SİCİLL İ AHVÂL DEFTERLERİ IŞIĞINDA KEŞANLI DEVLET ADAMLARI (original) (raw)
Related papers
SİCİLL-İ AHVÂL DEFTERLERİNE GÖRE KIBRISLI DEVLET MEMURLARI
Yüksek Lisans Eğitimim esnasında bilimsel ve sosyal geliĢimime fazlasıyla katkı sağlayan, kıymetli bilgilerini, zamanını cömertçe paylaĢan, ulusal ve uluslararası sempozyumlarda tecrübe kazanmam hususunda sabır ve ilgi ile destekçim olan, odasını ve kütüphanesini kullanmam konusunda imkân sağlayan danıĢman hocam sayın Dr.
ULUSLARARASI İNSANCIL HUKUKTA İDARİ GÖZALTI VE DEVLET DIŞI SİLAHLI AKTÖRLER
Öz İdari gözaltı, adli gözaltıdan farklı olarak, güvenlik esasına dayalı, cezalandırıcı ni-telikte olmayan ve yürütme erki tarafından emredilen istisnai bir tedbirdir. İdari gözal-tının amacı, geçmişteki davranışlarından dolayı kişileri cezalandırmak değil, güvenlik için tehdit oluşturduğu değerlendirilen bireylerin düşmanca eylemlere girişmelerini ön-lemektir. Karşı tarafa mensup olanları yakalama ve alıkoyma, silahlı çatışmanın doğa-sında var olan bir özelliktir. Uygulayanı devlet olsun devlet dışı aktör olsun, karşı tarafı özgürlüğünden yoksun bırakma, silahlı çatışmalarda meydana gelen sıradan bir olay-dır. Uluslararası olmayan silahlı çatışmalarda ele geçirilen muharipler, savaş esiri ola-rak özgürlüklerinden yoksun bırakılabilmektedir. Ancak muharip statüsünün olmadığı uluslararası olmayan silahlı çatışmalarda yakalanan karşı taraf mensuplarının hangi esas ve usullere göre gözaltında tutulacağı konusu tartışmalıdır. Bu makalede günümüz silahlı çatışmalarının önemli birer aktörü olan devlet dışı silahlı aktörler tarafından uygulanan gözaltı tedbirinin yasal dayanağı olup olmadığı tartışılacaktır. Makale iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, önleyici gözaltı kavramı tanımlanmış ve uluslararası olmayan silahlı çatışmalar kapsamında özellikleri ele alınmıştır. İkinci bölümde ise devlet dışı silahlı aktörlerin uyguladıkları önleyici gözaltının yasal daya-nakları tartışılmıştır. Abstract Being different from criminal detention, internment (administrative detention) in a non-punitive quality is based on security grounds and is an exceptional measure ordered by the executive power. The purpose of internment is to prevent individuals considered to be security threats from engaging in hostile acts, not to punish them for their past conducts. Capturing and holding members of the adversary is an inherent feature of armed conflict. Whether carried out by state or non-state parties the deprivation of * Bu makale Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı'nda yürü-tülmekte olan " Uluslararası Olmayan Silahlı Çatışmalarda Güvenlik Amaçlı/Önleyici Gözaltı " adlı yüksek lisans tez çalışmasından yararlanarak yazılmıştır.
OSMANLI SON DÖNEMİNDE TEKİRDAĞLI MEMUR VE DEVLET ADAMLARI
Kitabevi, 2016
Başbakanlık Osmanlı Arşivinde bulunan belgeler genel anlamda tarih araştırmaları için devasa bir kaynak teşkil ederken, kent araştırmaları için de önemli bir kaynak olma özelliği taşımaktadır. Bu belgeler ışığında yapılacak araştırmalar şehirlerin nüfus yapısı, sosyo-ekonomik tarihi, savaş ve göç hareketleri vb. konularda derinlemesine çalışmalar yapmaya imkân sağlayacaktır. Makalemizin konusunu teşkil eden Tekirdağlı devlet adamları ve memurlarının tespiti bağlamında Osmanlı Devlet Arşivinde bulunan ve önemli bir biyografik kaynak olan Sicill-i Ahval Defteri kayıtları incelenmiştir. Bu çalışma Tekirdağ doğumlu devlet adamlarının tespitinin yanında, onların biyografileri, kentin tarihi şahsiyetlerinin tanıtılması bakımından da şehre önemli katkılar sağlayacaktır. Makalede elde edilen verilerden; Tekirdağ’ın konumuzu teşkil ettiği dönemdeki nüfus yapısı ve bunun memuriyete yansımaları, Rum, Ermeni ve Musevi tebaanın ayrım yapılmadan memuriyete atandıkları, memurların Müslim ve gayrimüslim oranları, eğitim seviyeleri, bildikleri yabancı diller, kazandıkları makam, rütbe ve madalyaların yanında ülkenin hangi bölgelerinde vazife yaptıkları gibi pek çok bilgiye ulaşılmıştır.
ORTADOĞU'DA DEVLET DIŞI SİLAHLI AKTÖRLER: TERÖR ÖRGÜTLER, MİLİS KUVVETLER, VEKİL GÜÇLER
ORTADOĞU'DA DEVLET DIŞI SİLAHLI AKTÖRLER: TERÖR ÖRGÜTLER, MİLİS KUVVETLER, VEKİL GÜÇLER, 2018
Ortadoğu ’da Arap İsyanları sonrası sarsıcı bir dönüşüm yaşandı. Özgürlük, eşitlik ve adalet talepleriyle başlayan gösteriler Tunus dışında diğer bütün örneklerde akamete uğradı. Mısır’daki askeri darbe, Suriye krizinin derinleşmesi, Libya’daki çatışmaların yeniden başlaması ve Yemen’e yönelik Suudi Arabistan’ın askeri müdahalesi Ortadoğu’da var olan fay hatlarını derinleştirerek bölgedeki güvenlik krizini çok boyutlu hale getirdi. Bölge yeni bir güvensizlik dalgasıyla karşı karşıya kaldı. Terörizm hem nicelik hem de niteliksel olarak dönüşüm geçirdi ve bütün Ortadoğu coğrafyasını tehdit eden bir faktör haline geldi. Bugün Ortadoğu’da sınırların sorgulandığı, devlet egemenliğinin ciddi meydan okumalarla karşı karşıya bulunduğu, radikalleşme ve aşırıcı şiddetin yaygınlaştığı bir güvenlik iklimi hakim. Söz konusu güvenlik ikliminin oluşmasında en etkili unsurların başında şiddet temelli devlet dışı silahlı aktörlerin (DDSA) yaygınlaşması gelmektedir. Elinizdeki kitap DDSA olgusunun yeni Ortadoğu güvenlik mimarisi ve ikliminde oynadığı rollere odaklanmaktadır. Bu grupların doğaları, değişen rolleri ve bölgesel düzene yönelik ortaya çıkardıkları güvenlik risklerini ele almaktadır. Ayrıntılı ve çok yönlü analizleriyle kitapta yer alan makaleler DDSA’lar bağlamında egemenlik, jeopolitik, ideoloji, savaş, teknoloji, çatışma, terörizm, asimetrik savaş, düzensiz savaş ve şehir savaşı gibi olguların değişen karakterleri ve bunların bölge siyaseti üzerindeki etkilerine dair bulgular sunmaktadır.
DEVLET ADAMLARININ TEFTİŞ VE DENETİM HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ (MAKALE)
Teftiş ve denetim konusu sadece bugün değil, milli devletin temellerinin atıldığı yıllarda da tartışılan bir konuydu. Bir yandan Bağımsızlık Savaşının verildiği, bir yandan da yeni Türk Devletinin kurulduğu Milli Mücadele döneminde bir çok devlet adamı ile mebusun bu konuda değerlendirmelerde bulunduğu incelenmiştir. Yapılan açıklamalara göz atılmasının, günümüzde devam eden tarttışmalara da ışık tutabileceği düşünümektedir. Bu amaçla aşağıda birinci devre Mecliste çeşitli vesilelerle teftiş ve denetime ilişkin görüş açıklayan bazı devlet adamlarının sözlerine yer verilmiştir. 2 Dâhiliye Vekili Ata Bey (18.06.1920): "Teftişsiz, murakabesiz muamelatı Devlet yürüyemez kanaatindeyim." "… Heyeti Teftişiyeye gelince, Hasip Bey buyurdular ki, o vazife kalmadığı için encümen müfettişliği kaldırdı. Zaten vekâlet müfettişi umumiliğin ihdası hakkında bir layiha tanzim etti. Heyeti Vekileye takdim etti. Heyeti Celileye gelecektir. Fakat her ne suretle olursa olsun yapılan esasatta müfettişi umumilik ihdas olunca vekâlet müfettişlikten vareste kalmayacaktır. Vekâletin teftişe ait olan vazaifi müfettişi umumilik vasıtasıyla ifa olunduğundan ve her vekâlete ait müfettişler o müfettişi umumiliklerin maiyetine verileceği için müfettişlik teşkilatının baki kalması lazımdır, bendenizin kanaati budur. Teftişsiz, murakabesiz muamelatı Devlet yürüyemez kanaatindeyim (…) (Bir mebusun 'Kaç tane müfettiş vardır?', sorusu üzerine devamla) On iki müfettiş vardır. (Bir mebusun 'Kaç tane vilayet var?', sorusu üzerine devamla) Çok vilayet var. (Bir mebusun 'Bu kadar müfettişle hepsinin teftişi kabil midir?', sorusu üzerine devamla) Bir kısım teftişatın yapılamaması bütün muamelatı devleti murakabesiz istilzam etmez ki…" Müdafaa-i Milliye Vekili Refet Paşa (18.06.1920): "Teftişsiz hiçbir makine yürüyemediği gibi bilhassa Dâhiliye makinesi hiç yürüyemez ve bu kadar geniş bir memleket bir merkezden, bir elden idare edilemez."