Mehmet Serhat Yılmaz (original) (raw)
Related papers
Ahmethan Yılmaz TEİS (Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü) 2, 2019.pdf
Sosyoloji Divanı, 2022
Sosyal hareketler duyguların incelenmesine imkân tanıyan mükemmel bir laboratuvar gibidir. Bir grubun oluşması, grubun birbirine bağlılığı ve geleceği açısından duygular hayati rol oynamaktadır. Kalabalıkları rasyonel ya da irrasyonel birliktelikler olarak betimleyen sosyal hareket teorileri açıklamalarını ekseriyetle duygular üzerinden temellendirmişlerdir. Eski nesil sosyal hareketler kalabalıklar yaklaşımı, rasyonel tercih kuramı, kaynak seferberliği yaklaşımı ve siyasi fırsatlar teorisi başlıkları altında incelenmiştir. Bu yaklaşımlar kalabalık psikolojisi, rasyonalite, maddi kaynaklar ve politik fırsatlar gibi sosyal hareketlerin tek boyutuna odaklanırken, yeni sosyal hareketler paradigması bütünsel bakış açısıyla dikkat çekmektedir. Bu yaklaşımın yükselişiyle birlikte sosyal hareketleri kültürel bakış açısı yorumlayan ve duyguları merkeze alan bir eğilimin arttığı görülmektedir. Böylece rasyonalite ve duygunun birlikteliğiyle sosyal hareketlerin var olabileceği bir güzergahın inşa edildiği fark edilmektedir. Bu çalışmada da sosyal hareketler ve duygular birbirini dışlayan değil tamamlayan olgular olarak ele alınmaktadır. Ayrıca duygular, sosyal hareketleri başlatan ve sürdüren bir güç olarak betimlenmiştir. Buradan hareketle etkileşim ritüelleri ve müzik gibi kolektif uygulamalara önemli olgular olarak dikkat çekilmiştir. İkincil veri değerlendirmesi yönteminin benimsendiği çalışmada, sosyal hareketler ve duygulara odaklanan literatür irdelenmiş ve sentezlenmiştir. Yapılan incelemeler ve tartışmalar temelinde duygular ile sosyal hareketlerin sosyoloji biliminin merkezi temaları olduğu ve bu olguların birbirinden ayrılmayan bir bütünselliği ifade ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Duygular, kolektif coşku, ritüel, sosyal hareketler
sinecine: Sinema Araştırmaları Dergisi, 2019
Yazıya oturmadan bir başka genç kaybın ardından yazılanlara bakıyorum. Altyazı'nın 'Seyfi İçin...' başlıklı Haziran sayısı uzunca bir zamandır önümde duruyor. Yeterince güçlü ve hazır olduğumu hissettiğimde okumaya koyuluyorum. Duygusal savunma refleksi olarak yazılanlarla arama bir mesafe giriyor... Bir yazınsal tür olarak anma yazıları üzerine düşünüyorum. Türün konvansiyonlarını şekillendirmeye çalışıyorum kafamda. Yazılacaklar için bir egzersiz denemesi... Ama yine de en iyisi alışageldiğimiz yoldan gitmek... * 27 Agustos 2012 tarihinde Tallin'de yaptığım ve Serhan'a adadığım performans.
sabah ülkesi sayı 50 01 | 2017 122 KÜLTÜR I SANAT uku bulmuş bir vakayı anlatmak üzere kurgulanarak pay çıkarmak üzere idrakimize sunulan bir senaryo şu cümle ile başlar: "Bu hikâye tamamen hayal ürünüdür, çünkü tamamen gerçektir. " Âlemle anlatılan da, hayal oluşu bir gerçek, gerçekliği ise hayal olan, hayal ve gerçeğin iç içe geçtiği girift bir anlatıdır. İnsanın, dünyaya temas etmesiyle uykuya dalması ve uykuya dalışıyla içine alındığı hayal âleminin gerçekliğine uyanmak üzere anlatılan bir anlatıdır. Fakat âlemin içine yerleştirilmiş bu hakikat nüvesi açık açık, göstere göstere varlığına işaret etmez her zaman. Çoğu zaman varlığının gereğini yerine getirmekten öte bir özelliği olmayan basit bir işleyiş hâlinde iken mecaz olarak algılanabildiğinde bir gerçeğe işaret eder. Aleladelik içinde gören göz için beklemeye bırakılmıştır. Görülebildiğinde okunan ve okunabildiğinde anlaşılan, anlaşılması istenilen bu anlatısıdır âlemin. sabah ülkesi sayı 50 01 | 2017 123 KÜLTÜR I SANAT
TÜRKİYE’DE METAVERSE KONUSUNDA YAYIMLANAN AKADEMİK ÇALIŞMALARIN BİBLİYOMETRİK ANALİZİ, 2022
Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg, 2021 yılının sonlarına doğru şirketinin adını Meta olarak değiştirdiğini, dolayısıyla da Metaverse teknolojisi ile mümkün kılınan yeni bir sosyal etkileşim çağına girildiğini ilan etmesiyle birlikte, tüm dünyada Metaverse konusunda gerçekleştirilen akademik çalışmaların sayısı hızla artmıştır. Bu anlamda bu çalışmada, Türkiye’de Metaverse konusunda yayımlanan akademik çalışmaların profilini ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda Google Akademikte “Metaverse” anahtar kelimesi ile 2000-2022 yılları arasında arama yapılmış ve hakemli dergi, sempozyum/kongre ve kitap bölümünden oluşan 89 çalışmaya ulaşılmıştır. Bu çalışmalar daha sonra tarih, yazar sayısı, yazarların cinsiyeti, yayıncı, yayıncının tarandığı dizin, yayıncının bağlı olduğu disiplin, yayımların bağlı olduğu kurum, yayının konusu, anahtar kelimeler ve atıf değişkenleri bağlamında bibliyometrik analize tabi tutulmuştur. Bu anlamda çalışmaların tamamına yakınının 2022 senesinde, ağırlıklı olarak tek yazarlı ve erkek yazarlar tarafından gerçekleştirildiği, en çok çalışmanın Journal of Metaverse’de yayımlandığı, çalışmaların sırasıyla en çok disiplinler arası ve sosyal bilimlerde yayımlandığı, 16 çalışmanın doğrudan iletişim bilimleri dergisinde yayımlansa da yalnızca bir iletişim fakültesi dergisinde bir makalenin yayımlandığı, 74 derginin yalnızca 24’ünün Tr Dizin’de tarandığı, konuların ağırlıklı olarak reklamcılık, pazarlama, halkla ilişkiler ve satın alma ile Metaverse ilişkin kavramlar kaygılar, fırsatlar ve riskler üzerinde yoğunlaştığı, atıfların yarısından fazlasını 6 makalenin oluşturduğu ve Metaverse’den sonra en çok sanal dünya/evren/gerçeklik anahtar kelimesinin kullanıldığı bulgulanmıştır. Bu veriler ışığı altında çalışmanın sonunda, Metaverse çalışmalarının sayısının artırılması adına yol haritası çizilmiştir.
Raşit Küçük Hoca ve Konya | Coşkun Yılmaz
Bir asırdan biraz evvel 1917' de Dârüsselâm, Kudüs bizden ayrı düştü. Endülüs'ün acı ve hüzün yüklü hatıraları dururken, Türkistan, Hindistan daha soğumamışken gereken dersler alınamamış ve Kudüs de kaybedilmişti. Tarih tekerrür ettiği her derste daha ağır bedeller ödetiyordu. Ve Gazze. Sultan Kutuz'un önüne çıkan her şeyi ve her yeri yakıp yıkan Moğol istîlâsına 1260 tarihinde dur dediği Aynicâlût Savaşı'nın, canlı şahidi aziz topraklarda şimdi yeni bir Endülüs sergileniyor. Dünya sessiz, insanlık çaresiz; çağdaş Câlûtlar her zamankinden daha fütursuz. Dârülmülk Konya'nın üçüncü sayısı işte tam bu vahşetin tanıklığında vücut buldu. Dârülmülk'ten Dârüsselâm' a bir dua olsun diye… Bir dua olsun ki Kılıçarslanlar, Selahaddinler, Baybarslar… artık geç kalmasın. Ve bir dua da Mustafa Sabri Küçükaşcı hocamıza. İnanırız ki ne kadar yaşadığımız değil ne için yaşadığımız ve yaşadığımız sürede neler yapabildiğimiz hayatımızı anlamlı kılacaktır. Konya'nın mümtaz değeri aziz Küçükaşcı hocamız bunun en güzel örneklerinden birini sergileyerek Dâr-ı bekâ'ya azimet eyledi. Hepimize umudu, sabrı ve sevgiyi emanet ederek… Dârülmülk Konya bir kimlik olduğu kadar bir medeniyet hafızası olma hasbiliği ile huzurlarınıza çıkmaktadır. Bu itibarla üçüncü sayısında da hem kimliğimizin hem de medeniyetimizin hafızasından zengin ve farklı konularla koru harlandırmaya devam edecektir. Umulur ki bu kor tıpkı tarihte olduğu gibi gelecekte de nice mahzun ve mazlum gönüllerin yüreklerini ısıtacak, yeni baharlar muştulayacaktır.
A similar kind of relationship at the level of which the U.S.-Israel relations have reached today has almost never be seen in the history. The relationship between these two countries is called a "special relationship". In the international politics, there's a basic approach such as a State's setting its objective as protecting its own national benefits in foreign policy. However, when it comes to evaluating the relations with Israel, the fact that the U.S. doesn't take this approach into consideration is understood. The point at which the U.S. -Israel relations have reached is in a level that not only affects these two countries but also the world politics, the Middle Eastern region in particular. Therefore, the relationship between the U.S. and Israel deserves to be emphasized in terms of its level and the effect that it produces. Because, it has been seen that the dimension that has been reached by the historical course of the two countries became a burden not only to Israel's enemies but also to Israel's alliances and even to the U.S.
Anıl Yılmaz - Prof. Nejat Diyarbekirli (Vefeyat)
Cihannüma: Tarih ve Coğrafya Araştırmaları Dergisi, III/2, (Aralık 2017), 2017
Akademik dünyanın gelenekleri arasında, alanında önemli eserler bırakan birisinin vefatını, diğer akademisyenlere duyurmak ve hayatı ile ilgili birtakım bilinmeyenleri paylaşmak vardır. Bununla birlikte gelişen teknoloji, bilinmeyenleri ve mesafeleri ortadan kaldırdığı için, birinin vefatını paylaşmanın artık "bir haber niteliği taşımadığı" söylenebilir. Oysa genç kuşakların çoğu, bu insanları sadece makale ve kitaplarından tanıdığı için, nasıl kişilikleri olduğu ile ilgili bir fikir sahibi olamıyorlar. İşte bu yazılar, en azından böylesi bir konuyu aktarmaya fırsat tanımaktadırlar.
Abdurrahman Şeref Bey’in Kaleminden Ahmet Mithat
INGLOBE CONGRESS BOOK, 2018
Abdurrahman Şeref Bey’in Kaleminden Ahmet Mithat Özet 1. Giriş Modern edebiyatımızın ilk dönem sanatçılarından biri olan Ahmet Mithat Efendi, yazdıkları ve yaptıklarıyla hem edebiyat tarihimizde hem kültür hayatımızda adından sıkça bahsedilen bir sanatçıdır. Ortaya koyduğu yapıtlarıyla, yazma biçimindeki tercihleriyle ve siyasi duruşuyla yakın tarihimizin önemli simalarından bir olan sanatçı hakkında yazılanlar, bir edebiyatçının farklı dönemlerde nasıl farklı bir biçimde algılandığının açık örneklerini oluşturmaktadır. Döneminin atufetli beyefendisi olan Ahmet Mithat, dönemin padişahı olan Abdülhamit’e olan yakınlığından dolayı özellikle İttihat ve Terakki döneminde ağır eleştirilere uğramış, bu eleştirilerden bazılarında siyasi konumlanma ön planda tutularak sanatçının yaptığı hizmetler göz ardı edilmiştir. Bu yaklaşımın genel olarak cumhuriyet yıllarına kadar uzandığı görülmektedir. Ancak cumhuriyet yıllarından sonra sanatçı hakkında daha serinkanlı değerlendirmelerin ortaya konmaya başladığı görülmektedir. 2. Abdurrahman Şeref Bey’in Kaleminden Ahmet Mithat Bu çalışmada Osmanlı devletinin son vakanüvisi (resmi tarihçisi) olan Abdurrahman Şeref Bey’in, başkanı olduğu Tarih-i Osmani Encümeni’nin yayın organı olan Tarih-i Osmani Encümeni Mecmuası’nın 1 Şubat 1328’deki 18. sayısında yayımlanan Ahmet Mithat Efendi’ye dair makalesi, değişen koşulların edebi şahısların değerlendirilmesinde ne gibi etkilere yol açtığı sorusu eşliğinde değerlendirilmeye çalışılacaktır. Makalede yer alan bazı fikirlerin birbiriyle çelişmesi, siyasi bakışın edebiyat eleştirisini nasıl etkilediği hakkında fikirler vermektedir. Günümüz harflerine henüz aktarılmayan bu makaleden değişik alanlarda faydalanılabilmesi için ayrıca söz konusu makale çalışmanın sonuna ilave edilerek günümüzde yapılacak bilimsel çalışmaların istifadesine sunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Ahmet Mithat, Abdurrahman Şeref Efendi, Tarih-i Osmani Encümeni Mecmuası.