Köpeklerde Diş Kulak Yolu Ve Kulak Zarinin Ultrasonografi̇si̇ (original) (raw)

Kedilerde Üst Üriner Sistem Hastalıklarının Değerlendirilmesinde Doppler Ultrasonografinin Kullanılması

Van veterinary journal, 2023

ÖZ Doppler ultrasonografi ile böbrek hastalığından şüphelenilen kedi ve köpeklerde olası böbrek hastalıklarının teşhisine yönelik çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmada, kedilerde böbrek hastalıklarının erken tanısında Doppler ultrasonografinin kullanılabilirliğinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Doppler ultrasonografi erken tanı için böbrek hastalığı olan hayvanların ayırt edilebilirliğini veya farklılıklarını belirlemek için kullanıldı. Üriner sistem rahatsızlığı olduğu belirlenen 10 adet kedi ve herhangi bir rahatsızlığı olmayan sağlıklı olduğu tespit edilen 11 adet kedi olmak üzere toplam 21 adet farklı ırklarda kedi çalışmaya dahil edildi. Tüm kedilerin her iki böbreği ultrasonografik olarak incelenerek Doppler yardımıyla Renal Pulsative index (RPI) ve Renal Resistive index (RRI) değerleri belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmaya dahil edilen hayvanlar sakin mizaçlı oldukları için sedasyona gerek kalmadan muayeneler yapıldı. Klinik muayenelerinin ardından alınan kan örnekleri hemogram ve biyokimyasal testlere tabi tutuldu. Daha sonra ultrasonografik olarak böbrekler değerlendirilmiştir. Çalışmada Doppler sonrası elde edilen veriler kayıt altına alınarak hastalık ilişkisi kurulmaya çalışılmıştır. Sağlıklı kedilerde, sağ böbrek ve sol böbrek arasında RRI açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu. Sol böbrek için, RI, kronik böbrek ve akut böbrek hasarı olan hayvanlarda önemli ölçüde daha yüksekti (p<0.001). Kan biyokimya değerleri karşılaştırıldığında ise özellikle Kreatinin, BUN, ve BUN/CRE değerlerinin gruplar arasında anlamlı şekilde değişiklik gösterdiği belirlenmiştir. Her iki grupta da böbrekteki RI değeri üzerinde yaş veya cinsiyetin anlamlı bir etkisinin olmadığı gözlendi. Sonuç olarak böbrek hastalığı veya hasarı olan pet hayvanlarda RI değerleri değişkenlik gösterdiğinden taramalarda saptanan hem RI hem de PI değerlerinin erken dönemde değişikliklerin klinik olarak belirlenmesi ve akut böbrek yetmezliklerinde erken teşhis için faydalı olabileceği düşünülmüştür.

Köpeklerde pleural efüzyonun tanısal değerlendirilmesinde ultrasonografik ve torakoskopik yaklaşım

Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, 2015

Bu çalışmada, pleural efüzyon şekillenmiş olan köpeklerde, ultrasonografik (kalp dışı toraks ultrasonografsi, renkli doppler ekokardiografi ve abdominal ultrasonografi) ve torakoskopik tanı yönteminin pleural efüzyonun etiyolojisinin belirlenmesindeki rolü, etkinliği ve güvenirliliği değerlendirildi. İki yöntemin birbirleriyle olan tutarlılığı belirlendi Çalışmanın materyalini, veteriner fakültemiz ile özel veteriner kliniklerinden, radyodiagnostik ünitesine solunum şikayetiyle sevk edilen ve toraks grafisi ile pleural efüzyon tanısı konulan çeşitli ırk, yaş ve cinsiyette köpekler (n=8) oluşturdu. Pleural efüzyonun etiyolojisinin belirlenmesinde her iki tanı yönteminin birlikte kullanılması gerektiği, torakoskopinin non-invaziv bir tanı yöntemi olduğu ve tanıda kilit rol oynadığı kanısına varıldı. Anahtar sözcükler: Köpek, pleural efüzyon, torakoskopi, ultrasonografi. Ultrasonographic and thoracoscopic approaches for diagnostic evaluation of pleural effusion in dogs Summary: The purpose of this study was to evaluate the role, efficacy and safety of ultrasonographic and thoracoscopic method to determine the etiology of pleural effusion in dogs. It was compared to determine the consistency of the two methods. The present study was done on 8 dogs, with different breed, sex and age, suffering from respiratory problem sent for treatment to Ankara University radiodiagnostical unit from private clinics with veterinary faculty and identified pleural effusion by chest x-ray. It was concluded that thoracoscopy is non-invasive diagnostic method and plays a key role in diagnostic evaluation of pleural effusion. Both methods should be applied together for determine the etiology of pleural effusion in dogs.

Köpeklerde mide hastalıklarının klinik, radyografik ve ultrasonografik olarak değerlendirilmesi

2016

Bu calismada; Ankara Universitesi Veteriner Fakultesi Ic Hastaliklari Anabilim Dali ile Cerrahi Anabilim Dali Kucuk Hayvan Klinigi’nden ve ozel kliniklerden Cerrahi Anabilim Dali Radyodiagnostik Unitesi’ne sevk edilen cesitli yas, irk ve cinsiyetteki mide hastaligina sahip olan 20 kopegin klinik ve direkt radyografik muayene bulgularinin yani sira ultrasonografik muayene ile elde edilen bulgularinin birlikte degerlendirilmesi sonucunda 4 kopekte kronik gastritis, 2 kopekte gastrik kalsifikasyon, 2 kopekte gastrik ulserasyon, 11 kopekte midede yabanci cisim ve bir kopekte pilorus hipertrofisi belirlendi. Direkt radyografik muayenenin radyoopak yabanci cisimler disindaki durumlarda yetersiz kaldigi, bu nedenle ultrasonografik muayenenin mide hastaliklarinda diger tani yontemlerini destekleyici ve tamamlayici bir goruntuleme yontemi olarak rutinde kullanilmasinin faydali olacagi sonucuna varilmistir

Köpeklerde Peri̇odontal Hastaliklar

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, 2016

ÖZET Ülkemizde, hayvan sahiplerinin köpeklerinin aşı ve beslenme konularında hassas oldukları derecede ağız sağlığı ve hijyenine önem vermedikleri ve bu durumla ilgili veteriner hekim kontrollerine gitmedikleri dikkati çekmektedir. Ayrıca; köpeklerinin periodontal problemlerini ve kötü nefes kokularını normal olarak kabul ettikleri ve acil müdahale gerekmedikçe diş sağlığı konusunda veteriner hekime başvurmadıkları görülmektedir. Bu derlemede; köpeklerde görülen periodontal hastalıkların nedenleri, klinik görünümleri, tanı yöntemleri, sağaltımı ve hastalığa karşı alınabilecek koruyucu önlemler hakkında bilgi verilmesi amaçlandı.

Köpeklerde gözün anterior ve posterior segmentin ultrasonografik muayenesi ile göz içi basıncı arasındaki ilişkinin araştırılması

Eurasian Journal of Veterinary Sciences, 2017

Investigation of the relationship between intraocular pressure and ultrasonographic examination of anterior and posterior segment of the eye in dogs Öz Amaç: Sunulan çalışmada; akut göz hastalıklarının hızlı teşhis ve tedavisinde göz içi basınç ile gözün ön ve arka segmentinin muayenesi arasındaki ilişkinin belirlenmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Çalışma materyalini, S.Ü. Veteriner Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı kliniğine getirilen farklı yaş, ırk, cinsiyet ve göz hastalıkları ayırımı yapılmadan 50 adet klinik olarak sağlıklı köpeğin sadece sağ gözleri değerlendirildi. Yaş ortalaması 3±1 yıl, ağırlıkları ortalaması 28±1 kg olan, 33'ü dişi, 17'si erkek 50 köpekten 41'i Kangal melezi olmak üzere Golden (4), Boxer (1), Cocker (1) ve Terrier (3) ırkları oluşturdu. Göz muayenesinde; gözün davranış testleri, schirmer göz yaşı testi ile göz yaşı sekresyonunun kantitatif olarak miktarı ölçüldü. Gözlerde sırasıyla inspeksiyon, palpasyon ve ışık kaynağı ile direkt oftalmoskopik muayene yapılıp, göz içi basınçları ölçümü için Tonovet rebound tonometre kullanılarak ultrasonografik muayene yapıldı. Bulgular: Çalışmada, ölçülen göz içi basınç değerleri ile ultrasonografik veriler arasında yapılan korelasyon analizinde; göz içi basıncı yüksek olan grubun (n:6) istatistik sonuçları; göz içi basınç ile ön segment derinliği arasında (0.4-0.6, r:0,551) orta derecede pozitif korelasyon belirlendi. Göz içi basıncı ile ön segment genişliği arasında ise (0.6-0.8, r:0,609) pozitif yüksek korelasyon belirlendi. Göz içi basıncı yüksek olan olgularda ön ve arka segmentin ölçümlerinde istatistiksel olarak pozitif bir değişim olduğu görüldü. Bundan dolayı glakomlu ve göz içi basıncının yükselmesine sebep olabilecek diğer patolojik durumlarda ultrasonografi ile desteklenen muayenelerde göz içi basınç artışının kesin teşhisinin konulabileceği kanısına varıldı.. Öneri: Yapılan çalışmada göz içi basıncı ile gözün ön segmentindeki ultrasonografik değişimler arasında ilişki olmasına rağmen, mutlaka olgu sayısının arttırılması önerilmiştir.

Acil Veteriner Hekimliğinde Ultrasonografik Muayene Yöntemleri

2021

In this review, abdominal focused assessment with sonography for trauma (AFAST), thorax focused as-sessment with sonography for trauma (TFAST) and bedside lung ultrasonographic examination (VetBLUE) methods in trauma are discussed. The physician who will perform the ultrasonographic examination should know a certain level of anatomy and be in control of the modes of the device. In addition, a short time of about 3 to 6 minutes is sufficient for these examination techniques. Unlike most diagnostic tools, ultrasound is a non - invasive, safer and faster method. Many investigators have increasingly assisted in the use of ultrasound in emergency clinics to reduce the time loss of patients in vital cases, as well as the development of several examination techniques that allow the physician to elimi-nate certain diseases more easily.

Röntgenden Kli̇ni̇k Yaklaşima Köpeklerde Radyografi̇k Kardi̇yomegali̇

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi

ÖZET Radyografik Kardiyomegali, toraks röntgenlerinde kalp siluetinin normal referans değerlerin üstünde olması anlamına gelmektedir. Kardiyomegali tek başına bir hastalık belirtisi olmayıp, altta yatan diğer hastalıklar sonucunda da oluşabilmektedir. Toraks röntgenlerinde rastlanan Radyografik Kardiyomegali bulgusu genelde kalp hastalıkları ile ilişkilendirilmekte, çoğu kez kalp hastalıkları dışındaki durumlar göz ardı edilmektedir. Bu derleme; Radyografik Kardiyomegali'nin saptanmasıyla başlayan tanısal ve klinik yaklaşımları ve teşhise kadar uzanan süreci klinisyen gözüyle değerlendirmektedir.

Tuzak nöropatilerde ultrasonografik görüntüleme

TOTBID Dergisi, 2015

Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneği hasarının yaygınlığı ile ilişkilidir; bu nedenle, tuzak nöropatinin erken dönemde tanınması, sinir fonksiyonlarının geri dönebilmesi açısından önemlidir. Tuzak nöropati tanısı, fizik muayene ve elektrodiagnostik testler ile, genellikle başarılı bir şekilde konulur. Ancak, i) elektrofizyolojik bulguların klinik ile uyuşmadığı veya non-spesifik olduğu durumlarda tanının desteklenmesi amacıyla, ii) bir sinirde birden fazla noktada tutulum düşünülüyor ise, iii) sinir kompresyonunu taklit edebilen patolojilerin varlığı düşünülüyor ise, görüntüleme yöntemlerine başvurulur. Görüntüleme, tuzak nöropatinin yerini ve etiyolojisini (kitle, anormal kas, osseöz deformite vb.) belirlemede veya nöropati ile karışabilecek diğer nedenleri ortaya koymada önemli bilgiler sağlar. Direkt radyografi, osseöz yapıları (örneğin; kırık, dislokasyon, kallus, osteofit, ekzositoz vb.) değerlendirmede ilk basamak görüntüleme yöntemidir. Tuzak ÖĞRENME NOKTALARI • Ultrasonografi (US), tuzak nöropatilerin tanı ve tedavisinde kullanılabilecek yardımcı bir görüntüleme yöntemidir. • US, periferik sinirin kendisini gösterilebilir ve komşu dokular hakkında bilgi verebilir. • US, diğer tanısal yöntemlere göre ağrısız, kolay ulaşılabilir ve ucuz bir yöntemdir. Üst ve alt ekstremitede yer alan sinirler, seyirleri boyunca geçtikleri fibröz veya fibro-osseöz tüneller içerisinde sıkışmaya maruz kalabilmekte ve etkilenen sinirin yapısına göre, motor veya duysal bulgular ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, sinirin kompresyonuna, yer değiştirmesine, gerilmesine veya sinirin kendi patolojisine bağlı tuzak nöropatiler de gelişebilmektedir. Tedavi, sinirin sıkışmasının yeri, etiyolojisi, kronisitesi ve mevcut sinir

Köpeklerdeki Uzun Kemiklerin Evrişimsel Sinir Ağları Kullanılarak Sınıflandırılması

Fırat Üniversitesi Müh. Bil. Dergisi, 2020

Son yılların en popüler konularından olan derin öğrenme, pek çok alanda olduğu gibi biyomedikal alanda da sıkça kullanılmaktadır. Çeşitli görüntüleme yöntemleri ile elde edilen görüntüler kullanılarak hastalık ve kırık tespiti, biyolojik veri kestirimi, doku ve organ bölütlemesi, eksik veri tamamlanması gibi nice uygulama derin öğrenme algoritmaları sayesinde başarılı bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Ancak bahsi geçen uygulamaların çok büyük bir çoğunluğu beşeri hekimlikte yapılırken, veteriner tıp geri planda bırakılmıştır. Özellikle literatürde bu alandaki eksikliğin fark edilmesi bu çalışma konusunun en büyük motivasyon kaynağı olmuştur. Bu çalışmada, Ankara Büyükşehir Belediyesi Sokak Hayvanları Geçici Bakım Evi'nden alınan, köpeklere ait röntgenleri içeren geniş kapsamlı bir veri seti, derin öğrenme algoritmaları ile işlenmiştir. Amaç, köpeklere ait X-Ray görüntülerinden uzun kemiğin çeşidinin belirlenmesidir. Biyomedikal görüntü işleme alandaki pek çok çalışma gibi, bu çalışmada da Evrişimsel Sinir Ağları (Convolutional Neural Network, CNN) mimarileri kullanılmıştır. AlexNet, GoogLeNet ve VGG-19 derin öğrenme modelleri ile öğrenme aktarımı gerçekleştirilmiş, destek vektör makineleri (Support Vector Machines, SVM) ile sınıflandırma performansı test edilmiştir.