Mushaf İmlası Açısından İbnü'l-Cezeri Mushafı (original) (raw)

İbnü'l-Bevvâb Mushafı ve imlâ yapısı

2017

ÖZETHz. Osman döneminde istinsahı gerçekleşen ve Mesâhıf-i Osmâniyye olarak anılan mushafların imlâsı nevi şahsına münhasır özellikler taşımaktadır. Sonraki dönem mushaf kitabetinde bu imlâya uygunluğa riayet edilmiş, en azından teorik düzeyde bu bir ilke olarak kabul edilmiştir. Gelenekte bir taraftan Osman Mushaflarının imlâ özelliklerini tespit bağlamında kaydedilen bilgiler, hicrî ikinci asrın sonlarından itibaren telife tabi tutulmuş ve bu çerçevede hatırı sayılır bir edebiyat oluşmuş iken, diğer taraftan başta Osman Mushaflarını esas alan ikinci nesil mushaflar olmak üzere zamanla pek çok mushafın istinsahı gerçekleşmiştir. Mushaf imlâsı edebiyatında geçen bilgiler ile zaman içerisinde istinsah edilen mushaflar arasında imlâ açısından her daim bir örtüşmenin olduğunu söylemek mümkün değildir. Dolayısıyla mushaf kitabet geleneğinde, imlâsı, ilgili literatürdeki bilgilerden farklılık arz eden pek çok mushafın mevcut olduğu görülmektedir. Bu özellikteki mushaflardan biri hat sana...

Resm-i Mushafın İ‘câzı Meselesi

Kafkas üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi, 2022

The verses of the Qur'an were first written down by the revelation scribes with various writing materials, with the directive of the Prophet Muhammad (pbuh). These verses, which were not written tidily and in the form of a book, were later collected by the caliph Abu Bakr and turned into a book in order to prevent the verses from being lost. Caliph Uthman reproduced the Qur'an, which was made into a book by Abu Bakr. The mushafs that Caliph Uthman reproduced have long been the subject of discussion in terms of their writing characteristics. The history of these discussions goes back to ancient times. In this context, issues such as where the orthographic features of the mushaf come from, whether the way the words are written is tawqifî provided by the order and approval of the Prophet, whether the words of the Qur'an are written correctly, the importance of complying with these orthographic features of the mushaf, and whether the Qur'an can be written in other forms of writing, etc. has been the subject of criticism. Books have been written on this issue, refutations have been written, and various opinions have been put forward. The main reason for these discussions is both the preservation of the verses of the Qur'an in an authentic way and the effort to transfer the differences of recitation to the next generations. Therefore, the subject is important. In order to preserve the verses of the Qur'an correctly, the verses were initially written on various writing materials, collected by Abu Bakr, who was worried about the loss of these writings, and then Uthman sent new copies of the mushaf, which were reproduced from this mushaf, to different towns in order to resolve the recitation disputes. There is no evidence that the way in which the words of the Qur'an were written in the early periods contained some secrets and signs. In the later periods, some people such as Merrakuşî focused on the language and recitation meanings of the Qur'anic words, which are indicated by different writing features. Recently, the debate

El-Mürşidü’l-Vecîz ve En-Neşr Bağlamında Ebû Şâme İle İbnü’l-Cezerî’nin Kur’ân Tilâvetine Bakışı

2019

Makalede Ebu Same’nin el-Mursidu’l-veciz ila ʻ ulum tete ʻ alleku bi’l-Kitabi’l- ʻ Aziz ve Ibnu’l-Cezeri’nin en-Nesr fi’l-kiraati’l-‘asr isimli eserleri baglaminda kendilerinin Kur’an tilaveti hususundaki gorusleri ele alinmistir. Kur’an tilavetiyle alakali zikri gecen muelliflerin ve eserlerinin secilmelerinin nedeni her iki muellifin ve adi gecen eserlerinin kiraat ilminde onemli sohrete sahip olmalaridir. Konuyla ilgili oncelikli olarak bahsi gecen muellifler ile telifleri hakkinda kisaca bilgi verildikten sonra; muelliflerin konuyla alakali goruslerine gecilmistir. Bu goruslere deginilirken her bir muellifin gorusleri ayri ayri ele alinmis; ayrica mumkun oldugunca adi gecen eserlerin disina cikilmamaya calisilmistir. Bunun yani sira bu eserlerde konuyla ilgili daginik bir bicimde verilen bilgiler, basliklandirilmak suretiyle sistematize edilerek aktarilmistir. Makalenin amaci, Kur’an kiraatinin onde gelen isimlerinden Ebu Same ile Ibnu’l- Cezeri’nin Kur’an tilavetine dair farkli...

İbnu’l-Cezerî ve Dilciliği

Şarkiyat Mecmuası - Journal of Oriental Studies, 2020

ÖZ XV. asrın önemli ilim adamlarından biri kabul edilen İbnu'l-Cezerî (ö. 833/1429) kıraat alanında temayüz etmekle beraber hadis, fıkıh ve Arap dili gibi pek çok alanda kendini yetiştiren ve kazanımlarını eserlerine yansıtan çok yönlü bir âlimdir. Kıraat alanında otorite sayılan İbnu'l-Cezerî'nin bu alanda yetkin olmasının en temel sebeplerinden biri hiç kuşkusuz Arap dili ve edebiyatına olan vukûfiyetidir. Dolayısıyla kıraat ilmi ile Arap dili arasında zorunlu bir ilişki söz konusudur. İbnu'l-Cezerî'ye ait kıraat, hadis, siyer, tarih ve tabakâta dair 100'e yakın eser ve risalelerin birkaçının doğrudan Arap dili ve edebiyatıyla ilgili olması bu zorunlu ilişkinin doğal bir sonucu olarak görülebilir. Bu çalışmada, İbnu'l-Cezerî'nin dilciliği kıraat-nahiv ilişkisine dair kısa bir girişten sonra öncelikle İbnu'l-Cezerî'ye nispet edilen Arap dili ve edebiyatına dair eserlerin durumu değerlendirilecek, akabinde Kâşifü'l-hasâsa an elfâzi'l-Hülâsa isimli Elfiye şerhinin İbnu'l-Cezerî'ye nispeti tetkik edilerek ele alınacaktır. İkinci olarak ise İbnu'l-Cezerî'nin en meşhur kıraat eserlerinden biri olan en-Neşr fi'l-kırââti'l-aşr adlı eseri kıraat-dil ilişkisi dikkate alınarak incelenecek, böylelikle İbnu'l-Cezerî'nin Arap dili ve edebiyatındaki yeri ve önemi tespit edilmeye çalışılacaktır.

Tuhfetü's-sefere - İbnü'l-Arabî

Hakikat Yolcularına Rehber -Tuhfetü's-sefere-, 2011

İbnü'l-Arabî'ye atfedilmesi yaygın olan ancak Ebu'l-Fazl Muhammed el-Bistâmî'ye ait olduğu anlaşılan Tuhfetu's-sefere adlı risalenin Hüseyin Şemsi Ergüneş tarafından yapılmış çevirisinin inceleme ve notlarla birlikte yayına hazırlanmış versiyonudur.

ZEMAHŞERÎ'NİN el-KEŞŞÂF'INDA ME'ÂNÎ İLMİNİN YERİ

Özet Zemahşerî el-Keşşâf'ında Me'ânî ilminin verilerine çokça yer vermiştir. Bu bağlamda o cümlenin unsurlarına değinmiş, haberî cümlenin kendi anlamla-rı dışına çıkarak farklı anlamlarda kullanıldığını belirtmiştir. Müellif talebî inşa cümlelerinden emir, nehiy, istifhâm, temennîye ve bunların kullanım şekillerine değinmiştir. Kasr sanatına ve yapılma çeşitlerine eserlerinde zaman zaman yer vermiş, her ne kadar müsâvât ve itnâb kavramlarını kullanmamış olsa bile bunları hissettirecek açıklamalarda bulunmuştur. Zemahşerî, îcâz, zikir ve hazf kavram-larına ilişkin izahlar yapmıştır. Abstract The Place Of The Me'ânî Science In Zamakhseri's Work Called el-Keşşâf Zamaksherî gave lots of place in data on Me'ânî science in his work el-Kessâf. He dealt with the elements of the senteces and said that he used the news out of the meaning of it in different meanings. In his demands he touched on commands , negative commands, question sentences, wishes and the usage of them....

Ehl-İ Hadi̇s İçeri̇si̇nde İbn Mâce’Ni̇n Yeri̇

2021

Ehl-i hadis; Hz. Peygamberin (s.a.s) vefatından sonra ona nispet edilen sünnetin derlenip yazıya aktarılmasını üstlenen topluluğu tesmiye eder. Bu şekliyle yaptıkları bilimsel bir faaliyet gibi görünse de Ehl-i hadis uleması, II/VIII. yüzyılın başlarından itibaren nakledilen âsâr ile yetinen ve hayatını bu rivayetlerin etrafında şekillendiren gelenekçi/lafızcı bir anlayış biçimi oluşturmuştur. Kendilerini Ebû Hanife'nin şahsında Ehl-i re'y'e karşı konumlandıran bu topluluk, sadece muamelâtı ilgilendiren fıkhî meselelerde değil dönemin siyasî ve itikadî meselelerinde de kendilerine has görüşler ileri sürmüştür. Öte yandan kendilerinin dışındaki mevcut fırkalarla ilgili Rasulullah'a (s.a.s) nispet edilen rivayetlerle görüş beyan eden bu fırkanın itikadî yönü çoğu zaman göz ardı edilmiştir. Eserinin içeriği itibariyle bu ekolün din anlayışını benimseyen İbn Mâce, derlediği ve çok sonra Kütüb-i Sitte'den sayılan meşhur Sünen'ine yazdığı Mukaddime'sinde muhalif fırkaları eleştirerek, Ehl-i hadisin din anlayışını savunmuştur. Bu makalede İbn Mâce'nin Sünen'inden yola çıkılarak onun Ehl-i hadis içerisindeki konumu belirlenmeye çalışılacaktır.

" el-Cezire " Üzerine Bir Literatür Çalışması (Fethinden Abbasilerin İlk Dönemine Kadar

"el-Cezire" Üzerine Bir Literatür Çalışması (Fethinden Abbasilerin İlk Dönemine Kadar) ismiyle ele alınan bu çalışmada, el-Cezire bölgesiyle bu bölgeyi oluşturan Diyar-ı Bekr, Diyar-ı Mudâr, ve Diyar-ı Rabi'a bölümleriyle bunların merkezlerinin tarihini, coğrafyasını ve kültürel yapısını konu edinmiştir. Bu çalışma, İslam fetihlerinden Abbasilerin ilk dönemine kadar geçen süreci kapsar. Çalışmada başta el-Cezire ve onu oluşturan üç bölgenin tarihsel önemi vurgulandıktan sonra bölgelerin sınırlarıyla ilgili bilgilendirmeler yapılmış ve bu alandaki kaynakların tespitine geçilmiştir. Ayrıca imkânlar ölçüsünde bölge ile ilgili başta Taberî, İbn Esir ve İbn Kesir gibi temel İslam tarih kaynakları olmak üzere son yıllarda yapılan akademik araştırmaların yanı sıra, bölgeyi konu edinen müstakil çalışmaların da bilgileri verilmiştir.

HİSÂRÎ VE ESERİ “KİTABU TUHFETÜ’L-MÜ’MİN” HAKKINDA

Bu makalede, klasik kaynaklarda yer almayan, Hisârî ve onun eseri Tuhfetü’l-Mü’min tanıtılmaktadır. Tuhfetü'l-Mü'min, XV. yüzyılda yaşamış olan Hisârî tarafından Hicrî 906 (Miladî 1500) tarihinde yazılmıştır. Mesnevi tarzında yazılan eser 2646 beyitten oluşmaktadır. Dinî konuları, bazen doğrudan didaktik bir anlatımla, bazen de hikâyelerle manzum şekilde işlemektedir. Bu konular; ayet, hadis ve kıssalarla desteklenmiştir. Eserin başlangıç bölümlerinde insanın, cennetin, cehennemin, dünyanın ve diğer mahlûkatın yaratılışı anlatılmıştır. Daha sonra; Musa, İdris, Cercis, Yahya Bin Zekeriya Peygamberlerin kıssaları yer almıştır. Eserin son bölümlerinde ise dindar insanların kıssaları yer almaktadır.