from other post-Rāzī theological texts in their content. These two works, which examine the basic concepts and issues of logic, debate, and theology, have an original systematic. In addition, in the work, al-Samarqandī put forward his own views on many issues such as the definition of the concept of existence, divine attributes, tawhīd (unity), name-definite (ism-musammā), the issue of beshā’ir al-nubuwwa (indications of prophethood), the increase and decrease of faith, the husn-qubh (good-evil) and tafdīl (the primacy of the first generations). For example, in the division of divine attributes, he differs from the Māturīdī school by preferring a different division in the form of essential (haqīqī) and secondary (idāfī) attributes. Again, for example, it can be mentioned in this context that he prefers goodness and evil to be zātī (intrinsic), wasfī (qualitative) or i‘tibārī (relative) in the matter of husn and qubh, and that he adopts a different opinion than the general opinion in the matter of tafdīl. This study aims to identify and analyze Samarqandī’s original theological evaluations in his work al-Anwār. However, for this purpose, not only Samarqandī's al-Anwār, but also his other theological works and the texts written by pre-Samarqandī theologians were consulted.
Ibrāhīm Al-Kūrānī’s Ideas on Created Power and Abd Al-Ghanī Nābulusī’s Criticisms
Istanbul University - DergiPark, 2018
Öz: İbrâhim el-Kûrânî, kelâm ve tasavvuf geleneğinin XVII. yüzyıldaki önemli isimlerindendir. Kûrânî'nin kelâm, tasavvuf ve hadis gibi alanlarda telif ettiği risaleler, kendisi hayattayken İslam dünyasının farklı bölgelerinde yaşayan âlimlere ulaşmış ve bunlardan bazılarının tenkidine konu olmuştur. Bu anlamda Kûrânî'nin entelektüel çevrelerin en çok dikkatini çeken eseri Meslekü's-sedâd risalesidir. Gerek kelâm gerekse tasavvuf çevrelerinden bu risaleye yönelik birçok tenkit metninin kaleme alınması üzerine Kûrânî de görüşlerini açıklamak ve kendisine yöneltilen eleştirilere cevap vermek için İmdâdü zevi'l-isti'dâd ve Şevâriku'l-envâr risalelerini yazmıştır. Kûrânî'nin ilk telif ettiği metin olan Meslekü's-sedâd'da vahdet-i vücûd geleneğinin âlem tasavvuru ile kelâm düşüncesindeki insan fiillerine dair görüşleri telif etme çabası söz konusu dönemde yazılan risalelerdeki tartışmaların nirengi noktasını oluşturur. Bu bağlamda Kûrânî'nin söz konusu risaledeki görüşlerinin değerlendirilmesi ve ona yöneltilen eleştirilere işaret edilmesi, XVII. yüzyıl düşünce dünyasını anlamak için önem arz eder. Bu amaca matuf olarak Kûrânî'nin Meslekü's-sedâd risalesi ve Nablusî'nin yönelttiği eleştiriler merkeze alınmak suretiyle söz konusu dönemdeki ilmî hareketlilik ve âlimlerin birbiriyle etkileşimine dair genel bir çerçeve sunulmaya çalışılacaktır.
Criticism of Wāhhabism in Jamīl Sidqī al-Zahāwī’s al-Fajr al-Sādiq
Eskiyeni, 2023
Wāhhabism, which emerged in the mid-18th century, is a movement that draws attention with its reactivity in Islamic thought. The views of its founder, Muḥammad b. ‘Abd al-Wahhāb, were built to deny the centuries-old religious understanding of the Muslim community, based on a bida‘-centered thought. In this direction, Wahhābism has transformed the elimination of institutions and structures that it regards as signs of disbelief into a structural character. This study examines the critical treatise on Wahhābism by the Iraqi poet Jamīl Sidqī al-Zahāwī (d. 1936), who was disturbed by its activities in Iraq. Zahāwī wrote al-Fajr al-Sādiq to reveal the historical origins of Wahhabism and criticise its political and religious activities, and tried to explain the unknown aspects of this religious movement. The work, in terms of its content, has examined the issues that occupy the agenda of Muslim society such as shirk (polytheism), bida‘ (heretical innovation), tawassul (request), and takfir (excommunication). The work, which is a refutation, draws attention as an important source in scholarly studies on Wahhā- bism in terms of its content. In this study, the theoretical and historical criticism put forward by Zahāwī will be tried to be revealed by using the textual analysis method. According to Zahāwī, Wahhabism is a movement instrumentalised for political rather than religious pur- poses. The sociological basis of this structure, which is based on Khārijite thought, is based on tribalism and contains reactionism against the other.
The approach of Shams al-Dīn al-Samarqandī on the problem of divine attributes
2019
İlahi sıfatlar, tevhit kavramının merkezinde yer alması dolayısıyla her bir âlimin ilgisini çeken bir konu olmuştur. Özellikle sıfatzât ilişkisi çerçevesinde süregelen tartışmalar konuyu daha ilgi çekici hale getirmiştir. Allah‟ın sıfatları konusunu kendi döneminde tartışan isimlerden birisi de Şemsüddîn es-Semerkandî‟dir (ö. 722/1322). Bu makalede temel amacımız, Şemsüddîn esSemerkandî‟nin Allah‟a yüklediği sıfatların neler olduğunu ve ilahi sıfatlar tasnifinin İslam düşüncesindeki yerini tespit etmek ve sıfatlarla ilgili ortaya çıkan problemlere nasıl bir yaklaşım geliştirdiğini ortaya koymaktır. Bu nedenle betimsel nitelikli bu çalışmada doküman taraması yapılarak müellifin temel kelam eserleri çerçevesinde içerikler tahlil edilmeye çalışılacaktır. Semerkandî‟nin hemen her eserinde sıfatları tahlil ettiği ve tasnife tabi tuttuğu anlaşılmıştır. O sıfatları vucûdî ve ademî olmak üzere iki gruba ayırmıştır. Ayrıca vucûdî sıfatları da hakikî ve izâfî olarak ayrıma tabi tutmuştur. Ayr...
Zurqānī’s Ideas on the Compilation Process of Qur'ān in the the Context of Jam' al-Qur'ān
Journal of The Near East University Islamic Research Center, 2021
The process of compiling the Qur'ānic verses (jamʿ al-Qur'ān) between two covers into a single musḥaf, and hence reproducing copies whereof constitutes one of the most important stages in regard to both history and recitation (qirāʾāh) of Qur’an. From the earlier periods, it is possible to see individual works written on the subject as well as works that are produced within different fields of expertise such as hadīth, tafseer, qirāʾāt and history. This issue which has grabbed the attention of orientalists and was used as a manipulating tool against the Qur’an for so long, still stands to be contemporary too. Therefore, answering the question of the authenticity of the Quran by taking current questions and problems into consideration is both a necessity and begs for continuity. Zurqānī, who is among the authors of ‘ulūm al-Qur’ān of the modern period, has expressed opinions on the issue at stake. His work is attention-grabbing in the sense that it deals with the of compilati...
e-Makalat Mezhep Araştırmaları Dergisi, 2022
İsmâilîliğin 4./10. yüzyıl Horasan-Mâverâünnehir dâîlerinden Ebû Ya‘kub es-Sicistânî, (ö. 361/971'den sonra) Yeni Eflâtunculuğu mensubu olduğu mezhebin görüşlerine uyarlamıştır. Yeni Eflâtunculuğun ezelî âlem anlayışına karşı yoktan yaratmayı savunan İsmâilîliğin uzlaştırılma çabası, bir tür ara formülün ihdasını gerekli kılmaktadır. Bu uzlaştırma çabasının yanında, Tanrı'nın yaratılanlarla en alt seviyede ilişkilendirildiği aşırı tenzih anlayışı, Yeni Eflâtunculukta görülen Tanrı'nın varlığa illet sayılmasını da dışarıda bırakmaktadır. Tanrı'nın ilk illet olduğunu reddeden Sicistânî, Kur'an'da ifade edilen "ol" (كن) emrinden yola çıkarak Emr adını verdiği bir kavramın varlığa illet olduğunu dile getirmiş ve onu varlık ile Tanrı arasında bir vasıta addetmiştir. Varlık kategorisinin dışında kabul edilen Emr, "ol" emriyle aynı değildir. Bu çalışma Sicistani'nin Emr konusundaki görüşlerini, Plotinus'un sudûr teorisi bağlamında, karşılaştırmalı bir biçimde ele almaktadır. Emr teorisinin tanıtılmasını amaçlayan çalışmanın sonucunda Sicistânî'nin bu teoriyle, ezelî âlem düşüncesi ve yoktan yaratılışı bağdaştırmaya çalıştığı sonucuna varılmıştır. --- Abū Ya‘kūb al-Sijistānī (d. after 361/971), one of the 4th/10th century Ḵẖurāsān-Mā Warā’ al-Nahr dā‘īs of Ismā‘īlīsm adopted Neoplatonism to thoughts of the sect that he represented. The reconciliation effort of Ismā‘īlīsm, which asserts creatio ex nihilo against Neoplatonism's conception of the eternal world, necessitates the invention of an intermediate formula. In addition to this effort, the understanding of extreme tanzīh in which God is associated with the being at the lowest level also excludes the fact that God is the first cause of existence in Neoplatonism. Despite refusing that God is the first cause, Sijistānī figured a concept called "Amr" (Command) based on "be" (كن) expressed in the Ḳur’ān and regarded it as an intermediary between being and God. While "Amr" is considered outside the being, it's not also equal to "be" that was expressed. This study deals with Sijistānī's views on the "Amr" in the context of Plotinus' theory of emanation comparatively. As a result of the study aiming to introduce the theory of "Amr", it has been concluded that Sijistānī tried to reconcile the idea of the eternal world and creatio ex nihilo with this theory.
Tasavvuf Düşüncesinde Yaratma = Creation in Sufi Thought
Sûfî Araştırmaları (Dergi), 2018
Bir din olarak İslâm'ın zuhûruyla birlikte İslâm düşüncesi de ortaya çıkıp gelişmeye başlamış ve zamanla onu temsil eden düşünce ekolleri oluşmuştur. Kelam, İslâm Felsefesi ve Tasavvuf söz konusu bu düşüncenin başlıca mektepleri olarak kabul edilmiştir. Bu ekoller ele aldıkları konularda bazen ortak, bazen kendilerine mahsus bazen de kendi içinde farklı görüşlere sahip olmuşlardır. Dolayısıyla "varlık, Allah, âlem, insan, akıl, hayat, ölüm ve âhiret hayatı" gibi konular İslâm düşüncesinin en temel konuları arasında yer almıştır. Bunlardan biri de "yaratma"dır. Bir İslâm Düşünce ekolü olarak tasavvuf da yaratma konusu üzerinde durmuştur. Tasavvufî anlayışta yaratma konusunda diğer İslâm düşünce ekolleriyle ortak unsurlar yanında farklı ve kendine özgü görüşler de bulunmaktadır. Allah'ın aşkınlığına ve ezeliliğine, insan ve âlemin Allah tarafından sonradan ve yoktan yaratıldığına dair görüş başlangıçtan itibaren diğer düşünce ekolleri yanında tasavvufta da kabul görmüştür. Bunun yanında sonraki asırlarda tasavvuf çevrelerinde mutlak varlığın aşkın ve içkinliğine dayalı bir başka yaratma görüşü daha ortaya çıkmıştır. Buna göre varlık birdir. Varlığın mertebeleri vardır. Âlem, Varlığın isim ve sıfatlarının tecellisidir. Yaratma denilen şey Varlığın isim ve sıfatlarının şehadet âleminde zuhurudur. Bu çalışmada yaratma konusunda tasavvufun diğer İslâm düşüncesi ekolleriyle ortak ve farklı olan görüşleri üzerinde durulacak ve açıklanacaktır.
Hitit İlahiyat Dergisi
The issue of human actions is among the subjects that almost all scholarly and philosophical schools of thought focus on staidly. This issue is directly or indirectly related to many issues such as the morality of human actions, the fairness of juristic propositions, the reasonableness of religious responsibility, the possibility of causal explanation of God’s acts and judgments, whether there is a necessary and causal relationship between natural phenomena. The disciplines of kalām, philosophy and sufism in Islamic thought have examined the issue from their own peculiar perspectives and developed solutions to the problems related to the subject. Basically, two problems draw attention in the evaluation of all three disciplines on the subject. The first problem is the absoluteness and limitlessness of God’s attributes of knowledge, will and power. The second problem is whether a person has the power to affect the actualization of his act in order to demonstration the religious respon...
Anemon: Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
İslâm düşünce tarihinde özellikle kelâmcılar ile felâsife arasındaki en önemli tartışma başlıklarından biri yaratmanın ezelîliği, başka bir ifade ile âlemin ezelîliği meselesidir. Gazzâlî’nin (ö. 505/1111) Tehâfütü’l-felâsife’sin ilk mesele olarak ele alınan bu başlık, Mu‘tezilî kelâmcı İbnü’l-Melâhimî’nin (ö. 536/1141) Tuhfetü’l-mütekellimîn fi’r-red ‘ale’l-felâsife adlı eserinde de önemli başlıklardan birini teşkil eder. Filozofların reisi olarak gördüğü İbn Sînâ’yı (ö. 437/1038) hedef alan İbnü’l-Melâhimî, Gazzâlî’nin eleştirilerine kıyasla çok daha sert ve çok daha geniş kapsamlı eleştiriler yapmaktadır. Eserin ilk bölümünden itibaren hudûs kavramı, ilâhi zâtın tabiatı ve filozofların yaratma modeli olan sudûr sürecinin ilkleri ve işleyişi çerçevesinde değerlendirmeler yapar ve bu görüşlerin içerik analizine yer verilmektedir. Bu çalışmada İbnü’l-Melâhimî’nin çizdiği çerçeve ele alınacaktır. -------------- One of the most important debates between theologians and philosophers in the history of Islamic thought is the eternity of creation, in other words, the issue of the eternity of the world. This problem, which is considered as the first title of al-Ghazālī's (d.505/1111) Tahāfut al-Falāsifa, is also one of the important titles in Mu'tazilite theologian Ibn al-Malāḥimī’s (d. 536/1141) Tuḥfat al-Mutakallimīn fī l-Radd ʿalā l-Falāsifa. Ibn al-Melâhimî, who targets Ibn Sīnā (d. 437/1038), whom he regards as the leader of philosophers, makes much harsher and broader criticisms compared to the criticisms of al-Ghazālī. In the Tuḥfat al-Mutakallimīn, Ibn al-Malāḥimī deals with the issues of the eternity of creation and eternity of the world, as well as evaluating the evidences of the philosophers on this issue and discussing their criticism of the theologians' the “evidence of the hudûs”. In this study, the framework drawn by Ibnü'l-Melâhimî will be discussed.