Kleine-Levin Syndrome treated with Valproic Acid: A case report (tur) (original) (raw)

Valproic Acid Induced Hyperammonaemic Encephalopathy: case report

Journal of Mood Disorders, 2014

Valproik asit kullanımına bağlı gelişen hiperamonyemik ensefalopati: Olgu sunumu Hiperamonyemi, valproik asit tedavisinin bilinen bir yan etkisidir. Son yıllarda valproik asit kullanımına bağlı hiperamonyeminin tetiklediği ensefalopati gelişen olgular yayınlanmakta ve kan amonyak düzeyinin takip edilmesi önerilmektedir. Semptomatik hiperamonyemi gelişimi için çoklu ilaç kullanımı, yetersiz beslenme ve üre döngüsü bozuklukları risk etmenleridir. Bu olgu sunumunda, eşzamanlı valproik asit ve elektrokonvülsif tedavi (EKT) uygulanan bir olguda semptomatik non-hepatik ensefalopati gelişimi bildirilmiştir. Anestezik ajan olan propofol ile valproik asit kullanımı non-hepatik hiperamonyemik ensefalapati için risk olabilir. Eş zamanlı valproik asit ve propofol uygulanılarak yapılan EKT sırasında hiperamonyemik ensefalopati için dikkatli olunması önerilebilir.

[Osteoporosis Due To Valproic Acid: A Case Report]

Duygudurum düzenleyici olarak kullanılan lityum ve bazı antiepileptik (valproik asit, karbamazepin ve lamotrijin) ilaçların çok çeşitli yan etkileri mevcuttur. Bunlar arasında nadir rastlanan ancak ciddi seyreden yan etkilerden biri de kemik metabolizması üzerine olan etkilerdir. Bu yazıda 15 yıldır bipolar 1 bozukluk tanısı ile polikliniğimizde izlenen ve bu süreç içerisinde kullandığı valproik asite bağlı geliştiği düşünülen osteoporoz ve kemik kaybı saptanan bir olgu sunulmuştur. Hastanın mevcut tablosunda valproik asit tedavisi sonlandırıldıktan sonra düzelme sağlandı. Valproik asit gibi kemik metabolizmasına etkisi olan duygdurum düzenleyici ilaçları kronik olarak kullanan hastalar bu yan etkileri açısından sıkı bir biçimde takip edilmeli ve gerekli önlemleri alma konusunda geç kalınmamalıdır.

Fetal Ouadrigeminal Arachnoid Cyst Secondary to Usage of Valproic Acid

Acta oncologica turcica, 2006

Valproik asit (VPA), sıkça kullanılan, oldukça teratojen olduğu bilinen bir antiepileptik ilaçtır. Özellikle gebeliğin ilk 8 hafta sında kullanımıyla teratojenik etkisinin arttığı bilinmektedir. Fetusta oluşan anomaliler arasında birçok sistemik tutulum ve kraniofasial anomaliler bildirilmiş olmakla beraber daha önce literatürde bildirilen kraniofasial anomaliler arasında araknoid kiste rastlanmamaktadır. Gebeliğinin ilk 8 haftasında VPA kullanmış olan epileptik gebede izlediğimiz fetal araknoid kistin bu antiepileptiğin kullanımına bağlı olabileceğini düşünerek, VPA'nın teratojenik spektrumunun bilinenden daha geniş olabileceğini tartış mak amacıyla vakayı sunuyoruz.

Epilepsi Tedavisinde Valproik Asit Kullanımı ve Biyolojik Matrislerdeki Tayini

Hacettepe University Journal of the Faculty of Pharmacy, 2022

The Use of Valproic Acid in the Treatment of Epilepsy and Determination of Biological Matrices Review Article ÖZET Epilepsi kronik nörolojik bir hastalıktır ve tedavisi uzun süreli veya ömür boyu sürmektedir. Anti-epileptik ilaçlar epilepsi tedavisinde kullanılan önemli farmakolojik ajanlardır. Epilepsi tedavisinde kullanılmak üzere seçilen anti-epileptik ajan, mümkün olduğunca az yan etkiye sahip olmalı ve nöbet gelişimini engellemelidir. Valproik asit neredeyse tüm epileptik nöbetlerin tedavisinde oldukça etkili olan geniş spektrumlu bir ilaçtır. Güvenilir profili nedeniyle dünya genelinde oldukça yaygın olarak kullanılmaktadır. Tedavi boyunca insan kanındaki valproik asidin terapötik seviyesi izlenmelidir. Bu nedenle, çeşitli analitik yöntemler kullanılarak farklı biyolojik örneklerde valproik asit test prosedürleri önerilmiştir. Bu derlemede, biyolojik örneklerde valproik asidin tayinine yönelik bildirilen analitik metotlar ve bu metotların performans özelliklerine değinilmiştir.

The Effect of Long-Term Valproic Acid Monotherapy on Hematological and Biochemical Parameters in Children with Epilepsy

Pediatric practice and research, 2021

Amaç: Bu çalışmanın amacı epilepsi tanılı çocuk hastalarda valproik asidin (VPA) uzun süreli hematolojik ve biyokimyasal yan etkilerini belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Geriye dönük bir doğal çalışma tasarımı kullanılmıştır. Katılımcılar, monoterapi şeklinde yalnızca VPA ile tedavi edilen epilepsi saptanan çocuk hastalardı. Elektronik tıbbi dosyalar, bir VPA tedavisi öncesi ve sonrasında hematolojik ve biyokimyasal parametrelerdeki değişiklikler için gözden geçirildi. Bulgular: Yaşları 3-18 (ort. 10,52 ± 3,63) yıl olan 85 hasta çalışma kriterlerini karşıladı. Hastaların 50'sini (%58,9) kızlar oluşturmaktaydı. Tedaviye başladıktan sonraki ikinci yılda hastaların Trombosit değerleri VPA kullanan hastalarda ortalama 249,320 ± 48,778 /mm3 olarak hesaplanmıştır ve yıllar içindeki bu farklılık istatistiksel olarak anlamlıdır (p=0,005). Hastaların tedaviye başlamadan önceki ALT, LDH ve ALP değerleri cinsiyete göre ve tedavi yıllarına göre anlamlı farklılık göstermemiştir. (p>0,05). Hastaların GGT değerleri yıllar içinde başlangıca göre artma göstermiş olup bu farklılık istatistiksel olarak anlamlıdır (F=4,359, p=0,02). Hiçbir ciddi yan etki bildirilmedi. Sonuç: VPA ile tedavi edilen epileptik hastalar, trombosit sayısında azalma ve karaciğer enzimlerinde yükselme riski altında olabilir. Bu nedenle, karaciğer fonksiyonlarının ve hematolojik parametrelerin temel ölçümü ve tedavi boyunca izlenmesi önerilir.

Benedikt's Syndrome: A Rare Case Report

Turkish Journal of Cerebrovascular Diseases

Benedikt sendromu, mezensefalonun mediyan tegmentum bölgesinin hasarı ile ortaya çıkan nadir bir orta beyin sendromudur. En sık etiyolojik nedeni iskemidir. Bu bölgenin iskemisine sıklıkla posteriyor serebral arter veya baziler arterin paramediyan dallarının tıkanıklığı neden olmaktadır. Kliniğinde ipsilateral okülomotor sinir paralizisi, kontralateral hemiparezi, hemihipoestezi, hemiataksi ve kore veya tremor görülmektedir. Bu yazıda, nörolojik ve nöroradyolojik bulguları ile tanı alan, kardiyoembolik inme nedeniyle gelişen bir Benedikt sendromu olgusu sunulmuştur. Anahtar Sözcükler: Benedikt sendromu, iskemik inme, orta beyin infarktı, okülomotor sinir paralizisi.