ABBÂSİ DEVLETİNDE SARAY HEKİMLERİNE VERİLEN CEZALAR (original) (raw)
Related papers
CÂHİLİYE'DEN ABBÂSÎLERE ARAP ŞİİRİNDE YILDIZ TASVİRLERİ
ÖZET Tarih boyunca şiir ve şiirin içeriğinde de tasvir var olagelmiştir. Tarihin işleyiş sürecinde Câhiliyeden Abbâsilere kadarki dönemde çevre, kültür faktörlerinin etkisiyle şairlerin tasvirlerinde kullandıkları benzetmeleri değişim göstermiştir. Şairin psikolojik durumu tasvirlerde önemli rol oynamıştır. Şairlerin sıkıntılı anlarında yıldızlar sanki dağlara bağlanmış veya dinlenmek üzere kamp kuran bir kafile olmuş; sevinçli anlarında rakkaseler gibi dans etmiş veya menekşe bahçesinde açan nergis çiçekleri olmuştur. ABSTRACT The Depiction of Star from the Period of Pre-Islamic Age of Ignorance to the Abbasids Depiction has existed in poetry and poetical contents throughout history. Along with history, similes which were used in the depictions of poetry changed with the influences of environment and culture from the period of Pre-Islamic Age of Ignorance to the Abbasids. The psychological mood of the poet played an important role. When the poets felt in trouble they depicted stars as tied to the mountains or they became corteges which camped for having rest; the stars danced like pendulum or became daffodils blossoming in a garden of violets when the poets were feeling joyful.
SURİYE’DE ARAP BAHARI’NIN ETKİLERİ
ARAP BAHARI SONRASI ORTADOĞU - HİPERYAYIN, 2019
Suriye’de bugün devam etmekte olan kriz, 2010’lu yıllarda yaşanan Arap Baharı’nın en belirgin sonuçlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Magrib’in bir ucundan başlayıp Tunus, Libya ve Mısır gibi ülkelerde rejim değişikliği ve kaos gibi sonuçlar doğuran bu dalga, Suriye’ye geldiğinde ise adeta bir girdap halini almış ve diğerlerinde olduğundan çok daha karmaşık ve acı içeren bir kriz meydana getirmiştir. Bunda Suriye rejiminin ve Suriye içindeki siyasal aktörlerin etkisinden çok daha fazla bir biçimde bölgesel ve küresel aktörlerin ağırlıklı etkisi olmuştur.
SEYRÂNÎ’NİN ŞİİRLERİNDE ARUZ KULLANIMI ÜZERİNE NOTLAR
I. Uluslararıs Devel Âşık Seyrânî ve Türk Kültürü Kongresi, 2018
Şiirlerinde hem aruz hem de hece ölçüsünü kullanan Seyrânî ile ilgili daha önce kaleme aldığımız “Bir Mahlas Problemi: Seyrânî mi, Seyrâni mi?” başlıklı yazımızda, sadece aruz tasarruflarından hareketle bir telaffuz ve belki de imlâ meselesine de dikkat çekmek istemiştik. Bu çalışma çerçevesinde de Halk şâirleri için sık sık duyduğumuz aruza hâkimiyetlerine dâir tartışmalı ifâdeleri bir parça aydınlatmaya yarayacak bir tarama yapacak ve neticede bir değerlendirmeye varmaya çalışacağız. Bunun için, Seyrânî şiirlerinin daha önceki yıllarda yapılmış çeşitli yayınlarını esas alacağız ve bu neşirlerde karşılaştığımız tutarsızlıkları da ayrıca not etmeye çalışacağız.
SELÇUKLULAR DEVRİNDE TÜRK SARAYLARINDA FARS ŞÂİRLERİ
2011
ÖZET Selçuklular Farsçayı edebiyat dili haline getirince Farsça altın çağını yaşamağa başladı. Fars dili ve edebiyatının bu dönemde büyük gelişme ve yayılma göstermesi ile İran dışında, özellikle Irak ve Azerbaycan'da güçlü yazarlar ve şâirler yetişti. Selçuklu sultanları Fars şiirine büyük ilgi gösterip, bu dil ile eser veren şâir ve yazarları himâye ederek, teşvik ettiler. Selçuklu devlet adamları ve komutanlarının da aynı çabayı göstermeleri Fars şiirini ulaşabileceği en yüksek noktaya çıkardı.
TOPKAPI SARAYI MÜZESİ HAREM DAİRESİ’NDE BULUNAN KÂBE TASVİRLERİ
Mekke ve Mescid-i Haram Müslümanlar için manevi bir değere sahip, İslam medeniyetinde üç kutsal mekândan birisidir. Bunun nedeni Mekke'nin İslam inancında en önemli farz ibadetlerden biri hac merkezi olarak manevi ve uhrevi olarak büyük önem taşımasından kaynaklanmaktadır. Tarihte ziyaret etme imkânları daha kısıtlı olduğu için Müslümanlardan hacca gitmeyi gerçekleştiremeyenler açısından bu şehir zaman ve mekânın ötesinde özlem duyulan bir yer haline gelmiştir. Şehrin önemi Kâbe ve Mescid-i Harama dayanmaktadır. Osmanlı Devletinin Hicaza hâkim olmasından itibaren mukaddes bir bölge olan Mekke ve Kâbe'ye verilen değer daha da artmış durumdadır. İslam coğrafyasının en kutsal yeri kabul edilen Mekke şehrindeki Kâbe'nin resim sanatlarında ve bilhassa çinicilikte yapılmış olan tasvirleri Osmanlı Dönemi'yle birlikte yaygınlık kazanmıştır. Kutsal kent tasvirleri, Osmanlı tasvirciliğinin önemli bir yönünü oluşturmaktadır. Osmanlı tasvirciliğine özgü olan bu tür çalışmalarda özellikle Mescid-i Haram, Mescid-i Aksa, Mescid-i Nebevi gibi kutsal yerler, insan figürüne yer verilmeden tasvir edilmektedir. Osmanlı çiniciliğinde kent ve yöre tasvirleri önem kazanmıştır. Genellikle tasvirlerin çini üzerinde bulunması, kutsal yapılar olan cami ve mescitlerin içinde dekoratif malzeme olarak kullanılmış olan çininin çok dayanıklı olmasından ileri gelmektedir. Kâbe tasvirleri daha çok dini mimaride bulunmasına rağmen sivil mimarinin bir örneği olan İstanbul Topkapı Sarayı'nın Harem daire-Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 300 sindeki üç adet Kâbe tasvirli çini pano ele alınmıştır.