Rekabet ve İşbirliği İkileminde Yönünü Arayan Türk-Rus İlişkileri (original) (raw)

Türk-Rus İlİşkilerinin Geleceği: Rekabet mi? İşbirliği mi?

Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi

Öz Türkler ve Ruslar, tarihte çok defa karşı karşıya gelmiş, bazen iş birliği ancak çoğu zaman rekabet halinde olmuş iki millettir. Son dönemde iki ülke arasındaki ilişkiler çok hızlı değişikliklere ve şaşırtıcı gelişmelere sahne olmaktadır. Bu çalışmada öncelikle, Türk-Rus ilişkilerinin tarihi süreci rekabet ve iş birliği kapsamında ele alınacak, devamında ise Soğuk Savaş sonrası Türk-Rus ilişkilerinin, önce dış politika öncelikleri sonra ise yaşanan olaylar üzerinden bir analizi yapılacaktır. Abstract The Turks and the Russians have had many encounters in the course of history; these contacts occasionally resulted in cooperation, but mostly they led to competition and collisions. Lately, Turkish-Russian relations have been undergoing rapid changes and unexpected twists. This article considers first the past of the Turkish-Russian relations from the point of view of past examples of cooperation and competition. Then, the post-Cold War period of the relations is examined, focusing at foreign policy priorities and recent developments.

Rekabet ve İşbirliği İkileminde Yönünü Arayan Türk-Rus İlişkileri / Mitat Çelikpala - bilig 72. Sayı – Kış 2015

Son dönem Türk-Rus ikili ilişkileri, işbirliği ve stratejik ortaklık söylemleri etrafında tanımlamaktadır. 1990'lı yıllara hâkim olan rekabet söyleminin yerini alan bu yeni bakış açısı, Türk-Rus ikili ilişkilerinin seyrinde temel bir dönüşüme işaret etmektedir. İki ülkenin ilişkilerini geliştirirken işbirliğinin boyutlanmasını sağlayacak hedef bölgesi olarak, 1990'lı yıllarda rekabetin en yoğun biçimde yaşandığı Avrasya'yı seçmesi ise, Türk Dış Politikasının genel çizgisi ve ikili ilişkilerin seyri açısından, yaşanan dönüşümün farklı bir yönüne işaret etmektedir. Bu çalışmada, Türk-Rus ilişkilerinde yaşanan dönüşümün sebepleri ve sonuçları hem söylem hem de eylem boyutunda ve tarihsel süreç dikkate alınarak sorgulanmakta; bu dönüşümün Türkiye'nin Avrasya söylem ve politikalarına yansımalarının yanı sıra, Türk kamuoyu ile dış politika yapıcılarının rol tasavvurlarında gerçek bir dönüşümün söz konusu olup olmadığına cevaplar aranmaktadır Anahtar Kelimeler Türkiye, Rusya, Türk-Rus ilişkileri, Avrasya, Avrasya Eylem Planı Giriş 2000'li yıllarda Türk-Rus ilişkileri üzerine yapılan çalışmaların ikili ilişkileri tanımlamada kullandığı söylem, işbirliği ve stratejik ortaklık etrafında şekillenmektedir. Soğuk Savaş döneminin mirası olarak 1990'lı yıllara hâkim olan rekabet söyleminin yerini alan bu yeni bakış açısı, Türk-Rus ikili ilişkilerinin seyrinde bir yeniliğe işaret etmektedir. Bu dönüşümün ilişkilerin doğasında da temel bir değişime yol açıp açmadığı üzerinde _____________  Prof. Dr., Kadir Has Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü -İstanbul / Türkiye mitat@khas.edu.tr • Çelikpala, Rekabet ve İşbirliği İkileminde Yönünü Arayan Türk-Rus İlişkileri • 118 • bilig KIŞ 2015 / SAYI 72

İŞBİRLİĞİ VE KRİZ İKİLEMİNDE TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ

Türkiye-Rusya ilişkilerinin tarihsel olarak genel görünümü rekabet zemininde oluşmuştur. Tarih boyunca rekabetin ve savaşların hüküm sürdüğü ilişkiler Osmanlı ve Rus İmparatorluğu’nun 1900’lerin başlarında yıkılmasıyla farklı bir boyuta evrilmiştir. Buna rağmen İkinci Dünya Savaşı sonrası yaşanan Soğuk Savaş ve iki ülkenin düşman bloklarda konumlanması Türk-Rus ilişkilerinin yeniden rekabetçi ortama dönmesinin zeminini oluşturmuştur. Soğuk Savaş sonrası dönemde ise ikili ilişkiler bölgesel ve küresel ölçekte dünyada yaşanan gelişmelere paralel olarak yeniden şekillenmiştir. Bu bağlamda Soğuk Savaş sonrası 1990’lar Türkiye-Rusya ilişkilerinde zemin arama dönemi olarak adlandırılabilir. Her ne kadar ilişkilerin gelişimi istenilen şekilde gerçekleşmemiş olsa da taraflar birbirleri ile Soğuk Savaş atmosferinin uzağında bir şekilde iletişim içinde olabileceklerini anlamışlardır. Bu dönem çoğunlukla iki ülkenin de ilgi alanına giren Kafkaslar ve Orta Asya üzerinde etki oluşturma girişimleri ile özdeşleşmiştir. Özellikle Türkiye’nin Çeçenistan sorununa, Rusya’nın da PKK sorununa yaklaşımı bu dönemde diğer adı geçen bölgelerle birlikte ortaya çıkan meselelerde tarafların anlaşamamalarının temel nedenlerini oluşturmaktaydı. Lakin 1990’ların sonlarında Vladimir Putin’in siyasi sahneye çıkması ve Türkiye’nin attığı çeşitli adımlarla etnik krizlerin ikili ilişkileri etkilememesi önemli ölçüde sağlanmıştır. Özellikle 2000’li yıllarla birlikte taraflar ilişkilerini çok boyutlu düzeye çıkarmak için ticaretten kültüre kadar birçok alanda işbirliği kurma fırsatlarını başarılı bir şekilde değerlendirmişlerdir. İki ülkede iktidarda bulunan siyasi iradenin de etkisiyle süreç içerisinde yaşanan bazı aksiliklere rağmen ilişkiler gözle görülür bir ivme kazanmıştır. 2002 yılında iktidara gelen AK Parti yönetiminin özellikle seçim beyannamelerinde de kendisine yer bulan söylemler ile ikili ilişkileri geliştirmeye ihtimam göstermesi sonuç vermiştir. 2002 seçim beyannamesinde “Rusya Federasyonu ile Orta-Asya ve Kafkasya’da rekabete değil işbirliğine dayanan dostça ilişkiler sürdürülecektir.”1 söylemini benimseyen AK Parti, 2007, 2011 ve 2015 seçim beyannamelerinde de aynı tutumu sergilemiş ve zaman ilerledikçe seçim beyannamelerinde Rusya ve Kafkasya ile ilişkiler kendisine daha çok yer bulmaya başlamıştır. Bu tutum 2011 AK Parti seçim beyannamesinde Rusya ve Kafkaslar bölümünün ayrı bir başlık ile incelenmesine de yansımıştır: AK Parti iktidarı Türkiye’nin Rusya ile olan siyasi ve ticari ilişkilerine özel bir önem vermiştir. Komşularla sıfır problem ve tam ekonomik işbirliği politikamızın bir tezahürü olarak Rusya ile ticari ilişkilerimiz büyük bir sıçrama göstermiştir. Rusya, Türkiye’nin doğal gaz ihtiyacını karşılarken, Türk firmaları Rusya’da büyük projeleri hayata geçirmeye başlamışlardır. Rusya ile vizelerin karşılıklı olarak kaldırılması, siyasi ve ekonomik ilişkilere yeni bir ivme kazandırmıştır. Türk-Rus ilişkilerinde yaşanan gelişmeler, Kafkaslardan Orta Asya’ya kadar çeşitli bölgesel konularda yeni bir işbirliği zemininin doğmasına imkân tanımıştır. Rusya ile vizelerin tedrici olarak kaldırılması, ikili ilişkilerin ivme kazanmasını sağlayan önemli bir adımdır. Rusya ile ilişkilerimizi bu çerçevede güçlendirmeye devam edeceğiz.2 Verilen bu genel görünüm bağlamında bu bölüm AK Parti döneminde Türkiye-Rusya ilişkilerinin gelişimini tarihsel bir perspektifle ekonomik, siyasi ve güvenlik boyutlarından inceleyecektir.

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

Rapor Türkiye-Rusya ilişkilerini üç bölümde ele almaktadır. Birinci bölümde ilişkilerin siyasi boyutu değerlendirilmekte ve ilişkilerin 20 yıllık gelişimi, temel dönüm noktaları çerçevesinde incelenmektedir. İkinci bölümde iki ülke arasındaki kurumsal mekanizmalar ve enerji konularına özel olarak değinilmek suretiyle güncel ekonomik dinamikler ele alınmaktadır. Bu bölümde ekonomi alanındaki işbirliğinin farklı sektörlerde çeşitlendirilmesi gereğine dikkat çekilmektedir. Ayrıca iki ülke, Türk-Rus konsorsiyumları ile gelişen pazarlarda bölgesel işbirliğine yoğunlaşmalıdır. Son bölüm Türkiye-Rusya ilişkilerinin toplumsal boyutunu ele almaktadır.

Bölgesel İşbirliklerinin Türk-Rus İlişkilerine Etkisi: Traceca ve Avrasya Ekonomik Birliği Örnekleri

Avrasya coğrafyası, Soğuk Savaş sonrası dönemde önemli bir dönüşüm geçirmiş ve dağılan SSCB’nin Rus askeri ve ekonomik hedefleri doğrultusunda yeniden organize edilmesine ve aynı dönemde Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası sistemdeki rolünü yeniden sorgulamasına tanıklık etmiştir. Bu süreçte iki ülkenin de uluslararası ilişkilere ve dünya ekonomisine entegrasyon sürecinde bölgeselleşmenin önemli bir değişken olarak ön plana çıktığını görmekteyiz. İki ülke de söz konusu dönemde bölgeselleşme adına gerek birbirleriyle gerekse bölge ülkeleriyle çok sayıda anlaşmalar imzalamış, işbirlikleri oluşturmuş, örgütlenmeler içine girmişlerdir. Bu anlamda, bu makale Avrasya coğrafyası’nı yakında ilgilendiren bölgeselleşme girişimleri olarak karşımıza çıkan TRACECA ve Avrasya Ekonomik Birliği’nin Rusya Federasyonu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzyıllardır sahip oldukları ilişkilere ya da rekabete ne ölçüde etki ettiğini incelemektedir.

Jeopolitik Rekabet, Kaçınılmaz Karşıtlık ve Konjonktürel Yakınlaşma: Türk-Rus İlişkilerine Tarihsel Bakış

Bu çalışmanın amacı Türk-Rus ilişkilerini tarihsel bir analize tabi tutmaktır. Çalışmada aktör düzeyinde analiz yapılmıştır ve analiz birimi devlettir. İlişkiler Türk ve Rus devletlerinin çıkarları, kapasiteleri ve güvenlik algılamaları dikkate alınarak “güç” unsuru temelinde incelenmiştir. Rusların Avrasya’da güçlenmeleri ve Osmanlı İmparatorluğu ile ilk temaslarından itibaren Türk-Rus ilişkileri dönemlere ayırmak suretiyle incelenmiş ve bu dönemler, “jeopolitik rekabet”, “kaçınılmaz karşıtlık” ve “konjontürel yakınlaşma” gibi kavramsal başlıklar altında tanımlanmış ve açıklanmıştır. Sonuç bölümünde ise tarihsel süreçten elde edilen argümanlar üzerinden Türk-Rus ilişkilerinin bugünkü durumuna ve geleceğine yönelik tespit ve öngörülere yer verilmiştir.