Nimatullahi Sufi Order, Safavids and Interviews on Nimatullahi Sufi Order (2014-2015) (original) (raw)
Related papers
On History of "The Sufi and The Tasawwuf Concepts"
Istanbul University - DergiPark, 2020
There are different views on when the concepts of "sufi" and "tasavvuf" used as name of mystic and Islamic Mysticism. In the later sources, the history of these concepts goes back to pre-Islamic times. There is no information to confirm this even in hijri third century written sources. Since the time of the Prophet Muhammad, writing spread rapidly among Muslims, and Islamic sciences and ıt's terms were recorded in addition to the Quran and hadiths. Thus it is possible us to determine which concept emerged when by examining written sources. The concepts of "sufi" and "tasavvuf" must have been in written sources since their emergence. For this reason, we will leave aside the information contained in the sources and try to determine when these concepts emerged by looking at when these concepts were included in the resources written.
Sufism Movements After Tariqa Period: An example of Dandarawiya Community
DergiPark (Istanbul University), 2019
Öz Tasavvuf Tarihinde, umumiyetle 12. yüzyıl ve sonrası "tarikatlar dönemi" olarak nitelendirilmektedir. Klasik tasnife göre ilk dönem "Zühd", ikinci dönem "Tasavvuf", üçüncü dönem ise "Tarikat" dönemidir. Tarikat döneminin ise günümüze kadar devam ettiği, satır aralarında ifâde edilmektedir. Ancak bu klasik dönemlendirme, bugün için ne ifâde etmektedir? 21. Yüzyıl insanının, tarikat dönemindeki geleneksel tarikat hayatından uzak bir yaşam modeli içerisinde yaşamına devam etmesi, klasik tarikat dönemi ile organik bir bağ kuramaması post-tarikatlar dönemi (topluluklar dönemi) diye nitelendirebileceğimiz bir dönemin başlamış olduğunu düşündürmektedir. Tam da bu noktada Kuzey Afrika ve Arap Ülkelerinin bir kısmında yaygınlık kazanan bir topluluk varlık göstermektedir. Bu topluluk kendini "el-Usretü'd-Dandarâviyye"(Dandaravî Ailesi) olarak tanımlamakta ve tam da 21. Yüzyıl insanının ihtiyaçları doğrultusunda organize olmuş, ancak kendilerinin bir tarikat olarak nitelendirilmesini kesinlikle kabul etmemektedirler. Bu çalışma, 21. yüzyıl tasavvuf hareketleri bağlamında, Arap coğrafyasında yaygınlık gösteren, tasavvufî bir hüviyete sahip, kurumsallaşmış bir yapının Türk Tasavvuf Akademisine tanıtımını ihtiva etmektedir.
2019
Bâ Alevî seyyidlerinden Abdullah b. Alevî el-Haddâd, 1044-1132/1634-1720 tarihleri arasında Yemen’in Hadramut bölgesinde yaşamış bir sûfîdir. Küçük yaşlarda gözlerini kaybetmiş olsa da ilim öğrenmeye yönelik iştiyakı ve gayreti onun genç yaşlarda hatrı sayılır bir ilmî olgunluğa erişmesini sağlamıştır. Zâhirî ilimleri tahsil ettikten sonra tasavvufa yönelen Seyyid Abdullah; Akîl b. Abdurrahman es-Sekkâf, Ömer el-Attâs, Nezîlü Mekke Muhammed b. Alevî başta olmak üzere devrinin birçok şeyhinden hırka giymiştir. “İmam Haddâd” nisbesiyle anılan Abdullah b. Alevî, XVII-XVIII. asırlarda Aleviyye tarikatının önemli bir temsilcisi görülmüş ve tarikatın Haddâdiyye şubesinin kurucusu kabul edilmiştir. İlim, ibâdet ve ahlakıyla mütemeyyiz bir şahsiyet olan Abdullah b. Alevî birçok talebe yetiştirmiş ve ardında kıymetli eserler bırakmıştır. Bu çalışma Yemen coğrafyasında ortaya çıkan Aleviyye tarikatının önemli temsilcilerinden Abdullah b. Alevî el-Haddâd’ın hayatı, eserleri ve tasavvuf anlayışını konu edinmektedir. Çalışma giriş, iki bölüm ve sonuç kısımlarından müteşekkil olup ilk bölüm Abdullah b. Alevî’nin hayatı, ilmî şahsiyeti ve eserleri konularını ihtivâ etmektedir. İkinci bölüm ise Risâletü’l-müzâkera, Risâletü’l-mu‘âvene, Risâletü’l-mürîd, en-Nesâihu’d-dîniyye ve el-Füsûlü’l-‘ilmiyye isimli eserleri bağlamında tasavvuf anlayışı konusuna tahsis edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Tasavvuf, Abdullah b. Alevî el-Haddâd, Bâ Alevî, Aleviyye, Haddâdiyye, Hadramut, Yemen. As one of the descendants of the prophet Muhammad (p.b.u.h) Abdallah ibn Alawī al-Haddād is a sūfī who lived in Hadramawt region of Yemen between 1044-1132/1634-1720. Despite the fact that he lost his both eyes in early ages, his zeal and passion for learning caused him to acquire a considerable maturity on religious sciences in his young ages. After finishing positive sciences Sayyid ‘Abdallah wend his way to sufism and took ratification from many sheikhs (such as ‘Aqīl ibn Abdarrahmān es-Saqqāf, ‘Umar al-Attās, Nezīl al-Mecca Muhammad ibn Alawī) of his age. Being called with the epithet of “al-Imām al-Haddād” ‘Abdallah ibn ‘Alawī was seen as an important representative of ‘Alawiyya order in XVII and XVIIIth centuries and accepted as the founder of Haddādiyya branch of the order. As a prominent personality in religious knowledge, worship and ethics ‘Abdallah ibn ‘Alawī raised many students and left valuable works behind. This study is on the life, works and understandings of sufism of ‘Abdallah ibn Alawī al-Haddād who is an important representative of Alawiyya order emerged in geography of Yemen. The study consists of introduction, two chapters and conclusion. The first chapter is allocated to the life, theological personality and works of ‘Abdallah ibn ‘Alawī al-Haddād and in the second chapter his understandig of sufism is analysed in the context of his works named: Risālah al-muzākera, Risālah al-mu‘āvene, Risālah al-murīd, al-Nesāih al-dīniyya ve al-Füsûl al-‘ilmiyya.
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2021
Batı akademisinde kronolojik sırayla Reynold Nicholson (ö. 1945), Arthur Arberry (ö. 1969), Annemarie Schimmel (ö. 2003), Julian Baldick, Carl Ernst, Ahmet Karamustafa, Nile Green ile şekillenen genel tasavvuf tarihi yazıcılığının son halkası Rus akademisyen Alexander Knysh’dir. Michigan Üniversitesi’nde İslâm Araştırmaları Profesörü olarak görev yapan ve aslında Yemen tarihçisi olan Knysh’in modern İslâmî hareketler, İslâm düşünce tarihi, doksografi gibi araştırma alanlarına ilişkin olarak çok sayıda İngilizce ve Rusça çalışması mevcuttur. Tasavvuf alanına dair ilk kapsamlı katkısını İbnü’l-Arabî (ö. 638/1240) düşüncesini ve etkilerini tartıştığı Ibn al-‘Arabi’s “Meccan Revelations”: Man, Metaphysics and Mysticism ve Ibn ‘Arabi in the Later Islamic Tradition: The Making of a Polemical Image in Medieval Islam adlı kitaplarıyla veren Knysh’in bu çalışmalarını, tasavvuf tarihi araştırmacıları tarafından ilgiyle karşılanan Islamic Mysticism: A Short History(1999) takip etmiştir. Knysh uzmanlık alanı dışında verdiği tasavvuf derslerinin bir ürünü olarak ortaya çıkan Short History’de tasavvuf tarihçiliği için bir başlangıç çalışması olması itibarıyla belirgin metodolojik iddialarda bulunmamış ve oryantalist histografide alışılagelen zühd-tasavvuf-tarikat şablonuna büyük oranda bağlı kalmıştır.
Sufi Hadith Comments in Father Nimetullah Nahcivanî's Hidayetu'l-Ihvan
Kafkas Universitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2020
Nimetullah, known to be born in Nakhchivan, b. Mahmud Nahcivânî lived in the second half of the 15th century and in the first quarter of the 16th century and started to study science in Nakhchivan during the Akkoyunlu period. Later he went to Tabriz and wrote al-Fevâtîhu'l-ilâhiyye vel-mefâtihu'l-gaybiyye which was interpreted as the first Sufi tafsir in the history of tafsir, In the period of Ottoman Sultan II. Beyazıt, he immigrated to Anatolia in 1499 and settled in Konya's Akşehir region. The author has a mystical approach and passed away in 1514. In this study, the sources of the hadiths that the author refers to in her book Hidayetu'l-İhvan will be determined and whether or not they are authentic. Inward interpretation of hadiths will be given briefly.
The paper contains general features of Seyyid Yahya Bakuvi’s Sufi views. He is a second founder of Sufi order “Khalvatiya”, which was spread in Azerbaijan, Asia Minor (Turkey), Balkans and Egypt. We can find clear elements of moderate Sufism in his works. Seyyid Yahya pays special attention to moral elevation of Human and spiritual ascent his soul to
Manāqibs and Sufism | Menkıbeler ve Tasavvuf
Semerkand Magazine, 2015
Seslerin ve sözlerin çoğaldığı bir çağda yaşıyoruz. “Doğru bilgi” hassasiyeti taşımaksızın, pervasızca fikir beyan edilen konulardan biri de tasavvuf. Şer'i Şerîf'i hayata hâkim kılmayı gaye edinen tasavvufun İslâm'ın hükümlerinden bağımsız olduğu algısı oluşturulmak isteniyor. Tasavvuf konusunda Şer'i Şerîf'i bir kenara koyan tutarsız yorumlarına destek arayanlar, özellikle menkıbeleri bir dayanak noktası haline getirmiş bulunuyor. Kimileri menkıbelerle veya menkıbe benzeri anlatımlarla bozuk yollarına taraftar topluyor. Diğer taraftan, aslı astarı olmayan ya da merâmının aksi istikametinde yorumlanan menkıbeler üzerinden tertemiz Allah dostlarına, sâlih zatlara bühtan ve iftira edenler çoğalıyor. Menkıbeler üzerinden inşa edilen bu çarpık anlayışın, kaynağı Allah'ın Kitabı ve Rasulü'nün Sünneti olan tasavvuf ile bir ilgisi olmadığı aşikar.