DİNİ YAŞAYIŞTA HAYATI SORGULAMA VE ANLAM ARAYIŞI (original) (raw)
Related papers
DEİZM VE TABİİ DİN ARAYIŞI BAĞLAMINDA BİR ANALİZ
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2018
Nübüvvet meselesi, kelâm ilminin ana konularından biridir. Hicrî II. asrın ikinci yarısından sonra nübüvveti inkar eden grupların ortaya çıkışıyla bir sorun haline gelmiştir. Hindistan'da vahiy kültürüne dayanmayan Berâhime, kozmolojik evreni yaratan bir Tanrı inancına sahip olmakla birlikte, nübüvvetin anlamsız olduğunu iddia etmişlerdir. Bu bağlamda genelde vahyi, özelde Hz. Muhammed'in (s.a.v.) nübüvvetini kabul etmemişlerdir. Bilgi kaynağı olarak aklın yeterli olduğunu savunmuşlardır. Aynı düşünce 17. yüzyılda İngiltere başta olmak üzere Avrupa genelinde yaygınlaşmaya başlamıştır. Kiliselerin insan doğasıyla barışık olmayan bir din konsepti ile toplum üzerinde baskı kurmaya çalışmaları, çoğunluğu bilim adamlarından oluşan bir kesimi, yeni bir din arayışına sürüklemiştir. Bu anlamda Deizm, Hristiyanlık dinine karşı bir protesto hareketidir. Bu kimseler salt aklın önderliğinde bir yaşamı benimsemişlerdir. Çağımızda deizm inancının yeniden tırmanışa geçtiği ifade edilmektedir. Deizmin ortaya çıkışını hazırlayan sebepler ile günümüz deist yönelişlerinin birbirinden farklı olduğu düşüncesi bu çalışmanın ana hedefini belirlemektedir. Bu bağlamda alınacak önlemlerin de farklı değerlendirilmesi gerektiği üzerinde durulmuştur. Abstract The problem of prophecy is one of the main subjects of the word of worship. After the second half of the Hijri II. century, the influence of the members of the Barahim is seen in the debates on Prophethood. The Brahmanans, who have a belief that is not based on revelation, claim that the prophecy is meaningless, even though they have the faith of a God who creates the cosmological universe. In this context in general they did not accept revelation, in particular the prophecy of Prophet Muhammad. In the 17th century, in Europe, especially in England, Christian clerics had to press on society with an understanding of religion that was not at peace with the nature of man, and a large part of the population most of them are scientists went into search for a new religion. In this sense, they rejected the religion based on the revelation, and adopted a belief in the purely minded leadership. Recently, Deism has passed the climb again. It is the main objective of this study that the reasons leading to the emergence of Deism are different from those of the present Deist orientations. It is emphasized that the measures to be taken in this context should be evaluated with different perspectives.
ALIŞKANLIK GÖLGESİNDEKİ DİNÎ HAYATIN AMELİ SORUNLARI
Balıkesir İlahiyat Dergisi, 2021
Öz İnsanın, hayatı boyunca bilinçli ya da bilinçsiz olarak kazandığı, tecrübe ve birikim haline getirdiği kazanımları vardır. Pek çok tanımı yapılan bu kazanımlar alışkanlık, itiyat, huy, meleke denilen bir sürecin sonucu olarak görülebilir. Toplum tarafından kabul edilen ve övülen davranışlar genellikle iyi olarak nitelendirilirken, kabul görmeyen ya da tasvip edilmeyen davranışlar kötü olarak tanımlanmaktadır. Alışkanlık günlük hayatın vazgeçilmez unsurlarındandır. Aile ortamı ve sosyal çevrenin sunduğu rol modeller ve verdiği talimatlar doğrultusunda kişiler arası iletişimden dinî tutum ve ibadet biçimlerine kadar sergilenen davranışların hepsi öğrenilmiş davranışlardır. Aynı veya benzer uyarıcılara gösterilen tepkiler alışkanlıkları da şekillendirmektedir. Bilinçli olmaktan çok, hazır cevaplar gibi olduklarından, hayatı kolaylaştırarak pratik ve akıcı hale getirmektedir. Ahlakî davranış ve erdemleri alışkanlık haline getirmek her ne kadar olumlu olsa da dinî yaşantı ve ibadet hayatı bağlamında düşünüldüğünde, zamanla, bilinç/şuur kaybolmakta, düşünülmeden yapılan davranışlar haline gelebilmektedir. Farkındalık ve bilinç devre dışı kaldığında dinî davranış ve ibadetlerin içeriği kaybolmaktadır. Bu durumun sonucu olarak ibadetler bilinçsizce yapılan ritüellere dönüşmektedir. Yapılan çalışmanın amacı, alışkanlık kavramı ile ilgili olumlu ya da olumsuz yaklaşımların, din eğitimi bağlamında tartışılıp durum tespiti yapıldıktan sonra ahlakî davranışları ve erdemleri doğuran olumlu tutumların, ibadetler açısından ele alındığında, zamanla olumsuz şekle dönüşüp dönüşmediğinin irdelenmesidir. Bu sebeple yapılan çalışmada, alışkanlığın dinî tutum ve davranışlarda olumsuz sonuçlar doğurabildiği ve istenen şuurlu ibadet hayatını ne şekilde etkilediği ele alınmıştır. Çoğunlukla olumlu şekilde nitelenen ve kabul edilen alışkanlık kavramının, din eğitimi bakımından olumsuz ve istenmeyen bir durum haline nasıl gelebildiğinin süreci tespit edilip, dinî kaynaklar merkeze alınarak muhtemel çözüm önerileri sunulmuştur.
YAŞLILARDA YAŞAM KALİTESİ-DİNDARLIK İLİŞKİSİ
Türkiye Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi, 2021
Araştırmanın konusu yaşlılık dönemindeki (60+) bireylerde, demografik değişkenler bağlamında yaşam kalitesi ve dindarlık arasındaki ilişkidir. Bu bağlamda literatürde öne çıkan bilimsel yayınlar incelenmiş, geçerlik ve güvenilirlik açısından kanıtlanmış ölçekler değerlendirilmiştir. Araştırmada çalışma grubunun belirlenmesi için “kolay ulaşılabilir durum örneklemesi” yöntemi tercih edilmiştir. Bu yöntemle Şanlıurfa’da yaşamakta olan 220 yaşlı bireye ulaşılmış ve araştırmaya gönüllü olarak katılımları sağlanmıştır. Alan araştırması şeklinde yürütülen çalışmada dindarlıkla ilgili ölçümler için “Dinî Hayat Ölçeği”, yaşam kalitesinin ölçümü için ise “WHOQOL-OLD Ölçeği” kullanılmıştır. Ayrıca, bu iki ölçeğe çalışma grubunun demografik özelliklerini belirleyici beş soru eklenmiştir. Hazırlanan anket formu katılımcılara elden teslim edilmiştir. Araştırmanın sonucunda elde edilen bulgulara göre, hem yaşam kalitesi hem de dindarlık düzeyine göre sosyo-demografik değişkenler farklılaşmaktadır. Araştırma sonuçlarına göre kadınlar, erkeklere göre daha yüksek dindarlık puanına, erkeklerin ise kadınlardan daha fazla yaşam kalitesi puanına sahip olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Araştırmanın sonuçları, gerçekleştirildiği 2014 yılı öncesinde ve sonrasındaki dönemlerde yapılan ulusal ve uluslararası bilimsel çalışmaların sonuçlarıyla karşılaştırılarak sunulmuştur.
CEZAEVLERİNDE DİNİ YAŞANTI VE DİN ALGISI
zet Mahkûmiyet altında olan insanların toplumdan soyutlandığı bir gerçektir. Makalede, toplumsal bir değere ve işlerliğe sahip olan dini yaşantı şekillerinin, bu soyutlanma dolayısıyla hapishane ortamında nasıl yer bulduğu ve hükümlülerin din algısının ne düzeyde olduğu irdelenmektedir. Makaleye konu olan araştırma kapsamında, mahkûmlarda 'dini yaşantı' ve 'din algısı' ile demografik değişkenlerin ilişkisi ele alınmıştır. Diğer taraftan insanların cezaevinde dindarlaşıp dindarlaşmadığı incelenmeye çalışılmıştır. Suç ve ceza kavramı üzerinde kısaca durulmuştur. Avrupa ve Amerika'dan örneklerle durum tespiti yapılmıştır.Araştırma kapsamında, Konya E Tipi Cezaevinde 234, Konya Yarı Açık Cezaevinde ise 68 mahkûm ile mülakat yapılmıştır. Yapılan diğer araştırmalarda, mahkûmların dindarlaştığına ilişkin bulgular yer almakla birlikte, araştırma sonucu bu bağlamda farklı bir durum ortaya çıkmıştır. nanç boyutu açısından değerlendirildiğinde dindarlığın arttığı; ibadet bo...
GÜNÜMÜZ SÜRYANİ DİNİ MİMARİSİ ARAŞTIRMALARI
AVRASYA SOSYAL VE EKONOMİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ (ASEAD, 2018
ÖZET Dinler tarihine bakıldığı zaman, her dinin kutsallık atfettiği coğrafyalar olduğu görülmektedir. Bu coğrafyalar, ya o dinin kurucusunun doğduğu veya yaşadığı ya da o din ve mezhepçe çok önemli olayların meydana geldiği yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Doğu Hıristiyanlığı, özellikle Ortodoks Süryanilerinin “Tur Abdin” olarak adlandırdığı bölge; dini açıdan kutsal kabul edilen bu bölgeler arasında kendine özgü özellikler taşımaktadır. Mardin ili Midyat ilçesi merkez olmak üzere, batıdan Mazıdağı ile güneyden Nusaybin ilçeleri, doğudan Şırnak ilinin Cizre ilçesi ve kuzeyden ise Dicle Nehri arasında kalan bölge olarak tanımı yapılabilecek olan antik Tur Abdin bölgesi, özellikle Süryani dini mimarisi açısından zengin bir bölgedir. Güneydoğu Anadolu bölgesinin sınırlarına dahil olan Tur Abdin Bölgesi, farklı kültürlere sahip pek çok topluluğun birlikteliğine sahne olmuştur. Süryani Ortodoks topluluğu, bu topluluklardan biri olarak zengin kültürel mirası nedeniyle mimari açıdan dikkat çekmektedir. ABSTRACT When we look at the history of religions, it is seen that every religion has geographical features attributed to holiness. These geographies are confronted as places where the founder of the religion is born or lived, or where religions and denominations are very important events. East Christianity, especially the region called Orthodox Syrians “Tur Abdin”; it has unique characteristics among these regions, which are regarded as sacred in religious terms. The ancient Tur Abdin region, which is defined as Midyat district of Mardin province, Mazıdağı district of the west and Nusaybin districts of the south, Cizre county of Sirnak province and Dicle River to the north, is a region rich in Syrian religious architecture. Tur Abdin region, which is included in the borders of the Southeastern Anatolian region, has been the scene of the unity of many different cultures. The Syriac Orthodox community attracts attention in terms of architecture due to its rich cultural heritage as one of these communities.
İLAHİ DİNLERDE YARATILIŞ-EVRİM TARTIŞMALARI
Öz: Yahudilik, Hristiyanlõk ve İslam gibi İlahi dinler, ruhani yaratõlõşa vurgu yapan ve maddi ‰lemin yaratõlõşõnõ ihmal eden Hint geleneklerinin aksine, ruhun ya-nõnda maddi evrenin yaratõlõşõna da šzel vurgu yapan dinlerdir. Yahudi kutsal kitap kŸlliyatõ içinde Yaratõlõş Kitabõ, genel anlamda evrenin ya-ratõlõşõ šzel anlamda ise ilk insan Hz. AdemÕin yaratõlõşõ konusunda teolojik bilgiler vermektedir. Yeni Ahit KŸlliyatõ içinde ise Yuhanna kitabõ yaratõlõş konusunda šnemli ipuçlarõna sahiptir. Ancak sšz konusu referanslarõn genel olarak modern dšnemdeki evrimci sekŸler gšrŸşlerin gelişmesine ve revaç bulmasõna meydan verdiğini sšylemek de mŸmkŸndŸr. İslam geleneği içindeki gŸncel evrim tartõşmalarõ modern Kelam ilminin temel meseleleri arasõnda yer alõr. Yaratõlõşõ merhale merhale anlatan KurÕan-õ Kerim, din ile bilimin, akõl ile vahyin uzlaşõsõnõ šne çõkarmakta bir anlamda orta yol izlemektedir. Bu bağlamda KurÕan, yaratma eylemindeki teferruat ve karmaşõklõğa vurgu yaparken aynõ zamanda modern biyolojik evrimcilerin gšrŸşlerini değerlendirecek ipuçlarõnõ da sun-maktadõr. Bu çalõşmamõzda Yahudilik, Hristiyanlõk ve İslam dininde evrim ve yaratõlõş hakkõndaki gŸncel tartõşmalara değinilecek ve tarihsel fenomenolojik yšntemle muka-yese yapõlacak aynõ zamanda modern teorisyenlerin bu konudaki gšrŸşleri değerlendi-rilecektir. Abstract: Divine religions such as Judaism, Christianity and Islam are traditions that emphasize spiritual creationa as well as on the creation of the material universe, as opposed to Indian traditions that neglect the creation of the material world.