Pınar Kaya Tan Hamdullah el Müstevfî’nin Nüzhetü’l kulûb’una Göre Nizârî İsmâilîler (original) (raw)
Related papers
Nizâmî-yi Gencevî’nin Hamse’sinde Türk Hükümdarları
Orta Çağ Tarihinin Kaynakları Üzerine İncelemeler (editör: Süleyman Özbek)), 2024
Nizâmî-yi Gencevî'nin Hamse’sinde isimlerini zikrettiği Türk hükümdarları olarak Efrâsiyâb, Gazneli Mahmûd, Melikşah, Sencer, Fahrü’d-Dîn Behrâmşah, Rüknü’d-Dünyâ ve’d-Dîn Ebû Tâlib Tuğrul b. Arslanşah (II. Tuğrul), Alâü’d-Dîn Körpearslan, Ebû Cafer Nusretü’d-Dîn Cihân Pehlivân Muhammed b. İldeniz, Muzafferü’d-Dîn Kızılarslan Osman b. İldeniz ve Nusretü’d-Dîn Ebû Bekir b. Cihân Pehlivân Muhammed hakkında söylediği şiirler ve bunların değerlendirilmesi çalışmanın konusu teşkil etmektedir.
Hasen B. Zi̇yâd’In Müsned’İnde Yer Alan Mürsel Ri̇vayetler
2021
Öz Hasen b. Ziyâd el-Lü'lüî, Hanefî mezhebinin beşinci büyük imamı ve Ebû Hanîfe'ye en uzun süre talebelik etmiş olan müctehid bir âlimdir. Aynı zamanda Ebû Hanîfe'nin on beş Müsned'inden birini rivayet edenler arasındadır. Fıkıhçı kimliğinin yanı sıra hadis sahasındaki bilgisi ve dönemin meşhur bazı muhaddislerine hocalık yapmış olması, onun hem fıkıh hem de hadis alanında çok yönlü bilgiye sahip olduğunu göstermektedir. Hakkında çeşitli cerhler yapılmakla birlikte bu cerhlerin çoğunlukla mezhep taassubundan kaynaklandığı görülmektedir. Bu makalede Hasen b. Ziyâd'ın Müsned'inde yer alan yirmi iki mürsel hadisin râvi ve sened yönünden incelenmesi, bu hadislerin sahih kaynaklardaki varlığı, inkıtâın hangi râvilerden kaynaklandığı, mürseli yapan râvinin sika olup olmadığı, hazfedilen râvinin kimliği ve güvenilirliği, sahih olarak gelen şâhid rivayetlerle desteklenip desteklenmediği ortaya konulmaya çalışılacaktır. Tüm bunlar yapılırken Hasen b. Ziyâd'ın Hanefî mezhebine mensup olması dolayısıyla Hanefîlerin mürsel hadislere bakış açısında hangi kriterleri esas aldığı, mürsel hadislerin sahih hadisler gibi kabul edilip edilemeyeceği ortaya konulmaya çalışılacaktır.
Münâvî’nin Feyzü’l-Kadîr Şerhinde Kullanmış Olduğu Nüshalar ve Asıl Kaynağa Ulaşma Gayreti
Recep tayyip erdoğan üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi, 2022
Kahire'de yaşamış önemli bir âlimdir. Küçük yaştan itibaren ilim talebine başlayan bu âlim hadis, fıkıh, tefsir ve tasavvuf gibi muhtelif alanlarda önemli eserler kaleme almıştır. Münâvî'nin öne çıktığı hususlardan en önemlisi ise şerhçiliğidir. O, Süyûtî'nin el-Câmiu's-Sağîr isimli eseri üzerine yazmış olduğu Feyzü'l-Kadîr şerhi ile şöhrete ulaşmıştır. Münâvî ilgili şerhinde hadisleri doğru anlamak için bütüncül bir bakış sergilemiş ve çeşitli açılardan izah etmiştir. Hadisleri açıklarken pek çok kaynaktan istifade eden müellif, şerhinde bazı nüshalardan da istifade etmiştir. Münâvî tarafından söz konusu nüshalara yapılan atıflar önem arz etmektedir. Zira günümüze ulaştığı henüz bilinmeyen bazı nüshalara atıf yapılması şârihin ilgili nüshalara ulaştığını göstermektedir. Bir başka ifadeyle söz konusu nüshalara 17. yüzyılda ulaşılabilir olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple şârih tarafından ilgili nüshalara yapılan atıflar bilgi değeri açısından oldukça önemlidir. Bu çalışmada Münâvî'nin Feyzü'l-Kadîr şerhinde kullanmış olduğu nüshalar ve asıl kaynağa yapmış olduğu atıflardan yola çıkarak asıl nüshaya ulaşma gayreti ele alınacaktır.
NÎSÂBÛRÎ’NİN (SA’LEBİ) KISAS-I ENBİYÂ’SINDA Mİ’RAC KONULU MİNYATÜRLER
Nîsâbûrî'nin (Sa'lebi) Kisas-ı Enbiyâ'sinda Mi'rac Konulu Minyatürler", 2020
THE ILLUSTRATIONS OF MIRAJ (ASCENSION) IN NÎSÂBÛRÎ’S (SA’LEBİ) KISAS-I ENBİYÂ MANUSCRIPTS Seçil SEVER DEMİR, Filiz ADIGÜZEL TOPRAK Abstract In this paper, five different illustrations with the theme of ‘Prophet Muhammed’s Miraj (Ascension)’ found in two illustrated copies of Nîsâbûrî's literary work titled Kısas-ı Enbiyâ dated 16th century, are examined in terms of composition and figures. Two of these illustrations are included in the Kısas-ı Enbiyâ, produced in Shiraz in the second half of the 16th century, registered in the 'Diez A fol.3' collection of Staatsbibliothek zu Berlin (Berlin State Library). The other three illustrations are included in the Kısas-ı Enbiyâ, produced in Kazvin between 1570-1580, registered in the ‘Keir3’ collection of the Dallas Museum of Art (Dallas Art Museum). In the Islamic tradition, the ‘Miraj’ (Ascension) narrates the journey of Muhammad from Mecca to Jerusalem and from there to the skies. In Islamic book arts, manuscripts with Miraj depictions produced between the 15th and 19th centuries show that Miraj is a popular and accepted subject. In the illustrations examined within the scope of this study, the same composition setup was followed. Due to the subject of Miraj, the common figures seen in illustrations are Muhammed, Burak, Gabriel and other angels. These figures, which are defined as ‘Heavenly Servant Angels’ in the text of Kısas-ı Enbiyâ, can be classified as the ones carrying incense burners; carrying the bowl of light filled with fire; carrying the beverage bowls offered to Muhammad and the ones that prostrate and carry the Quran page. Accordingly, each figure is evaluated in terms of its place in the composition, features of form and style; comparisons are made about the common and different aspects of the figures. In addition, the figures are drawn individually, independent of the composition, in order to present a detailed analysis of their form. The aim of this paper is to investigate the formal features of figures and other visual elements in the depiction of the ‘Mi'raj’ and to evaluate the contribution of visual expression to cultural and symbolic repertoire through illustrations.
Nasır Tûsî’nin Nefsu’l-Emr Risâlesi İsbâtu’l-Akli’l-Küllî
2016
Bilginin mahiyeti ve kaynagi problemi ile hakikat problemi felsefenin daimi problemleridir. Islam felsefesinde epistemolojik sorusturma oncelikle algi hakkinda ve algi, algilanan nesne ve algilama arasindaki uclu etkilesim hakkindadir. Bilgiyi, algilanan nesnenin ruhtaki “iluzyonunun” gercekligi ya da nesnenin ruhtaki ozunun mevcudiyeti olarak izah eden Messa‘i (Peripatetik) anlayisi, toz ve ilinek arasinda kategori karmasasina neden olmaktadir. Bu nedenle cevaben, koreleasyona bagli deger, formlarin gorulenmesi, algilanan ozlerin ruhta bolunmezligi gibi baska bilgi kuramlari ortaya konuldu. Islam dunyasinda bu konuyla dogrudan ya da dolayli olarak ilgilenmis olan bir dizi dusunur sayilabilir; bunlardan birkaci Fârâbi, Ibn Sinâ, Suhreverdi, Fahrettin Râzi, Nasir Tusi, Ali Tusi, Ali Kuscu, Hocazâde, Desteki, Erdebili, Devvâni, Kemal Pasazâde, Molla Sadrâ, Lâhici, Ismail Gelenbevi ve R. Ali Tebrizi’dir. Biz bunlar arasinda ozellikle N. Tusi, A. Tusi, Devvâni, Erdebili ve Gelenbevi uze...
Sâmerrâî’nin Bazı Nahiv Meselelerine İlişkin Cumhura Muhalif Görüşleri
2020
Fâdil Sâlih es-Sâmerrâi 1933 yilinda Bagdat’in yaklasik 125 km kuzey tarafinda bulunan Samarra sehrinde dogmus, ozellikle Arap dili ve tefsir alanlarina onemli katkilar saglamis bir Islam âlimidir. Gunumuzde de bu alanlardaki calismalarina hâlâ devam etmektedir. Eserlerinde ozellikle uzerinde durdugu nokta lafiz-mana iliskisidir. Tefsir ve Arap dili alaninda yazdigi butun eserler bu eksendedir. Dil alaninda lafiz-mana iliskisine deginmenin ozellikle Arapcayi yabanci bir dil olarak ogrenen kimselere buyuk faydalar saglayacagindan Sâmerrâi’nin nahiv alanindaki bir takim ozgun goruslerini calismamizda aktarmak istedik. Bu baglamda bir yandan ilgili âlimin tanitilmasi bir yandan da goruslerinin tam manasi ile nerede durdugunun anlasilmasi icin hayati hakkinda genel ve ilmi yonu ile ilgili daha ozel bilgiler verilmesine ozen gosterilmistir. Bundan dolayi calismamizin basinda oncelikle hayati ve eserleri hakkinda kisa ve oz bilgiler verdik. Daha sonra alana farkli bir bakis acisi kazandiracagini dusundugumuz bazi nahiv meseleleri hakkindaki goruslerini sekiz baslik altinda inceledik.
Nehcü’l-Ferâdîs’in Kazan Nüshası Üzerine
RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 2018
Nehcü'l-Ferâdîs, kırk hadis türünde yazılmış mensur bir eserdir. Kerderli Mahmud bin Ali tarafından 759'dan önce yazıldığı düşünülmektedir. Eser, her biri onar fasıldan oluşan dört baptan meydana gelir. Birinci bapta Hz. Muhammed'in hayatı ve faziletleri, ikinci bapta dört halife, ehl-i beyt ve dört imamın faziletleri, üçüncü bapta insanı Allah'a yaklaştıran ameller ve son bapta ise insanı Allah'tan uzaklaştıran ameller anlatılmaktadır. Her fasıl bir hadisle başlar ve bu hadisin Türkçe tercümesi verildikten sonra tanınmış İslam âlimlerinin eserlerinden bu hadisle ilgili görüşlere, hikâyelere yer verilir. Edebî bir gaye güdülmeden sade ve açık bir üslupla kaleme alınan eserin pek çok nüshası bulunmaktadır. Bu nüshalardan bazıları üzerinde çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Yeni Cami nüshası János Eckmann tarafından tıpkıbasım olarak yayımlanmış, Eckmann'ın metin ile ilgili notları Semih Tezcan ve Hamza Zülfikar'ın düzenlemeleriyle bilim dünyasına sunulmuş, Aysu Ata tarafından da metnin dizini hazırlanmıştır. Gülden Sağol Yüksekkaya, Yeni Cami nüshası ile Paris nüshasının tenkitli metnini doçentlik tezi olarak sunmuştur. Nehcü'l-Ferâdîs'in Kastamonu'da bulunan nüshası giriş, metin, tıpkıbasım ve gramatik inceleme, dizin ve sözlük olarak iki cilt hâlinde Ergün Acar tarafından yayımlanmıştır. Çalışmamızda, Nehcü'l-Ferâdîs'in Kazan Devlet Üniversitesi Kütüphanesi 60261 numarada kayıtlı bulunan nüshası üzerinde durulacak, nüsha hakkında bilgiler verilecektir.
Hamdullâh Müstevfi-i Kazvînî, Târih-i Güzîde (Zikr-i Pâdîşâhân-i Selçukiyân)
Günümüzde, Ortaçağ tarihi alanındaki çalışmalarının en büyük zorluklarından birisi bilinmesi ve kullanılması gereken kaynak dillerin çokluğudur. Söz konusu kaynak dillerde yazılmış eserler çok geniş bir coğrafyaya yayılmış ve çok farklı kütüphanelerde toplanmış olduğu için ulaşılmaları da oldukça güçtür. Ülkemiz özelinde ise, bu zorluğun yanında temel kaynakların önemli bir kısmının Türkçe’ye çevrilmemiş olması Ortaçağ tarihi çalışmalarına sekte vurmaktadır. Bu durum tarihi verilerin bilim camiasında yayılmasını sınırladığı gibi bilimsel çalışmaların hızını da yavaşlatmaktadır. Burada tanıtımı yapılacak olan eser ise Or-taçağ Müslüman tarih yazıcılığının en önemli kaynak eserlerinden birisi olan Hamdullâh Müstevfî-i Kazvînî’nin Târîh-i Güzîde’sinin Selçuklular kısmının Farsça’dan Türkçe’ye çevirisidir. Eser ülkemizin önde gelen Ortaçağ ve Selçuklu uzmanlarından Doç. Dr. Erkan Göksu’nun editörlüğünde Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Tarih Bölümü öğrencilerinden bir grup tarafından hazırlanmıştır.
KAVÂİD-İ FIKHİYYE BAĞLAMINDA SUYÛTİ’NİN EL-EŞBÂH VE’N-NEZÂİR İSİMLİ ESER
Akademik Platform İslami Araştırmalar Dergisi, 2022
Fıkıh ilminin olgunlaşmasıyla birlikte fıkhî miras, farklı bakış açılarıyla incelenmeye başlamıştır. Buna bağlı olarak da kavâid, fürûk, eşbâh ve'n-nezâir, tahrîcü'l-fürû 'ale'l-usûl, nevâzil, vâkıat gibi konuları ele alış tarzı, amaç ve işlevleri hem muhtevâ yönünden hem de teknik açıdan birbirinden farklı yazım türleri ortaya çıkmış ve zamanla kavâid düşüncesini ele alan zengin bir literatür meydana gelmiştir. Ortaya çıkan bu alt edebî türler, fıkıh ilminin dinamik yapısına işaret etmekle beraber, hükümlere ulaşmada büyük bir kolaylık sağlayarak fıkıh ilminin ilkesel yönünü göstermesi açısından büyük bir önemi haiz olduğu söylenebilir. Fer'î meseleler arasındaki benzerlik ve farklılıkları konu edinen eşbâh ve'n-nezâir ilmi de bu yazım türlerinden biridir. Fıkıh ilmi açısından Şâfiî fakihlerin öncülüğünde ortaya çıktığı bilinen "el-Eşbâh ve'n-Nezâir" isimli çalışmalar, kavâid düşüncesine yeni bir boyut kazandırarak fıkıh ilminin gelişimine katkı sunmuştur. Kavâid düşüncesine kazandırılan bu boyutun sınırlarını göstermesi açısından Celâleddin es-Suyuti'nin (v. 849-911/1445-1505) kaleme aldığı el-Eşbâh ve'n-nezâir isimli eserinin incelenmesi, son derece önemlidir. Bu çalışmada fıkıh ilmi açısından el-Eşbâh ve'n-nezâir geleneği hakkında özet bilgilere yer verilip Suyuti'nin eseri teknik ve muhteva açısından incelenecektir. Ardından Suyuti'nin eserinin kavâid düşüncesinde edindiği konum hakkında değerlendirmelerde bulunulacaktır.