Dogantepe Heykelcigi Uzerine Yeni Bazı Gorusler Muzaffer Doganbas (original) (raw)
Related papers
GÖKÇEBEY/TEFEN'DEN (ZONGULDAK) YENİ KURŞUN AĞIRLIKLAR
Zonguldak'ın ilçesi Gökçebey'de (eski adı ile Tefen) Filyos (antik Billaios) ve Devrek (antik Ladon) nehirlerinin birleştiği noktada (bkz. harita) 2009 yılındaki bir sel baskını sonucunda Roma Dönemi'ne ait yapıların temel kalıntıları (res. 6-9) ortaya çıkmıştır. Suların geri çekilmesiyle bu temel kalıntılarında farklı eserlerin yanı sıra birkaç kurşun ağırlık da bulunmuştur. Ele geçen tüm eserler Roma Dönemi'ne (olasılıkla İ.S. 2. yy.) aittir. Bu yazıda, yine aynı yerde bulunan iki yeni ağırlık tanıtılmaktadır (res. 1-5). Eserler bugün (satın alma yoluyla) Gökçebey'deki Çanakcılar Arkeoloji ve Etnografya Özel Müzesi'nde bulunmaktadır. 1
Konya’Da Türbeler Etrafinda Oluşan Adlandirmalar
Turkish Academic Research Review - Türk Akademik Araştırmalar Dergisi [TARR], 2017
Konya, kadim bir kültür ve medeniyet kentidir. Şehirler de tıpkı insanlar gibidir. Onların kimliklerinin oluşmasında veya tanıtımında bazı unsurlar daha fazla öne çıkmaktadır. Anadolu'nun fethedilmesinde, Türkleşmesinde ve İslamlaşmasında "Kolonizatör Dervişler"in katkısı tartışılamaz. Pîr-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevî, Orta Asya'dan yaktığı meşaleyi (eğsi) Anadolu'ya atar. Anadolu evliyaları da sembol bir meşaledir. Savaşın değil, sevgi ve kardeşliğin etrafında toplanan Türkler yeri gelir bir otağın, yeri gelir bir dergâhın gölgesinde törelerinin, imanlarının, inançlarının gereği olan ritüelleri ve uygulamaları yaparlar. Türk halkında ulu kimselere karşı muazzam bir muhabbet oluşmuştur. Onlara karşı duyulan bu sevgi ve tazim onların ölümlerinden sonra da devam eder. Onları defnettikleri yerler, sıradan mezarlardan farklı olarak dizayn edilerek tezyin edilir. Bu mezarlara türbe, yatır, makam gibi özel adlar verilir. Bu kutsal mekânlar etrafında birtakım inanç ve uygulamalar ortaya çıkmıştır. Halkın bu kişilere karşı olan muhabbeti evliyaların hayatı ile sınırlı kalmamıştır. Türbeler etrafında oluşan ve gelişen halk inançları, türbelerde metfun ulu kişilere karşı halkta var olan sevginin ölümlerinden sonra da devam ettiğinin bir göstergesidir. Konya'da halk arasında metfun ulu kimseler kastedilerek sarf edilen "Konya yerin altından yönetilen bir şehirdir!" sözü halk kültüründe türbelerin ve yatırların etkisini yansıtmaktadır.
Pi̇si̇di̇a Dan Kurşun Bi̇r Herakles Heykelci̇ği̇ Üzeri̇ne Bazi Gözlemler
Journal of International Social Research, 2016
Öz Bu makalede, Pisidia Bölgesi'nde ele geçmiş kurşun bir Herakles heykelciği değerlendirilmiştir. Oldukça kaba bir işçilik gösteren heykelcik, sol kolundaki aslan postuyla, sağ elinde yere dayadığı budaklı sopasıyla bölgeler üstü ikonografik bir görünüm sergiler. Ancak, sağ elinde tuttuğu elmalarla şaşırtıcı biçimde Pisidia Bölgesi'nden ele geçmiş kaya kabartmaları, stel veya kabartmalarla benzerlik gösterir. Ayrıca Herakles, Pisidia'da gerek küçük eserlerde olsun ve gerekse büyük eserlerde, genel olarak tıknaz, büyük kafalı ve kalın boyunlu gösterilmesiyle bölgesel bir özellik taşır. Çalışmada M.S. 2.-3. yüzyıllara tarihlenen kurşun heykelcik ışığında Pisidia'da farklı malzemelerden yapılmış Herakles betimlerinden bir bölümü ile karşılaştırılmış ve Herakles'in ikonografik özellikleri ortaya konmuştur. Pisidia Bölgesi'nin genelinde Kakasbos/Herakles kültü ile ilgili mimari heykeltıraşlık buluntular, steller, kaya kabartmaları, yazıtlar ve sikkeler bulunmuştur. Arkeolojik veriler özellikle Kültün yaygınlaşmaya başladığı M.S. 1. yüzyıl ve sonrasına aittir. Sikkelerde bu tarih Erken Hellenistik Dönem'e kadar gitmektedir.
Konya İli Beyşehir İlçesi Doğanbey Kasabası Mezar Taşları
History Studies International Journal of History, A Tribute to Prof. Dr. Şerafettin Turan
Bu çalışma Konya Vilayeti’nin Beyşehir ilçesine bağlı Doğanbey kasabasının mezarlığında bulunan 1813-14 ile 1940 yılları arasına tarihlenen mezar taşlarını, tarih ve sanat tarihi ölçütlerine göre inceleyerek Osmanlı Devleti’nden Cumhuriyet dönemine geçiş aşamasında mezar taşlarında görülen değişiklikleri tespit etmektedir. Osmanlıca yazılmış mezar taşları geçiş döneminde yerini önce eski ve yeni alfabelerin bir arada kullanıldığı çift alfabeli mezar taşlarına ve nihayetinde günümüz alfabesi ile yazılmış mezar taşlarına bırakmıştır. Hem Osmanlı hem de Cumhuriyet döneminde yer kazanmak, mevcut mezar yapılarından ve taşlarından istifade etmek ve özellikle aile üyelerinin eski mezarlarının kaybolmasını önlemek amacıyla mezarlık alanında aynı mezara birkaç kuşağın üst üste defnedildiği görülmektedir.
Konya'da Türbeler Etrafında Oluşan Adlandırmalar 1
Konya, kadim bir kültür ve medeniyet kentidir. Şehirler de tıpkı insanlar gibidir. Onların kimliklerinin oluşmasında veya tanıtımında bazı unsurlar daha fazla öne çıkmaktadır. Anadolu'nun fethedilmesinde, Türkleşmesinde ve İslamlaşmasında "Kolonizatör Dervişler"in katkısı tartışılamaz. Pîr-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevî, Orta Asya'dan yaktığı meşaleyi (eğsi) Anadolu'ya atar. Anadolu evliyaları da sembol bir meşaledir. Savaşın değil, sevgi ve kardeşliğin etrafında toplanan Türkler yeri gelir bir otağın, yeri gelir bir dergâhın gölgesinde törelerinin, imanlarının, inançlarının gereği olan ritüelleri ve uygulamaları yaparlar. Türk halkında ulu kimselere karşı muazzam bir muhabbet oluşmuştur. Onlara karşı duyulan bu sevgi ve tazim onların ölümlerinden sonra da devam eder. Onları defnettikleri yerler, sıradan mezarlardan farklı olarak dizayn edilerek tezyin edilir. Bu mezarlara türbe, yatır, makam gibi özel adlar verilir. Bu kutsal mekânlar etrafında birtakım inanç ve uygulamalar ortaya çıkmıştır. Halkın bu kişilere karşı olan muhabbeti evliyaların hayatı ile sınırlı kalmamıştır. Türbeler etrafında oluşan ve gelişen halk inançları, türbelerde metfun ulu kişilere karşı halkta var olan sevginin ölümlerinden sonra da devam ettiğinin bir göstergesidir. Konya'da halk arasında metfun ulu kimseler kastedilerek sarf edilen "Konya yerin altından yönetilen bir şehirdir!" sözü halk kültüründe türbelerin ve yatırların etkisini yansıtmaktadır.
UMAY Sanat ve Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Vefa Durağı Projesi kapsamında, fotoğrafik imge olarak tasarlanan durakları odağına alan bu çalışmanın amacı Mehmet Âkif Ersoy’un vefatının 78. yıl dönümü anısına tasarlanan otobüs durağı hakkında değerlendirmede bulunmaktır. Nitel araştırma esasına dayanan bu çalışmada verilere veri toplama araçlarından biri olan doküman incelemesiyle erişilmiştir. Öncelikle gazete, ansiklopedi, kitap, kitap bölümü, dergi, tez ve dijital kayıtlar üzerinden araştırmalar yapılmış sonrasında Vefa Durağı Projesi kapsamında tasarlanan Mehmet Âkif Ersoy durağında incelemelerde bulunularak durağın farklı açılardan fotoğrafları çekilmiştir. Mehmet Âkif Ersoy durağı, biri çift yönlü kullanılmak kaydıyla toplam beş panodan oluşmaktadır. Durağın arka kısmında bulunan dört panoda Mehmet Âkif Ersoy hakkında bilgilendirmelerde bulunulmuştur. Ön yüzdeki ilk panoda şairin görseli ve eserleri yer alırken ikinci ve üçüncü panoda hayatına dair bilgiler yer almaktadır. Toplam yedi bölüm hâlinde sunulan tasarımdaki son panoda ise İstiklal Marşı’nın yazım süreci ve on kıtadan oluşan İstiklal Marşı ele alınmıştır. Buna göre iyi niyetli bir uygulama olarak görülen Vefa Durağı Projesinin ilk günkü önemini korumadığı, yapılması gereken iyileştirme ve yenileme çalışmalarının ise zamanında yapılmadığı görülmüştür. Vefa Durağı Projesi kapsamında tasarlanan duraklara gereken önemin verilmemesi durumunda durakların bakımsız kalarak unutulmaya yüz tutacağı sonucuna ulaşılmıştır.