İmparatorluğa Geçi̇ş Süreci̇nde Osmanli Deni̇zci̇li̇ği̇ (original) (raw)
Related papers
Osmanli Di̇plomasi̇si̇ Ve Geli̇şi̇m Süreci̇
2019
Savaşı da içermekle birlikte barışçıl yollarla uluslararası ilişkilerin yürütülmesi olarak tanımlanan diplomasi; farklı zamanlarda farklı şekilde uygulanarak kendi içinde bir gelişim süreci geçirmiştir. İnsanların ayrı gruplar halinde yaşamaya başladıkları dönemden günümüze kadar farklı şekillerde var olmuş, günümüzde önemli bir dış politika aracı ve kurumu olarak yerini almıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nda güç ve toprak kaybının yaşanmasıyla beraber fark edilmeye başlanan diplomasi, asıl gelişimini 19. yüzyıl gibi geç bir zamanda sağlamıştır. 19. yüzyılda Sırp İsyanı, Yunan İsyanı, Kavalalı Meselesi, Kırım Savaşı ve Osmanlı-Rus Savaşı gibi önemli olaylar cereyan etmiş, bu olaylar Osmanlı İmparatorluğu'nun zorlu bir diplomasi süreci geçirmesine sebep olmuştur. Reis ül-Küttablık, sürekli elçilikler ve Hariciye Nezareti'ne giden kurumsallaşma süreci 19. yüzyıl gibi geç bir döneme kadar uzadığından cereyan eden dış meselelerde başarılı bir diplomasi yürütülememiştir. Bu makalede öncelikle diplomasi kavramsal olarak verilmiş, daha sonra Osmanlı diplomasisinin gelişim süreci 19. yüzyıl ve 19. yüzyıl öncesi şeklinde karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır
Osmanli Nin Modernleşme Süreci̇nde Eği̇ti̇mi̇n Rolü
Modernizm, Batı Avrupa'nın ekonomik, sosyal ve siyasal değişme ve dönüşme sürecini anlatan bir kavramdır. Tarıma dayalı, geleneksel feodal yapıyı değiştiren modernizm süreci sonucunda, sanayi üretimine dayalı farklı bir toplum yapısı ortaya çıkmıştır. Batı'nın modernleşme sürecinin gelişmişlik ve kalkınmışlıkla sonuçlanması ise, onu Batı dışı toplumlar için bir model haline getirmiştir. Uzun bir süre Batı karşısında üstünlüğünü koruyan Osmanlı İmparatorluğunun toprak kaybetmeye ve Batı karşısında gerilemeye başlaması da Osmanlı'nın Batı'yı model alması ile sonuçlanmıştır. Osmanlının Batı'yı model olarak alması ilk önce askeri alanda söz konusu olsa da, zamanla diğer kurumlarda olduğu gibi eğitim alanında da gerçekleşmiştir. Bu durum zamanla Batı tarzı bir eğitim anlayışının benimsenmesine ve yerleşmesine neden olmuştur. Batı tarzı eğitim kurumlarının tamamen benimsenmesi ise Cumhuriyet'e geçişle birlikte olmuştur. Bu makalede Osmanlının modernleşme sürecinde ve Cumhuriyet döneminde eğitimin yeri ve rolünü tartışmaktadır.
Osmanli’Dan Cumhuri̇yet’E Celal Nuri̇’Ni̇n Düşüncesi̇nde Deği̇şen Batililaşma Olgusu
Avrasya uluslararası araştırmalar dergisi, 2019
Son dönem Osmanlı Ġmparatorluğu ve erken Cumhuriyet döneminin önemli düĢünürlerinden biri olan Celal Nuri, aynı zamanda gazeteci kimliği ile de, II. MeĢrutiyet sonrası BatılılaĢmadan yana olan, Batıcı düĢüncenin önde gelen temsilcileri arasında yer almaktadır. YaĢadığı dönemin toplumsal ve siyasal atmosferinden doğrudan etkilenen bir düĢünür olarak, gazeteciliğe baĢladığı 1909"dan itibaren, Osmanlı Ġmparatorluğu"nun gerileme ve çöküĢ sebepleri üzerine tespitlerde bulunmuĢ ve çözüm önerileri üretmiĢtir. Fikirlerini, Batıyı merkeze alan bir yaklaĢım içinden Ģekillendiren Celal Nuri, BatılılaĢmadan yana olan bu anlayıĢını Cumhuriyet"in ilanından sonra da devam ettirmiĢtir. Batı ve Avrupa medeniyetine yönelik bakıĢ açısında ve nasıl BatılılaĢmak gerektiği noktasında, Ģahit olduğu Balkan SavaĢı, I. Dünya SavaĢı, Osmanlı Ġmparatorluğu"nun yıkılması ve Türkiye Cumhuriyeti"nin inĢası gibi siyasal ve toplumsal köklü değiĢimler ise, Batıya yönelik bakıĢ açısında kimi zaman farklı konumlar almasını da beraberinde getirmiĢtir. Nitekim, Osmanlı"nın son döneminde BatılılaĢmadan yana olan düĢünürler arasında ortaya çıkan "Tam BatılılaĢma-Kısmı BatılılaĢma" tartıĢmalarının içinde, seçmeci BatılılaĢmadan yana olan bir düĢünür olarak öne çıkmaktadır. Osmanlı Ġmparatorluğu"nun çökmesi ve Cumhuriyet"in inĢası ile birlikte ise, bu yaklaĢımında bir kırılmanın olduğu görülmektedir. Bu bağlamda, çalıĢmada, Osmanlı"nın son döneminde Batıcı düĢünce geleneği içinde öne çıkan bir aydın ve gazeteci olarak, Celal Nuri"nin Batı ve Avrupa medeniyetine yönelik bakıĢ açısı ve düĢünceleri, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi ayrımı dikkate alınarak tartıĢılmaktadır.
Osmanli Devri̇ Deni̇zli̇’De Siğir Vebasi: Vebâ-Yi Bakarî
Belgi Dergisi, 2020
Sığır vebası, tarih boyunca hayvan hastalıkları arasında en önemli kayıplara sebebiyet vermiş hastalıkların başında gelmiştir. Büyükbaş hayvanlarda görülen bu hastalık virüs aracılığıyla hızlı bir biçimde genişleyerek çok sayıda hayvanın ölümüne neden olmuştur. Asya merkezli sığır vebası salgını ilk önce Avrupa'da etkili olmuş ve geniş çapta manda ile sığırın telef olmasına sebebiyet vermiştir. Bu durum Avrupa'da hayvan hastalıkları konusunda uzmanların yetişmesini amaçlayan veterinerlik okullarının kurulmasının önünü açmıştır. Ayrıca milletlerarası kongre ve toplantılar düzenlenerek salgının ortaya çıkma ve yayılma sebepleri hakkında görüşmeler yapılmıştır. Osmanlı Devleti'nde sığır vebası ise farklı dönemlerde etkili olmakla birlikte özellikle 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nın ardından Balkanlar üzerinden Anadolu'ya yayılmıştır. 19. yüzyılın son çeyreğinden itibaren Osmanlı coğrafyasının pek çok bölgesinde etkili olan veba salgını devletin ekonomisine ve hayvancılığına büyük darbe vurmuştur. Bu çalışmada, Denizli'de meydana gelen sığır vebası salgınları ve Osmanlı Devleti'nin salgınlara karşı aldığı koruyucu önlemler hakkında bilgi verilmesi amaçlanmaktadır.
Osmanli’Dan Cumhuri̇yet’E Geçi̇şte Modernleşmede Yaşanan Deği̇şi̇m Ve Sürekli̇li̇kler
İstanbul Ticaret Üniversitesi dergisi, 2022
Osmanlı modernleşme süreci, askeri alandaki zayıflıkların fark edilmesiyle devleti kurtarma temelinde bir araç olarak ortaya çıkmıştır. Askeri alanda başlayan reformlar, Tanzimat döneminde siyasal ve hukuki alanları kapsaması bakımından modern Türkiye'nin ortaya çıkmasında önemli bir aşamayı ifade eder. Tanzimat döneminden Meşrutiyet dönemlerine geçişle birlikte modernleşme çabaları padişahın ve devlet adamlarının bireysel etkisinden çıkarak; bu reformların Osmanlı aydın sınıfı tarafından talep edilmesi ile Osmanlı devletinde idari, siyasi ve toplumsal dönüşümleri beraberinde getirmiştir. Tanzimat ve Meşrutiyet dönemleri sürecinden, Cumhuriyet dönemine kadar olan süreçte reform hareketleri askeri, idari ve siyasi alanlarda gerçekleşmiştir. Cumhuriyet'in kuruluşu ile çağdaş esaslara dayalı bütünsel anlamda gerçekleşen ilk modernleşme hareketi meydana gelmiştir. Amaç: Çalışmanın amacı, Osmanlı modernleşme sürecinden Cumhuriyet dönemi çağdaşlaşma hareketine geçişte politik değişim ve toplumsal sürekliliklerin ifade edilmesidir. Yöntem: Çalışmanın amacı doğrultusunda yapılan literatür taraması ile Osmanlı-Türk modernleşme aşamaları karşılaştırmalı analiz çerçevesinde ele alınmıştır. Bulgular: Osmanlı-Türk modernleşme aşamaları kapsamında incelenen çalışmada, Osmanlı modernleşme sürecinden Cumhuriyet dönemi çağdaşlaşma hareketine geçişin bütünsel bir yaklaşımla değerlendirilmesi gerektiği görülmüştür. Bu doğrultuda çalışmada Osmanlı modernleşme sürecinin, modern Türkiye'nin kuruluşuna siyasal, idari ve toplumsal alanlardaki etkileri incelenmiş ve Osmanlı reform hareketlerinin bir taraftan Cumhuriyet dönemi çağdaşlaşma hareketini etkilerken bir taraftan da modern Türkiye Cumhuriyeti'ni ortaya çıkaran koşulları hazırlaması bakımından önemli bir politik süreci ifade ettiği saptanmıştır. Özgünlük: Osmanlı modernleşme süreci, modern Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu etkilemesi bakımından önemli bir araştırma alanına sahiptir. Bu çalışma, Osmanlı modernleşme aşamalarının ele alınarak, Cumhuriyet dönemine geçişte ve modern Türkiye Cumhuriyeti'nin ortaya çıkışındaki etkilerinin değişim ve süreklilik bağlamında değerlendirilmesi açısından literatüre katkıda bulunacaktır.
Osmanlidan Cumhuri̇yete Demi̇ryollari Poli̇ti̇kalari
2019
Demiryollari, sanayi devriminin en onemli teknolojik gelismesi olarak kabul edilmektedir. XIX. yuzyila girerken, ekonomik gelisimini sosyal gelisim ile dengeli bir sekilde goturen devletler yeterli sermaye birikimlerini saglayip merkez ulkeler konumuna yukselmislerdir. Biriken asiri sermaye ve uretim fazlasi icin yeni pazarlara duyulan ihtiyac ve bu pazarlara arzulanan guvenli ve suratli ulasim gereksinimi, demiryollari teknolojilerinin gelistirilmesiyle buyuk oranda giderilmistir. Osmanli Devleti orneginde oldugu gibi, merkez ulkelerinin disinda kalan cevre ulkeler de ise, demiryolu teknolojisi talebi merkez ulkelerinin ekonomik ve askeri stratejik projeleri uzerinde sekillenmistir. Osmanli Devleti, yonetimi altindaki topraklarda demiryolu aglarini gelistirmek icin buyuk gayret sarf etmis, onemli basarilara imza atilmasina ragmen milli bir demiryolu politikasini gelistirmekte zorlanmistir. I. Dunya Savasi ve Milli Mucadele yillarinda Osmanli Devleti demiryollarinin projelendirme ve...
OSMANLI DÖNEMİNDE TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ
akademikbakis.org
Milliyetçilik anlayışları ve milli devlet modelleri, ülke ihtiyaçlarına göre kurgulanabilen normatif alanlardır. Her ülke kendi etnik ve kültürel yapısına ve özelliklerine göre, uygun bir milliyetçilik ve milli devlet modeli geliştirme şansına sahip olabilmektedir. Buna rağmen Türk milli devletinin karşı karşıya kaldığı ayrılıkçı hareketler, uygulanan Türk milliyetçiliğinin ve mili devlet yapısının uygun olup olmadığı noktasında tartışılmasına kapı açmaktadır. Bu yazıda, Osmanlı döneminde gelişen Türk milliyetçiliği fikirleri ve hareketleri ele alınmakta, farklı milliyetçilik yaklaşımlarına ışık tutulmaya çalışılmaktadır. Birçok milliyetçi aydının yanında Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura, iki farklı milliyetçilik anlayışını temsil eden iki önemli isim olarak öne çıkmaktadır. Gökalp'ın milliyetçilik anlayışı inanca ve kültüre dayanırken, Akçura soy birliğine ve dindışı bir yaklaşıma ağırlık vermektedir. İki aydın arasında önemli sorunlara kaynaklık ettiği anlaşılan bu görüş farklılıkları incelenmiş ve değerlendirilmeye çalışılmıştır. Gökalp ve Akçura yaklaşımları, Osmanlı sonrası dönemdeki fikir hareketlerine kaynaklık etmeleri bakımından da önemlidir.
Avrupa’Nin Deği̇şi̇mi̇ Karşisinda Osmanli İmparatorluğu Ve Mi̇lli̇ Burjuvazi̇ye Gi̇den Süreç
2020
Osmanli Imparatorlugu dunya tarihinde kendine ozel siyasi, iktisadi ve toplumsal yapisi ile dikkat ceken orneklerdendir. Osmanli Imparatorlugu’nun yaklasik 600 yil suren uzun hâkimiyet donemi icinde gecirdigi degisimleri tek bir yaklasimla ele almak, tarihi sinirli bir bakis acisi ile okumaktir. Bu baglamda Avrupa’nin Orta cag ve akabinde yasadigi devrimler sureci ile iktisadi ve siyasi degisiminin kismen Osmanli Imparatorlugu es etkilesimine dikkat cekmek onemlidir. Elbette Turkiye’de iktisadi siyasi ve sosyal tarih uzerine yapilan pek cok calisma mevcuttur. Ancak kismen de olsa farkli bir pencere acabilme acina bu calismada Avrupa’nin devrimler sureci ile es zamanli Osmanli Imparatorlugu’nda yasanan iktisadi degisimlerin ya da fikirlerin kisa bir incelemesini ortaya koymayi amacliyoruz. Bu baglamda calismanin bir anlamda milli burjuvazi yaratiminin da temellerine deginmesi soz konusudur.
Bosna’Nin Osmanli İdaresi̇ne Geçi̇şi̇nde Bogomi̇lli̇ği̇n Etki̇si̇
Tarih Okulu Dergisi, 2011
Bosna'nın tamamıyla fethi 15. Yüzyıl sonlarına dek sürmüştür. Ancak bu fethin ne şekilde gerçekleştiği halen tartışılan bir noktadır. Bu çalışmanın amacı tartışılan bu noktalardan Bogomillik meselesinin bu fetihteki rolüdür. Bogomil Bosnalıların, Kilise tarafından dışlanmaları sonrasında yaşadıkları yalnızlık ve sonrasında Osmanlı Devleti hakimiyeti altına girişlerinde bu mezhebin tesiri ortaya konmalıdır. Bu sayede Balkanların Osmanlı eline geçişinin de inanç unsurunun ortaya konması da mümkün olacaktır.
Osmanli’Dan Cumhuri̇yet’E Deni̇z Yollari Taşimaciliği Ve Nakli̇yati (1923-1932)
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2021
Osmanlı Devleti, zaman içerisinde giderek güç kaybetmiş ve bu kayba paralel olarak da her alanda her şeyin kontrolünü yabancılara kaptırmış bir devlet hâline gelmiştir. Bu alanlardan bir tanesi de deniz yolu nakliyatı ve taşımacılığıdır. Yaşanan savaşlar ve bu savaşlarda güvenliğin sağlanamaması nedeniyle birçok vasıtanın kaybedildiği görülmektedir. Bu kayıpların fazlalığı ve içinde bulunulan ekonomik sıkıntılar sebebiyle devlet bu alandaki yetkilerini özel şahıslara ve özellikle de gayrimüslimlere kaptırmıştır. Dış destekli olan gayrimüslimler de millî olmaktan uzak hain plan ve stratejilere yönelmiştir. Özellikle savaş yıllarında ihtiyaç duyulan bu alanda devlete türlü bahanelerle destek olunmamış, âdeta aleyhte birtakım çalışmalara girişmişlerdir. Genel olarak da nakliyenin uzun sürelere yayılması sağlanarak zararın artmasına yol açmıştır. Bu durum devletin yıkılışına kadar devam etmiştir. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti de bu durumdan olumsuz yönde etkilenmiş ve bir süre mevcut...