İmâmi̇yye Şîasinin Önde Gelen Temsi̇lci̇leri̇nden Şeyh Müfîd’İn Tefsi̇r Yönü Üzeri̇ne (original) (raw)
Related papers
İmam Mâtürîdî’ye Göre Nübüvvet ve İspatında Erdemin Önemi
Amasya İlahiyat Dergisi
Kelâm ilminin ana konuları (usûl-i selâse) içinde yer alan nübüvvet, Allah ile beşer arasındaki iletişimde nirengi noktasıdır. Zira Allah’ın insana yönelik hitabı ontolojik farklılıktan dolayı doğrudan değil, insanlar arasından seçilen elçilerle dolaylı olarak gerçekleşmiştir. Böylelikle insanlar, hakkında bilgi sahi-bi ol(a)madıkları Tanrı’nın ve ahiretin varlığından peygamberlerin bildirme-siyle haberdar olmuşlardır. Dolayısıyla nübüvvetin hem gerekliliği hem de ispatı, esasen Tanrı ve ahiretin ispatından önceliklidir. Bu nedenle kelamcılar nübüvvetin ispatı hususunda birçok delil ve argümanlar ortaya koymuştur. Klasik kelâm eserlerinde nübüvveti ispat hususunda mütekellimlerin daha çok mucize delilini kullandıkları görülmektedir. Zira mucize, Allah’ın vahyine muhatap olan ve risâletle görevlendirilen birinin bu iddiasını kanıtlaması açı-sından önemli bir delildir. Bu bağlamda kelamcılar nezdinde mucize, nübüv-vet iddiasında bulunan birinin bu iddiasında gerçekten doğru mu yoksa s...
EVÂİLÜ’L‐MAKÂLÂT ADLI ESERİ BAĞLAMINDA ŞEYH MÜFÎD’İN İMAMET ANLAYIŞI
Shaikh al-Mufid, who owe’s his success mainly to the Buwayhi authority, is a key figure in the formation of speculative Shi’i theology. In his works, he tried to establish the creed on the basis of reasoning rather than literal understanding (Akhbari). In his work, Awa’il al-maqâlât, he followed this principal and analyzed his personal views in detail. On the problem of imamate which is the main theme of his works, he not only relied on traditions (akhbar) transmitted from the imams but also used rational methods. Keywords: Shaikh al-Mufid, Awa’il al-maqâlât, The İmâmete
KAVÂİD-İ FIKHİYYE BAĞLAMINDA SUYÛTİ’NİN EL-EŞBÂH VE’N-NEZÂİR İSİMLİ ESER
Akademik Platform İslami Araştırmalar Dergisi, 2022
Fıkıh ilminin olgunlaşmasıyla birlikte fıkhî miras, farklı bakış açılarıyla incelenmeye başlamıştır. Buna bağlı olarak da kavâid, fürûk, eşbâh ve'n-nezâir, tahrîcü'l-fürû 'ale'l-usûl, nevâzil, vâkıat gibi konuları ele alış tarzı, amaç ve işlevleri hem muhtevâ yönünden hem de teknik açıdan birbirinden farklı yazım türleri ortaya çıkmış ve zamanla kavâid düşüncesini ele alan zengin bir literatür meydana gelmiştir. Ortaya çıkan bu alt edebî türler, fıkıh ilminin dinamik yapısına işaret etmekle beraber, hükümlere ulaşmada büyük bir kolaylık sağlayarak fıkıh ilminin ilkesel yönünü göstermesi açısından büyük bir önemi haiz olduğu söylenebilir. Fer'î meseleler arasındaki benzerlik ve farklılıkları konu edinen eşbâh ve'n-nezâir ilmi de bu yazım türlerinden biridir. Fıkıh ilmi açısından Şâfiî fakihlerin öncülüğünde ortaya çıktığı bilinen "el-Eşbâh ve'n-Nezâir" isimli çalışmalar, kavâid düşüncesine yeni bir boyut kazandırarak fıkıh ilminin gelişimine katkı sunmuştur. Kavâid düşüncesine kazandırılan bu boyutun sınırlarını göstermesi açısından Celâleddin es-Suyuti'nin (v. 849-911/1445-1505) kaleme aldığı el-Eşbâh ve'n-nezâir isimli eserinin incelenmesi, son derece önemlidir. Bu çalışmada fıkıh ilmi açısından el-Eşbâh ve'n-nezâir geleneği hakkında özet bilgilere yer verilip Suyuti'nin eseri teknik ve muhteva açısından incelenecektir. Ardından Suyuti'nin eserinin kavâid düşüncesinde edindiği konum hakkında değerlendirmelerde bulunulacaktır.
2016
Özet 'İ'dâd-ı Kuvvet' yani 'güç hazırlama' konusu tarihi seyir içerisinde olduğu gibi Cumhuriyet döneminde de tartışılan önemli başlıklardan birisi olmuştur. Bu dönemde düşmana karşı güç hazırlama konusu, donanma gücü hazırlama özelinde, Mustafa Takî Efendi ve Mehmed Fahreddin Efendi arasında da tartışılmıştır. Güç hazırlama emrinin önemi, uygulanış şekli ve o günün şartları altında bu sorumluluğun kime ait olduğu gibi konularda taraflar arasında fikir ayrılıkları yaşanmıştır. Makalede, Osmanlının çöküşü ve Cumhuriyetin kuruluşu sürecinde tartışılan en hassas başlıklardan birisi olan güç hazırlama konusunu farklı bakış açılarıyla değerlendiren bu iki ismin konuya dair görüşlerine değinilmiştir. Çalışmada, tarafların güç hazırlama emrinin önemi ve hükmü konusunda aynı fikri paylaşmalarına rağmen emrin müslümanlar üzerine nasıl uygulanacağı noktasındaki farklı görüşleri üzerinde durulmuştur.
TEFSİR TARİHİNDE İLK REDDİYELER: ŞÂRİMSÂHÎ’NİN EL-ME’ÂHİZ ‘ALÂ MEFÂTÎHI’LGAYB’I ÜZERİNE
Bilimname, 2021
THE FIRST REFUTATIONS IN THE HISTORY OF TAFSĪR: ON SHĀRIMSĀḤĪ’S AL-MAʾĀKHIDH ʿALĀ MAFĀTĪḤ AL-GHAYB Written with a view to revealing opposing ideas and evidence, refutations (raddiyya) are among the most popular works in the history of Islamic thought. This genre, predominant in theology, fiqh and linguistic disciplines during the formation period of Islamic thought, has in time come to be also visible in other fields, such as tafsīr. This occurred as continuation of the critical approaches towards different views in tafsīr, which had existed since the early periods and manifested itself more with the emergence of sects pertaining to the religious practices and dogmas. In particular, the exegetical position based heavily on personal opinion (raʾy) and reasoning has brought along opposing ideas in tafsīr as well as refutations as a new genre. However, while the occurrence of the first refutations in Islamic culture dates back to the second century of Hijrah, the earliest known refutations in tafsīr seem to have appeared in the seventh century. The most famous work of the genre is al-Intiṣāf authored by Ibn al-Munayyir (d. 683/1284) to refute Muʿtazilite ideas held in the renowned exegesis al-Kashshāf by Jār Allāh al-Zamahksharī (d. 538/1144), to be prominent particularly after seventh Islamic century. This work was followed by al-Inṣāf written by ʿAlam al-Dīn al-ʿIrāqī (d. 704/1304) as a critique to Ibn al-Munayyir and yet another refutation against Zamahksharī, alTamyīz by ʿUmar al-Sakūnī (d. 717/1317). Among the refutations against alKashshāf is Taqī al-Dīn al-Subkī’s (d. 756/1355) Sabab al-inkifāf, in which he explains the reason why he stopped using al-Kashshāf in his classes after having taught it for many years in madrasas. A refutation of al-Bayḍāwī, al-Itḥāf by Muḥammad b. Yūsuf al-Dimashqī (d. 942/1536), which was modelled on the glosses on al-Bayḍāwī by Jalāl al-Dīn al-Suyūṭī (d. 911/1505), is also one of the well-known works of this literature… [The Extended Abstract is at the end of the article.]
İmam Rabbânî’Ni̇n Sûfîlere Yöneltti̇ği̇ Bazi Tenki̇dler
DergiPark (Istanbul University), 2018
Bu makalede İmam Rabbânî'nin sûfîlere yönelttiği bazı tenkitler ele alınmıştır. Öncelikle tenkidin kavramsal analizi yapılarak âyet ve hadislerde var olan muhtelif tenkit örnekleri zikredilmiş ve değerlendirilmiştir. Sûfîlerin otokritik faaliyetlerine değinilmiş, otokritiği ilk dönemden itibaren vazife olarak gördükleri ve önemsediklerinden bahsedilmiş, tasavvuf klasiklerinin telif sebeplerinde iç tenkit fikrinin etkisine dair örnekler sunulmuştur. Bu minvalde Serrâc et-Tûsî-"Lüm'a", Kelâbâzî-"et-Taarruf" ve Kuşeyrî-"er-Risale" örneklerine yer verilmiştir. Daha sonra sûfîlerin mahfûz oluşu Kur'ân'da geçen muhlas kavramı bağlamında değerlendirilmiş, sûfîleri tenkit imkânı İmam Rabbânî'nin "Mektûbat"ı esas alınarak konu edilmiştir. Rabbânî'nin sûfîlere şeriat-hakikat, bilgi kaynakları, rüya, keşf ve ilhâm, velâyet-nübüvvet, âlimlere ittibâ, sünnetleri terk edip bidatlere uyma ve muhtelif konulardaki tenkitleri incelenmiştir. Yer yer başka sûfîlerin de konulara dair benzer ve farklı fikirleri aktarılmıştır. Nihai olarak tenkit ameliyesinin sıhhati için öngörülen edep kurallarına değinilerek çalışma tamamlanmıştır.
SAHAFLAR ŞEYHİZÂDE MEHMED ES'AD EFENDİ'NİN EL-VİRDÜ'L-MÜFÎD FÎ ŞERHİ'T-TECVÎD İSİMLİ ESERİ
2. MEHMED ES'AD EFENDİ'NİN HAYATI 2.1. İsmi ve Unvanları XIX. asrın ünlü âlim ve şairlerinden, Sahaflar Şeyhizâde ismiyle tanınmış, kıymetli ilmî ve mülkî görevleri yerine getirmiş olan Mehmed Es'ad Efendi; şiirlerinde Es'ad mahlasını, çalışmaya konu olan eserinde ise Seyyid Hüseyin Hamdi ismini kullanmıştır. Kaynaklarda geçtiği üzere Es'ad Efendi, babasının Sahaflar şeyhi olması sebebiyle Sahaflar Şeyhizâde, 1 üstlenmiş olduğu görevlerden dolayı da Vak'a-nüvis, Nakîbü'l-eşrâf ve Ma'ârif Nâzırı gibi unvanlarla anılmıştır. 2 2.2. Doğum Yeri ve Tarihi Mehmed Es'ad Efendi, 18 Rebîülevvel 1204 (6 Aralık 1789) yılında İstanbul'da Ayasofya civarında bir evde doğmuştur. 3