Akışkan Kırılganlıklar Ekseninde İranlı Mülteciler: Emek ve Toplumsal Cinsiyet (original) (raw)
İçinde bulunduğumuz küresel çağ, çok katmanlı göç süreçleri üretmekte ve mültecilik son zamanlarda en yaygın göç formu olarak dünya gündemindeki yerini almaktadır. Risklerle örülü ve akışkan özellikler gösteren geç kapitalizmin göçmenler için yarattığı çeşitli dezavantajlar, kadın ve LGBTİ bireyler başta olmak üzere mültecileri daha derinden etkilemektedir. Göçün küresel bağlamıyla oluşan yeni toplumsallıklar, bireylerin çalışma ve gündelik yaşamdaki kişisel deneyimlerine sızarak öznelliklerini dönüştürmektedir. Bu araştırma sözü edilen gerçekliklerden yola çıkarak Sara Ahmed'in kırılganlık ve Zygmunt Bauman'ın akışkanlık kavramları ilişkiselliğinde, Denizli'de yaşayan İranlı kadın ve LGBTİ mültecilerin çalışma ve gündelik yaşam pratiklerini analiz etmektedir. Araştırmanın temel iddiası, kırılganlığın ve akışkanlığın birbirlerine eklemlenmesinin, mültecilerin göç, göçmenlik, gündelik yaşam ve mülteci işçi deneyimlerini biçimlendirerek onlara yeni öznellikler kattığıdır. Çalışma kapsamında nitel araştırma yöntemiyle 13 İranlı mülteciyle yarı yapılandırılmış, derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın temel bulgusu, kadın ve LGBTİ mültecilerin hem göç süreçlerinin hem de Denizli'de askıya alınmış yaşamlarının tamamlanmamış, kırılgan ve kopuşlar içeren bir yapıya sahip olduğudur. Anahtar Kelimeler: mültecilik, toplumsal cinsiyet, emek, akışkanlık, kırılganlık Iranian Refugees in the Context of Liquid Fragilities: Labour and Gender The global age we live in generates multi-layered migration processes and asylum seeking takes its place in the world's agenda. Various disadvantages created by late capitalism, which is woven with risks and has fluid characteristics, affect refugees, especially women and LGBTI individuals, more deeply. New communities formed by the global context of migration transform their subjectivity by penetrating into individuals' personal experiences in working and daily life. Based on the aforementioned realities, this research analyzes the working and daily life practices of Iranian women and LGBTI refugees living in Denizli, in relation to Sara Ahmed's fragility and Zygmunt Bauman's liquidity concepts. The main argument of this research is that the combination of fragility and liquidity imputes new subjectivities to refugees by shaping their migration, daily life, and refugee worker experiences. Within the scope of the study, semi-structured, in-depth interviews were conducted with 13 Iranian refugees using qualitative research method. The main finding of the research is that both the migration processes and the suspended lives of women and LGBTI refugees in Denizli are incomplete, fragile, and have a structure that includes ruptures.