Romati̇zmal Hastaliklar Ve Di̇ş Heki̇mi̇ Yaklaşimi (original) (raw)
Related papers
Romati̇zmal Hastaliklarda Göz Tutulumu
2015
Rheumatic diseases may lead to involvement of different organ systems other than the musculoskeletal system . Some patients may apply to the clinics with the complaints about the other systems like lung, kidney and eye, even before the musculoskeletal symptoms have appeared. Eye involvement may be the first symptom or it could develop in the course of the disease. Rheumatic diseases may involve all layers of the eye and result in a broad spectrum of vision disorders, from a simple conjunctivitis to complete loss of sight. Patients may have ocular inflammatory findings such as uveitis, scleritis or ceratitis. Both the rheumatic diseases and the drugs used for ocular involvement have ocular or systemic adverse effects. The eye involvement of the disease can be avoided with proper treatment . However, the drugs used in the treatment have ocular and systemic toxic effects by themselves . Therefore, the rheumatologists and ophtalmalogists should work in coordination both on treatment and...
Kocatepe tıp dergisi, 2022
Kaplıca merkezi bulunan fizik tedavi hastanesine başvuran hastaların romatizmal hastalıklar (RH) ve kaplıca tedavileri (KT) hakkındaki bilgi düzeyi, davranış, tutum ve inanç düzeylerini tespit etmek ve sağlık eğitimi için hedef grupları belirlemek. GEREÇ VE YÖNTEM: Tüm katılımcılara yaş, cinsiyet ve eğitim durumu bilgilerini içeren demografik özelliklerle ilgili 9 adet tanımlayıcı soru ile kaplıca başvuru nedenleri ve kullanım alışkanlıkları gibi RH ile kaplıca tedavileri hakkında bilgi düzeyini belirleyen 27 sorudan oluşan toplamda 36 soruluk anket uygulandı. BULGULAR: 750 kişi ile gerçekleştirilen çalışmada katılımcıların 439'u (%58.5) kadın ve 311'i (%41.5) erkek idi. 27 anket sorusundan 11 soruya katılımcıların %50 sinden fazlası doğru cevap vermişti. Çalışmaya katılanların cinsiyetleri bakımından sorulara verilen doğru yanıtlarda RH bilgi düzeyinde (p=0.578) ve KT bilgi düzeyinde (p=0.976) istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı. Eğitim durumuna göre RH ve KT hakkındaki bilgi düzeyleri karşılaştırıldığında RH hakkındaki bilgi düzeyi ile eğitim durumu arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde fark (p=0.524) saptanmazken, KT hakkındaki bilgi düzeyi ile eğitim durumu arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde fark (p<0.001) saptandı. İlköğretim (7.16±2.70), lise (7.47±2.53) ve üniversite (7.38±2.58) eğitim düzeyi grupları arasında istatistiksel olarak benzer düzeyde soruya doğru cevap verdikleri, ortaöğretim (8.31±2.61) grubunda ise doğru cevap sayısının diğer gruplara göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde farklı olduğu gözlendi (p<0.05). Yaş grupları dikkate alınarak RH ve KT hakkındaki bilgi düzeyleri karşılaştırıldığında, bilgi düzeyleri ile yaş grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde fark saptandı (sırasıyla p=0.011, p=0.016). SONUÇ: Düzenlenecek eğitim programları ile genel nüfus ve hasta popülasyonunun romatizmal hastalıklar ve kaplıca tedavileri ile ilgili bilgi düzeylerinin artırılması ve bununla ilgili stratejik planlamaların yapılması gerekmektedir.
ROMATİZMAL HASTALIKLARDA SERUM KOMPLEMAN ÖLÇÜMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
GİRİŞ VE AMAÇ İlk kez 1894 yılında Pfeiffer ve Bordet'in yaptığı deneyler ile tanımlanan kompleman sistemi, günümüzde pek çok hastalığın teşhis ve tedavisinin yönlendirilmesinde kullanılmaktadır. Kompleman eksikliği sıklıkla piyojenik enfeksiyonlara ve immunkompleks oluşumu ile seyreden hastalıklara eşlik etmektedir. Özellikle kalıtsal kompleman eksikliği olan ve glomerulonefritli hastalarda kompleman değerlerinin ölçümü, tanı ve tedaviye Önemli katkılar sağlamaktadır. Bu nedenle testler ülkemiz ve batı ülkelerinin romatoloj i bölümlerinde yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Ancak bu testlerin yaygın kullanımının beklenen ölçüde faydalı olmadığını düşündüren veriler de giderek artmaktadır. Biz de bu çalışmamızda UÜTF romatoioji polikliniğine son 8 aylık dönem içerisinde başvuran veya takip edilen hastarda istenen kompleman testlerinin gerekçeleri, teşhis, takip ve tedaviye katkılarının olup olmadığını inceledik. MATERYEL METOD Ağustos 1998-Mart 1999 tarihleri arasında UÜTF Roma...
Roma Uygarlıgında Tıbbi Uygulamalar ve Kuramlar
Bu lisans seminer çalışması Klasik Dönem Roma Uygarlığında tıbbi anlayış ve önde gelen tıp adamları hakkında bilgi vermektedir. Bunu yaparken Esin Kahya'nın diğer Eskiçağ uygarlıklarında tıp konusundaki anlayışları verdiği bir makalesinden özetle karşılaştırma yapılabilmesi de sağlanmaya çalışılmıştır.
TARİHİ DİYARBAKIR CAMİLERİNDE TESPİT EDİLEN TAŞIYICI SİSTEM HASARLARI İLE GÜÇLENDİRME ÖNERİLERİ
TARİHİ DİYARBAKIR CAMİLERİNDE TESPİT EDİLEN TAŞIYICI SİSTEM HASARLARI İLE GÜÇLENDİRME ÖNERİLERİ , 2019
ÖZET Diyarbakır camileri, plan düzenleri, malzemeleri ve cepheleriyle çeşitlilik gösteren, minareleri kare, çokgen ya da yuvarlak planlı yapılardır. Günümüze ulaşan tarihi camilerin büyük çoğunluğu 7. yy ile 16. yy dönem aralığında inşa edilmiştir. (Dört Ayaklı Minare ve Şeyh Mutahhar), Kurşunlu (Fatih Paşa) Cami, ile kuzeyde İç Kale'de bulunan Hz Süleyman Cami önemli tarihi camiler arasında yer almaktadır. Bu yapılar Suriçi Bölgesi'nin önemli noktalarında konumlanmış, günümüzde aktif olarak kullanılan anıtsal yapılardır. Diyarbakır camileri, yapım tekniği ve malzemelerine göre değişiklik göstermektedir. Camilerdeki taşıyıcı sistem sorunlarına bağlı oluşan farklı hasar türleri görülmektedir. Bunların birçoğunda hatalı restorasyon uygulamaları ve kullanıcı kaynaklı müdahaleler yer almaktadır. Duvarlarda ayrışma ve malzeme kaybı, sütunlarda kısmi eksen kayması hasarlarının da yaygın olduğu tespit edilmiştir. Kullanıcıların ihtiyaçlarına göre caminin bazı bölümlerinde niteliksiz eklerin yapıldığı ve tesisatlara bağlı hasarlar oluşturmuştur. İskender Paşa ve Hoca Ahmet (Ayn Minare) Camilerinde oturma hasarlarına bağlı kot değişimleri ile nem hasarları daha belirgin sorunlar olarak öne çıkmaktadır. Minarelerin bazılarının camilere bitişik nizamda olması nedeniyle yapıda oluşan hasarlar minarede de etkisini göstermiştir.
Konuralp Tıp Dergisi, 2019
Amaç: Bu çalışma ile Çorum bölgesinde yaşayan inflamatuar romatizmal hastalıkları olan kişilerde tanı ve tedavi gecikmesinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı özellikteki bu çalışma Eylül-Kasım 2018 tarihleri arasında Çorum ilinde yapıldı. Araştırmaya 119 hasta dahil edildi. Araştırmada verilerin analizi SPSS 22.0 paket programı ile gerçekleştirildi. Verilerin değerlendirilmesinde yüzdelik, ortalama, Ki-kare (Chi-square) testi kullanıldı. Değerlendirmelerde p<0.05 değeri anlamlı kabul edildi.Bulgular: Araştırma grubunun yaş ortalaması 46,00±14,00 yıl olup katılımcıların %63,0’ü kadın ve %86,7’si lise ve daha az eğitime sahipti. Katılımcıların üçte birinden fazlası romatoid artrit tanısı almıştı. Herhangi bir inflamatuar romatizmal hastalık tanısını ilk olarak romatolog tarafından alan bireylerin oranı %50,4 iken aile hekimleri tarafından ilk tanıyı alanların oranı %2,5’dir. Katılımcıların %49,6’sında tanıda gecikme olduğu belirlendi. Katılımcılar tarafı...