Doğum Eyleminin Birinci Evresinde Sık Yapılan Uygulamalar ve Kanıta Dayalı Yaklaşım (original) (raw)
Related papers
Doğum Eyleminin Birinci Evresinde Sık Yapılan Uygulamalar
2015
ÖZ Kanıta dayalı uygulamalar, var olan bilimsel literatürün sağladığı tüm bilgileri en iyi şekilde özümseyerek sağlık hizmetlerinin standartlaşmasını amaçlar. Doğum eyleminde kanıta dayalı uygulamaların gerçekleştirilmesi ile sağlık profesyonelleri tarafından güvenli, standart ve nitelikli bakım verilmesi amaçlanır. Bu süreçte, anne ve fetüs sağlığını korumak ve desteklemek, sağlığı tehdit eden riskleri kontrol altına almak/önlenmek için kanıta dayalı uygulamaların rehber alınması ve klinik ile birleştirilmesi son derece önemlidir. Bu derlemede, doğum eyleminin birinci evresinde sık yapılan uygulamalar ve kanıta dayalı yaklaşımları, randomize kontrollü çalışmaların meta-analiz ve sistematik derleme sonuçları doğrultusunda tartışılacaktır. Uygulamalar; doğumun yapıldığı yer, doğum merkezlerinin ev ortamı sağlaması, doğumların ebe/hekim yönetiminde gerçekleştirilmesi, doğumhaneye kabul, fetal monitorizasyon, ultrason, partograf, perine tıraşı, klorheksidin ile vajinal temizlik, vajinal tuşe, amniyotomi, oral alım, intravenöz sıvılar, oksitosin, doğum pozisyonu, mobilizasyon, ağrı yönetimi ve birinci evrede suda bulunma başlıklarında tartışılacaktır. Kanıtlarda, doğumhaneye geç kabul, doğumda dik pozisyonlar ve düşük riskli gebelerin tanesiz sıvı gıda alması vb. uygulamalar desteklenirken, rutinde amniotomi uygulaması, lavman ve perine tıraşı vb. önerilmemektedir. Anahtar Kelimeler: Doğumun birinci evresi; kanıta dayalı yaklaşım; doğum eylemi; kanıta dayalı uygulamalar.
Doğum Sonu Dönemde Yapılan Geleneksel Uygulamalar
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi, 2020
Geleneksel uygulamalara, sağlık alanında sıklıkla rastlanmaktadır. Özellikle doğum sonu dönemde lohusalara ve yenidoğanlara yönelik geleneksel uygulamalar, hastalık ve tehlikeleri önlemek amacıyla sıklıkla yapılmaktadır. Bu uygulamalar; âdetler, tören, dinsel ve büyüsel işlemlerden oluşmaktadır. Kültürümüzde lohusanın 40 gün süresince dinlenmesi, yalnız bırakılmaması oldukça önemlidir. Kadının beslenmesine, bakımına ve al basmasını önlemeye yönelik kültürel uygulamalar yapılmaktadır. Ayrıca, yenidoğanın beslenmesine, bakımına ilişkin uygulamalar ve bazı törensel uygulamalar da doğum sonu dönemde sıklıkla uygulanmaktadır.
Sezaryen Öncesi Açlık Süresinde Kanıta Dayalı Yaklaşım
Sağlık Bilimleri ve Meslekleri Dergisi
ÖZ Kanıta dayalı uygulamalar klinikte hastalar için en doğru kararı vermede etkili olan uygulamaları içermektedir. Sezaryen öncesi hazırlık sürecinde açlık süresine ilişkin kılavuzlarda çeşitli öneriler ve kanıt düzeyleri mevcuttur. Bu süreçte eski bir uygulama olan nil per os (NPO) yani oral alımın gece yarısından itibaren kısıtlanması yaygın olarak uygulanır. Bu kısıtlamanın amacı aspirasyon ve regurjitasyon gibi anesteziye bağlı komplikasyonları en aza indirmektir. Cerrahi işlemin gecikmesi veya ertelenmesi açlık süresinin daha fazla uzamasına neden olur. Açlık süresinin uzaması ise dehidratasyon, insulin direnci, kaygı ve baş ağrısı gibi olumsuz sonuçlara yol açabilir. Bu olumsuz sonuçları en az düzeye indirmek için cerrahi öncesi açlıkla ilgili güncel kılavuzlar takip edilmelidir. Güncel kılavuzlarda sezaryen öncesi son iki saate kadar sıvı gıda alımına, son 6-8 saate kadar da katı gıda alımına izin verilmektedir. Ebeler başta olmak üzere sezaryen öncesi süreçte gebelere bakım veren sağlık profesyonelleri verilen bakımın kalitesini artırmak için güncel kılavuzları takip etmeli ve önerilere uygun girişimleri benimsemelidir. Bu derlemede sağlık profesyonellerinin konu ile ilgili bilgi düzeylerini arttırmak amacıyla sezaryen öncesi açlık süresinin etkileri, günümüzdeki uygulamalar ve öneriler ele alındı. Anahtar kelimeler: açlık, ameliyat öncesi bakım, kanıta dayalı uygulama, sezaryen ABSTRACT Evidence-based practices includes the best interventions for the patients. There are some evidences and suggestions about preoperative fasting time before cesarean section. Restricting oral intake of liquids or solids from midnight is an old practice called nil per os (NPO) is widely practiced in clinics. This is used to minimize the complications of anesthesia such as aspiration and regurgitation. When the surgical procedure delayed, fasting period is prolonged. Prolonged fasting times can cause harm effects like dehydration, insulin resistance, anxiety and headache. Current preoperative fasting guidelines and evidence-based practices should be followed to reduce these undesirable effects. Fasting from the intake of clear liquids for two hours; solids for six or eight hours before surgery is suggested in the current guidelines. Health professionals especially midwives who give care for women before cesarean section, should follow the current guidelines to increase the quality of healthcare. In this review, the effects of the pre-cesarean fasting period, current practices and recommendations were discussed in order to increase the knowledge level of health professionals.
Türkiye’de Ebelerin Yapmış Oldukları Kanıta Dayalı Uygulamalar: Sistematik Derleme
2019
Amacimiz Turkiye’de prenatal, dogum ve postnatal donemde ebelerin yaptiklari kanita dayali uygulamalari sistematik bir sekilde inceleyerek ebelerin kanita dayali uygulamalar konusundaki arastirma sonuclarini ortaya koymaktir. Sistematik incelemenin evrenini “Google Akademik” veri tabaninda “ ebelikte kanita dayali uygulamalar ” anahtar kelimeleriyle taranmis ve 2000–2015 tarihlerinde yayinlanmis, patentler ve alintilar cikartildiktan sonra toplam 493 makale olusturdu. Bu makalelerden; arastirma kriterlerine uyan ve Turkiye’de, prenatal, dogum ve postnatal donemde ebelerin yaptiklari uc kanita dayali arastirma, incelemenin orneklemini olusturdu. Gokduman ve arkadasi (2010), annelerin dogumdan sonra ilk alti ayda anne sutunu arttirmaya yonelik bitkisel cay kullanma konusunda dortte birinin egitim aldigini ve bitkisel cay kullananlarin %57’si kullandiklari cayin sut miktarini artirdigini belirtmistir. Gokduman ve arkadasi (2013), 0-6 aylik bebegi olan annelerin, anne sutunu artirmaya y...
2017
Bu calisma, geleneksel toplum yapisina sahip, farkli etnik ve kulturel unsurlari barindirdigindan, oldukca zengin kultur mozaigine sahip olan Hatay ili kirsalinda yapilmistir. Arastirmanin yapildigi yer olan (eskiden koy olan) Karlisu mahallesi; Hatay’in merkezi Antakya’ya 5 km uzaklikta 400 haneli ve 6000 nufuslu eski bir yerlesim yeridir. Arastirma gebelik- dogum-lohusalik sureclerinde anneye ve yenidogana yonelik geleneksel uygulamalarini ortaya koymak amaciyla yapilmistir. Tanimlayici olarak yapilan arastirmada orneklem secimine gidilmemis olup, gonullu olan tum kadinlara ulasilmasi planlanmistir. Calismada farkli yas gruplarindaki 40 kadin ile yuz-yuze gorusulmustur. Gebelige yonelik geleneksel uygulamalarin bazilari; pismis sogan cucugunun vajinaya yerlestirilmesi, rahim cektirme, maydanozla hazirlanan icerigin vajinaya yerlestirilmesi seklindedir. Dogum sonu psikolojik problemlere yonelik geleneksel uygulamalarin, lohusalikta annenin yastiginin altina bicak, makas ya da ekmek...
Doğum Sonu Dönem Kanıt Temelli Yaklaşımlar Ve Hemşirelik
hemsirelik.maltepe.edu.tr
Doğum sonu dönemde kadınlar önemli fiziksel, sosyal ve emosyonel değişiklikler yaşamaktadır. Anne ve yenidoğanın bu dönemi sağlıklı bir şekilde geçirebilmesinde hemşirelik girişimlerinin önemi büyüktür. Bakımın kalitesini ve bakım sonuçlarını iyileştirmek, klinik uygulamalarda ve hasta bakım sonuçlarında fark yaratmak, bakımı standardize etmek ve hasta memnuniyetini artırmak sadece kanıt temelli yaklaşımlarla mümkündür. Bu derlemenin amacı doğum sonu yüksek olan maternal morbiditeyi azaltmada hemşirelik uygulamalarında kullanılabilecek kanıt temelli yaklaşımları vurgulamak ve konunun önemine dikkat çekmektir.
Sezaryen Oranını Azaltmaya Yönelik Kanıta Dayalı Ebelik Uygulamaları
Sağlık Bilimleri ve Meslekleri Dergisi
ÖZET Sezaryen doğum oranları, riskli durumlarda anne ve bebek mortalite/morbiditesini azaltmayı hedefleyerek özellikle son yirmi yıldır giderek artmıştır. Yüksek maternal ve neonatal komplikasyon oranına neden olan ve sağlık harcamalarını ekonomik yönden arttıran sezaryen doğum oranları günümüzde tüm dünya için endişe verici hale gelmiştir. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü ülkeleri arasında en yüksek sezaryen doğum oranına sahip ülke olan Türkiye'de her 100 canlı doğumun 50,4'ü sezaryen ile gerçekleştirilmektedir. Sağlık Bakanlığı ve uzmanlar tarafından yürütülen sezaryen oranlarını düşürmeye yönelik çalışmalar sağlık çalışanlarının ve özellikle ebelerin işbirliğinin önemi üzerinde durmaktadır. Ebelerin yapacakları psikososyal, klinik ve yapısal uygulamalar ile multidisipliner çalışılması gereken bu amaca katkı sağlayacaklardır. Bu makalenin amacı dünyada ve ülkemizde sezaryen yaygınlığını azaltmaya yönelik yapılabilecek kanıta dayalı ebelik uygulamalarını literatür doğrultusunda tartışmaktır.
Literatürde evde doğumun, seçim kriterlerini karşılayan kadınlar için hastane doğumuna karşılık uygun bir seçenek olduğu belirtilmektedir. Aynı zamanda evde doğumların "planlı" olması gerektiği vurgulanmakta, uzman sağlık personelinin katılımıyla gerçekleşmesi ve hastaneye transfer olanaklarının hızlı, etkin olması gerektiğine dikkat çekilmektedir. Evde doğumun hastane doğumuna karşılık pek çok avantajları olmasına ve perinatal sonuçların hastane doğumlarındaki kadar iyi olmasına rağmen bazı ülkelerde evde doğum oranları halen düşüktür. Bu çalışma sağlık personeline evde doğum konusunda yapılan kanıt temelli çalışmaların özet bulgularını sunmak ve konu hakkındaki bilgilerini güncellemek amacıyla tasarlanmıştır.