Topluma Hi̇zmet Çalişmalarinda Benli̇ği̇n Kiskacindan Bi̇zli̇ğe Doğru Eri̇şi̇lebi̇li̇rli̇k (original) (raw)

Sağlik Hi̇zmetleri̇nde İleti̇şi̇m Beceri̇leri̇ni̇n Önemi̇ Ve Sosyo-Demografi̇k Deği̇şkenler Açisindan Anali̇zi̇

2018

Bu arastirmanin amaci saglik hizmetlerinde iletisimin onemini vurgulamak ve bu onem dogrultusunda saglik hizmetlerinde iletisim olgusunu cesitli degiskenler acisindan analiz etmektir. Bu amacla gerceklestirilen arastirmanin evrenini, Manisa Celal Bayar Universitesi Saglik Hizmetleri Meslek Yuksekokulu 2014-2015 Ogretim Yili Bahar Donemi’nde ogrenim goren 740 ogrenci, arastirmanin orneklemini ise anakutleyi temsil edecek sekilde yuksekokulda egitim verilen programlar kapsaminda tesadufi olarak arastirmaya dahil edilen 340 ogrenci olusturmaktadir. Arastirmada veri toplama araclari olarak arastirmacilar tarafindan gelistirilen “Demografik Bilgi Formu” ile Ersanli ve Balci tarafindan gelistirilen “Iletisim Becerileri Envanteri” kullanilmistir. Verilerin analizi surecinde tanimlayici istatistikler, bagimsiz orneklem t-testi, tek yonlu ANOVA testi ve korelasyon analizlerinden yararlanilmistir. Arastirmadan elde edilen sonuclar degerlendirildiginde, erkek ogrencilerin kiz ogrencilere gore ...

Sosyal Hi̇zmet Bakiş Açisiyla Toplumsal Ci̇nsi̇yet Eşi̇tli̇ği̇ Ve Sürdürülebi̇li̇r Kalkinmanin Değerlendi̇ri̇lmesi̇

Journal of International Social Research, 2019

Öz Ülkelerin gelişmişliği hangi düzeyde olursa olsun toplumsal cinsiyet eşitsizliği her ülkede farklı şekillerde rastlanabilen bir durumdur. Her ülke kendi içinde ya da uluslararası katılımlarda bu eşitsizliği önemine vurgu yapmakta ve giderilmesi için önlemlerin ve çalışmaların yapılması gerektiğini vurgulamaktadır. Ancak çoğu ülke uygulamada bu konu ile ilgili yetersiz kaldıkları görülmektedir. Temelinde insan hakları ve sosyal adalet bileşenlerine sahip olan sosyal hizmet disiplinine sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleştirilebilmesi için önemli roller düşmektedir. Toplumsal cinsiyet yaşamın birçok alanında kadın ve erkek cinsiyetine yüklenen roller bütünüdür. Bireyler bu rollerden ötürü yaşamlarında cinsiyete bağlı olarak eşitsizlikler ile karşı karşıya kalabilmektedir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadele eden birincil meslek gruplarından biri olan sosyal hizmetin sürdürülebilir kalkınma hedefleri yolunda önemi göz ardı edilmemelidir. Bu bağlamda, bu çalışmada sosyal hizmet bağlamında toplumsal cinsiyet eşitliği ve sürdürülebilir kalkınma ele alınacaktır.

Bi̇rey Ve Toplum Açisindan Di̇n Eği̇ti̇mi̇ne Duyulan İhti̇yaç

Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2015

Socio-psychological researches has shown that religious education one of the most important needs of human being in terms of the individual and society. Maintaining the presence of religion which is very important for the individual and society and its transferring to the next generation is only possible through a good religious education. Because of this fact it a necessity determining the characteristics of religious education and revealing of its importance for individual and society. Within this context this article facuses on the problem what kind of responsibility religious education should have in order to achieve its main aims in terms of individual and society.

Mani̇sa’Da Toplumun Sosyal Hi̇zmet Mesleği̇ne İli̇şki̇n Farkindaliği Ve Tutumu: Karşilaştirmali Bi̇r Araştirma

2017

Bu calismada toplumun uyelerinin sosyal hizmet meslek ve disiplini konusundaki farkindaliginin olculmesi, toplumun farkli kesimlerinin meslege iliskin bilgi duzeylerine ve tutumlarina iliskin bir cerceve cizilebilmesi amaclanmaktadir. Arastirma Manisa kent merkezinde kume ornekleme yontemi ile secilen 18 yas uzeri 500 kisi uzerinde iliskisel tarama tasariminda kesitsel olarak yurutulmus bir calismadir. Arastirmada katilimcilardan oz bildirime dayali, yapilandirilmis bir anket formu araciligiyla veriler toplanmistir. Bu kapsamda katilimcilarin temel sosyo-demografik bilgilerinin elde edilmesinin yani sira, katilimcilarin sosyal hizmete iliskin bilgilerini ve tutumlarini olcmeye yonelik sorular sorulmustur. Arastirmanin verileri 2015 yilinin Aralik ayinda yuz yuze gorusme yontemi ile elde edilmistir. Arastirmanin veri isleme ve cozumleme asamasi SPSS 15.0 aracigiyla yapilmistir. Karsilastirmali bulgularin analizinde Mann-Whitney U, Kruskal-Wallis H testlerinden yararlanilmistir.Arasti...

İşletmelerde Yildirmaya Maruz Kalmanin Çalişanlarin İşten Ayrilma Ni̇yeti̇ne Ve Örgütsel Sessi̇zli̇k Davranişlarina Etki̇si̇: Hi̇zmet Sektörü Üzeri̇ne Bi̇r Araştirma

Journal of Management and Economics Research, 2016

Çalışmanın amacı, işgörenlerin yıldırmaya maruz kalmasının örgütsel sessizliğe ve işten ayrılma niyetine etkilerini incelemektir. Ayrıca demografik özellikler ile bahsi geçen değişkenler arasında anlamlı bir ilişkinin varlığını test etmektir. Bu amaçla, İstanbul'da faaliyet gösteren hizmet sektöründe yer alan 23 farklı işletmenin çalışanlarına uygulanan anket sonucunda elde edilen bulgular, çalışma ortamında yıldırmaya maruz kalmanın işten ayrılma niyetini arttırdığı ve sessiz kalma davranışının tercih edildiğini göstermiştir. Yıldırma algısının uysal sessizlik ve savunmacı sessizlik üzerinde pozitif; toplum yanlısı sessizlik üzerinde ise negatif bir etkide bulunduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, yaşın artması işten ayrılma niyetini azaltmıştır. Yaş ile örgütsel sessizlik arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmazken; yaş, toplum yanlısı sessizliğe pozitif yönde etki etmektedir. Araştırmadan elde edilen bir başka sonuç ise; yönetici konumunda olmayan çalışanların, üst düzey yönetici pozisyonundaki çalışanlara göre daha fazla yıldırma algısına sahip olduğu, dolayısıyla daha fazla sessiz kalma davranışı göstermesi ve daha fazla işten ayrılma niyeti taşımasıdır.

Bağimsiz Müzi̇syenleri̇n Çalişmalarini Toplumla Paylaşmada Önde Gelen İnterakti̇f O

International Journal Of Turkish Literature Culture Education, 2017

Bu araĢtırmada bağımsız müzisyenlerin çalıĢmalarını toplumla paylaĢmada en çok tercih ettikleri sanal ortamlar ve bu ortamlarla ilgili düĢünceleri araĢtırılmıĢtır. Birçok interaktif ortam içlerinden Souncloud, Bandcamp, MySpace, Ġnstagram, Facebook ve Youtube gibi çok bilinen ortamlar incelenmiĢtir. Bu ortamların iĢleyiĢleri ve amaçları araĢtırılmıĢ hedef kitleleri belirlenmiĢtir. AraĢtırmacı tarafından hazırlanan 24 soruluk anket 38 müzisyene uygulanmıĢtır. Veriler analiz edilerek frekans yüzde tabloları yorumlanmıĢtır.

Gi̇ri̇şi̇mci̇li̇ğe Farkli Bi̇r Bakiş: Hi̇bri̇t Gi̇ri̇şi̇mci̇li̇k

Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2018

Bu çalışmanın amacı, hibrit girişimcilik hakkında teorik olarak literatüre katkıda bulunmaktır. Bireyin ücretli bir işten girişimciliğe geçişinde, ücretli işini koruyarak aşamalı olarak geçiş yapabileceği düşüncesinden hareketle ortaya çıkan hibrit girişimciliğin tüm girişimcilik faaliyetleri içerisinde önemli bir paya sahip olduğu düşünülmektedir. Ücretli işi varken kendi işini kurmak isteyen girişimciler literatürde göz ardı edilmektedir. Çalışmanın yapılmasının en önemli nedeni budur. Bu girişimcilerin önemine ve geleneksel girişimcilerden neden farklı olduğuna dair teorik argümanlar literatürün gelişmesine katkıda bulunabilir. İşgücü piyasasındaki değişiklikler ve çalışma düzenindeki çeşitlilikler hibrit girişimciliğe yönelik ilgiyi artırmıştır.

D Vi̇tami̇ni̇ Eksi̇kli̇ği̇nde Ri̇skli̇ Gruplardan Bi̇ri̇: Sağlik Çalişanlari

İstanbul Tıp Fakültesi Dergisi, 2015

D vitamini vücudumuzda kalsiyum, fosfor metabolizması ve iskelet sistemi üzerine etkili olan, önemli miktarı güneş ışınları ile deride sentezlenen ve diyetle alınabilen bir hormondur. Güneşe maruziyetin yetersiz olduğu ortamlarda çalışmak D vitamini eksikliğine neden olabilir. Yetersiz güneş alan binalarda ve gece nöbetlerinde çalışmaları nedeniyle sağlık çalışanları önemli risk grubunu oluşturur. Çalışmada, sağlık çalışanlarının D vitamini düzeyleri üzerine, çalışma ortamlarının ve zamanlarının etkilerini belirlemeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: 1 Nisan-30 Mayıs 2014 tarihleri arasında, İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği'nde çalışan 96 sağlık personeli, çalıştıkları yere ve vardiyaya göre gruplandırıldı. Grupların D vitamini düzeyi ortalamaları karşılaştırıldı. Spor yapma, güneş kremi kullanımı ve kırık öyküsü olanların D vitamini düzeyleri irdelendi. Serum 25-Hidroksivitamin D (25-OH D) düzeyinin <20 ng/mL olması eksiklik, 21-29 ng/mL arası yetersizlik, >30 ng/mL arası yeterlilik olarak kabul edildi. Bulgular: Tüm katılımcıların 25-OH D düzeyi ortalaması 12,5±0,6 ng/mL iken, katılımcıların 85'inde (%88,5) eksiklik, 10'unda (%10,5) yetersizlik ve 1'inde (%1) yeterlilik izlendi. Erkeklerde 25-OH D düzeyi ortalama 14,6±7,5 ng/mL (4,1-34,3), kadınlarda 11,8±5,7 ng/mL (2,4-29,3) olarak saptandı. Erkekler ve kadınlar arasında 25-OH D düzeyleri açısından anlamlı farklılık saptanmadı. Hemşire ve yardımcı sağlık personellerinin 25-OH D düzeyleri doktorlara göre istatistiksel açıdan anlamlı derecede (p<0,05) daha düşüktü. Gece ve gündüz vardiyasında çalışan grupların her ikisinde ortalama 25-OH D düzeyleri düşüktü ve aralarında anlamlı farklılık yoktu. Acil-yoğun bakım çalışanları ve servis çalışanlarının oluşturduğu grupların 25-OH D düzeyi arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık gözlenmedi. Sonuç: Sonuç olarak, sağlık çalışanları arasında vitamin D eksikliği ve yetersizliği oldukça yaygındır. Çalışmamızın sonuçları bu meslek gurubunun D vitamini eksikliği açısından bir risk faktörü olabileceğini düşündürmektedir. Anahtar Kelimeler: D vitamini; sağlık çalışanları; kapalı ortam ABSTRACT Objective: Vitamin D is an essential hormone in calcium, phosphor and bone metabolism. Skin synthesizes great amount of vitamin D in sun light, it can also be taken by diet. Vitamin D deficiency may occur in settings with low sunlight exposure. Medical personal are under risk for vitamin D deficiency, especially who works at night shifts and in low sun-exposed buildings. Our aim was to determine vitamin D levels of medical personal and evaluate effect of working time and place on vitamin D levels. Materials and Methods: Ninety-six Medical persons in Istanbul Medical Faculty of Istanbul University, between 1 April to 30 May 2014 were grouped in respect to working shift and place. Mean vitamin D levels are compared between groups. Participants were asked about doing periodical sport activities, sun creme usage and history of bone fractures. According to 25 (OH) Vitamin D levels they were classified as Vitamin D deficiency (<20 ng/ml), insufficiency (21-29 ng/ml) and sufficiency (>30 ng/ml) respectively. Results: Mean 25 (OH) Vitamin D level of all participants was 12.5±0.6 ng/mL. Where 85 (88.5%) of all cases showed deficiency of vitamin D, 10 (10.5%) had insufficient and 1 (1%) sufficient. Mean 25 (OH) Vitamin D level was Sağlık çalışanları ve D vitamini İstanbul Tıp Fakültesi Dergisi Cilt / Volume: 78 • Sayı / Number: 2 • Yıl/Year: 2015 42 14.6±7.5 ng/mL (4.1-34.3) in males and 11.8±5.7 ng/mL (2.4-29.3) in females, there was no statistical significance between both sexes. Nurses and other medical stuff had statistical lower vitamin D levels than doctors (p<0.05). There was no difference between vitamin D levels in personal working mainly night or day shift. Medical personal working in emergency-intensive care units showed no difference in vitamin D levels compared to worker in ambulatory settings. Conclusion: Medical personal has low levels of vitamin D and are at risk for vitamin D deficiency.