Turistik Mekân Göstergeleri ve Mimarlık: Pamukkale ve Karahayıt Üzerinden Bir İnceleme (original) (raw)

Termal Turizm Yapıları Özelinde Mimari Kimlik Analizi ve Etkileşim Şemasının Oluşturulması: Pamukkale – Karahayıt Örneği

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 2020

Makale Tarihçesi Öz − Çevreye ilişkin sosyal, kültürel ve fiziksel özellikler, tasarıma veri sağlayarak yere özgü mimari biçimlerin oluşmasında etkili olmuş ve her çevre kendi kimliğini üretmiştir. Bir bölgenin/yerleşimin/kentin kimliğinin oluşmasında en önemli unsurlardan biri, bina/bina gruplarının kimliğini ortaya koyan mimari kimliktir. Çalışmada, termal turizm faaliyetlerinin gerçekleştiği Karahayıt bölgesinde, 4 ve 5 yıldızlı termal turizm yapılarının mimari biçimlenme ve yerleşme özelliklerinin oluşmasına etki eden ölçütlerin ortaya konulması amaçlanmaktadır. Bölgede farklı konularda yapılmış çalışmalar mevcut olmakla birlikte, konaklama tesisleri özelinde gerçekleştirilen mimari kimlik analizi özgün ve ilk olma özelliği taşımaktadır. Çalışmada, literatür araştırmaları yapılarak 'Mimari Kimlik Analiz Şeması' oluşturulmuştur. Bu şema doğrultusunda ise, yerinde gözlem ve derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Yapılan analizlerden elde edilen bulgular değerlendirildiğinde, mimarın yerleşim ölçeğindeki kararları vermesindeki en önemli faktörün çevresel özellikler olduğu görülmüştür. Bina ölçeğinde verilen kararlarda ise çevresel özelliklerin yanı sıra yasal faktörlerin de etkili olduğu görülmektedir. Elde edilen bulguların yorumlanması ve mimari kimlik bileşenlerinin doğrudan veya dolaylı olarak birbirleri ile etkilenme biçiminin tespit edilmesiyle 'Mimari Kimlik Etkileşim Şeması' oluşturulmuştur. Bu şema, bölgenin termal turizm mimarisinin araştırılması ve geleceğe dair planlama tasarım stratejilerinin hazırlanması, tasarım rehberleri içeriğinde bir çalışmanın yürütülebilmesi, farklı bölgelerdeki termal turizm mimarisi karşılaştırmalarının yapılması, elde edilen mimari kimliğin turizm yapılarındaki yerinin tespit edilmesi ve birtakım iyileştirme müdahalelerini gerçekleştirmesi açısından önem arz etmektedir.

Merkezefendi̇ Ve Pamukkale İlçeleri̇ni̇n (Deni̇zli̇) Fi̇zi̇ki̇ Coğrafya Özelli̇kleri̇ni̇n Yerleşmeye Olan Etki̇leri̇

Journal of History School

Bu çalışmada, Denizli ili idari sınırları içinde yer alan Merkezefendi ve Pamukkale ilçelerinin sahip olduğu fiziki coğrafya özelliklerinin yerleşmeye olan etkileri ele alınmıştır. Yerleşim alanlarının seçiminde etkili olan ve yerleşimin sınırlarını çizen en önemli faktör, fiziki coğrafya unsurlarıdır. Bu unsurlar içinde yer alan jeolojik ve jeomorfolojik, edafik, klimatik, hidrografik, biyocorafik faktörler sürdürülebilir şehirleşmenin temelini oluşturmaktadır. 2018 yılı itibarıyla Denizli ilindeki nüfusun %62 'sinin yaşadığı merkez ilçelerdeki yerleşimin dağılışında fiziki coğrafya unsurları yönlendirici olmuştur. Denizli Ovası üzerine kurulup çevreye doğru genişleyen Merkezefendi ve Pamukkale yerleşmeleri bulundukları bölgenin uygun iklim koşulları, zengin su kaynakları ve verimli toprak özelliklerinin avantajlarını kullanarak büyüyüp, gelişmiştir. Çalışmada ilçelere ait veriler kamu kurumlarından temin edilmiş, elde edilen bu veriler CBS ortamında haritalanmış, saha araştırılması yapılarak fiziki coğrafyanın yerleşmelere etkileri değerlendirilmiştir.

Anadolu'nun İncisi: Pamukkale

Şehir ve Kültür, 2016

Toprağın yeryüzüne çıkmış incisi, ovaların süsü, dağların tacı, gözlerin ufuklarda aradığı beyazlık, saflık, tazelik şarkısı… Pamukkale, beyaz bir bulut gibi büyür gönlümde… Şehir içinde bir vaha, vaha içinde bir dirilik, dirilik içinde yeryüzünden bir haberdir Pamukkale. Yeraltının yer üstüne bir selamıdır. Ak bir hatırlatmasıdır. Sıcak bir karşılamasıdır. Yaratılışından gelen enerjinin paylaşılmasıdır. Özdeki yanmanın dışarı atılmasıdır. Toprağa çıkması, gökyüzüyle buluşması, dünyayı şenlendirmesidir. Yayın Tarihi: Nisan 2016

Şehrin ve Seyahatin Görünür Kıldıkları: Seyahatnâme’de Osmanlı ve Ortaçağ Anadolu Mimarlığı

Evliya Çelebi Kitabı, ed. Nuran Tezcan, Semih Tezcan, 2011

Son yıllarda kültür, sanat ve edebiyat alanında UNESCO nezdinde önemli girişimlerde bulunan Bakanlığımız; Mevlana, Yunus Emre, Kâtip Çelebi ve Osman Hamdi Bey'in ardından bu yıl da Evliyâ Çelebi'yi dünya mirası arasına kaydetmeyi başarmıştır. Doğumunun 400. yılı münasebetiyle 2011 yılı boyunca çeşitli etkinliklerle dünyanın pek çok yerinde ve özellikle UNESCO'nun Paris'teki merkezinde anılacak olan Evliyâ Çelebi, bıraktığı on ciltlik dev eseriyle dünya yazarları arasında önemli bir yer edinmiştir.

Turizmde Mimarlığın İzleri: “Arşiv Belgeleri Işığında Edirne İlindeki Azınlık Yapılarının Turizme Kazandırılmasına Yönelik Öneriler”

Cumhuriyetimizin 100. Yılında Edirne ve Turizm, 2023

Yapılı çevre bağlamında geçmişten günümüze dek biriken içeriğin işlevselleştirilmesi sonucu kültürel miras ögeleri oluşmaktadır. Mirasın devamlılığı adına yapılan koruma, sadece yapıları değil aynı zamanda insan aktivitelerini korumayı da içerir. İnsan aktiviteleri incelendiğinde, nesiller boyunca devam eden gelenekler içerisinde dini ve kültürel faktörler karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle gelenekler ile kültürel mirasın mimari ögelerini oluşturan tarihi yapılar arasında süregelen bir ilişki mevcuttur ve bu ilişkinin nitelikleri, toplumdaki etnik köken, din ve mezheplere göre farklılık göstermektedir. Bu araştırmanın amacı, Osmanlı Dönemi’ndeki azınlık yapılarından ibadethaneleri inceleyerek, günümüzde Edirne kültürel miras ve inanç turizminde yaratabilecekleri etkiyi değerlendirmektir. Azınlıkların, kent turizmini canlandırma potansiyelini açıklamak adına, mimarlık ve turizm ara kesitinde bulunan Edirne kültürel miras yapılarının, Osmanlı arşiv belgelerindeki bilgileri derlenmiş, çevirileri ve 2 boyutlu mimari çizimleri yapılmış ve hakkında yeterli nitelikte bilgi bulunan yapıların 3 boyutlu olarak restitüsyon modellemeleri yapılmıştır. Ek olarak bu yapıların günümüz Edirne’sindeki kültürel miras ve inanç turizmini canlandırmasına yönelik güncel öneriler getirilmiştir. In the context of the built environment, cultural heritage items are formed as a result of the functionalization of the accumulated content from the past to the present. Conservation for the sake of continuity of heritage includes protecting not only structures but also human activities. When human activities are examined, religious and cultural factors emerge within the traditions that continue for generations. For this reason, there is an ongoing relationship between traditions and historical buildings that constitute the architectural elements of cultural heritage. And the qualities of this relationship differ according to ethnic origin, religion and sects in the society. The aim of this study is to examine the places of worship in Edirne, which are the minority buildings in the Ottoman Period and to observe the impact they have created on Edirne’s cultural heritage and religious tourism today. In order to explain the potential of minorities to revive tourism, the information in the Ottoman archival documents of Edirne’s cultural heritage buildings, which are located at the intersection of architecture and tourism, were compiled, their translations and 2D architectural drawings were made and 3D restitution models of the buildings were made. Additionally, proposals have been made for these structures to revive the cultural heritage and religious tourism in today's Edirne.

Mimari Alanındaki Sanat Tarihi Araştırmalarında Bir Kaynak Olarak Seyahatnameler: Barındırdıkları Sorunlar ve Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Mimari Alanındaki Sanat Tarihi Araştırmalarında Bir Kaynak Olarak Seyahatnameler: Barındırdıkları Sorunlar ve Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar, 2024

Sosyal bilimlerdeki birçok araştırmanın temel başvuru kaynakları arasında yer alan seyahatnameler, zaman zaman başka hiç bir yerden ulaşılamayacak bilgileri elde etmek için zaruri olarak yararlanılması gereken kaynaklar haline gelebilmektedir. Seyyahların, ziyaret ettikleri yerleşimlerle ilgili aktarmayı sevdikleri konular arasında mimari eserlerin ve hatta bazı durumlarda bütün olarak bir kentin mimari dokusunun yer alması, yer verdikleri gravür ve baskılarda da yine yerleşimlerin dikkat çekici yapılarının bulunması ise kaleme aldıkları seyahatnamelerin sanat tarihi açısından değerli kaynaklar olmalarını sağlamaktadır. Seyahatnameler, sanat tarihi alanındaki bazı konular ve dönemlerle ilgili önemli ve bazen de yegâne veri kaynaklarını meydana getiriyor olsalar dahi bir ön değerlendirmeden geçirilmeleri gerekir. Bu makalede, Osmanlı Dönemi’nde Anadolu’yu ziyaret eden Avrupalıseyyahların seyahatnamelerinin, mimari eserler özelinde kaynak olarak kullanılabilirlikleri üzerinde durulmuş, tespit edilen bazı sorunlara yer verilmiş ve araştırmacıların bu kaynaklardan yararlanılırken dikkat etmeleri gereken hususlara değinilmiştir. Bu açıdan, çalışmamızın sanat tarihi özelinde seyahatnamelerin bilimsel araştırmalarda kullanımına yönelik yapılacak metodoloji çalışmalarına yardımcı olabileceği düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Seyahatname, Seyyah, Arkeoloji, Mimari, Sanat Tarihi

Ankara’da Tarihi Mimarinin Sosyo-Ekonomik Değerlendirilimi için Bakış Açıları

Bu yazı, Ankara kentinin sahip olduğu mimari değerlerin sosyal hayata ve ekonomiye katılabilmesi için yeni bakış açıları önermektedir. Kentin mimarisinin yirminci yüzyıldaki şekillenme süreci eleştirel bir gözle ele alınarak kazanç ve kayıpların neden ve niteliği sorgulanmakta, tekrar eden kentten kaçış süreçleri ortaya konularak tekrarlayan değer yitiminin sonlandırılabilmesi için bütünsel bir bakış açısına ihtiyaç olduğu vurgulanmaktadır.

Mimarlık Ürününün Gösterge Olma Durumu: Tüketilen Mekân

Her dönemde ekonomiyle ilişkili olan mimarlık, işlevler bütünlüğüne hizmet etmekten veya bir sanat eseri olmaktan çıkarak; içinde bulunduğu toplumun yaşayış biçiminin ve zamanın göstergesi olma görevini bünyesinde taşımaktadır. Uzunca zaman en önemli yatırımcılarının din adamları ve hükümdarlar olması sebebiyle mimarlık devlet ya da dini gücü yücelten ihtişamlı yapılar halinde icra edilirken; sonrasında sivil yapıların inşa edilmesiyle, mimari artık sahibinin statüsünün ve zenginliğin göstergesi haline gelmeye başlamıştır. İçinde bulunduğumuz çağda ise bilgi ve ekonomi büyük bir hızla yön ve el değiştirse de; mimarlık hala, toplumun önemsediği olguların ve yaşam biçiminin göstergesi olmaktadır. Mimarlık ürününün gösterge haline gelmesi ve tüketilmesine odaklanan bu çalışmanın amacı içinde bulunduğumuz çağın dinamikleriyle şekillenen mimarlık ürününün bir göstergeye dönüşerek hızla değer kazanıp/kaybetmesini incelemektir. Bu inceleme İstanbul’un en yüksek yapısı olma hedefiyle inşa edilen İstanbul Sapphire’in yapıldığı yıldan günümüze kadar geçen süredeki hızlı yükseliş ve düşüş süreci üzerinden yapılmaktadır. Gösterge ve tüketim kavramlarına odaklanan ve örnek incelemesi ile devam eden çalışma kapsamında bu yapının dönüşüm sürecini de görselleştirilmektedir.