Milli Mücadele'de Türk -İngiliz Esir Değişimi (original) (raw)

İkinci Dünya Savaşı Sırasında Türkiye’de Gerçekleştirilen Esir Değişimlerinin Dönemin Basınında Sunumu

Tarih ve Gelecek Dergisi, 2018

Öz Bu çalışma, İkinci Dünya Savaşı'nın grupları Müttefik ve Mihver arasında başlatılan esir değişimi mü-zakereleri kapsamında özellikle Doğu Afrika'da yaralanan ve esir düşenlerle, fiziksel veya akıl sağlığını yiti-renlerin, kendi ülkelerine dönmeleri maksadıyla gerçekleştirilen esir değişimlerine odaklanmaktadır. Bu o-daklanma neticesinde çalışma, mezkûr dönemde Türkiye'nin Cenevre Sözleşmesi uyarınca, savaşın tarafsız devleti sıfatı ile kendi sularında gerçekleşmesine müsaade ettiği 1942 ve 1943 yıllarının muhtelif tarihlerinde yapılan 5 adet esir değişim programlamalarının kamuoyuna sunumunun tespitini amaçlamaktadır. Bu a-maç doğrultusunda, belge tarama metoduyla, dönemin basınında esir değişimine ilişkin çıkan haberlerde yer alan demeçler, değerlendirmeler, yorumlar ve devlet arşivlerinden ulaşılan belgeler üzerinden elde edilen bilgilerle, sürecin işleyişi aktarılmaktadır. Sonuçta anlaşılmaktadır ki, İngiliz ve İtalyan esirlerinin kendi ülkelerine dönmelerinde inisiyatif alan Türkiye, Kızılay Cemiyeti'nin İzmir ve Mersin Limanlarında esirlere ser-gilediği insani yardım faaliyetleri vasıtasıyla, hem kendisine yönelik bir takdirin kazanılmasını sağlanmış hem de meselenin uluslararası boyuta taşınmasında katkı sunmuştur. Çalışma esir değişimini dönemin basını üzerinden anlatmasıyla alan yazında benzerlerinden ayrılan bir özgünlüğü barındırmaktadır. The Appearance of Prisoner Exchange in Turkey in the Press during the World War II Period Abstract This study focuses on prisoner exchange; in the context of negotiations launched on prisoner exchange between the groups of World War II, Allied and Axis; in purpose of providing the prisoners to return to their home countries; especially, who have been injured and those who have lost their physical or mental health in East Africa. As a result of this focus, the study aims to determine the presentation of 5 prisoner exchange programs made on various dates of 1942 and 1943 to public; which Turkey; in accordance with the Geneva Convention as a neutral country, allowed to take place in its own waters in the period mentioned above. For this purpose, by using document scanning method; the statements, the assessments, the comments and the information which obtained from the documents reached from the state archive; which were in the news of the press of that period, about prisoner Exchange, the mechanism of the process is being stated. Consequently, it is understood that; by taking initiative to provide British and Italian prisoners to return to their countries, through the humanitarian activities for the prisoners, which carried out by the Red Crescent Society in Izmir and Mersin Ports; Turkey; not only achieved an appreciation for itself but also contributed to the internationalization of the issue. As the study put forth the prisoner exchange through the press of that period, it contains originality that differs from its counterparts in the literature. Keywords: World War II, Prisoner Exchange, Turkish Press, the Red Crescent

İngiliz Belgelerinde Milli Mücadele ve Vahdettin

ICOESS 2019 3. INTERNATIONAL CONGRESS OF EURASIAN SOCIAL SCIENCES 3. Uluslararası Avrasya Sosyal Bilimler Kongresi, 2019

Osmanlı Devleti’nin son padişahı olan Sultan VI. Mehmet Vahdettin tahta geçer geçmez çok ağır sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Kasım 1918’de İstanbul’un fiilen işgal edilmesinden sonra kurulan İngiliz Yüksek Komiserliği padişah ve İstanbul hükümetleriyle sıkı temaslarda bulunmuştur. İşgallere karşı ülkenin her yerinde başlayan yerel direnişler Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya geçmesiyle örgütlenerek siyasi ve askeri zemine oturtulmasından sonra Milli Mücadele iç ve dış düşmanlara karşı devam ederken Padişah Vahdettin’in konumu günümüze kadar çeşitli tartışmalara konu olmuştur. Vahdettin başından sonuna kadar Milli Mücadele karşıtı bir siyaset izlemiştir. Kendi düşüncesine göre saltanat makamının, dolayısıyla kendisinin tek kurtuluş yolu İngilizlere güven içinde tam teslimiyetten geçmekte olduğuna inanmıştır. İngilizler de bu dönemde siyasi ve askeri hükmü İstanbul’la sınırlarını aşamayan Vahdettin’in manevi nüfuzunu kullanmak istemişlerdir. Saltanat ve Halifeyi koruma adına din faktörünü yoğun şekilde kullanılarak halkı bağımsızlık mücadelesi aleyhinde kışkırtan fetvalar çıkarılmış, Milli Mücadele önderleri, padişah tarafından asi ilan edilerek idamlarına hükmedilmiştir. Vahdettin bu süreçte İstanbul'daki İngiliz Yüksek Komiserleri ile ilişkilerini hep iyi tutarak tahtını korumak için çabalamıştır. İngiliz Yüksek Komiserliği Türkiye’deki genel durum ve Vahdettin ile ilgili pek çok rapor tutmuştur. Bunlardan bazıları çok çarpıcı niteliktedir. Vahdettin’in İngilizlere olan aşırı güveni ve Milli Mücadele karşıtı tavrı, belgelere bütün yalınlığıyla yansımıştır. Belgelerin içeriğinden anlaşılana göre, Vahdettin’in Milli Mücadele karşıtı tavrı sadece İngilizlerin yaptığı baskı ile açıklanamayacak boyuttadır. Sonuç olarak Milli Mücadele’nin başarıya ulaşmasıyla hayatını tehlikede gören Sultan Vahdettin, kendi iradesi ve talebiyle İngilizlere sığınmış ve bir İngiliz gemisiyle Kasım 1922’de ülkeyi terk etmiştir. Bugün İngiltere Ulusal Arşivleri’nde ve İngiliz Dışişleri Arşivi’nde, Milli Mücadele ve Vahdettin ile ilgili çok sayıda belge vardır. Bu arşivlerde bulunan Milli Mücadele dönemiyle ilgili bazı belge ve raporlar Türkiye’de tarihçiler tarafından yayımlanmış olsa da, Vahdettin özelinde yeni belgelerle farklı bir değerlendirmeye ihtiyaç vardır. Bu çalışmanın amacı, Vahdettin ile ilgili İngiliz arşivlerinde yer alan belgeleri objektif ve tarafsız gözle ele almak ve bunu diğer kaynaklarla karşılaştırmaktır. Anahtar Kelimeler: Milli Mücadele, Kurtuluş Savaşı, Vahdettin, Mustafa Kemal, İngiltere

Mütareke Döneminde İngilizlerin Elindeki Türk Esirlerinin İadesi ve Ortaya Çıkan Sorunlar

Ankara Üniversitesi Türk İnkilap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, 2006

Osmanlı-İngiliz mücadelesinde karşılıklı olarak yüz binlerce esirin verildiği bir mücadeleydi. İrak, Suriye, Filistin ve Çanakkale cephelerinde yapılan muharebelerde İngiliz ordusu, yüz bin civarında Türk askerini esir etti. Bunların büyük kısmı savaş boyunca Mısır'daki kamplarda tutuldu. Savaşın bitmesine bağlı olarak Türk hükümeti esirlerin iadesi için girişimlerde bulundu. İngiliz hükümeti, öncelikle yaralı ve hasta esirleri gönderdi. Bunların sevkıyatını diğer esirlerin iadesi izleyecekti. Bu çalışmada Türk hükümetinin iade edilen esirlere yönelik hazırlıkları ve faaliyetleri konu edilmiştir.

Büyük Taarruz: Türk’ün İki Asırlık Makûs Talihini Değiştiren Muharebe

Toplumsal Tarih Dergisi, 2022

1697 Zenta yenilgisinden bu yana Türk ordusu kuşatıcı manevrayla bir zafer kazanmadı. Yakın dönemde Balkan Savaşları’ndan Kurtuluş Savaşı’na kadar girişilen manevraya dayanan bütün muharebeler yenilgiyle sonuçlandı. Sarıkamış en bilinen örnek iken Balkan Savaşları esnasında Kırkkilise, Lüleburgaz, Kumanova ve Manastır hep manevraların yenilgiyi getirdiği muharebelerdir. Bu durum doğal olarak Türk subaylarına ağır bir psikolojik baskı yaratmakta, morallerini ve kendilerine güvenlerini sarsmaktaydı. Bu yüzden Büyük Taarruz sadece Kurtuluş Savaşı’nı zaferle sona erdiren bir muharebe değil aynı zamanda Türk’ün makûs talihi değiştiren bir dönüm noktasıdır.

Avustralya Savaş Müzesindeki Esir Türk Sancakları

Günümüzde sancak denilince herkesin aklına ilk 57. Alay sancağı gelir. Hatta bu sancağımızın Çanakkale Savaşlarında esir edildiği iddia edilmektedir. Duyarlı birçok kişi tarafından, çok değişik teşebbüslerle bu sancağın ülkemize getirtilmesi için uğraşılmış ve imza kampanyası bile düzenlenmiştir. Peki, bu 57. Alay’ın sancağı gerçekten Çanakkale’de esir edilmiş midir? Edildiyse de bu sancak nerededir? Veya nerede, nasıl esir edilmiştir? Bu satırlarda tüm bunlara tüm bu sorulara çözüm bulmak istiyoruz.

Dengeler Değişirken * Milli Mücadele’de Türk-Fransız İlişkileri (1918-1922)

Fatih Selçuk , 2022

Milli Mücadele yılları, tarihimizin dönüm noktalarından biridir. Bu dönemin en belirgin özelliği, askeri alanda verilen mücadele ile siyasi alanda verilen mücadelenin iç içe geçmiş olmasıdır. Bu bakımdan dış ilişkiler, Milli Mücadele'nin kaderini doğrudan etkilemiştir. İngiltere ile birlikte Osmanlı Devleti'nin paylaşılmasında birincil rol oynayan Fransa, bu dönemin ana öznelerinden biri olmuştur. Bu sebeple Fransa'nın politikalarını anlamak, Milli Mücadele yıllarını anlamak açısından büyük önem taşımaktadır. Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin paylaşılmasına yönelik planlara imza atan Fransa'nın bölgeye yönelik siyaseti İngiltere ile olan rekabet, Anadolu'da ortaya çıkan direniş, İslam dünyasının tutumu, Bolşevizm tehlikesi ve doğuda kaybedilen Fransız nüfuzu gibi etkenler sebebiyle zaman içerisinde değişim geçirmeye başlamıştır. Bölgede değişen dengeleri erken bir tarihte görmeye başlayan Fransız yetkililer, Paris'teki siyasileri Anadolu'daki direniş ile ilgili olarak sıklıkla uyarmışlardır. Fransız basını da sahadaki gerçekliği kısa sürede kavrayarak hükümet üzerinde baskı kurmuştur. Fransız siyasilerin değişen dengeleri gözetmesi ise biraz zaman almıştır. Mustafa Kemal Paşa liderliğindeki direnişin artık önlemeyecek bir hale gelmesi, Sevr Antlaşması'na imza atan Fransız hükümetini kamuoyunun sesine kulak vermeye ve doğuya yönelik politikalarını gözden geçirmeye itmiştir. Elinizdeki kitap, Milli Mücadele döneminde değişen dengeler üzerinde temellenen Türk-Fransız ilişkilerini yeni bilgi ve belgeler ışığında ele almaktadır.

Kurtuluş Savaşı, Atatürk ve İngilizler (Ön Çalışma)

Bu çalışmamızda İngilizlerin Kurtuluş Savaşı’na ve onun lideri olan Mustafa Kemal Atatürk’e karşı düşmanca olan yaklaşımları ele alınacaktır. Çalışmamızın zaman aralığı Mondros Mütareke’sinden düzenli ordunun kuruluşuna kadar olan süredir. Bu süreci karşılaştırmalı olarak pek çok kaynaktan ele alırken bir yandan da saray hükümetleri ve Sultan Vahdettin’in tutumunu açıklamaya çalışacağız. Çalışmamız boyunca belittiğimiz her biliginin arkasını belge ile yahut muteber bir kaynak ile doldurmaya çalıştık. Belgeleri ağırlıklı olarak İngiliz istihbarat raporlarından seçmeye çalıştık. Bu sayede Türk tarafından kimi zamanlar yapılan propagandaya takılmayarak daha öz bir bilgi vermeyi amaçladık. Okuyacağınız çalışma, hazırlanmakta olan asıl çalışmamızın kısa bir özeti ve bir parçası niteliği taşımaktadır.