Yeni Koronavirüs Hastalığı Pandemisinde Akut İskemik İnmede Hemşirelik Bakımının Yönetimi (original) (raw)

Yanıklı Hastada Hemşirelik Bakımının Yönetimi

2014

Yaniklar, yol actiklari mortalite ve morbidite nedeni ile toplumlar icin buyuk bir problem teskil etmektedir. Yanik hastasinin hemsirelik yonetimi; hasta ve ailelerinin psikolojik destek ve tibbi bakimini icerir. Hastalarinin optimal bakimi multi disipliner bir ekip yaklasimi gerektirir ve hemsireler tum hasta bakim faaliyetlerinin koordinatorudur. Bu derleme, yanikli hastada hemsirelik surecinin onemine iliskin yayinlanmis makaleler ve hemsirelik tani orneklerini icermektedir.

COVID-19 Salgınında Kronik Hastalıklarda Hemşirelik Yönetimi

2020

Ozet Kronik hastaliklarin bagisiklik sistemi uzerinde cesitli etkileri vardir ve bir kisiyi COVID-19 enfeksiyonuna karsi daha yatkin hale getirir. COVID-19 pandemisi sirasinda, kronik hastaliklari olan kisiler yakindan izlenmelidir. COVID-19 yeni viral enfeksiyonu icin tam bir tedavi yontemi yoktur. Tedavide cesitli antiviral ilaclar kullanilmaktadir. COVID-19 enfeksiyonunun risk faktorleri henuz tam olarak bilinmemektedir. Ancak, kronik hastaliklari olan kisilerin (ciddi kalp rahatsizliklari, kronik akciger hastaligi, diyabet, kronik bobrek hastaliklari ve karaciger hastaligi gibi) COVID-19 enfeksiyonu acisindan daha fazla risk altindadir. Kronik hastaliklari olan hastalar tedavi planlarina uygun olarak bakim ve ilaclarini almaya devam etmelidirler. COVID-19 salgini sirasinda, hemsirelerin kronik hastaliklari olan kisilere, klinik semptomlarindaki degisikliklerin farkinda olmalari ve koruyucu onlemlere konusunda (el hijyeni, evde daha uzun sure kalmak, sosyal mesafeyi korumak gibi)...

Akut İskemik İnmede İntravenöz Trombolitik Tedavi

Turkiye Klinikleri Journal of Neurology Special Topics, 2009

Trombolitik tedavinin amacı akut iskemik inmede rekanalizasyonu sağlayarak penumbrayı kurtarmaktır. Bu çalıșmanın amacı bizim intravenöz trombolitik tedavi uyguladığımız hastalarımızda tedavinin etkinliğini ve komplikasyon oranlarını değerlendirmektir. Hastalar ve Yöntem: Semptomların bașlamasından itibaren ilk 4.5 saatte bașvuran ve intravenöz trombolitik tedavi alan 32 hastayı retrospektif olarak inceledik. Hastaların tedavi öncesi ve tedavi sonrası Ulusal Sağlık Enstitüsü Strok Skalası (NIHSS) ve modifiye Rankin Skalası skorları (mRS) değerlendirildi. Bulgular: Tedavi öncesi, tedavi sonrası 24. saatte, 7. günde ve üçüncü aydaki NIHSS ortalamaları sırası ile 15±6 (4-32), 10±6 (0-21), 8±6 (0-19) ve 8±7 (0-30) idi. Tedavi sonrası 24.saatteki ve 3. aydaki mRS ortalaması ise 4±1 (2-5) ve 3±2 (0-5) olarak izlenmiștir. NIHSS karșılaștırıldığında tedavi alan grupta anlamlı düzelme tespit edildi (p=0.001). Tedavi sonrası 5 (%15.6) hastada intrakraniyal kanama tespit edildi. Yalnızca bir (%3.1) hastada ölümcül kanama oldu. Yorum: İlk 4.5 saatte akut iskemik inme ile bașvuran uygun hastalarda intravenöz trombolitik tedavi uygulaması kolay ve etkili bir yöntemdir. İnme bir halk sağlığı sorunudur ve bu tedavi ile bağımsız olarak yașamını sürdüren hasta sayısını arttırabiliriz. Anahtar Sözcükler: İskemik inme, intravenöz trombolitik tedavi, NIHSS, mRS Objective: The aim of thrombolytic treatment is to save penumbra by recanalization in acute ischemic stroke. The aim of this study was to review the efficacy and complications of intravenous thrombolytic treatment in our patients with acute ischemic stroke. Materials and Methods: We retrospectively evaluated the clinical data of 32 patients with ischemic stroke who received intravenous thrombolytic treatment within 4.5 hours. The neurological deficits were graded using The National Institutes of Health Stroke Scale (NIHSS) and modified Rankin scala (mRS) before and after the treatment. Results: The mean scores of NIHSS before the treatment and 24 hours, 7 days and 3 months after the treatment were 15±6 (4-32), 10±6 (0-21), 8±6 (0-19) and 8±7 (0-30), respectively. The mean scores of mRS 24 hours and 3 months after the treatment were 4±1 (2-5) and 3±2 (0-5), respectively. NIHSS scores showed significant recovery after treatment (p=0.001). Five patients (15.6%) had intracranial hemorrhage, but only one patient (3.1%) had fatal hemorrhage. Conclusions: Intravenous thrombolytic therapy is a reliable and feasible treatment in selected patients who have acute ischemic stroke in the last 4.5 hours. Stroke is a public health concern and this treatment increases the number of indepented patients.

Yanikli Hastada Ağri Yöneti̇mi̇ Ve Hemşi̇reli̇k Bakimi

INTERNATIONAL REFEREED JOURNAL OF NURSING RESEARCHES, 2017

Öz: Amaç: Bu derlemede, yanık hastalarında ağrı yönetimi ve hemşirelik bakımını tartışmak hedeflenmiştir. Bulgular: Yanık hastasında farklı seviye ve tipteki ağrının çeşitli nedenleri vardır. Yanık hasar oluşum aşaması, yaranın kapanması, tedavi, epitelyalizasyon ve skar oluşumu farklı ağrı türlerini ortaya çıkmaktadır. Bu nedenleri bilmek ağrı türlerini tedavi etmenin önemli bir parçasını oluşturur. Multidisipliner yanık ekibinin üyesi olan hemşireler, ağrı tanısını belirlemek ve yapılacak müdahaleler hakkında karar vermekte önemli bir role sahiptir. Yanık tedavisinin tüm aşamalarında, hemşireler ilaç ve ilaçsız ilaçlarla uygun ağrı kontrolünü sağlamalıdır. Hemşirelerin en fazla sorumluluğu, yanık ağrısı yaşayan hasta için sürekli ve bireysel ağrı değerlendirmesi ve ağrı tedavisidir. Sonuç: Yanık hastalarının en iyi şekilde bakımı, çok disiplinli bir takım yaklaşımı gerektirir. Hemşireler tüm hasta bakım faaliyetlerinin koordinatörüdür. Yanık bakımında uzmanlaşmış olan hemşireler ağrının tanımlanması ve kontrolünde önemli bir rol oynamaktadır.

Yeni Koronavirüs (Covid-19) ile Mücadelede Hemşirelik

2020

2019 yilinin sonunda Cin'de ortaya cikan ve daha sonra tum dunyaya yayilan yeni koronavirus solunum yollari hastaliklarindan olume kadar cesitli sekillerde sonuclanmaktadir. Bu durum, Dunya Saglik Orgutu tarafindan pandemi olarak ilan edilmistir. Hemsireler, koronavirus tanisi almis hastalarin tani, tedavi ve bakimiyla dogrudan ilgilenen kisiler olmakla birlikte hem fiziksel hem de psikolojik sorunlar yasamaktadir. Saglik kuruluslarinda surekli artan vakalarla birlikte yogun is yuku ve kisisel koruyucu ekipman eksikligi yasanmaktadir. Hemsireler bu durum karsisinda kendilerini bireysel olarak yetersiz hissetmelerine ragmen koronavirusle mucadelede mesleklerinin gerektirdiklerini yerine getirmektedir. Hemsireler yeni koronavirus salgini karsisinda cesaretlerini, bilgeliklerini ve sorumluluk duygularini gostermektedirler. Yeni koronavirus gibi bulasici bir hastalikla mucadele eden hemsireler, bu surecte temel gereksinimlerini karsilamali, molalar vermeli, sevdiklerine bagli kalmal...

İnmeli Hastaların Hemşire Kayıtlarının İncelenmesi

2010

Giriş: Kayıtlar, hemşirelik bakımıyla ilgili resmi bir belgedir ve hemşirelik çalışmalarının rutin bir parçasıdır. Amaç: Bu araştırma, bir Tıp Fakültesi Hastanesinin nöroloji ve nöroloji yoğun bakım kliniklerinde yatan inmeli hastaların hemşire kayıt formlarını incelemek amacıyla tanımlayıcı olarak gerçekleştirilmiştir. Yöntem: Araştırmanın örneklemini, hastanenin nöroloji ve nöroloji yoğun bakım kliniklerinde 01 Ağustos-01 Ekim 2006 tarihleri arasında tedavi olan 95 inmeli hastanın hemşire kayıt formları oluşturmuştur. Veriler, hastalara ait hemşire kayıt formlarının incelenmesi yoluyla toplanmıştır. Hasta dosyalarında yer alan hemşire kayıt formlarındaki hemşirelik girişimleri tek tek kaydedilmiştir. Kaydedilen hemşirelik girişimleri NIC (Nursing Intervention Classification-Hemşirelik Girişimleri Sınıflaması) alanlarına göre sınıflandırılmıştır. Bulgular: İncelenen hemşire kayıt formlarında 29 farklı hemşirelik girişiminin kaydedildiği saptanmıştır. Bu girişimlerin hemşireler tarafından toplam 795 kez kaydedildiği belirlenmiştir. Sırasıyla en çok ilaç uygulama (%12), yaşam bulgularını izleme (%12), banyo (%7.4), intravenöz uygulama/giriş, (%5.2), ağız sağlığını sürdürme (%4.9) ve düşmeyi önleme (%4) gibi hemşirelik girişimlerinin kaydedildiği saptanmıştır. Sonuç: Bu çalışmada kaydedilen hemşirelik girişimlerinin büyük çoğunluğunun hastanın fizyolojik gereksinimlerine yönelik olduğu belirlenmiştir. Araştırma sonuçlarının, hemşirelik bakım standartlarının gelişimi için bir kaynak olacağı ve hemşirelik kayıtları konusunda bir veri tabanı oluşturacağı düşünülmektedir.

Kronik Hastalıkların Yönetiminde Öz Yönetim Stratejilerinin Önemi ve Hemşirenin Rolü

Avrasya sağlık bilimleri dergisi, 2021

Chronic diseases that increase rapidly as the strength goes on; it ranks first among the causes of death and disability, affects the health system negatively and causes social burden. In the management of chronic diseases, which have become an important public health problem, not only medication and education are sufficient, but they also need to take an active role in steps such as nutrition, activity-exercise, symptom control, and self-monitoring. For this reason, self-management strategies that give responsibility to the individual for the management of his disease and ensure integration with health services; it is important for the prevention and relief of the symptoms of chronic diseases. Studies show that self-management strategies make important contributions to the successful management of common chronic diseases such as asthma, chronic obstructive pulmonary disease (COPD), stroke, diabetes, epilepsy and cancer that lead to disability and death. It is important that nurses who communicate directly with individuals with chronic diseases and maintain their care, integrate their self-management strategies into the care plan and directly empower them in the management of self-management strategies. The purpose of this review is to explain what self-management strategies are in the management of chronic diseases, how to use them, their contribution to health services and their importance in terms of nursing.

COVID-19 Pandemisinde Yoğun Bakım Hemşirelerinde Merhamet Yorgunluğu

Yoğun Bakım Hemşireliği Dergisi, 2021

Bu araştırma, COVID-19 pandemisinde ağır çalışma koşulları ve yoğun stres altında çalışan yoğun bakım hemşirelerinde merhamet yorgunluğu düzeyini belirlemek amacıyla yürütüldü. Yöntem: Kesitsel ve tanımlayıcı tipteki bu araştırma, pandemi döneminde İstanbul'da bir Pandemi Hastanesi'nin Erişkin Anestezi Yoğun Bakım Ünitelerinde, 01.02.2021-01.03.2021 tarihleri arasında çalışan 363 yoğun bakım hemşiresinin tamamının gönüllü katılımıyla gerçekleştirildi. Örneklem seçimine gidilmedi. Veriler, araştırmacılar tarafından hazırlanan beş soruluk kişisel bilgiler ile 13 maddeden oluşan Merhamet Yorgunluğu-Kısa Ölçek (MY-KÖ) formu kullanılarak toplandı. Toplanan verilerin SPSS 25.0 (Statistical Packages for the Social Sciences) istatistik paket programı kullanılarak analizi yapıldı. Merhamet yorgunluğu kısa ölçek alt boyutlarından ikincil travma, mesleki tükenmişlik ve toplam skorun Shapiro-Wilk Testi ile normal dağılım göstermediği saptandı (p<0,05). Bu nedenle tüm analizler non-parametrik yöntemler ile yapıldı. Ortalamaların karşılaştırılmasında Mann-Whitney ve Kruskal-Wallis Test; değişkenler arasındaki ilişkiyi saptamak için Spearman's rho Correlation kullanıldı. Bulgular: Araştırmaya katılan 363 hemşirenin 286'sı kadın (%78,8), 268'i (%73,8) 18-25 yaş aralığında, 279'u (%76,9) lisans mezunu, 265'inin (%73) mesleki deneyimi 0-1 yıl arasında ve 103'ü (%28,4) COVID-19 pozitif tanısı almıştır. Merhamet yorgunluğu kısa ölçek puan ortalaması 65,01±25,56 olarak saptandı. Sosyo demografik veriler ile merhamet yorgunluğu puanı ve alt boyutların puanları karşılaştırıldığında anlamlı bir fark görülmedi. COVID-19 virüsü ile enfekte olup hastalığı geçiren hemşireler ile geçirmeyenler arasında merhamet yorgunluğu kısa ölçek alt boyutlarından ikincil travma, mesleki tükenmişlik ve toplam puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu. Merhamet yorgunluğu kısa ölçek alt boyutlarından ikincil travma puanı (p=0,0199), mesleki tükenmişlik puanı (p=0,0482) ve toplam puan (p=0,0264) ortalamaları COVID-19 geçiren hemşirelerde daha yüksektir. Sonuç: Çoğunluğu genç, yeni mezun ve yoğun bakım ünitesinde sadece 0-1 yıllık deneyimi olan hemşirelerde, COVID-19 virüsü ile enfekte olup hastalığı geçirenlerin merhamet yorgunluğu daha yüksek bulundu. Hemşirelik hizmetlerinin bakım kalitesinin düşmemesi, kişilerin mesleğin ilk yıllarında iken kendilerini yetersiz hissetmemesi ve meslekten ayrılma ile sonuçlanmaması açısından hastane yönetimi tarafından bu konuya ilişkin önlemler alınması, tüm hemşireler ile bu riskli durum hakkında motivasyonel görüşmeler yapılması ve hizmet içi eğitimlerle bireylerin desteklenmesi önerilmektedir.

Acil Servise Başvuran Akut İskemik İnmeli 124 Hastanın Geriye Yönelik Bir Yıllık İncelenmesi

Akademik Acil Tıp Dergisi, 2009

AIM: We aimed to intend to contribute to our countries database for acute stroke patients with identifying etiological, epidemiological, demographic and clinical features of those patients. METHODS: This is a retrospective descriptive study. Patients' charts are identified with help of ICD-10 coding system. 124 patients were enrolled to the study. RESULTS: Patients in male gender were 56.5 % (n: 70) and mean age of the study group was 67.5 ± 11.8. Average time of the onset of the symptoms was found to be 13.0 ± 18.5 hours. Only twenty five patients (20.5 %) were attended to the emergency department (ED) with in the there hours of symptoms onset. In patients past medical history, 58.8 % (n: 73) patients are hypertensive, 35.0 % (n: 43) are diabetic, 25.0 % (n: 31) of them have coronary artery disease, 20.1 % (n: 25) have a previously known stroke attack. Hundred patients (80.6 %) have a normal head CT. Mortality and morbidity rate was found to be 0.8 % and 6.5 % respectively in patients who were observed in the ED. Average observation time in the ED was 21.5 ± 30.5 hours (1-168). Fifty one patients (41.1 %) were admitted to intensive care unit and six patients were admitted to the neurology ward. CONCLUSION: Acute ischemic stroke is common in old male patients. Most important risk factors are hypertension and diabetes. Patients mostly attend to the hospitals lately. Observation periods of those patients are very long in the ED.