Antibiotic Use in Pediatric and Neonatal Intensive Care Units; Multicenter Point Prevalence Study (original) (raw)
Related papers
Point Prevalence Studies Relating to Antibiotic Usage in Dr. Doğan Baran Pediatric Hospital
Çocuk Enfeksiyon Dergisi/Journal of Pediatric Infection, 2014
Uygunsuz antimikrobiyal kullanımı dünya çapında bir problem olmaya devam etmektedir. Antimikrobiyallerin gereksiz yere uygunsuz kullanımı antibiyotik direncini arttırmaktadır. Antimikrobiyallerin uygunsuz kullanımına bağlı olarak bakterilerde ortaya çıkan direnç ise hastalarda mortalite ve morbiditeyi arttırmaktadır. Bu çalışmada hastanemizde yatan hastalarda, antimikrobiyallerin uygunsuz kullanım oranını değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntemler: Hastaların verileri 2009, 2010 ve 2012 yıllarında bir günde toplandı. Hastaların yaşları, cinsiyetleri, ateşlerinin olup olmadığı, mikrobiyolojik test sonuçları, kan değerleri bir çocuk uzmanı ve mikrobiyoloji uzmanı tarafından değerlendirildi. Antibiyotik kullanımının uygunluğu doğru ajan, doğru doz, doğru doz aralığı, doğru süre ve doğru verilme yolu gibi parametreler incelenerek değerlendirildi. Bulgular: Uygunsuz antimikrobiyal kullanım oranları 2009, 2010 ve 2012 yılları için sırasıyla %64, %60 ve %74,28 olarak saptandı. Değerlendirmeye alınan tüm hastalarda uygunsuz kullanım oranı %67 olarak belirlendi. Ampirik başlanan tedavilerde uygun antibiyotik kullanım oranı %21,9 iken, infeksiyöz etkene yönelik başlanan tedavilerde ise %100'dü. Bu sonuçlar yatan hastalarda uygunsuz antibiyotik kullanım oranlarının yüksek olduğunu gösterir. Sonuç: Türkiye'de yatan hastalarda antimikrobiyal reçetelenme sıklığı fazladır. Konuyla ilgili eğitim faaliyetlerinin düzenlenmesi, kısıtlama yöntemlerinin uygulanması, enfeksiyon hastalıkları uzmanı konsültasyonu istenmesi, antimikrobiyal tedavi rehberlerinin oluşturulması, nokta prevelans çalışmalarının yapılması ve antimikrobiyal ajanların mikrobiyolojik testlerin sonuçlarına göre reçetelenmesi antimikrobiyal ilaçların uygunsuz kullanım oranlarını düşürmede yararlı olacaktır.
Evaluation, 2010
Yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde (YYBÜ) sepsis etkenleri ve antibiyotik duyarlılıkları zaman içinde ve kullanılan antibiyotiklere bağlı olarak değişir. Neonatal sepsise neden olan bakteriyel mikroorganizmaların ve antibiyotik duyarlılığının saptanması, ampirik antibiyotik tedavi rejimlerinin belirlenmesi ve uygun antibiyotik seçimi açısından önemlidir. Ocak 2004-Haziran 2008 tarihleri arasında Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi YYBÜ'de izlenen 900 yenidoğan içerisinde sepsis tanısı alan 87 olgunun dosyaları incelendi. Kültür pozitif olan 45 olgunun klinik belirti ve bulguları, risk faktörleri, laboratuvar sonuçları, kültürde üreyen etkenler ve antibiyotik duyarlılıkları değerlendirildi. Sepsis sıklığı %9.6 bulundu. Kesin sepsis tanısı alan 45 olguda (%5), 49 kan kültürü üremesi oldu. Bunların %82'si prematüre ve % 53'ü erkekti. Erken neonatal sepsiste Koagülaz Negatif Stafilokok (KNS) ve Staphylococcus aureus (S. aureus), geç neonatal sepsiste ise KNS'den sonra Candida spp. en sık üreyen mikroorganizmalardı. Mortalite oranı %13.3'tü. KNS'ler glikopeptidlere %100 duyarlı bulunurken, penisiline %96, metisiline %90 dirençliydi. S. aureus suşlarının tamamı glikopeptidlere, metisiline, eritromisine ve klindamisine duyarlı bulunurken, penisiline direnç oranı %71.4 idi. Enterococcus spp. suşlarında test edilen antibiyotiklere direnç saptanmadı. Enterobacter spp. suşları 3. kuşak sefalosporinlere ve karbapenemlere %100 duyarlı iken ampisilin-sulbaktama %100 dirençliydi. Acinetobacter spp. ve Pseudomonas spp. suşlarının tamamı piperasiline dirençliydi. Klebsiella spp suşlarının tamamı karbapenemlere, kinolonlara ve aminoglikozidlere duyarlı idi. Serratia spp., Escherichia coli ve Enterococcus spp. suşlarında test edilen antibiyotiklere direnç saptanmadı. Erken neonatal sepsiste Gram pozitif mikroorganizmaların ön plana geçmesi ve bu mikroorganizmalarda yüksek penisilin direnci görülmesi, ampirik antibiyotik uygulamalarının gözden geçirilmesi gerektiğini düşündürmektedir. Bununla birlikte S. aureus suşlarında metisilin direncine rastlanmamıştır. Acinetobacter spp. ve Pseudomonas spp. suşlarındaki yüksek piperasilin direnci önceki yıllarda bu antibiyotiğin sık kullanımına bağlandı. Neonatal, sepsis, antibiyotik duyarlılık Type and antibiotic sensitivity of pathogens leading sepsis in neonatal intensive care units (NICU) change over years. It is important to identify type and antibiotic sensitivity of pathogens leading sepsis for establishment of the local antibiotic policy. 87 cases with sepsis were investigated among 900 newborns followed in "Adnan Menderes University" NICU between January 2004-June 2008. Clinical symptoms and signs, risk factors, laboratory results, positive cultures and antibiotic sensitivity factors were evaluated in 45 cases with positive culture. Sepsis was found to have a 9.6% rate. 45 cases were diagnosed as definite sepsis with 49 positive blood cultures. 53% were males and 82% were premature. Most common pathogens were coagulase-negative staphylococci (CNS) and Staphylococcus aureus (S. aureus) in early neonatal sepsis, whereas CNS and the Candida in late neonatal sepsis. Mortality rate was 13.3%. Glycopeptide sensitivity of CNS was 100% , penicilline and meticilline resistance were 96% and 90% respectively. All S. aureus strains were sensitive to methicillin, clindamycine and eritromycine while penicillin resistance rate was 71.4%. No resistance was detected in Enterococcus spp. strains. Enterobacter spp. were 100% sensitive to 3. generation cephalosporins and carbapenems but resistant to ampicillin-sulbactam. Acinetobacter spp and Pseudomonas spp were resistant to piperaciline. All Klebsiella spp were sensitive to carbapenems, and aminoglycosides. No resistance was detected for the Serratia spp, Escherichia coli ve Enterococcus spp strains. Gram positive microorganisms as the leading etiologic agent in early neonatal sepsis, and their high penicillin resistance necessitated a revision in our ampiric antibiotic practices. However, no meticilline resistance was found in S. aureus species. High piperacilline resistance of Acinetobacter spp and Pseudomonas spp was associated with the recent frequent utilization of this agent. Neonatal , sepsis, antibiotic sensitivity
Nosocomial infections in neonatal intensive care unit
2014
Giriş: Hastane enfeksiyonları, yenidoğanlarda önemli morbidite ve mortalite nedenidir. Bu nedenle yenidoğan yoğun bakım ünitesinin enfeksiyon etkenleri ve antimikrobiyal direnç durumunun bilinmesi rasyonel antibiyotik kullanımı açısından çok önemlidir. Gereç ve Yöntem: Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde 2009-2011 yılları arasında saptanan hastane enfeksiyonları retrospektif olarak değerlendirildi. Ulusal Hastane Enfeksiyonları Sürveyans Kontrol Birimi verileri doğrultusunda, izole edilen suşlar, antibiyotik duyarlılıkları, invaziv araç kullanımı, enfeksiyon hızları ve enfeksiyon çeşitleri hesaplandı. Bulgular: Toplam 4258 hasta, 34625 hasta günü, 6536 ventilatör günü, 98 üriner kateter günü, 601 santral venöz kateter günü ve 590 umblikal kateter günü izlendi. Hastane enfeksiyon hızı %3,26 (139/4258), hastane enfeksiyon insidans dansitesi %4,01 bulundu. Pnömoni 61’le (%43,88) ilk sıradaydı. Enfeksiyon etkeni olarak izole edilen suş sayısı 36 idi. Gram-negatif etkenler 23 (%63,88), gram...
2010
Nosocomial infections are responsible for significant mortality and morbidity in hospitalized newborns. Especially very low birth weight infants are accepted to be under high risk. For this reason it is important to know the pathogenic agents and their antimicrobial resistance profiles in a neonatal intensive care unit when choosing an empiric antibiotic treatment. In this study we aimed to determine the nosocomial pathogens and their antibiotic sensitivity patterns in our unit. Between January 2008 and January 2009 we performed a prospective study to determine hospital-acquired infections in our unit, to assess pathogenic culture results and to evaluate antibiotic susceptibility patterns by using patient-based active surveillance system. During the study period we hospitalized 372 newborn babies in our unit and we ascertained 30 nosocomial infection attacks in 16 (4.3%) infants. Our overall hospital infection rate was 8.07%. Premature infants had a nosocomial infection rate of 75%,...
Nosocomial infections in a neonatal intensive care unit
American Journal of Infection Control, 1982
Hastane enfeksiyonları, yenidoğanlarda önemli morbidite ve mortalite nedenidir. Bu nedenle yenidoğan yoğun bakım ünitesinin enfeksiyon etkenleri ve antimikrobiyal direnç durumunun bilinmesi rasyonel antibiyotik kullanımı açısındançokönemlidir. Gereç ve Yöntem:Yenidoğanyoğunbakımünitesinde2009-2011yıllarıarasında saptananhastaneenfeksiyonlarıretrospektifolarakdeğerlendirildi.UlusalHastane Enfeksiyonları Sürveyans Kontrol Birimi verileri doğrultusunda, izole edilen suşlar, antibiyotik duyarlılıkları, invaziv araç kullanımı, enfeksiyon hızları ve enfeksiyonçeşitlerihesaplandı. Bulgular:Toplam4258hasta,34625hastagünü,6536ventilatörgünü,98üriner katetergünü,601santralvenözkatetergünüve590umblikalkatetergünüizlendi. Hastaneenfeksiyonhızı%3,26(139/4258),hastaneenfeksiyoninsidansdansitesi %4,01bulundu.Pnömoni61'le(%43,88)ilksıradaydı.Enfeksiyonetkeniolarak izoleedilensuşsayısı36idi.Gram-negatifetkenler23(%63,88),gram-pozitifler 8(%22,22)veKandidaspp.5(%13,88)oranındaydı.Ensıkizoleedilengramnegatif izolat Klebsiella spp. 7 (%19,4) ve Pseudomonas spp. 7 (%19,4) idi. Enterobacteriaceae'lerdeenetkiliantibiyotiklermeropenemveimipenemolarak belirlendi.Gram-negatifenterikbasillerde,genişlemişspektrumlubetalaktamaz pozitifliği%63,64olarakbulundu.Yenidoğanyoğunbakımünitemizdeventilatör ilişkilipnömonihızı6,73,ventilatörkullanımoranı%19bulundu. Sonuç:Heryoğunbakımünitesietkenlerinibelirlemeliveantimikrobiyaldirenç paternlerini izlemelidir. Ampirik antibiyotik tedavi stratejilerini oluşturmalıdır. Hastane enfeksiyonlarının azaltılması veya tamamen önlenmesi aktif sürveyans sistemininyürütülmesi,enfeksiyonkontrolkurallarınauyulması,aletkullanımının sınırlandırılmasıverasyonelantibiyotikkullanımkurallarınauyulmasıilemümkün olabilir.
Evalution of Nosocomial Infections and Antibiotic Resistance Profiles in Intensive Care Unit
Journal of Cardio-Vascular-Thoracic Anaesthesia and Intensive Care Society, 2012
Bu çalışmada yoğun bakım ünitesinde (YBÜ) gelişen hastane infeksiyonlarının tipleri, etken patojenleri ve bu patojenlerin antibiyotik direnç profillerinin belirlenmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Hastanemiz YBÜ'de 72 saatten fazla tedavi gören 189 hasta değerlendirilmeye alındı. Tüm hastalardan YBÜ'ye alındığında balgam veya trakeal aspirasyon materyali, idrar, ateş 38°C ve üzerinde ise kan örneği ile mevcut olan herhangi bir akıntı veya yaradan örnek alınarak kültür-antibiyograma gönderildi. Antibiyogram sonucuna kadar hastanın varsa mevcut antibiyoterapisine devam edildi. Hastalar her gün düzenli olarak infeksiyon hastalıkları uzmanı ile birlikte değerlendirildi. Hastane infeksiyonunun belirlenmesinde CDC (Centers for Disease Control and Prevention) ölçütleri kullanıldı.
Incidence and Risk Factors of Nosocomial Bloodstream Infections in Pediatric Intensive Care Unit
Turkish Journal of Pediatric Emergency and Intensive Care Medicine, 2021
Kan dolaşımı enfeksiyonları (KDE) hastanede yatış süresinde uzamaya, tedavi maliyetlerinde ve mortalite oranlarında artışa yol açması nedeniyle yoğun bakım ünitelerinin (YBÜ) en önemli sorunlarındandır. Bu çalışmada çocuk yoğun bakımda nozokomiyal KDE sıklığı ve risk faktörlerinin saptanması, en sık görülen mikroorganizmaların belirlenmesi amaçlanmıştır. Yöntemler: Dokuz Eylül Üniversitesi Çocuk YBÜ'de Ocak 2011-Ocak 2013 tarihlerinde 48 saatten uzun süre yatarak tedavi edilen hastalar incelendi. Nozokomiyal KDE geçiren olgular belirlenerek yatış süresince nozokomiyal enfeksiyon geçirmeyen olgularla demografik veriler, yatış tanıları ve altta yatan süreğen hastalıkları, invaziv girişimler ve tedaviler açısından karşılaştırıldı. Kan kültüründe izole edilen mikroorganizmalar kaydedildi. Bulgular: Çalışmaya alınan 252 hastada toplam 58 KDE epizotu saptandı. Olguların %55'i erkek (E/K: 1,2) olup ortanca yaş 10 aydı. Nozokomiyal KDE sıklık hızı 14,7/1,000 hasta günü olarak hesaplandı. Yoğun bakım yatışından ortanca 16,5 gün sonra KDE geliştiği tespit edildi. Altta yatan doğuştan kalp hastalığı, metabolik hastalık, nörolojik hastalık veya genetik sendrom varlığında ve santral venöz kateterizasyon ve mekanik ventilasyon uygulanan hastalarda daha sık nozokomiyal KDE gözlendi. Genetik sendrom varlığı ve yoğun bakımda yatış süresinin uzaması KDE gelişimi için bağımsız risk faktörü olarak saptandı. En sık izole edilen etkenler koagülaz negatif Stafilokoklar (%48), Klebsiella spp. (%24), Enterobacter spp. (%9), Candida spp. (%9) olarak belirlendi. Sonuç: Nozokomiyal KDE için risk faktörlerinin belirlenerek bu doğrultuda önlemlerin alınması tedavi maliyetlerinin ve mortalitenin azaltılabilmesi açısından özellikle önemlidir. Yoğun bakımda geçirilen gün sayısı arttıkça risk arttığı için yatış süreleri mümkün olduğunca kısa tutulmalıdır.
COVID-19 Management in Pediatric Intensive Care Unit
The journal of Tepecik Education and Research Hospital, 2020
Tüm dünyaya yayılıp pandemi hâline gelen COVID-19 hastalığı insandan insana yakın temasla ve damlacık yoluyla bulaşmaktadır. COVID-19'un klinik spektrumu asemptomatikten ciddi akut solunum sıkıntısına kadar değişmekte, çocuklarda daha hafif seyretmektedir. Çocuklarda yoğun bakıma yatış oranı çok düşük ve ölüm enderdir. Ciddi solunum sıkıntısı/yetmezliği, bilinç değişikliği, şok tablosu, çoklu organ yetmezliği gelişen çocuklar çocuk yoğun bakım ünitesinde izlenmelidir. Virüsün çok bulaşıcı olması ve kendine has özelliklerinden dolayı bu hastalara çocuk yoğun bakımdaki yaklaşımlar standart yaklaşımdan farklılıklar göstermektedir.