Türkiye Macaristan İlişkileri (original) (raw)
Related papers
Türkiye'nin Terörizmle Mücadelesinde Algı Yönetimi: Zeytin Dalı Harekatı Örneği
Devletler ve insanlar için temel tehditlerden biri olan terörizm, küresel bir sorun olarak dünya gündeminde en çok tartışılan bir konu olmuştur. Dolayısıyla birçok araştırmacı, terörün nedenlerini, amaçlarını, etkilerini ve onunla mücadele etme yollarını anlamaya çalışmıştır. Terörizmle mücadelede sert güçten akıllı güce kadar çeşitli güç türleri, devletler tarafından uzun süredir ana strateji olarak kullanılmaktadır. Bununla birlikte, terörizmle mücadelede tek başına sert veya yumuşak güç kullanımının, terör sorununu etkin bir şekilde çözmede yetersiz kaldığı görülmektedir. Bu nedenle akıllı bir terörizmle mücadele politikası, askeri ve ekonomik gücün yanı sıra akıllı güç ve algı yönetimini de içermelidir. Çünkü terörizmle mücadelede haklı bir sebebe dayanmayan güç kullanımı, algı yönetimi ile meşru gösterilebileceği gibi, bunun tersi de mümkündür. Bu çalışmada, Zeytin Dalı Harekâtı (ZDH) bağlamında terörizmle mücadelede algı yönetiminin kullanımı tartışılmaktadır. Yöntem olarak, açık kaynak bilgileri, yerli ve yabancı haber siteleri, sosyal medya ve konuyla ilgili bilimsel literatürün eleştirel ve içerik analizi yapılmış ve yorumlanmıştır. Çalışma, sadece ZDH hakkındaki olumsuz algı yönetimi uygulamaları ile sınırlıdır. Bu amaçla, algı yönetimi ve terörizmle mücadelede güç kullanımı ilişkisi tartışılmıştır. Ardından ZDH öncesi, sırası ve sonrasındaki algı yönetimi uygulamalarına değinilmiştir. Son olarak ise, algı yönetimi ve terörizmle etkin mücadele açısından bazı öneriler sunulmuştur. Türkiye’nin terörizmle haklı mücadelesinde, algı yönetimi uygulamaları ile haksızmış gibi gösterilmesi bağlamında bu çalışmanın, Türkiye’nin terörizmle mücadelesinde etkin bir algı yönetimi yürütmesine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
2011
Eren Özer Özhan Çelebi ÖZ. Yapılan uluslararası araştırmalar Doğu Asyalı çocukların Amerikalı çocuklara göre matematikte daha başarılı olduklarını göstermektedir. Bu araştırmaların bazılarında Doğu Asya dillerinin çocuklarda matematiksel düşüncenin gelişimine özellikle onluk taban sistemi ve bilişsel sayı temsiline olan etkisini gösteren deliller bulunmaktadır. Bu nedenle dilin sayısal kavramları temsil etme özelliklerinin Doğu Asyalı öğrencilerin matematik başarısında önemli bir etken olabileceği ileri sürülmüştür. Bu çalışmanın amacı; dil özellikleri Batı dilleri ve Doğu Asya dilleri arasında olan Türkçenin bu açıdan etkisini araştırmaktır. Eğer ileri sürülen hipotez doğru ise Türk çocukları Batı ve Doğu Asya dillerini konuşan çocukların arasında bir performans göstermelidir. Bulgular Türk çocuklarının Batı dillerini konuşanlardan çok az daha iyi performans gösterdiklerini ancak Uzakdoğulu çocukların çok gerisinde olduklarını göstermektedir. Dilin matematik öğrenmede minimal bir etkiye sahip olabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca Türk öğrencilerin PISA ve TIMSS gibi çalışmalarda çok alt sıralarda oldukları da düşünüldüğünde dilin yanında başka etkenlerin daha baskın olabileceği ileri sürülebilir.
Fransa’Da Yabanci Di̇l Olarak Türkçe Öğreti̇mi̇n Kullanim Durumu Ve Ortamlari
Araştırma ve Deneyim Dergisi
2016 yılında Fransa’daki iki dilli çocukların menşe dili eğitimi için radikal bir eğitim düzenlemesi yapılmıştır. Bu düzenleme, iki dilli ve çok kültürlü eğitim sistemi olan ELCO’dan EILE eğitimine geçiştir. Bu düzenlemeye bağlı olarak Fransa’da iki dillerin Türkçe eğitimi EILE çerçevesinde ele alınmıştır. Öğrencilerin Türkçe öğrenme hikayesi incelenmiştir. Öğrencilerin aile ortamında Türkçeyle iletişim özelliklerini belirlemek amacıyla EILE sınıfları için uygun yaş ve sınıf düzeyinde olan iki dilli öğrencilerden veriler toplanmıştır. Bu verilere göre Türkçenin aile ortamında sıkça konuşulduğu belirlenmiştir. Daha sonra dört Türkçe dersi öğretmeni ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bu görüşmelerde EILE eğitiminde Türkçe öğretimi; birleştirilmiş sınıf, iki dillik ve öğretim hizmetleri kapsamında ele alınmıştır. Ulaşılan sonuçlara göre Türkçenin birleştirilmiş sınıflarda ve iki dillilere öğretimi çerçevesinde değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmeler sonucunda Türkçenin birleştirilmi...
Ankara Universitesi Egitim Bilimleri Fakultesi Dergisi, 2011
Eren Özer Özhan Çelebi ÖZ. Yapılan uluslararası araştırmalar Doğu Asyalı çocukların Amerikalı çocuklara göre matematikte daha başarılı olduklarını göstermektedir. Bu araştırmaların bazılarında Doğu Asya dillerinin çocuklarda matematiksel düşüncenin gelişimine özellikle onluk taban sistemi ve bilişsel sayı temsiline olan etkisini gösteren deliller bulunmaktadır. Bu nedenle dilin sayısal kavramları temsil etme özelliklerinin Doğu Asyalı öğrencilerin matematik başarısında önemli bir etken olabileceği ileri sürülmüştür. Bu çalışmanın amacı; dil özellikleri Batı dilleri ve Doğu Asya dilleri arasında olan Türkçenin bu açıdan etkisini araştırmaktır. Eğer ileri sürülen hipotez doğru ise Türk çocukları Batı ve Doğu Asya dillerini konuşan çocukların arasında bir performans göstermelidir. Bulgular Türk çocuklarının Batı dillerini konuşanlardan çok az daha iyi performans gösterdiklerini ancak Uzakdoğulu çocukların çok gerisinde olduklarını göstermektedir. Dilin matematik öğrenmede minimal bir etkiye sahip olabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca Türk öğrencilerin PISA ve TIMSS gibi çalışmalarda çok alt sıralarda oldukları da düşünüldüğünde dilin yanında başka etkenlerin daha baskın olabileceği ileri sürülebilir.
Türki̇ye’Deki̇ Suri̇yeli̇ Göçmenleri̇n Si̇yasi̇ Ve Hukuki̇ Durumu
Uluslararası Afro-Avrasya Araştırmaları Dergisi, 2018
Suriye'de Arap Baharı'nın etkisiyle başlayan olaylar iç savaşa dönüşmüştür. Bu iç savaştan kaçan ve can güvenliğini sağlamak isteyenler başta komşu ülkeler olmak üzere dünyanın pek çok ülkesine sığınmışlardır. Suriyeliler Türkiye'ye ilk kez 29 Nisan 2011'de gelmeye başlamış ve sayıları günümüzde yaklaşık 3,5 milyona ulaşmıştır. Hukuki olarak geçici koruma altına alınan Suriyeliler bu süreçte Türkiye'yi ekonomik, politik ve sosyal açıdan oldukça etkilemiştir. Başta temel ihtiyaçlar olmak üzere pek çok hizmet sunulmuş ve maddi olarak milyarlarca dolar harcama yapılmıştır. Ülke yardımseverliği ve insani normlara verdiği değerin yanı sıra dış politikasında benimsediği yumuşak güç yaklaşımıyla her zaman Suriyelilerin yanında olmuştur. Türkiye'nin bu davranışı uluslararası toplumda takdirle karşılanmış, bazı ülkelerle ilişkilerde iyileşme sağlanmış ve yardım sözleri verilmiştir. Fakat projeler ve fonlarla kısmen sağlanan yardımlar, uluslararası toplumun ilgisizliğiyle istenen seviyeye ulaşamamış ve Türkiye bu konuda yalnız bırakılmıştır.
Türkçe ve Japoncada Kanıtsallık
SÖYLEM Filoloji Dergisi, 2017
Sözcede ifade edilen bilginin kaynağının dilsel olarak işaretlenmesi olarak tanımlanan kanıtsallık kipliği, hem tipolojik açıdan hem de anlamsal kapsamı bakımından dilden dile farklılık göstermektedir. Bilginin kaynağının farklılık sunduğu çeşitli bağlamlarda kullanılan biçimleri belirlemek amacıyla Japonca ve Türkçe konuşurlarıyla gerçekleştirilen anketlerin çözümlemesi, bu iki dilde de kanıtsallığın işaretlendiğini göstermektedir. Bununla birlikte, hem tipolojik olarak hem de anlamsal kapsam bakımından kanıtsallığın bu iki dilde önemli farklılıklar gösterdiği ortaya çıkmaktadır. Tipolojik olarak, Türkçede farklı kategorilerinin sınırlı sayıdaki biçimbirimlerle (ø,-DI,-mIş,-mIştIr,-mIş olmalı) işaretlendiği kanıtsallık, gramatikalleşmiş olup büyük ölçüde zorunlu bir dilbilgisel kategori olarak karşımıza çıkmaktadır. Japoncada ise, kanıtsallığın gramatikalleşmediği, dolayısıyla çok daha fazla sayıdaki modal sözcük ve parçacıklarla işaretlendiği görülmektedir. Ayrıca aynı bağlam için önerilen biçimlerin çokluğu, bunların kullanımının seçimli olduğuna işaret etmektedir. Anlamsal bakımdan ise, geleneksel dilbilgisinin "görülen geçmiş"/ "duyulan geçmiş" ikilemesiyle sınırladığı kanıtsallığın, hem Türkçede hem de Japoncada çok daha kapsamlı olduğu ve bilginin kaynağıyla ilgili küçük ayrıntıların bile biçimsel değişikliğe yol açtığı anlaşılmaktadır.
Fransa'da ve Türkiye'de Kadın Hareketleri
Bu çalışma kapsamında kadınların Fransız ve Türk toplumlarındaki yeri ve konumu irdelenmektedir. Fransa kadınların haklarını elde edebilmek için büyük mücadeleler verdiği önemli ülkelerden biridir. Çalışma kapsamında, tarihsel süreç içerisinde Fransız toplumunda kadınların vermiş olduğu mücadeleleri irdeledikten sonra günümüz Fransız kadınlarının toplumsal konumları belirlenmeye çalışılacaktır. Bu bağlamda öncelikle tarihsel süreçte feminizm olgusu ele alınacaktır. Feminizm kadının toplumsal hak ve işlevlerinin geliştirilmesi için çabalayan düşünce akımı olarak betimlene bilir. Kadın hareketleri ve feminizm akımlarında görülen gelişmeler kadınların toplum içerisinde yüklendikleri geleneksel işlevlerin yeniden gözden geçirilmesine yol açmıştır. Kadınların ilk kitlesel eylemleri Fransa'da ortaya çıkmıştır. 1789 Fransız Devrimi'nde kadınlar da önemli işlevler üstlenmişlerdir. Kadınlar ilk kez olarak bu dönemde bilinçli bir biçimde hak arama savaşımı vermişlerdir. Devrimle birlikte ülkede yaygınlaşan eşitlik, kardeşlik, özgürlük kavramlarından onlar da yararlanmayı istemişlerdir. Ancak bu isteklerini gerçekleştirme olanağı onlara tanınmamıştır. Kadınların toplantı yapmaları, dernek kurmaları yasaklanmış, faaliyetteki kadın klüpleri kapatılmıştır. Fransa'da kadın hareketleri her zaman siyasetle iç içe olmuştur. Siyasetçilerin bir çoğu kadınların oylarını alabilmek amacıyla yukarıda belirtilen temel konularda vaatlerde bulunmuşlar ancak çoğu zaman bu sözlerini yerine getirmemişlerdir. Bu nedenle kadınlar arasında yaygın olan düşünce, kendi sorunlarını kendilerinin çözümlemeleri doğrultusundadır. Anahtar sözcükler: Kadın, özgürlük, hak.
ÇEVRE VE İNSAN HAKLARI TÜRKİYE ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
2020
Çevre bütün canlıların ortak evidir. Çevre var olmadan yaşamımızı sürdürebilmemiz mümkün değildir. Var olabilmemizin asgari koşulu çevrenin fiziksel ve biyolojik unsurlarının varlığıdır. Çünkü yaşamımızı devam ettirebilmemiz için gerekli olan tüm asgari ihtiyaçlarımızı doğadan karşılamaktayız. Doğa yaşamımızı sürdürebilmemiz için gerekli olan tüm ihtiyaç maddelerini karşılıksız bir şekilde tesis eden en değerli varlıktır. Doğa bize karşı oldukça cömert olmasına rağmen insanoğlunun doyumsuzluğu nedeniyle çevrenin fiziksel ve biyolojik unsurlarına sürekli zarar verilmektedir. Çevreye verdiğimiz zarar tüm canlıların yok olması riskini doğuran bir felakete doğru gitmektedir. Bu felaketin sorumlusu konumunda olan insanlar çevre kirliliğinden en çok etkilenen canlılardan bir tanesidir. Çevresel sorunlardan dolayı her yıl milyonlarca insan ölmekte, kanser gibi ciddi sağlık sorunlarına yakalanmakta, yaşam yerlerini terk etmek zorunda kalmakta, besin ve su gibi temel ihtiyaç maddelerine erişim sağlayamamaktadır. Oysaki bir insanın onurlu bir yaşam sürebilmesi için yaşam hakkı, mülkiyet hakkı su ve besin gibi temel ihtiyaç maddelerine erişim hakkı bölgesel ve uluslararası sözleşmeler tarafından temel insan hakları olarak kabul edilmekte ve korunmaktadır. Doğayı tahrip etmemiz nedeniyle ortaya çıkan çevresel kirlilik bireylerin onurlu bir yaşam sürebilmesi için sahip oldukları temel hak ve hürriyetlerin korunmasında en önemli engellerden bir tanesi olarak durmaktadır. Çünkü bizlerin sahip olduğu evrensel insan hakları çevre sorunlarından dolayı ihlal edilmektedir. Çevre sorunları ve insan hakları ilişkisi 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren uluslararası platformlarda sıkça tartışılmaya başlanmıştır. Birçok çevre ve insan hakları sözleşmesi çevre sorunları ve insan hakları ilişkisine yönelik düzenlemeler gerçekleştirmiştir. Fakat bu konu Türkiye’de yeterli ilgiyi görmemektedir. Türkiye’de çevre ve insan hakları ilişkisini ele alan detaylı bir akademik çalışma bulunmamaktadır. Akademik düzeyde yaşanan bu boşluk çevre ve insan hakları ilişkisi hakkında toplumsal bilincin gelişmesine de engel teşkil etmektedir. Sahip olduğumuz tüm insan hakları çevre sorunlarından dolayı risk altındadır. Onurlu bir yaşam sürebilmemiz için asgari bir koşul olan insan haklarının korunabilmesinde temiz çevrenin önemi maalesef anlaşılabilmiş değildir. Bu alanda toplumsal bilinci arttıracak akademik eserlere ihtiyaç duyulmaktadır. “Çevre Ve İnsan Hakları: Türkiye Üzerine Bir Araştırma” başlıklı kitap bu ihtiyacı gidermek amacıyla ele alınmıştır Türkiye’de çevre ve insan hakları ilişkisi inceleyen ve aynı zamanda Türkiye’nin çevre ve insan hakları politikasını analiz eden en kapsamlı akademik kitaptır.
Türkçe'de Kalıp Anlatımlar: Türkçe Ulusal Derlemi'nden Görünümler
2016
Kalip anlatimlar yada sabit ifade dizileri (formuller) bir dilde en sik gozlenen bicimlerden olusur. Dildeki formullerin belirlenmesi; dilbilimi, yabanci dil ogrenimi, dogal dil isleme gibi pek cok alan icin faydalidir. Bir dildeki sabit ifade dizilerini belirleyebilmek icin en cok tercih edilen yontem bir derlem kullanmak ve derlemdeki dizilerin sayisini belirlemektir. Turkce’deki formuller ile ilgili az sayida calisma bulunmaktadir. Bu calismada, Tukce’de eklerde yer alan formul dizilerini Turkce Ulusal Derlemi’ni kullanarak, yazili ve sozlu Turkce’de en sik gorulen n’li bicimbirim dizilerinin sayisal dagilimini ortaya cikarmaya calismaktayiz. Tum sozcuk kategorileri icin en sik ek kombinasyonlari listelenmektedir. Sozlu Turkce’de yazili Turkce’ye gore daha kisa ek dizilerinin tercih edildigi, n’li bicimbirim dizilerinin uzunluklari arttikca yazili ve sozlu Turkce’de farkli formul dizilerinin kullanildigi gorulmektedir.