Ali̇ Suavî’Ni̇n “Salaman Ve Absal” Hi̇kâyeleri̇ İle İlgi̇li̇ Yazisi Üzeri̇ne Bi̇r Değerlendi̇rme (original) (raw)
Related papers
2013
Bu arastirmanin amaci, Cumhuriyet donemi sureli yayinlara yansiyan Ali Suavi konulu makalelerin genel bir degerlendirmesini yapmaktir. Bu amac cercevesinde “Suavi”, “Ali Suavi” gibi anahtar kelimelerle yapilan arastirmalarda konusu Ali Suavi olan toplam otuz makale bulunmustur. Bu makaleler yayimlandigi yillar acisindan incelendiginde en fazla makale, dokuz makale ile 1940 ve 1950 yillari arasinda yayimlanmistir. Makaleler yayimlandiklari dergiler acisindan incelendiginde ise Belleten ve Yeni Adam gibi dergilerde daha fazla makalenin yayimlandigi gorulmektedir. Bulunan bu makaleler icerik analizi yonteminin kategorik teknigi ile incelenmis, benzer ozellik gosteren makaleler ortak basliklar altinda toplanmistir. Arastirma sonunda Cumhuriyet donemi sureli yayinlarda Ali Suavi’nin Turkculugunun mahiyeti ve ozelliklerine, Turk ve Turk dili hakkindaki gorus ve onerilerine, siyasi yonune, genel egitim ve egitim reformlari hakkindaki dusuncelerine, Galatasaray Lisesi Mudurlugu gorevi gibi ...
An Analysis on the Paper About '”Salaman and Absal” Written by Ali Suavi
The journal of academic social science studies, 2013
Throughout the literature of Islam Philosophy, the first examples of the tradition of story telling are that of Ibn Sina. However, translated from Greek by Huneyn b. Ishak, Salaman and Absal story and the story of Er, the son of Armeios, in the work of Platon: 'State' has inspired Ibn Sina and other Islam philosophers in terms of symbolic narration. The work of Ibn Sina Hayy b. Yakzan has paved the way for similar works such as Gurbatul Garbiyye written by Suhravardi, Hayy b. Yakzan by Ibn Tufeyl, Salaman and Absal by Molla Jami. For his paper on the symbolic work of Ibn Sina 'Hayy b. Yakzan', Ali Suavi choose the name of two characters Salaman and Absal. However 'Salaman and Absal' rather than being an independent work of Ibn Sina, is only a symbolic expression in the tenth chapter of his work al-Işarat va't-Tanbihat. The aim of Ali Suavi is to compare the works not only Ibn Sina but also of other Islam philosophers who chose the same characters. About the sources of the story, unlike other views that have been put forward, Holy Scripture has been included in this analysis. Before that analysis, other claims were on the side that the sources are from Ancient Greek, Egypt and Arabic. Therefore, bringing a new perspective to the topic, Ali Suavi has paved the way for rediscussion of Salaman and Absal stories.
Ali̇ Suavi̇’Ni̇n İkti̇sadi̇ Görüşleri̇
Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2018
Öz 19. yüzyılda Osmanlı devletinde gazeteler ortaya çıkmaya başlamış ve gazetelerde çalışan ve bu mesleği icra eden bir gazeteciler topluluğu oluşmuştur. Devrin gazetelerinde devletin güncel iktisadi ve siyasi politikaları hakkında görüşler öne süren kişilerin ortaya çıkmasıyla devlet politikalarının halka duyurulmasında ve halkın bu konularda haberdar olmasında önemli gelişmeler yaşanmış ve bağımsız bir kamuoyunun oluşması sağlanmıştır. Dönemin gazetecileri devletin iktisadi ve siyasi politikalarını sorgulayarak devlet politikalarını tenkit etmiş ve çeşitli öneriler getirmiştir. Gazetelerde devletin politikalarını sorgulayan gazetecilerden biri de Ali Suavi'dir. Suavi Muhbir'de yazılar kaleme almış aynı zamanda devrin önemli camilerinde halka vaazlar vermiştir. Suavi, yazılarında devletin politikalarını sorgulayan ve bürokratları eleştiren bir üslup kullanmış, bu hususta çözümler öne sürmüştür. Suavi, makalelerinde devletin iktisadi sorunları hakkında düşüncelerini açıklamıştır. Bu çalışmada Suavi'nin sürgünde çıkarttığı Muhbir ve Ulum gazetelerindeki Osmanlı'nın ekonomi sorunları hakkındaki görüşleri verilmiştir. Ali Suavi'nin, gazetede görüşlerin ana amacı bürokratların yürüttüğü ekonomik politikalarının yanlışlığını dile getirmek ve öne sürdüğü görüşlerle devletin ekonomik kalkınmasını bir an önce sağlanmasına çalışmak olmuştur.
Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi SBE Dergisi
Milletlerin geleceğinde ve ferdlerin hayatında eğitim ve öğretimin önemi bilinmektedir. Bu nedenle Türkler Anadolu’ya geldikten sonra bu coğrafyada çok sayıda medrese inşâ etmiştir. Medreselerde hesap, hey’et, hendese, fıkıh, kelâm, hadîs, tefsîr, mantık, belâgat, lügat, hikmet, sarf, nahiv gibi derslerin verildiği görülmektedir. Medreseler ilmî faaliyetlerine göre derece ve sınıflara ayrılmaktadır. Ayrıca medreselerde eğitim verenler için de müderris ve şeyh gibi sözcüklerin kullanıldığı görülmektedir. Bir ilim dalı anılmadan müderris kelimesi kullanıldığı zaman fıkıh âlimi kastedilirken hadis, kıraat, tasavvuf ve nahiv gibi ilimleri öğreten kişiler için çoğunlukla şeyh sözcüğünün kullanıldığı dikkat çekmektedir. Bu çalışmada, Medresetü’l-Meşâyih adıyla bir medresenin kurulması teşebbüsüne istinaden Tâhirü’l-Mevlevî tarafından kaleme alınan “Medresetü’l-Meşâyih Tolayısıyla Bir Hatıra” başlıklı yazı üzerinde durulacaktır. Hatıra, 26 Şubat 1914 yılında basılmış olan Sebilü’r-Reşâd (S...
Çukurova Üniversitesi türkoloji araştırmaları dergisi :/Çukurova Üniversitesi türkoloji araştırmaları dergisi, 2024
Mülazım-ı evvel Ömer Sıdkı’nın Mükemmel Kavâid-i Lisan-ı Osmânî adlı eseri, 1315/1896 yılında Mekteb-i Rüşdiyye-i Bahriye’de öğrencilere eğitim amaçlı okutulması için yazılmıştır. 150 sayfa olarak basılmış olan birinci kitabın içeriği geniştir. Kitapta Osmanlı lisanının sarfına yani dil bilgisine dair konular oldukça detaylı ve bir o kadar da sade bir üslupla anlatılmıştır. Yazarın bu eseri yazmasındaki amacı Türk dil bilgisini detaylı olarak askerî okullarda okuyan öğrencilere öğretmektir. Bu çalışmayla, eserin Türk dilinin tarihi gelişimi içindeki yeri tespit edilecek, dil öğretimi inceleme sahası için de önemli bir kaynak eser tanıtılmış olacaktır. Bu çalışmada önce Ömer Sıdkı hakkında bulunabildiği kadar bilgi verilmiş daha sonra yazarın diğer eserleri tanıtılmıştır. Hakkında fazla bir bilgiye ulaşılamayan yazarın incelenen bu eserinden başka iki eserinin olduğu bilinmektedir. Bunlardan biri Mükemmel Kavâ’id-i Lisân-ı Osmânî: Nahiv 2. Kitap diğeri ise Mükemmel Osmânlı Lisânı adlı eserleridir. Ardından Ömer Sıdkı’nın Mükemmel Kavâid-i Lisan-ı Osmânî adlı eseri içerik ve işleniş yönünden ele alınmıştır. Askerî rüştiyelerde okutulmak üzere yazılan eserin otuz bir dersten oluştuğu görülmektedir. Çalışmada her bir bölümde hangi konunun ele alındığı, nasıl tanımlandığı ve nasıl bir sınıflandırma yapıldığı gösterilmiştir aynı zamanda döneminde yazılan diğer dil bilgisi kitapları, yazarları ve yaklaşımlarıyla ilgili yer yer karşılaştırmalar yapılmıştır. Bu çalışmada zaman zaman Ömer Sıdkı’nın dil bilgisi öğretimi ile ilgili yaklaşımlarının verilmesinin yanı sıra hangi konuları değinmediği de ortaya konmuştur. Eserde yazarın önce konuyu tanımladığı sonra sınıflandırdığı ve örnekler verdiği tespit edilmiştir. Her bir dersin sonunda ilgili bölümle ilgili sualler oluşturduğu belirlenmiştir. Ömer Sıdkı’nın eserin sonunda tahlil-i ibare adı altında örnek çözümlemelere yer verdiği görülmektedir. Ömer Sıdkı, Mükemmel Kavâid-i Lisân-ı Osmânî adlı eserinde bilinenden bilinmeyene, yakından uzağa, kolaydan zora, parçadan bütüne doğru bir yaklaşımla dil bilgisi konularını vermeye çalışmıştır. Eserde kullanılan terim ve sınıflandırmalarının daha önce ve döneminde yazılan dil bilgisi kitaplarıyla uygunluk gösterdiği ancak zaman zaman yazarın farklı terimler de kullandığı belirtilmiştir. Çalışmanın sonuç kısmında bütün bu çıkarımlar maddeler halinde verilerek genel bir sonuca ulaşılmaya çalışılmıştır.
Değerler Eği̇ti̇mi̇ Bağlaminda Hizir Bi̇n Yakub’Un Cevâhi̇rü’L-Me’Ânî Adli Eseri̇ni̇n İncelenmesi̇
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2019
İnsanları birbirine bağlayan, toplumun devamını sağlayan değerler kültürel ve toplumsal olarak bir arada yaşama imkânı sunan unsurların başında gelir. Değerler, kişilerin ve toplumların davranış biçimlerini ve yaşayışlarını etkiler. Eğitimin amacı bireye sadece bilgi aktarmak değil belirlenmiş öğretim programlarının dışında bazı alışkanlık, değer ve tutumları da kazandırmaktır. Ülkemizde uygulanan eğitim sisteminde, ders kitapları temel ders malzemesi konumundadır. Ders kitaplarındaki metinlerde, kültürel ve toplumsal değerlerin yabancı kaynaklardan değil, yerli kaynaklardan temin edilmesi öğrencilerin değerleri kazanma sürecini olumlu yönde etkileyecektir. Bu açıdan bakıldığında Türk diline ait eserlerin önemi bir kat daha artmaktadır. Bu eserlerden biri, dinî ve tasavvufi nitelik
Osmanli Mirasi Arastirmalari Dergisi, 2018
Anlatma esasına bağlı edebî türler içinde en olgun örneklerden biri olan roman, hayatın gerçekliğini kurgusal bir şekilde yansıtırken zaman zaman tarihe ve tarihî şahsiyetlere de kapılarını aralar. Temel malzemesi insan olan romanda yazar, gerçekliği kendi düzleminde şekillendirirken, bu temel malzemeyi bazen olduğu gibi aktarma bazen ise kurmacanın kendisine sağladığı özgür ortamda yeniden inşa etme yoluna gider. Ancak yazarların tercihi ne yönde olursa olsun, romanın gerçek hayatla olan bağı önemini korumaya devam etmektedir. Bu sebeple, romancıların tarihî şahsiyetleri roman kişisi olarak kullanma eğilimleri, incelenmeye değer hususlardan biri olarak karşımıza çıkar. Asırlar öncesinden günümüze seslenmeyi başaran Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî de bu bakımdan romancılar için zengin bir kaynaktır. Türk-İslâm medeniyetinin yetiştirdiği en kuvvetli şahsiyetlerden biri olan Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, kapsayıcı fikirleri ve eserleriyle hem İslâm coğrafyası hem de Batı dünyasında güncelliğini hâlâ korumakta olan bir mutasavvıftır. Onun vefatından sonra oğlu Sultan Veled tarafından sistemli bir hâle getirilen Mevlevîlik de, hoşgörü temelli din anlayışı ile hemen her dönemde pek çok çevrenin ilgisini çeken, entelektüel bir tarikat hüviyetini kazanmıştır. Mevlânâ ve Mevlevîliğin bu popülerliği, edebî sahada yazar ve şairlerin dikkatlerinden kaçmamış, Mevlânâ ve Mevlevîlikle ilgili şiir ve romanların yazımını beraberinde getirmiştir. Bu çalışmada, sayıları giderek artan Mevlânâ ve Mevlevîlik konulu romanlardan, manevî tekâmül boyutunu öne çıkaranlar üzerine bir değerlendirme yapılması amaçlanmıştır.
ALİ ŞİR NEVÂYÎ’NİN ESERLERİNDE SÜR- FİİLİ VE SÜR- FİİLİNİN SEMANTİK BOYUTU ÜZERİNE BİR İNCELEME
Türk Lehçe Araştırmaları Dergisi, 2023
Sözcüklerin tarih boyunca semantik açıdan çeşitli değişikliklere uğradıkları görülmektedir. Sözcüklerdeki bu değişikliklerin tespit edilmesi dilin tarihî dönemlerdeki gelişiminin ortaya çıkarılması açısından oldukça önemlidir. Bu çalışmada Ali Şir Nevâyî’nin eserlerinde de görülen sür- fiilinin “sürmek, kovmak, uzaklaştırmak, göndermek; asker sürmek, sevk etmek; önüne katıp sürmek, götürmek; sevk etmek (hayvanlar için); mesh etmek; hüküm sürmek, devam ettirmek; ömür sürmek, zaman geçirmek; beddua etmek, lanetlemek; yüzdürmek; kendine doğru çekmek; çift sürmek, tarla sürmek; dokundurmak, değdirmek; yönlendirmek; bir maddeyi bir yüzey üzerine ince bir tabaka olarak yaymak; konuşmak, söylemek” vb. temel anlamlarının yanı sıra “yazı yazmak” anlamı üzerine durulmuştur. Bu çerçevede öncelikli olarak Eski Türkçeden itibaren Türk dilinin tarihî dönemlerinde varlığını sürdüren sür- fiilinin, geçtiği eserler tespit edilmiş, eserlerden alınan örneklere yer verilerek fiilin geçtiği satır ve varak numaraları belirtilmiştir. Daha sonra ise metin bağlamı göz önünde bulundurularak fiilin eserlerdeki anlamlarına yer verilmiş ve bu anlamlara göre fiil sınıflandırılmaya tabi tutulmuştur. Buradan hareketle Ali Şir Nevâyî’nin eserlerinde tespit edilen sür- fiilinin “yazı yazmak” anlamının Türk dilinin tarihî dönemlerinde kullanılıp kullanılmadığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Bunların yanı sıra Ali Şir Nevâyî’nin eserlerinden hareketle sür- fiilinin Türk dilinin tarihî dönemlerinde hangi anlamlarda kullanıldığı tespit edilirken sözcüğün Eski Türkçeden itibaren Türk dilinin tarihî dönemlerindeki tarihsel yolculuğuna ışık tutulmaya çalışılmıştır.