Analyzing the Relationship between Levels of Meaning in Life and Psychological Resilience of Those Individuals with a Background of Divorce and Their Post-traumatic Growth (original) (raw)
Related papers
The Stages of Divorce and Difficulties Experienced by Divorced Women: An Esenler SHM Example
2021
Sosyal ve Ekonomik Destek Birimi'nden (SED) yardım alan 14 boşanmış kadının, boşanma süreçleri ve sonrasında yaşadıkları sorunların araştırılması ve bu sorunların neden-sonuçları hakkında geniş bir perspektiften tartışma yürütülebilmesi amacıyla nitel araştırma yöntemi kullanılarak yapılmıştır. Araştırma deseni olarak, katılımcının fenomeni yaşadığı gibi tanımlamasına ve böylece olgunun yapısını aktarmaya teşvik etmesi bakımından fenomenolojik araştırma deseni çalışmaya uygunluk göstermiştir. Derinlemesine görüşme yöntemiyle toplanan veriler sonucunda; evlilik süreci, boşanma süreci ve boşanma sonrası süreç, üç ana başlığı oluşturmuş ve bu ana başlıklar alt temalar ile desteklenmiştir. Araştırma sonucunda; kadınların çoğunun eşinden şiddet gördüğü, bu durumun kendilerinde de şiddet davranışına yol açtığı, buna rağmen haklarını bilmemelerinden veya çocuklarını mağdur etmek istememelerinden dolayı boşanmayı devamlı erteledikleri; boşanmaya karar verdiklerinde ise ailelerinden ve çevrelerinden ağırlıklı olarak olumsuz tepkiler gördükleri ve bu durumdan etkilendikleri tespit edilmiştir. Kadınların boşanma sonrasında toplumun yarattığı bu baskıdan dolayı kimi zaman boşandıkları gerçeğini gizlemeleri de, araştırmayla elde edilen bir diğer sonuçtur. Özetle, boşanmanın, özellikle toplumsal ve kültürel nedenlere dayalı olarak, boşanmış kadınları mutsuzluğa zorlayan birçok sosyal, ekonomik, psikolojik ve kültürel kısıtlamayı doğurduğu ortaya çıkmıştır.
Ege Eğitim Dergisi
Bu araştırmanın amacı tek ebeveyn olan annelerin psikolojik sağlamlıkları ile yaşam doyumları arasındaki ilişkide umut ve affetmenin aracı rolünün incelenmesidir. Araştırmanın örneklemini yaşları 23 ile 69 arasında değişen ve yaşları ortalaması 41.62 (SS = 8.79) olan 256 tek ebeveyn anne oluşturmaktadır. Okul psikolojik danışmanları aracılığıyla ulaşılan tek ebeveyn annelere COVID-19 salgını nedeniyle online yollarla ölçekler uygulanmıştır. Araştırmada Kişisel Bilgi Formu, Kısa Psikolojik Sağlamlık Ölçeği, Yetişkin Yaşam Doyumu Ölçeği, Sürekli Umut Ölçeği ve Heartland Affetme Ölçeği kullanılmıştır. Veriler SPSS 24.0 programı ve PROCESS eklentisi ile analiz edilmiştir. Yapılan analizler sonucunda, psikolojik sağlamlık, yaşam doyumu, umut ve affetme arasında anlamlı pozitif ilişkilerin olduğu; psikolojik sağlamlık ile yaşam doyumu arasındaki ilişkide umut ve affetmenin sıralı aracı rol üstlendiği gözlenmiştir. Bu bağlamda düşünüldüğünde, tek ebeveyn olan annelerin psikolojik sağlamlık...
Fenerbahçe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
Objective: It was aimed to examine the relationship between relationship satisfaction and psychological resilience levels of adults aged 18-65 in romantic relationships during the COVID-19 pandemic with a number of variables. Method: This study is a descriptive and correlational quantitative research. The Relationship Satisfaction Scale (RSS) and the Brief Psychological Resilience Scale (BPSRS) were used to determine the relationship satisfaction and psychological resilience levels of the participants, and the Personal Information Form developed by the researchers was used to examine socio-demographic variables. Results: According to the research data, it was determined that there was a significant positive relationship between the relationship satisfaction and psychological resilience levels of the participating adults. While married adults had higher levels of psychological resilience compared to those who were dating, there was no significant relationship between their relationship satisfaction levels. In addition, various socio-demographic variables (gender, age, educational status, region, campus, daily social media use, relationship-related questions) were found to differ according to relationship satisfaction and psychological resilience levels. Conclusion: Following the discussion of the research findings in the light of the relevant literature, conclusions and recommendations for future studies and the field of practice are given. (Amaç: 18-65 yaş aralığında romantik ilişkiye sahip olan yetişkinlerin, COVID-19 pandemi sürecinde ilişki doyumları ile psikolojik sağlamlıkları düzeyleri arasındaki ilişkinin birtakım değişkenlerle incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Bu çalışma, betimsel ve korelasyonel türden nicel bir araştırmadır. Katılımcıların ilişki doyumları ve psikolojik sağlamlık düzeylerinin belirlenmesi için İlişki Doyum Ölçeği (İDÖ) ve Kısa Psikolojik Sağlamlık Ölçeği (KPSÖ) ile sosyo-demografik değişkenlerin incelenmesi için araştırmacılar tarafından geliştirilen Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Bulgular: Araştırma verilerine göre katılım sağlayan yetişkinlerin ilişki doyumları ile psikolojik sağlamlıkları düzeyleri arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Evli yetişkinlerin, flörte sahip olanlara nazaran psikolojik sağlamlık düzeyleri yüksek iken, ilişki doyum düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki olmadığı saptanmıştır. Ayrıca çeşitli sosyo-demografik değişkenler (cinsiyet, yaş, eğitim durumu, bölge, yerleşke, günlük sosyal medya kullanımı, ilişki ile ilgili sorular) ilişki doyumları ve psikolojik sağlamlık düzeylerine göre farklılıklar elde edilmiştir. Sonuç: Araştırma bulgularının ilgili literatür ışığında ele alınmasının ardından sonuç ve gelecekteki çalışmalara ve uygulama alanına yönelik önerilere yer verilmiştir.)
Psychological Resilience as a Risk Factor for Posttraumatic Growth: The Case of COVID-19 Pandemic
Acibadem Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi
Bu çalışmanın amacı koronavirüs salgını sonrasında ortaya çıkan psikolojik semptomlardaki değişimin psikolojik sağlamlık ve travma sonrası büyüme açısından incelenmesidir. Ayrıca bireylerin koronavirüs öncesi psikolojik semptomları ile sonrasındaki psikolojik semptomları arasındaki ilişkide psikolojik sağlamlığın aracı rolünün belirlenmesi hedeflenmiştir. Yöntem: 18-66 (31.93±11.57) yaş aralığındaki 553'ü (%76.7) kadın ve 168'i (%23.3) erkek olmak üzere toplam 721 kişilik toplum örnekleminden oluşan katılımcılara psikolojik semptom, psikolojik sağlamlık ve travma sonrası büyüme ölçekleri online olarak uygulanmıştır. Bulgular: Koronavirüs öncesi ve sonrası semptom puanlarındaki değişim yönüne göre oluşturulmuş gruplar arasındaki farklar incelendiğinde, psikolojik sağlamlık puanının değişim olmayan grup lehine, travma sonrası büyüme puanının ise olumlu değişim gösteren grup lehine diğer değişim gruplarından anlamlı düzeyde yüksek oldukları saptanmıştır. Koronavirüs öncesi ve sonrası semptom puan ortalamaları arasındaki ilişkide psikolojik sağlamlığın %5.7 ila %13 gibi değişen oranlarda semptom düzeylerini azaltıcı bir yönde aracılık etkisinin olduğu saptanmıştır. Sonuç: Bu çalışmada koronavirüs sürecinin toplamda bireylerin psikolojik semptomları üzerinde olumsuz bir etkisinin olduğu görülmekle birlikte bazı bireylerin psikolojik semptom puanlarında değişimin olmadığı, bazı bireylerde ise semptom puanlarının düştüğü gözlenmiştir. Bu farklılığı oluşturan değişkenler olarak PS ile TSB'nin travmatik deneyimlerde iki ayrı yapı olarak değerlendirilebileceği görülmüştür. Bulgular koronavirüs salgını örneğinde PS'nin psikolojik semptomlarda bozulmaya karşı koruyucu bir faktör olduğunu diğer yandan ise TSB'nin oluşumunu engelleyen bir risk faktörü olarak değerlendirilebileceğini akla getirmektedir.
The Development of the Scale of Meaning of Marriage (SMM) A Study of Validity and Reliability
Turkish Psychological Counseling and Guidance Journal, 2018
The aim of this study is to develop The Scale of the Meaning of Marriage (SMM) to determine the meanings attributed to the concept of marriage. In the first stage, a total of 110 individuals who are married, single, divorced, and engaged were directed the question “What does marriage mean for you?” and the written answers were analyzed to the related literature and the 70-item draft scale was formed. The draft scale was applied to 195 individuals (82 single, 89 married, 4 divorced, and 20 engaged) and validity-reliability analyses were conducted. The exploratory factor analysis showed that the scale had a nine-factor structure and the finale scale of 31 items which has 1.11 eigenvalue, a total variance explained %63 and a minimum factor variance %3.6 was reached. The sub-factors were named as; functionality, devotion, intimacy, complementarity, frustration, struggle, cooperation, risk, and compliance expectancy. The criterion validity of the SMM was examined by looking at the correlations with the Experiences in Close Relationships-Revised (ECR-R) and Relationship Assessment Scale (RAS). Reliability of SMM was examined by calculating the internal consistency coefficient of Cronbach Alpha.
Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2017
Bu araştırmanın amacı, psikolojik dayanıklılığın bileşenleri olan yapısal stil, gelecek algısı, aile uyumu, kendilik algısı, sosyal yeterlilik ve sosyal kaynakların Türkiye'deki lezbiyen, gey ve biseksüel bireylerin yaşam doyumları üzerinde herhangi bir etkisi olup olmadığını ortaya çıkarmaktır. Verileri toplanmak amacıyla; Yetişkinler için Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği, Yaşam Doyumu Ölçeği ve Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Veriler Türkiye'deki LGB bireylerden Mart 2016 ve Mart 2017 tarihleri arasında çevrimiçi form aracılığıyla internet üzerinden toplanmıştır. Toplanan veriler regresyon analizi ile analiz edilmiştir. Çalışmaya katılan 67 LGB bireyin cinsel yönelimi dağılımı incelendiğinde; 17'sinin lezbiyen, 27'sinin gey ve 23'ünün biseksüeldir. Bunun yanı sıra katılımcıların biyolojik cinsiyetleri incelendiğinde ise 67 LGB bireyin 30(%45)'unun kadın, 37(%55)'sinin erkek olduğu görülmektedir. Katılımcıların yaşları 16 ile 45 arasında değişmekte olup, yaş ortalaması 24'tür. Çalışma grubundaki LGB bireylerin 46'sı metropolde, 11'i büyük şehirde, 7'si şehir merkezinde, 2'si ilçede ve 1'i ise köyde ikamet etmektedir. Bulgular; katılımcıların psikolojik dayanıklılığın alt ölçeklerinden yapısal stil, gelecek algısı, aile uyumu ve sosyal kaynaklarından aldıkları puanların yaşam doyumlarını yordamadığı; ancak sosyal yeterlilik ve kendilik algısı alt ölçeklerinden aldıkları puanların yaşam doyumlarını yordadığını ortaya koymuştur. Kısacası, Türkiye'deki LGB bireylerin sosyal yeterlik ve kendilik algıları ne kadar yüksekse yaşam doyumlarının da o kadar yüksek olduğu söylenebilir.
Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi, 2022
Günümüzde sayıları giderek artmakta olan tek ebeveynli aileler genellikle anne ve çocuklarından oluşmaktadır. Bu çalışmada tek ebeveyn olan annelerin bilişsel esnekliği ile yaşam doyumu arasındaki ilişkide psikolojik sağlamlığın aracı rolünün değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca tek ebeveyn annelerin bilişsel esneklikleri, psikolojik sağlamlıkları ve yaşam doyumları; eğitim düzeyi, çalışma durumu, gelir düzeyi, psikolojik destek alma, psikiyatrik ilaç kullanma ve tek ebeveyn olma nedenine göre incelenmiştir. Çalışmada Kişisel Bilgi Formu, Kısa Psikolojik Sağlamlık Ölçeği, Yetişkin Yaşam Doyumu Ölçeği ve Bilişsel Esneklik Envanteri kullanılmıştır. Bu çalışma, yaşları 21 ile 75 arasında değişen ve yaşları ortalaması 41.97 (SS= 9.40) olan 265 tek ebeveyn olarak çocuklarıyla yaşamlarını sürdürmekte olan annelerle yürütülmüştür. Veriler SPSS 24.0 programı ve PROCESS eklentisi ile analiz edilmiştir. Yapılan analizler sonucunda, bilişsel esneklik, yaşam doyumu ve psikolojik sağlamlık arasında anlamlı pozitif ilişkilerin olduğu; bilişsel esneklik ile yaşam doyumu arasındaki ilişkide psikolojik sağlamlığın kısmi aracı rol üstlendiği gözlenmiştir. Bilişsel esnekliğin çalışma durumu, gelir düzeyi ve psikiyatrik ilaç kullanımı durumuna göre; psikolojik sağlamlığın çalışma durumu, gelir düzeyi, psikolojik destek alma ve psikiyatrik ilaç kullanma durumuna göre; yaşam doyumunun eğitim durumu, çalışma durumu ve gelir düzeyine göre anlamlı olarak farklılaştığı bulgulanmıştır.