Ma’rifî Tarikatı Şeyhi Ferdî Baba ve Aruzla Yazılmış Şiirleri (original) (raw)
Related papers
MA'RiFÎ TARİKATİ ŞEYHİ FERDÎ BABA VE ARUZLA YAZlLMlŞ ŞİİRLERİ
The shaykh of Ma'rifi Order Ferdi Baba and his poems with aruz meter It deals with the beginning, development and recent conditions of the Alevi Bektashi Ma'rifi order that became widespread in the Westem Anatolia after the beginning of the 19th century. The poems of Ferdi Baba, the shaykh of the order are analized.
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2023
Şerh, edebiyatımızda geçmişten bugüne önemli bir telif türü olmuştur. Günümüzde henüz gün yüzüne çıkmamış, çalışılmayı bekleyen şerhlerin hatırı sayılır bir miktarda olduğu söylenebilir. Tespit edilebilenler, yazma eser kültürüne katkı sağlamayı amaçlamaktadır ve günümüz harflerine aktarılıp yayımlanarak edebiyatımıza kazandırılmaktadır. Bu çalışma ile Mehmet Büküm’ün 2023 yılının Şubat ayında yayımladığı, hem alanın uzmanlarına hem de klâsik edebiyata ilgi duyan okuyuculara hitap eden, Şii Attâr-ı Tûnî’nin Tasavvufî Risâlesine Hüseyin Nazmî-zâde’nin Şerhi: Şerh-i Kenzü’l-Ârifîn adlı kitabını değerlendirilecektir. Büküm’ün aktardığına göre Attâr-ı Tûnî’nin Kenzü’l-Ârifîn’i İran’da ve muhtemelen Anadolu’da isim benzerliğinden dolayı Feridüddîn Attâr-ı Nîşâbûrî’ye nispet edilmiştir. Hatta Kenzü’l-Ârifîn İran’da müellifi Feridüddîn Attâr-ı Nîşâbûrî olarak birkaç kere basılmıştır. Risalenin şarihi de müellifi ,le aynı kaderi paylaşmış, o da kardeşi Nazmî-zâde Murtaza ile karıştırılmıştır. Büküm’ün müellifi ve şarihi hakkında titiz bir çalışma yaptığı bu eseri, İranlı mutasavvıf Attâr-ı Tûnî’nin Kenzü’l-Ârifîn adlı eserine Hüseyin Nazmî-zâde’nin XVII. yüzyılda Osmanlı Türkçesiyle kaleme aldığı şerhi esas almaktadır.
Vîrânî Baba’Nin İlm-İ Cavi̇dan/Fakrnâme’Si̇nde Hurufî Unsurlar
e-Makalat Mezhep Araştırmaları Dergisi, 2015
Virani Baba, XV-XVI. veya XVI-XVII. yüzyıllarda yaşamış ve Bektaşî çevrelere önemli etkilerde bulunmuş mutasavvıf şairdir. Onun iki önemli eserinden birisi olan İlm-i Câvidan/Fakrnâme, genelde Tasavvufî konulardan bahseden özelde ise Bektaşîliğin eklektik yapısını gösteren değerli bir kaynaktır. Bundan dolayıdır ki eser geçmişte Bektaşi çevrelerde çokça okunmuş ve nihayet günümüz araştırmacıları tarafından da inceleme konusu yapılmıştır. Eserin mahiyeti çeşitli konulardan oluşmakta olup, doğru anlaşılabilmesi için merkezi konumda bulunan Hurufi unsuların açıklanması gerekmektedir. Bu makalede, sözkonusu unsurlar Hurufiliğin ana kaynaklarından tespit edilerek İlmi Câvidan/Fakrnâme'de ne denmek istendiği açıklanmaya çalışılmıştır.
Hacı Abdurrahim Baba, Âdabu’t-Tarik
2023
Bu çalışma, Hacı Abdurrahim Baba'nın Adabu't-Tarik adıyla yazdığı Kalendername'nin neşrini konu edinmektedir. Adabu't-Tarik'in İran Milli Meclis Kütüphane ve Müzesinde bulunan nüshası, Mehran Afşari tarafından yüksek lisans tezi olarak hazırlanmıştır. Afşari, bu elyazma eserde olan bazı yanlışlıklar nedeniyle uzun süre Adabu't-Tarik'in Saint Petersburg nüshasına erişmeye ve eserin bir kopyasını hazırlamaya çalıştı. Sonra her iki nüsha bir arada değerlendirilmiş ve yayın aşamasında Saint Petersburg nüshası da karşılaştırılarak yayınlamıştır. Eserde Kalenderilik hakkında bilgi de verilmiş ve eserin içeri hakkında açıklamalarda bulunulmuştur. Mehran Afşari, İran'da Kalenderilik, Rufailik ve Fütüvvet başlıklarında araştırma yapan ve bu konularda yazma birçok metni de yayınlayan araştırmacılar arasında yer almaktadır. Neredeyse Fütüvvetname konulu bütün risaleleri İran'da yayınlamıştır. Mehran Afşari, hem İran'da hem de dünyada akademik ve bilimsel çalışmalarından özellikle Kalenderilik ve Fütüvvetname konu başlıklarıyla tanınmaktadır.
Kâsımî Mecmûası’nda Feyzî ve Feyzî-i Bağdâdî Başlıklı Şiirler
9. Uluslararası Bilimsel Araştırmalar Kongresi -Sosyal ve Eğitim Bilimleri- Bildiri Tam Metin Kitabı, 2020
Edebî metinlerin değerlendirilmesi ve sonraki nesillere aktarılması çok önemli bir vazifedir. Bu hizmeti üstlenmiş olanların bir kısmını mecmûa tertip eden kimseler oluşturmuşlardır. Eserlerin henüz yazma suretinde çoğaltıldığı bir dönemde derlenmiş olan bu mecmûalardan biri de 17. yüzyılın ilk yarısında tamamlandığı düşünülen ve içerisinde adı olarak Mecmû‘atü’l-letâyif, Bahrü’l-ma‘ârif ve Sandûkatü’l-ma‘ârif gibi isimler kayıtlı olan Kâsımî’nin mecmûasıdır. Erzurum Atatürk Üniversitesi Merkez Kütüphanesi Seyfettin Özege Yazma Salonu’nda Agâh Sırrı Levend yazmaları arasında bulunan ve ASL 625 Mec 83 numarası ile kayıtlı olan bu mecmûada çok sayıda şairin şiirlerinden örnekler yer almaktadır. Genellikle şairlerin mahlaslarının başlık olarak verildiği mecmûada Feyzî başlıklı altı ve Feyzî-i Bağdâdî başlıklı bir şiir yer almaktadır. Bu şiirlerin altısı gazel ve biri rubâî nazım şeklinde yazılmışlardır. Kaynaklarda “Feyzî” mahlaslı pek çok şair bulunması şairlerin kim olabileceğinin tespitini zorlaştırmıştır. Yapılan taramada mecmûada yer alan şiirlerden birinin üç beytinin bazı kaynaklarda “Feyzî” mahlaslı İstanbul’da doğmuş ve 1115/1703’te vefat etmiş bir şaire atfedildiği görülmüştür. Ancak bu beyitlerin bu mahlası kullanmış başka bir şaire ait olduğu anlaşılmıştır. Bu sayede mecmûada bu mahlas ile yazılmış üç şiirin hangi şaire ait olduğu belirlenmiştir. Mecmûada “Feyzî” ve “Feyzî-i Bağdadî” başlıklı şiirlerin yer alması da bu tespiti desteklemektedir. Bu noktada bu çalışmanın amacı da öncelikle mecmûada mahlası geçen bu şairlerin kimler olabileceğinin kısaca tartışılması ve Kâsımî Mecmûası’nda Feyzî ve Feyzî-i Bağdadî başlıklı şiirlerin ortaya konmasıdır.
Şeyh Hâmi̇d-İ Velî (Somuncu Baba) Ve Si̇lâhü’L-Mürîdîn Adli Eseri̇
Milli Kültür Araştırmaları Dergisi, 2021
Şeyh Hâmid-i Velî, IX/XV. asrın öne çıkan sûfîlerinden biri olup Anadolu tasavvuf geleneği açısından önemli bir isimdir. O, müstakil bir tarîkat kurmamakla birlikte Anadolu'nun ilk Türk tarîkatı kabul edilen Bayrâmiyye'nin kurucusu olan Hacı Bayrâm-ı Velî'nin şeyhidir. Bunun yanında tarîkatlarda bir neşve olarak bulunan "melâmet" anlayışını müstakil bir tarîkata dönüştüren silsilenin de öncüsü sayılır. Şeyh Hâmid-i Velî sayıca az olsa da eser telif eden sûfîlerdendir. Kendisine atfedilen üç eseri vardır. Bunlar tasavvuf lisanıyla yazılmış Şerhi Hadîs-i Erbaîn, Zikir Risâlesi ve Silâhü'l-Mürîdîn isimli eserleridir. Çalışmanın konusunu oluşturan ve okuz sayfalık dua, vird ve zikirlerinin yer aldığı küçük bir risâle olan Silâhü'l-Mürîdîn'in müstakil bir nüshasına rastlanmış olmamakla birlikte, müellif kendisi, Zikir Risâlesi'nde Silâhü'l-Mürîdîn adlı bir dua mecmuası da telif ettiğinden bahsetmiştir. Nitekim Zikir Risâlesi'nde dua faslında duaların en güzelinin Allah tarafından peygambere indirilen Kur'an olduğunu, sonra sahih senetlerle gelen altı hadis kitabındaki hadislerde bildirilen dualar olduğunu söylemiş, bu duaların hangileri olduğunu Silâhü'l-Mürîdîn adlı eserinde güzel bir tertiple bildirdiğini belirtmiştir. İşte bu makalede ona atfedilen Silâhü'l-Mürîdîn adlı eser değerlendirilecektir.
Şeyhülislâm Ebussuud Efendi’nin Şiir ve Edebiyatla İlgili Fetvâları
RESEARCHER SOCIAL SCIENCE STUDIES, 2019
Ebussuud Efendi, Osmanlı'nın zirve yüzyılına damga vurmuş, devlet işlerinin tanzim ve tertibi, çeşitli iç ve dış siyasi olaylar ve hayatın her alanı ile ilgili verdiği binlerce fetvâ ile birçok müşkül meseleyi çözmüş, devleti ve toplumu yönlendirici konumda bulunmuş önemli bir şeyhülislâmdır. Osmanlı-Safevi çekişmesinin kıyasıya yaşandığı bir yüzyılda otuz yıl kaldığı makamda verdiği sert fetvalarla bu çekişmenin mezhebî/siyasî mahiyet kazanmasında da önemli bir rol oynamıştır. O, kendisinden önceki Şeyhülislâm Kemalpaşazade ile birlikte İran Şiiliğinin Anadolu'da algılanma şeklini de büyük ölçüde belirleyen kişi olmuştur. Aynı zamanda şair olan Ebussuud Efendi'nin binlerce fetvâsı arasında şiir ve edebiyatla ilgili pek çok fetvâ bulunmakta olup, bunların bir kısmı direkt manzum fetvâ, bir kısmı da şiir, şair, dil ve edebiyata dair konularda sorulmuş suallere verilmiş cevaplardır. Onun manzum fetvâlarına ait çalışmalarımız hâlen devam etmekte olup bir kısmını daha önce tanıtmıştık. Bu çalışmada ise, fetvâları arasında şiir ve edebiyatla ilgili olarak geçen fetvâlardan seçilenler tanıtılmaktadır.
Manastirli Mehmet Rifat’In Mecâmi̇’Ü’L-Edeb İsi̇mli̇ Eseri̇ndeki̇ İlm-İ Aruz Ki̇tabina Dai̇r
Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature, 2022
Arap edebiyatında doğup dil ve musiki âlimi El-Halil tarafından sistemleştirilen aruz vezni İran ve Türk edebiyatlarında kendi dil ihtiyaçlarına göre şekillenerek kullanılmıştır. Hecelerin kısalık ve uzunlukları esasına dayanan nazım ölçüsü olan aruz vezni Türk şiirinde önceleri hece vezni ile paralelik gösterirken daha sonraki dönemlerde dildeki değişikliklerle kendi kurallarını tesis etmiş ve gelişerek azımsanmayacak bir başarı göstermiştir. Aruz veznine dair gerek Arap edebiyatında gerekse İran ve Türk edebiyatında birçok eser ya da risale kaleme alınmıştır. Osmanlı Edebiyatında son dönemde özellikle aruz vezni üzerine inceleme ve tenkit yazıları da kaleme alınmıştır. Kaleme alınan bu çalışmalardan makalemize mevzu olan İlm-i Aruz kitabı ise aruz veznini tetkik mahiyetinde bir kitaptır. Eserde aruz vezni klasik üsluba nazaran tanıtılmış ve dönemin merkteplerinde okutulması amacı ile kaleme alındığı için açıklayıcı ve öğretici bir gaye güdülmüştür. Bu sebeple ederde ayrıntılara yer verilerek örnekler bolca tutulmıuştur. Bu eser, Manastırlı Mehmet Rıfat'ın Mecâmi'ü'l-Edeb isimli kitabının içinde bir bölümdür. Mecâmi'ü'l-Edeb isimli üç ciltlik kitabın ikinci cildinin birinci kitabı olan İlm-i Aruz kitabında aruz vezni tarif edilerek aruza dair ıstılahat hakkında bilgiler verilmiştir. Bu malumata ilaveten aruz daireleri ve bahirleri hakkında örneklerle izahat yapılmıştır. Makalede evvela Mecâmi'ü'l-Edeb isimli eserin İlm-i Aruz kitabı ve içeriği anlatılmış ve sonrasında da eserin sadeleştirilmiş şekli verilmiştir. Bu çalışma vesilesiyle, adı geçen eser ve muhtevasına dair aruz ilmi sahasında bir katkı sunmak esas gaye olarak görülmüştür.
Şeyh Necmüddîn-i Razî’nin Üç Tasavvuf Risalesinde Şemʻu Pervâne Şiirleri
RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 2021
XIII. yüzyılın ünlü mutasavvıflarından Şeyh Necmüddîn-i Razî (Dâye), Mirsâdü'l-İbâd, Mermûzât-ı Esedî ve Işk u Akl adlı üç tasavvufi eserinde şem'u pervâne şiirlerine yer vermiştir. Pek çok sufi şair gibi Razî'de, klasik tasavvuf edebiyatında sıklıkla görülen şemʻu pervâne şiirlerini, teşhis ve tasvir sanatıyla, âşık ve maşuk iki mecazi karakter şeklinde ele almıştır. Bazen ruhu temsil eden pervâne'nin varlığını, ezeli güzelliğin sembolü olan şem'in ateşinde yok etmiş bazen bu iki sembolü, akıl ile âşkın mecazî münazarası üzerinden birbiriyle karşı karşıya getirmiştir. Razî'nin, âşk, cezbe ve muhabbet merkezli tarîk-i şuttâr anlayışının ibadetle sentezlenmiş tasavvufi düşüncelerini yansıtan bu şiirler, edebî açıdan estetik olduğu kadar içerik açısından da oldukça zengindir. Söz konusu şiirlerde ay, güneş ve sevgili olarak işlenen semboller tasavvuf öğretisi çerçevesinde bazen ilâhî nur, mutlak sevgili, mürşid-i kâmil, ruhun yüceliği ve nefsin köreltilmesi gibi zengin manaları da ihtiva etmektedir. Bu zengin manaları göstermek için makalede Razî'nin hayatı, tasavvufi yönü, edebî kişiliği ve şiirleri ile adı geçen üç eseri hakkında bilgiler verilmiş olup, mezkûr eserlerindeki toplam elli yedi beyit olan şem'u pervâne şiirlerinin tamamı, özellikleri ve muhtevasıyla birlikte ortaya konarak incelenmiştir. Ayrıca söz konusu şiirler, Türkçeye çevrilmek suretiyle tasavvuf edebiyatı literatürüne kazandırılmıştır.