Fitobezoara Bağlı Mekanik Bağırsak Obstrüksiyonu: 3 Olgunun Sunumu (original) (raw)
Related papers
Gastrik Trikobezoar: Olgu Sunumu
Haseki Tıp Bülteni, 2013
Bezoar, yutulan yabancı cisim veya gıdaların sindirilemeyip beslenme yolunda oluşturduğu kitlelerdir. Belirti ve bulgular asemptomatik veya müphem olabilir. Bu yazıda halsizlik ve karın ağrısı şikayeti ile polikliniğe başvurup trikobezoar tanısı konulan 18 yaşında kadın hasta sunuldu.
İnce Bağırsak İskemi Reperfüzyon Hasarında Tirofibanın Etkilerinin İncelenmesi
Medical Journal of Western Black Sea, 2018
İntestinal iskemi reperfüzyon (İ/R) hasarı, çoğu uzak organ sistemini etkileyen ve yüksek morbidite ve mortalite ile ilişkili önemli klinik bir problemdir. Tirofiban; glikoprotein IIb/IIIa reseptör inhibitörüdür ve deneysel İ/R modellerinde koruyucu etkilerinin olduğu gösterilmiştir. Bu çalışmada amacımız tirofibanın intestinal İ/R hasarındaki olası etkilerini incelemektir. 24 adet Wistar Albino sıçan rasgele 3 gruba ayrıldı. Kontrol grubundaki (n=8) sıçanlara arter oklüzyonu yapılmadan yalnızca laparotomi uygulandı. İ/R grubundaki (n=8) sıçanların süperior mezenterik arterine 30 dk oklüzyon ve ardından 3 saat reperfüzyon uygulandı. İ/R+Tirofiban grubundaki (n=8) sıçanlara İ/R uygulandı ve reperfüzyon öncesi intravenöz 200 µg/kg tirofiban verildi. Deney sonunda sıçanların ileum dokuları alındı ve histopatolojik değişiklikler ile lipid peroksidasyon düzeyleri, indirgenmiş glutatyon (GSH) düzeyleri ve miyeloperoksidaz (MPO) aktivitesi değerlendirildi. İntestinal dokunun histopatolojik hasar skoru, MPO aktivitesi, malondialdehid (MDA) düzeyleri İ/R grubunda kontrol grubuna göre önemli bir artış gösterdi. GSH düzeyi İ/R grubunda kontrol grubuna göre düşük bulundu. Ancak, İ/R+Tirofiban grubu ile İ/R grubu karşılaştırıldığında tüm parametreler için herhangi bir istatistiksel fark saptanmadı. Sonuç olarak, tirofiban tedavisi İ/R nedenli intestinal hasarı azaltamadı veya önleyemedi.
Ağır Egzersiz Sonrası Gelişen Rabdomiyolize Bağlı Akut Böbrek Yetmezliği Olgu Sunumu
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi dergisi, 2014
Rabdomiyoliz kas hasarı sonrası oluşan bir tablodur. Travmatik ve travmatik olmayan sebepler bu klinik tabloyu oluşturmaktadır. Özellikle hipovolemi ve asidoz akut böbrek hasarına zemin hazırlamaktadır. Olgumuzda ağır egzersiz sonrası kas enzimleri artan [kreatinin fosfokinaz (CPK), laktat dehidrogenaz (LDH) ve aspartat aminotransferaz (AST) gibi] ve dehidrate kalan bir hastada gelişen rabdomiyolize bağlı akut renal yetmezlik sunulmuştur. Doğru tanı ve renal replasman tedavisi ile hastada olumlu yanıt gözlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Rabdomiyoliz. Egzersiz. Akut böbrek yetmezliği.
Fitobezoara sekonder gelişen ince barsak kapali perforasyonu: görüntüleme bulgulari
Small bowel perforation secondary to phytobezoars is a rare clinical entity, which is not well-documented in the radiological literature. Sonographic and computed tomography (CT) findings of a case of closed small bowel perforation secondary to phytobezoars in a patient with previous gastric surgery are presented. Both abdominal ultrasound and CT examinations revealed a collection containing air at the left lower quadrant as well as neighboring intraluminal masses suggestive of bezoars. We propose that appropriate CT examination is a very useful imaging modality for evaluating this kind of bowel perforation.
2005
Fascioliasis is a zoonotic disease caused by the trematode Fasciola hepatica, a liver fluke. Its usual hosts are sheep and cattle, in which it causes a disease of economic importance. Humans are accidental hosts who become infected after eating uncooked aquatic plants on which encysted organisms are present.The three patients described here in a review of the literature demonstrate the broad clinical and histopathological spectrum of fascioliasis.
Karaciğer ve Kolon Malignitesini Taklit Eden Fasiyoliyaz: Üç Olgu Sunumu
Journal of Inonu …, 2010
Fasiyoliyaz tüm dünyada birçok memeli türü konakçılarını enfekte eden zoonotik bir hastalıktır. Türkiye'yi de içine alan Uzak ve Orta Doğu'nun bazı bölümlerinde endemik olarak bildirilen insan fasiyoliyazı, nadir karşılaşılan bir parazitik enfeksiyondur. Parazitin ...
Bu in vitro çalışmada, klinikte yaygın olarak kullanılan cam iyonomer simanın, rezin modifiye cam iyonomer simanın ve poliasit modifiye kompozit rezinin gingival fibroblast ataşmanına etkisi araştırılmıştır. MTT[3,(4,5-dimethylthiazol-2-yl)-2,5diphenyltetrazoliumbromide] testi için, üç farklı dolgu materyali gingival fibroblast hücreleri ile 24 ve 72 saat süre ile inkübe edilmiştir. MTT test sonuçlarına göre, 24 saat sonunda poliasit modifiye rezin kompozit yüzeyinde fibroblast ataşmanının fazla olduğu ancak 72 saat sonunda fibroblast ataşmanın azaldığı belirlenmiştir (p<0,05). Yetmiş iki saat sonunda rezin modifiye cam iyonomer siman yüzeyindeki fibroblast ataşmanının diğer dolgu maddelerine göre anlamlı ölçüde düşük olduğu saptanmıştır. Tüm dolgu materyalleri 24 ve 72 saat sonunda kontrol (cam) grubu ile hücre proliferasyon yüzdeleri açısından karşılaştırıldığında farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu görülmüştür (p<0,05). Yaptığımız in vitro araştırma sonuçlarına ek olarak kimyasal yüzey analiz teknikleri, element salınımının ölçülmesi ve fiziksel yüzey karakterizasyonu ile mikroyapı ve pörözitenin incelenmesi dolgu materyallerinin biyolojik yanıtının daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir.
Çapraz Bağlama Pva Esasli Bi̇yobozunur Kompozi̇tleri̇n Mekani̇k Özelli̇kleri̇ Üzeri̇ne Etki̇si̇
2015
Kompozit malzemelerin uretiminde lignoselulozik esasli (odun unu, yillik bitkiler gibi) maddelerin takviye elemani olarak kullanilmasi ile biyolojik olarak bozunmayan sentetik polimerlerin dogada bozunma suresinin kisaltilmasi istenilmektedir. Bozunmayi artirmanin bir diger yolu ise biyolojik olarak bozuna bilen polilaktik asit (PLA), poli kaprolakton (PCL), polihidroksi butirat (PHB), polibutilen saksinit (PBS) ve polivinil alkol (PVA) gibi polimerler kullanmaktir. Son yillarda yapilan calismalarda hem lignoselulozik madde hem de biyozunur polimerler kullanilarak kompozitler calisilmaktadir. Bu calismada orman budama atigi unu takviyeli, melamin ile capraz baglanmis, polivinil alkol esasli kompozit malzemelerin uretimi gerceklesmistir. Uretimler cast (karistirma) yontemi kullanilarak elde edilmistir. Urettigimiz kompozitlerin mekanik ozellikleri belirlenmistir.
Nadir Görülen Bir Akut Mekanik İntestinal Obstrüksiyon Olgusu: İleoçekal Endometriozis
KTO Karatay Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 2020
Endometriozis, fonksiyonel endometriyal dokunun uterin kavite dışında bulunmasıdır ve premenopozal kadınlarda %15 gibi yüksek bir oranda görülebilmektedir. Ektopik endometrium dokusu en çok pelvik organlar, overler, douglas poşu, sakrouterin ligamentler, pelvik periton, rektovaginal septum ve serviksi tutmaktadır. Ekstrapelvik endometriozis en yaygın olarak gastrointestinal sistemde görülmesine karşın, karaciğer, akciğerler ve kalp zarı gibi uzak tutulum alanları da bildirilmiştir. Endometriozisden etkilenen sindirim sistemi organları sıklık sırasıyla, rektosigmoid alan (%70-90), ince bağırsaklar (%2-16), apendiks (% 3-18'i) ve çekumdur (% 2-5). Bağırsak endometriozisinin semptomları arasında karın ağrısı, kusma, ishal, kabızlık ve hematokezi yer alabilir. Biz de burada mekanik bağırsak tıkanıklığı ile tarafımıza başvuran ve çekumda ileoçekal valf üzerinde endometriozis tespit edilen 36 yaşında bir kadın hastayı sunuyoruz. Endometriozis İntestinal endometriozis Mekanik bağırsak tıkanıklığı İleus Makale Hakkında
Atipik Prezentasyonlu İki Çocukluk Çağı Brusellozis Olgusu-Olgu Sunumu
Brusellozis ülkemizde hala s›k görülmekte, zaman zaman seyrek görülen klinik bulgularla prezente olabilmektedir. Olgu 1: On yafl›nda erkek hasta halsizlik, kilo kayb›, difleti kanamas› nedeniyle klini¤imize baflvurdu. Fizik muayenesinde servikal bölgede lenfadenopati, hepatosplenomegali tespit edilen olgunun tam kan say›m›nda pansitopenisinin oldu¤u gözlendi. Kemik ili¤i aspirasyonu incelemesinde, kemik ili¤i elemanlar›n›n hiposellüler oldu¤u görüldü. Brusella aglütinasyon titresi 1:1280 olan olgunun kan kültüründe Brusella mellitensis üredi. Pansitopeninin brusellaya yönelik antibiyotik tedavisinden sonra düzeldi¤i gözlendi. Olgu 2: Dokuz yafl›ndaki k›z olgu acil servisimize birkaç gündür süren çarp›nt› nedeniyle baflvurdu. Kalp h›z› dakikada 136 say›lan olgunun elektrokardiyografisi sinüzal taflikardiyle uyumlu bulundu. Ekokardiyografik incelemesi tamamen normal olan olgunun öyküsünde son 1 ayd›r kilo kayb› ve kolay yorulma olmas› üzerine bak›lan brusella aglütinasyon titresi 1:1280 bulundu. Kan kültüründe mikroorganizma üremeyen olgunun brusella için bafllan›lan antiyoterapiye iyi yan›t verdi¤i, 1 hafta sonra kalp h›z›n›n normale döndü¤ü gözlendi. Tek bafl›na taflikardinin bulunmas› brusella hastal›¤› için daha önce bildirilmemifl erken bir bulgu olarak dikkatimizi çekmifltir. Tart›flma: Brusella pansitopeninin nadir nedenlerinden biridir; bu nedenle pansitopeninin ay›r›c› tan›s›nda akla getirilmelidir. Brusella kardiyovasküler sistemi tutabilen bir hastal›k olarak bilinse de daha önce tek bulgunun atefle ba¤l› olmayan taflikardi oldu-¤u ve tedaviyle taflikardinin geriledi¤i bir olgu bildirilmemifl olmas› olgumuzu ilginç k›l-maktad›r. (Güncel Pediatri 2010; 8: 39-43) Anahtar kelimeler: Brusellozis, pansitopeni, çocuk, taflikardi SUMMARY Introduction: Brucellozis is still a common infectious disease in our country and sometimes it may be presented with uncommon clinical manifestations. Case 1: A ten years old male was presented to our clinic with complaints of malaise, weight loss, petechia, and bleeding of gums. On physical examination cervical lymphadenopathy and hepatosplenomegaly had been detected and in complete blood count pancytopenia was found.admitted to our clinic. In bone marrow aspiration hypocellular bone marrow was seen. His Brucella agglutination test was positive at 1:1280 titer and the blood culture was positive for Brucella mellitensis. The pancytopenia was resolved after the antibiotherapy. Case 2: A nine-year-old female was referred to our clinic with tachycardia, who had the cardiac rate of 136/min. The electrocardiography showed sinusal tachycardia and echocardiography was normal, no endocarditis or pericarditis was present. She had complaints of fatigue and lassitude for the last month. Her brucella agglutination test was positive at 1:1280 titer and blood culture was negative. After antibiotherapy her symptoms regressed, cardiac rate decreased to 80-100/min. Isolated tachycardia may be the early manifestaion of brucellosis in children which has not been reported previously. Conclusion: Brucellosis is a rare cause of pancytopenia, it should be considered in differential diagnosis with pancytopenia of children. Brucellosis was known to be involved cardiovascular system, but tachycardia which was not due to fever as the only sign of disease has not been reported previously made our case very interesting.