Harîrîzâde Mehmed Kemâleddin’in Rızâ Hakkında Görüşleri ve Belâ ve Musibetlere Yaklaşımı (original) (raw)
Related papers
Reşîd Rızâ’nın Müteşâbih Âyetlere Yaklaşımı
2014
Mutesâbih kavrami Islam dusunce tarihinin tartismali kavramlarindan biri olmustur. Bu kavram tefsir literaturunde de tartisilmistir. Mutesâbih kavramiyla ilgili farkli yaklasim ve yonelimler vardir. Bu yonelimlerin iki ana akimi Selef ve Halef ekolleridir. Selef ekolu mutesâbih lafizlarin yorumuna gitmezken, halef ekolu ise mutesâbihlerin yorumlanmasini esas alir. Butun bu tartismalarin kaynagi Âl-i Imran Suresi’nin 7. âyetidir. Iste bu makale kendisi icin Neo-Selefi tanimi yapilan, modern Islam dusuncesinin onde gelen isimlerinden Resid Rizâ’nin mutesâbihlere bakisini ortaya koymayi hedeflemektedir
Hasen B. Zi̇yâd’In Müsned’İnde Yer Alan Mürsel Ri̇vayetler
2021
Öz Hasen b. Ziyâd el-Lü'lüî, Hanefî mezhebinin beşinci büyük imamı ve Ebû Hanîfe'ye en uzun süre talebelik etmiş olan müctehid bir âlimdir. Aynı zamanda Ebû Hanîfe'nin on beş Müsned'inden birini rivayet edenler arasındadır. Fıkıhçı kimliğinin yanı sıra hadis sahasındaki bilgisi ve dönemin meşhur bazı muhaddislerine hocalık yapmış olması, onun hem fıkıh hem de hadis alanında çok yönlü bilgiye sahip olduğunu göstermektedir. Hakkında çeşitli cerhler yapılmakla birlikte bu cerhlerin çoğunlukla mezhep taassubundan kaynaklandığı görülmektedir. Bu makalede Hasen b. Ziyâd'ın Müsned'inde yer alan yirmi iki mürsel hadisin râvi ve sened yönünden incelenmesi, bu hadislerin sahih kaynaklardaki varlığı, inkıtâın hangi râvilerden kaynaklandığı, mürseli yapan râvinin sika olup olmadığı, hazfedilen râvinin kimliği ve güvenilirliği, sahih olarak gelen şâhid rivayetlerle desteklenip desteklenmediği ortaya konulmaya çalışılacaktır. Tüm bunlar yapılırken Hasen b. Ziyâd'ın Hanefî mezhebine mensup olması dolayısıyla Hanefîlerin mürsel hadislere bakış açısında hangi kriterleri esas aldığı, mürsel hadislerin sahih hadisler gibi kabul edilip edilemeyeceği ortaya konulmaya çalışılacaktır.
İslam tetkikleri dergisi, 2022
Avicenna's metaphysical comprehension of the distinction between essence and existence is not just a step towards grounding the necessary existent (i.e., God), but also has the intention of providing an explanation of the relation between the necessary and contingent existents and the createdness of the latter. Fakhr al-Dīn al-Rāzī's (d. 606/1210) critical reading of Avicenna (d. 428/1037) through the status of quiddity in itself, the causes of existence and essence, existentialism of things, and how related matters make the createdness of quiddity/essence is a problematic case in philosophical theology. If the createdness of contingent things is a non-controversial issue among all the schools of Islamic philosophy, kalam, and theosophy, the question of what makes this topic debatable becomes a starting point for analyzing the positions and arguments related to this discussion. Some scholars who've tackled the problem with regard to the meaning of create (ca´l) and quiddity (māhiya) contend that opposing views had arisen from the different meanings assigned to these terms. According to the viewpoints of these scholars, the debate is not philosophical in itself, but rather philological. According to some scholars, however, the problem should not be reduced to philological analyses as it has significant implications and is connected to important philosophical issues. If it wasn't, the assertion that it has only a philological nature would imply that the participants in the discussion had no idea what they were talking about and would mean that they maintained a sterile discussion. This article contains an evaluation of the Ottoman Hanafite-Māturidite scholar Hafīd al-Nithārī's (d. 1188/1774) treatise and critical edition on the createdness of quiddity in the previously mentioned context..
Harîmî’nin Kaside Şeklinde Bir Nasihatnamesi: Kasîde-i Levâyih-i Nesâyih
Mecmua, 2021
Klâsik Türk Edebiyatı tarihinde “Harîmî” mahlasını aldığı şuara tezkirelerinden öğrenilen beş şair vardır. Ancak nazireler mecmuası, silsile-name gibi edebî ve biyografik kaynaklardan bu mahlası kullandığı anlaşılan başka şairlerin bulunduğu bilinmektedir. 16. asır âlim, mutasavvıf ve şairlerinden Bosnalı Ali bin Mustafa (ö. 1598) da anılan mahlası seçmiş edebî şahsiyetlerden biridir. “Türbe Şeyhi” olarak tanınan Ali bin Mustafa’nın hayatı ve eserleri hakkında şuara tezkirelerinde bilgi bulunmamakta; Nev‘î-zâde Atâyî’nin Şekāyık Zeyli, Kâtib Çelebi’nin Fezleke’si gibi bazı biyografi ve tarih kitaplarında mâlûmat yer almaktadır. Son yıllarda yapılan ilmî çalışmalar, Bosnalı Ali bin Mustafa’nın Arapça telifleri yanında kırk hadis tercümeleri, nasihatname, mevlid, silsile-name vb. türde büyüklü-küçüklü birtakım Türkçe eserlerinin olduğunu göstermektedir. Bu makalede Harîmî’nin bazı eserlerini ihtiva eden Arap harfli yazma bir mecmuada mevcut Kasîde-i Levâyih- Nesâyih adlı kitapçığı ele...
Uluslararası Kemalpaşazâde (İbn Kemal) Sempozyumu Bildirileri, 2022
Osmanlı şeyhülislâmı Kemalpaşazâde (ö. 940/1534) velûd bir müellif olup kendi dönemindeki aktüel sorunları ele almak üzere çok sayıda ‘risale’ türü eser kaleme almıştır. Bu risalelerden birisi de ‘Risale fi medhi’s-sa’y ve zemmi’l-batâle’ isimli çalışmasıdır. Bu risale çalışıp kazanmanın hükmünü İslam’da tevekkül ve rızık anlayışları çerçevesinde ele alan; bu konudaki hatalı inanç ve yaklaşımları düzeltme amacı taşıyan öz bir metindir. Kemalpaşazâde bu risalesine çalışma ve rızık talebiyle ilgili naslara ve ulemanın görüşlerine yer vererek başlar. Rızık talebinin caizliği konusunda bir ihtilaf olmadığını ancak bazen farz olması konusunda görüş ayrılıkları olduğuna dikkat çeker. Geçinecek kadar çalışmanın farziyetiyle ilgili sunulan delillere değinerek, tasavvuf adıyla sunulan yanlış tevekkül anlayışlarını eleştirir. Bu amaçla tasavvuf büyüklerinin çalışmaya dair sözlerine yer verir. Çalışmanın insana verdiği faydalara ve tembelliğin ve aylaklığın zararlarına değinir. Rızkın Allah’a ait olması ve tevekkül anlayışı ile çalışmanın gerekliliği arasındaki bağlantıyı kurar. Bu konulardaki sahih ve dengeli yaklaşımı ortaya koyar. Kemalpaşazâde risalesinin sonunda kişinin namaz, oruç, hac, sadaka, kuran okuma gibi salih amellerini başkasına bağışlayıp bağışlayamayacağı ve bunun diğer kişiye fayda verip vermeyeceği konusuna da yer verir. Konuyu Necm suresi 53/39. ayet başta olmak üzere nassi ve akli deliller açısından ele alarak bu konuda olumlu sonuca ulaşır. Bu tebliğimizde Kemalpaşazâde’nin risalesinde ele aldığı konular özet olarak ortaya konulacak, sunduğu deliller incelenip naklettiği hadislerin sıhhati değerlendirilecek ve bu risalenin içerik ve yaklaşımı daha önce telif edilmiş Kitâbu’l-kesb ve benzeri eserlerden oluşan literatürle karşılaştırılacaktır. Böylece Kemalpaşazâde’nin çalışma ve gayret göstermeyle ilgili görüşleri aynı konuda oluşmuş literatür bağlamında ortaya konulmuş olacaktır. Anahtar Kavramlar: İslam Hukuku, Kemalpaşazâde, Çalışma, Tembellik, Tevekkül The Religious Ruling on Working in the Context of Rizq and Tawakkul: Analysis and Evaluation of Kemalpaşazâde’s Treatise ‘Risālah fi madh al-sa’y wa dzamm al-batālah’ Abstract The Ottoman sheikh al-Islam Kemalpaşazâde (d. 940/1534) was a prolific author and wrote many treatises to deal with the current problems of his time. One of these treatises is his work named 'Risālah fi madh al-sa’y wa dzamm al-batālah'. This treatise deals with the ruling on working and earning within the framework of the concepts of rizq and tawakkul in Islam. It is a concise text that aims to correct erroneous beliefs and approaches on this subject. Kemalpaşazâde begins his treatise by mentioning the texts and the views of the ulema regarding the obligation to work. He draws attention to the fact that there is no disagreement about the permissibility of working for rizq, but that there are sometimes differences of opinion on whether it is a religious obligation (fard). He criticizes the false understanding of tawakkul presented under the name of Sufism by referring to the evidence presented about the presumption of working hard to make a living. For this purpose, he quotes the words of Sufi masters about working. The treatise touches on the benefits of work and the harms of laziness and idleness. It establishes the connection between the fact that rizq is from Allah and the understanding of tawakkul and the necessity of working. It suggests a sound and balanced approach to these issues. At the end of the treatise, Kemalpaşazâde also mentions whether a person can donate his good deeds such as prayer, fasting, pilgrimage, charity or reading the Qur'an to someone else, and whether this will benefit the other person. He reaches a positive conclusion in this regard by considering textual and mental proofs including verses like 53/39 of Surah an-Najm. This paper deals with issues in Kemalpaşazâde’s treatise in an analytical way. The evidence he presented will be examined, the soundness of the hadiths he narrated will be evaluated, and the content and approach of this treatise will be compared with the previous literature consisting of Kitab al-Kasb by Muhammad al-Shaibani and similar works. Thus, Kemalpaşazâde's views on work and effort will be put forward in the context of the literature on the same subject. Keywords: Islamic Law, Kemalpaşazâde, Working, Laziness, Tawakkul
FAHREDDîN er-RÂZÎ’nin MÜZİK RİSALESİ
2016
Muzik alaninda yazilan kuramsal eserlerin kokleri insanin varligi kadar eskiye gitse de, bilinen ilk kuramsal calismalarin Yunan cografyasinda oldugu gorulmektedir. Islam cografyasinda ilime verilen onem nedeni ile Islam bilginleri, Yunanlilarin kuramsal eserlerini incelemisler, eksiklerini tamamlamislar hatta bahsetmedikleri konular hakkinda bilgiler vermislerdir. Islam oncesi ve sonrasinda yazilan kuramsal eserlerde en onemli kisinin Farabi oldugu dusunulmektedir. Cunku Farabi, kendisinden oncekilerin eksiklerini ve bahsetmedikleri konulari incelemis, kendisinden sonra gelenleri de onemli olcude etkilemistir. Fahreddin er-Râzi’nin risalesinde de bu etkiyi gormek mumkundur. Fahreddin er-Râzi, Câmiu’l-Ulum isimli eserinde altmis ilmi iceren bir eser yazdigini soylese de kirk ilim hakkinda aciklama yapmis ve her ilmi dokuz kisimda incelemistir. Muzik ilmi de dokuz kisimda ele alinmistir. Râzi, muzik ilmini yazarken etkilendigi Farabi, Ibn Sina ve Ibn Zeyle gibi kuramcilarin aciklamal...
Bir Bektaşi Şair Râşid Hakkında Bazı Tespitler ve Dîvânçesi
Turk Kulturu Ve Haci Bektas Veli-arastirma Dergisi, 2018
Bektâsi sairlerden biri olan Râsid Ali Efendi ile ilgili ilk bilgiyi Osmanli Muellifleri vermektedir. Daha sonra farkli kaynaklarda Râsid’e yer verildigi gorulmustur. Şair, Râsid ve Kemter mahlaslariyla siirler yazmistir. Birden cok mahlas kullanmasi ve bu mahlaslarin baska sairler tarafindan da kullanilmis olmasi, sairin hayati ve edebi kisiligi ile ilgili bilgi karisikligina sebep olmustur.Râsid’in tespit edilen tek eseri Divân’idir. Râsid Divân’inin oldukca hacimli oldugu iddia edilmistir. Ancak iddia edilen bu Divân’a bu calisma yapilirken maalesef ulasilmamistir. Eldeki tek Râsid Divâni nushasinda on alti gazel, yedi nefes, iki muhammes ve iki museddes yer almaktadir. Bu haliyle eser, kucuk bir divânce niteligindedir.Şiirlerinden Râsid’in Hz. Muhammed ve Hz. Ali’ye âsik biri oldugu anlasilmaktadir. Bunun yaninda Ehl-i Beyt’e ve ozellikle de Hz. Huseyin’e sairin ozel bir sevgisi vardir. Ayrica Râsid’de bir taraftan basta Bektâsilik olmak uzere Caferilik, Haydarilik ve Hurufiligi...
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi, 2018
Rashid Ali Efendi, a Bektashi poet, was first mentioned by the Ottoman Authors (Osmanlı Müellifleri). He wrote his poems under the pseudonyms of Rashid and Kemter which were also adopted by other poets in their poems. Using multiple pseudonyms and the adoptations of these names by other poets led to the confusion in Rashid’s life and his literary personality. The only identified work of Rashid is Diwan which is claimed to be a voluminous one. Unfortunately, it could not be accessed in this study. The availbale copy of Rashid’s Diwan includes sixteen ghazals, seven nafases (Bektashi poem), two muxammases, and two musaddases. This work can be considered as a small diwan (diwancha) with this nature. It is understood from Rashid’s poems, he was a poet in love with Prophet Hazrat Muhammad and Hazrat Ali. Besides, he was a poet having a special love to Hazrat Hussain and Ahl al-Bayt. It is also possible to find the traces of the Jafferism, Haydarism, Bektashism and Hurufism in Rashid’s works.This study aims to understand the detection of Rashid Ali Efendi’s Diwan as a text and its investigation from a literary perspective. For these purposes, the catalog of manuscript libraries were searched and the copy of manuscript (Rashid’s Diwan) was obtained. The poems in that copy and the poems are claimed to be belonging to Rashid’s poetry in the other special works were examined with the method of comparison, analysis, sampling and explanation. Keywords: Hz. Muhammad, Hz. Ali, Bektashism, Rashid Ali Efendi, Kemter, diwan, literature